Site rengi

Tasarım

2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasasının çeşitli hükümlerini Anayasa Mahkemesi iptal etti:

08.01.2018
597
A+
A-

 

Artık, Taksim Hukuken Serbest

Gece eylem yapmak da, genel yollarda eylem yapmak da hukuken serbest

Gezi Direnişi’nin hemen akabinde kurulan Dönemin Ankara Barosu TOMAK (Toplumsal Olaylara ve Davalara Müdahil Avukatlar Kurulu) Kurucu Başkanı ve HKP avukatı Av. Doğan ERKAN, 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun pek çok maddesinin Anayasaya aykırı olduğunu, birçok Gezi Davası’nda ileri sürmüştü.

Nihayet Marmaris Asliye Ceza Hâkimi ve dönemin YARSAV Başkan Yardımcısı Hâkim Defne Bülbül, baktığı bir davada, Av. Doğan Erkan’ın ANAYASAYA AYKIRILIK itirazlarını uygun bularak, 2014 yılında bu maddelerin iptali amacıyla Anayasa Mahkemesine dosyayı göndermişti.

CHP de ana muhalefet partisi sıfatıyla Anayasa Mahkemesinde genel iptal davası açmıştı.

Anayasa Mahkemesinin, Av. Doğan ERKAN’ın itirazıyla Defne BÜLBÜL’ün gönderdiği dosyadaki iptal taleplerini ve CHP’nin genel davasını birleştirerek gördüğü davada verdiği karar, bugün Resmi Gazetede yayımlandı.

Tüm değerlendirme, toplantı ve gösteri yürüyüşünün demokratik bir hak olduğu, ancak özüne dokunulmaksızın sınırlandırılabileceği ve bu sınırlandırmanın demokratik toplum gereklerine uygun, orantılı ve gerekli olması ölçütlerine dayanmaktadır. Bu perspektif, tüm hak-sınırlandırma paradoksunun yerleşmiş kriteridir ve kriter sahibi AİHM’dir. Anayasa Mahkemesi, AİHM’in bu kriterinin bir Türkiye uygulayıcısıdır/olmalıdır.

Orantılılık, gereklilik, ölçülülük kavramları elbette izafidir, soyuttur. Bu bakımdan demokrasi kültürü ve yargının demokratiklik kültürü, bu kriterlerin ufkunu belirlemektedir. Türkiye’de bu ufuk, hukukta ve siyasette oldukça dardır.

Somuta gelelim…

– Mülki amirin, gösteri/yürüyüş güzergâhı belirleme yetkisi iptal edilmese de, bu yetkisi oldukça sınırlandırılmıştır.

Bu yetkinin ancak;

– ölçülülük,

– hakkın özüne dokunmama,

– mülki amirin güzergâh/alan belirleme yetkisini, düzenleyicilerin mekan tercih etme serbestisine saygı çerçevesinde kullanması gerektiği,

– güzergâh belirleme konusunda siyasi partilerin, belediye başkanlarının, sendikaların, meslek örgütlerinin önerilerini dikkate alınması gerektiği mahkeme kararında açıklanmıştır.

Yine mülki amirin güzergâhı sınırlarken, tercih hakkını aşırı biçimde kısıtlayacak, yürüyüşe katılımı caydıracak, hakkın kullanımını zedeleyecek şekilde belirlenmesi durumunda, idari yargıda iptal edilmesine işaret etmesi itibariyle karar olumludur.

İki üye ise bu görüşe katılmayarak, mülki amirin güzergâh belirleme yetkisinin iptali gerektiğini ifade etmiştir.

Mahkeme;

“toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin, vatandaşların günlük yaşamını zorlaştırmayacak şekilde yapılması” şartını Anayasaya aykırılık itirazımıza paralel gerekçeyle iptal etmiştir.

Şöyle demiştir Anayasa Mahkemesi:

“toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin yapılacağı mekân ve güzergâhların belirlenmesinde, o mekân ve güzergâhı kullanan diğer bireylerin hak ve özgürlüklerine mutlak bir üstünlük tanınması durumunda, sadece şehir merkezlerinden uzak yerlerin toplantı ve gösteri yürüyüş güzergâhı olarak belirlenmesi sonucu ortaya çıkabilmektedir.

AİHM kararlarında vurgulandığı üzere toplantı ve gösteri yürüyüşünün başkalarının günlük yaşamlarını bir miktar zorlaştırması kaçınılmazdır. Demokratik toplumun önemli yapı taşlarından olan gösteri yürüyüşünün gündelik yaşamı bir miktar zorlaştırmasının hoşgörüyle karşılanması gerekir.”

Bu gerekçeyle AYM, yasanın “vatandaşların günlük yaşamını zorlaştırmayacak şekilde yapılması” kuralını iptal etmiş, barışçıl gösteri/yürüyüşün, günlük yaşamı zorlaştırabileceğine hükmetmiştir.

Gösteri/yürüyüşlerin güneş batmadan önce dağılması kuralı Anayasa Mahkemesince, itiraz gerekçelerimize uygun olarak iptal edilmiştir.

Anayasa mahkemesi özet olarak şu gerekçeyle yasanın bu kuralını iptal etmiştir:

“açık alanlardaki toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin güneş batmasından sonra devam etmesinin mutlak olarak yasaklanması, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına yapılan müdahaleyi orantısız kılmaktadır. Bu kural ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına yapılan müdahale demokratik bir toplumda gerekli ve orantılı değildir.

Bu iptal kararının yayım tarihinden 90 gün sonra yürürlüğe girmesi kararlaştırılmıştır.

– Toplantı gösteri yürüyüşünün mülki amirliğe bildirim kuralı iptal edilmese de, bildirimin “izin” niteliğinde görülemeyeceği ve esasen toplantı gösteri yürüyüşünü pozitif olarak korumak için getirildiği” açıklanmıştır.

İki üye, yine de bildirim şartının iptali gerektiğini ifade etmiştir.

Genel yollarda toplantı gösteri yürüyüşünü suç sayan düzenleme iptal edilmiştir.

Anayasa Mahkemesi şu gerekçeyle bu yasa kuralını iptal etmiştir:

“genel yollarda toplantı düzenlenmesi, bu yolları kullanan kişilerin seyahat özgürlüklerini kısıtlaması, otomatik olarak bu yollarda toplantı yapılmasının yasaklanmasını gerektirmez. Diğer bir ifadeyle, trafik akışının bozulması riski, genel yolların toplantılara tamamen kapatılmasına haklılık kazandırmamaktadır. Daha önce vurguladığımız üzere toplantı ve gösteri yürüyüşünün başkalarının günlük yaşamlarını bir miktar zorlaştırması kaçınılmazdır.”

12 Eylül Faşist Darbesinin ürünü olan 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasasında bugüne kadar kısmi değişiklikler yapılsa da bu değişiklikler kişilerin toplantı ve gösteri yürüyüşünü teminat altına almaktan çok, özgürlükleri sınırlayıcı içerikte olmuştur. Yine polisin kendisini bir savcı ve hâkim yerine koyarak, “yaptığınız eylem 2911 sayılı yasaya aykırıdır” gibi anonslarla, toplantı ve gösteri hakkını fiilen ortadan kaldırma aracı olmuştur, bugüne kadar bu yasa.

Esasen bu yasanın tamamının çöpe gitmesi gerekmektedir. Bu nedenle de 2911 sayılı yasanın tamamının Anayasaya aykırılığını iddia etmiştik.

Ancak bu kadarı oldu.

OHAL koşullarında, bu AYM’ye göre olumlu bir karardır.

İşçi Sınıfımıza, Devrimcilerimize, Halkımıza ve Toplumsal muhalefete hayırlı uğurlu olsun. 27.12.2017

 

Av. Doğan ERKAN