19 Aralık’tan Gezi İsyanı’na Parababaları Düzeninin Katliamları sürüyor
19 Aralık’tan Gezi İsyanı’na Parababaları Düzeninin Katliamları sürüyor
Parababaları düzeninin “Hayata Dönüş” adını verdiği katliamın üzerinden tam 15 yıl geçti.
15 yıl önce bu köhne, kokuşmuş, her yerinden pislik akan düzene boyun eğmeyen devrimcileri tutsak almakla yetinmeyen egemenler bir de onların haysiyetleriyle oynamaya kalkmış, bedenen tutsak aldığı devrimcileri ruhen de tutsak almak istemiş ve devrimci tutsaklara yönelik onur kırıcı uygulamalar dayatmıştı.
Parababalarının yapmak istediği şey açıktı: Hep birlikte komün hayatı yaşayan, teorik ve fiziksel eğitimler yapan ve bu yolla devrimci bilinçlerini capcanlı tutan devrimcileri birbirlerinden koparmak, adına “F Tipi” dedikleri insanlık dışı hücre sistemini hayata geçirmek ve böylece hem cezaevlerini kavgaya daha iyi hazırlanmak için bir araç haline getiren devrimcileri engellemek hem de aynı amaç uğruna mücadeleyi cezaevi dışında sürdürenlere gözdağı vermek…
İnsanlık tarihinde hayata geçirilmiş tüm aşağılık uygulamaların, işlenmiş bütün insanlık suçlarının öznesi olan Parababaları bu kez devrimcileri bu işin nesnesi yapmaya çalıştılar. Ancak öngörmedikleri, daha doğrusu kendileri aşağılık bir karaktere sahip oldukları ve insanı insan yapan değerlere tamamen yabancı oldukları için akıllarının ucundan bile geçirmedikleri bir direnişle karşılaştılar. Çünkü bir şeyi hesaba katmamışlardı: Parababaları devleti tüm imkânlarını kullanarak devrimcileri fiziken tutsak alabilirdi. Ama onların onurunu, namusunu hiçbir surette esir alamazlardı, nitekim alamadılar.
F Tipi uygulamalarına karşı devrimciler direnişe başladı. Bu aşağılık uygulamayı sonlandırma taleplerini kamuoyuna duyurabilmek için ölüm orucuna başladılar. Kendine insanım diyen herkesin tepki duyacağı cezaevlerindeki bu uygulamayı kamuoyunun gündemine taşımayı başardılar. Özellikle yazılı ve görsel medyanın da etkisiyle halk nezdinde de F Tipi zulmü, belli oranda bir tepki yarattı.
İşte bunu gören Parababaları düzeni bedenlerinden başka her türlü savunma araçları ellerinden alınarak tutsak edilmiş olan devrimcilere eşine az rastlanır bir canilikle, alçakça, şerefsizce saldırdı. Uzun namlulu silahlardan fosfor bombalarına, kimyasal gazlardan dozerlere kadar her türlü silah ve aracı kullanan kolluk güçlerinin hedefinde sadece ve sadece onurlarını korumak adına boyun eğmeyen, hiçbir saldırı ya da savunma aracı olmayan, dört duvar arasına hapsedilmiş devrimciler vardı.
Kolluk güçleri üç gün boyunca aralıksız devam eden katliamda 28 devrimciyi katletti, 237’sini de yaraladı. Katliam emrini verenlerin ve o emri uygulayan zavallıların gözleri o kadar dönmüştü ki kullandıkları uzun namlulu silahlarla aynı zamanda iki askeri de öldürdüler.
Katliam sonrası ülkemizde ne yazık ki alışılageldiği biçimde bu alçaklığın gerçek sorumluları da asla yargı önüne çıkarılmadı. Kamuoyunun, şerefsizce bir canilikle işlenen bu suça tepkisi, açılan göstermelik soruşturmalar ve davalarla azaltılmaya çalışıldı. Açılan sözde davaların sanıkları da “zamanaşımı” yoluyla burjuva mahkemeleri tarafından aklandı.
19 Aralık Katliamının faili olan Parababaları düzeni bugün de katliamlarına devam ediyor. 2000 yılının 19 Aralık günü devrimcileri diri diri yakan zihniyet 2011’de Roboski’de, 2013’te Şanlı Gezi İsyanı’mızda kanlı yüzünü gösterdi, bugün de göstermeye devam ediyor. İktidarda şu ya da bu partilerin olması Parababaları düzeninin ceberut yüzünü asla değiştirmiyor. 2000 yılında DSP-MHP-ANAP koalisyonunun işlediği suçlar bugün AKP tarafından daha da yoğunlaştırılarak işlenmeye devam ediyor. Ve ne yazık ki insanın insanı ezdiği, sömürdüğü, yük hayvanı gibi kullandığı bu adaletsiz düzen devam ettiği sürece de insanlığa yönelik bu katliamlar devam edecek, emekçi halkların ve onların içindeki en bilinçli, en kararlı unsurların çektiği acılar son bulmayacaktır.
Ancak bir gerçeklik vardır ki hiç akıldan çıkarmamak gerekir. Bu devran böyle sürüp gidemez ve gitmeyecektir. Gerçek Devrimciler tarihin her aşamasında en aşağılık saldırılara, katliamlara, insanlık dışı işkencelere maruz kalmışlar ancak hiçbir zaman mücadelelerinden ödün vermemişlerdir. Düşman ne kadar güçlü olursa olsun, devrimcilerin sahip oldukları ve son tahlilde savaşın neticesini belirleyecek olan silahtan yoksundur: İnanç, kararlılık, ahlak ve moral gücü. Biz Gerçek Devrimciler de eninde sonunda insanı insana kul köle yapan bu namussuz Parababaları düzenini yıkacağız. Düzenin katlettiği devrimcilerimizin, işçilerimizin, emekçilerimizin, gençlerimizin, kadınlarımızın, çocuklarımızın ve hatta doğamızın, hayvanlarımızın hesabını birer birer soracağız. Tüm halkımıza sözümüzdür, eninde sonunda Demokratik Halk İktidarını kuracağız.
Halkın Kurtuluş Partisi olarak 19 Aralık Katliamında alçakça katledilen tüm devrimcilerimizi katledilişlerinin 15’inci yılında saygıyla anıyoruz. Onların mücadelelerini eninde sonunda başarıya ulaştıracağız. Halkız, Haklıyız, Kazanacağız! 19.19.2015
HKP Genel Merkezi