Alçaklığın böylesi de gerçekten çok fazla…
Dün, daha dün, İsrail, 15 Filistinliyi öldürdü. 15 masum Filistinli Müslümanı katletti. Hem de önceden “barışçıl bir eylem” olacağı duyurulmuşken… Hem de gerçekten barışçılken…
Hiç acımaksızın ateş açtılar. Gözlerini bile kırpmadan vurdular masum insanları… Yüzlercesini (1000’den fazlasını) da yaraladılar silahlarla, gaz bombalarıyla…
Ve dünya susuyor… Ve dünya sessiz… Tık yok hiçbirisinden.
Ne, halklara “özgürlük ve demokrasi” götürdüğünü söyleyen “özgürlüğün bekçisi” ABD’den,
Ne “demokrasi ve insan hakları” havarisi AB’den,
Ne de sözde Müslüman ülkelerden; Arabistan’dan, Mısır’dan, Ürdün’den, Körfez Emirlik ve Şeyhliklerinden, hiçbirisinden tık yok.
ABD Temsilcisi ne dedi biliyor musunuz bu Katliama ilişkin?
“DERİN ÜZÜNTÜ DUYDUK
“ABD’li diplomat Walter Miller da “Gazze’de insanların hayatını kaybetmesinden derin üzüntü duyduk. Şiddeti kışkırtmak için protesto gösterileri düzenleyen kötü aktörler masum hayatları tehlikeye atıyor” değerlendirmesinde bulundu.” (https://tr.sputniknews.com/ortadogu/201803311032857310-bm-gazze-icin-toplandi-durum-daha-kotulesebilir/)
Alçağa bak, alçaklığa bak!
Suçlu kimmiş?
Filistinlilermiş!
Aynen dediği bu.
“Şiddeti kışkırtmak için protesto gösterileri düzenleyen kötü aktörler masum hayatları tehlikeye atıyor”muş. Yoksa İsrail masummuş…
Be alçak!
Filistin Halkını yerinden yurdundan eden sizsiniz. Dünyanın dört bir yanından Yahudileri getirip, Arap Halkının bağrına bir kama gibi sokan, yapay İsrail Devletini yaratan sizsiniz petrol bekçiliğinizi yapsın, diye.
Filistin Halkı topraklarına sahip çıktığı için niye “şiddeti kışkırtm”ış olsun?..
Ha, ABD Emperyalistlerinden farklı bir açıklama gelseydi şaşardık ama bu kadar pervasızlık, bu kadar küstahlık, bu kadar acımasızlık, vicdansızlık da fazla oluyor… İnsanlık sınırlarını zorluyor…
Kuveyt, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’ni toplantıya çağırıyor. Sonuç?
“Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), Gazze’de İsrail askerleri tarafından en az 15 Filistinlinin öldürülmesinin ardından Kuveyt’in talebi üzerine acil toplandı.
“Diplomatlar, kapalı kapılar ardında yapılan görüşmelerde BMGK’nin ortak bir açıklama kabul etmesi ve yayımlamasının talep edildiğini ancak böyle bir açıklama üzerinde anlaşmaya varılamayınca açık oturumda toplanma kararı aldıklarını bildirdi.”
Yani acelesi yok… İsrail Filistinlileri öldürmeye, yaralamaya, katletmeye devam edebilir… Başka bir anlamı yok bu kararın.
Peki niye böyle olmuştur?
Çünkü BM’de ve BM Güvenlik Konseyi’nde ABD var. Ve İsrail demek; ABD demektir. Yani buradan bir karar çıkmaz, çıkamaz.
Ya Türkiye? diyeceksiniz…
Bir iki hamasi açıklama… O kadar. Ondan ötesi yok. Gerçekten yok…
Sadece AKP’giller’den, Binali’den vb.lerinden de mi tık yok?
Yok.
“Ya Reis”, diyeceksiniz.
O, patlatma, çatlatma vb. derdinde:
“Şimdi Atatürk Kültür Merkezi’ni Türkiye’nin bir numaralı opera binası olarak yapıyoruz. Buna da biliyorsunuz çok bağırdı o Geziciler. İstediğiniz kadar bağırın, çatlayın, patlayın, bak yıktık.” (http://www.milliyet.com.tr/son-dakika-cumhurbaskani-siyaset-2638322/)
Saat kaçta, nerede söylüyor bunları?
31 Mart günü, saat 13.01’de, İstanbul Yeditepe Bienali’nin açılışında Ayasofya’daki kürsüde…
Onun derdi, bir türlü unutmadığı, asla unutamayacağı ve kaçamayacağı, bir kez daha gerçekleşecek olan Gezi İsyanı’mızla!
Ya medya? “Hür” Basın”?.. O ne yazıyor çiziyor?
Hiçbir şey yazmıyor, göstermiyor. Gazetelerin internet sayfalarına girin, böyle Katliamın varlığını bile göremiyorsunuz. Okuyamıyorsunuz…
Hayır. Burjuva medyası da ölü numarasına yatmış durumda. Şu an, şu saat (31 Mart, saat: 13.37) itibarıyla Milliyet, Hürriyet, Sabah gazetelerinde Filistin Halkının Katliamıyla ilgili bir haber yok. Boşuna aramayın. Biz çok aradık ama bulamadık…
Arıyoruz, tarıyoruz internet sitelerini bu gazetelerin yok. Yok. Yok… Yahu nasıl olur. Ortada 15 ölü, yüzlerce yaralı var. Filistin Halkına Katliam yapılmış “Siyonist” İsrail tarafından. Bu nasıl haber olmaz? Haber değeri taşımaz?
Ama yok. Gerçek bu.
Lenin Usta; “Bütün dünyada, nerede kapitalist varsa orada basın özgürlüğü; Gazete satın alma özgürlüğü, rüşvet, halkın görüşünü satın alma ve burjuvazinin yararına saptırma özgürlüğü anlamına gelir.”, diyordu.
Gerçekten “Basın Özgürlüğü” denilen şey bu olsa gerek: Gerçekleri yok sayma, görmezden gelme, gizleme…
Ülkemizde “Hür Basın” diye boşuna söylenmiyor. “Hür”lük, gerçeklerden hürlük anlamına geliyor. Gerçekleri yok sayma anlamına geliyor. Orada sonuna kadar “Hür” oluyorlar.
Bakın bu gerçekliği Hikmet Kıvılcımlı nasıl anlatıyor 1957 Seçimleri sırasında Vatan Partisi’nin Eyüp Meydanı’nda yaptığı mitingdeki konuşmasında:
“Dünyanın her tarafında gazete çıkar. Ben her memleketin gazetelerini okurum, naçizane… Hiçbirinde bu bizim memleket gazeteleri gibi kendisine: “Biz hür gazeteyiz!” diyen görmedim. Sadece gazetedirler. Bizimkiler: “Hür gazete!”dir: “Hür Basın!..”
Fakat, millete yarar tek bir gerçeği ortaya koymama hususunda hepsi müttefiktirler. Milletle alakalarını [ilgilerini] kesmiş olmak hürriyetse, o bakımdan hürdürler. Hürriyetle alakaları yok.
“(…) Alnının ortasına basmış: “Hür basın!”
“Neden?
“Çünkü şüphesi var kendisinden, şüphesi var vicdanından, şüphesi var hürriyetinden… Hür değil.” (H. Kıvılcımlı, Eyüp Konuşması, Derleniş Yayınları, 2003, s. 34-35)
İşte böyle bir basından söz ediyoruz.
Üstelik de Reis’in emirleri doğrultusunda “Hür” Basın, bir tek patronun; Demirören’in artık…
Daha önce satın aldığı Milliyet ve Vatan gazetelerinden sonra Doğan Holding’in medya bölümünün kalanının tamamını da Demirören aldı Reis adına… Yani Hürriyet, Posta başta olmak üzere bütün medya organları artık Demirören’in.
Ülkede bağımsız “hür” basın kaldı mı?
İşte bu soruyu soracak duruma gelmiş durumdayız ne yazık ki… Birkaç “demokrat”, ki bir bunların bir ikisi de Sevrci, diyebileceğimiz günlük gazete… O kadar. Bir de internet siteleri… Başka bir şey kalmadı artık.
Yani basınımız artık “Hür” … Gerçeklerden “Hür”…
Ya Filistin? Ya Filistinliler? Masum çocuklar, siviller?..
Onlar da İsrail’e yani ABD’ye karşı gelmeselerdi…
Peki bir soruyla konumuzu bağlayalım. Reis neden tık demiyor, diyemiyor.
Yahudi Örgütlerinden “Üstün Cesaret Madalyası” alanlar hiç tık diyebilir mi İsrail’e.
Yerli tohumlarımızın takas edilmesini bile yasaklayarak, İsrail’den tohum alınmasını sağlayanlar hiç karşı çıkabilir mi İsrail’e?
Mavi Marmara gemisinde katledilenleri satanlar, hem de sözcüğün gerçek maddi anlamında satanlar, hiç karşı çıkabilir mi İsrail’in zulmüne?..
Ölü gözünden yaş gelir, bunlardan gelmez…
Filistin’in ve Filistin Halkının gerçek dostları gerçek devrimcilerdir. Onlardan başkası yardım etmez onlara. Fidel, Chavez, Esad’dır dünyada. Ülkemizde de Gerçek Devrimciler, Kurtuluş Partililerdir Filistin Halkının gerçek dostu.
İsrail diye bir devleti tanımadık, tanımayacağız.
Filistin Halkının kendi topraklarında, kendi vatanında özgürce yaşayacağı günler gelecek, mutlaka gelecek…