Altın Emperyalist Tekellere, Siyanürü bizlere…
Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu
Erzincan İliç’te meydana gelen altın madeni faciası, yıllardan beri ülkemizin altını üstüne getiren altıncıların gerçek yüzünü tüm dünyaya gösterdi. 13 Şubat günü meydana gelen kaza, göz göre göre gelen bir katliamdır. Kaza belirtileri ortaya çıkmasına rağmen zamanında önlem alınmamıştır. “Bize bir şey olmaz” felsefesinin, insanlarımızı nasıl ölüme götürdüğünün acı gerçekliğidir İliç Çöpler Altın Madeni sahasında yaşananlar.
Ülkemizde Bergama köylüleri 1990’lı yılarda büyük bir mücadele vermelerine rağmen, Ovacık’taki altın madenine engel olamamışlardır. Şu anda ülkemizde 20 yerde, altın madeni işletmelerinde altın madeni çıkarılmaktadır (https://altinmadencileri.org.tr/aktif-olan-altin-madenleri/ ). Bu yirmi yerde insanlarımızın hayatı tehdit altındadır. Ülkemizde 2002 yılına kadar 1186 maden arama ruhsatı verilirken, 2002’den sonra 386 bin maden ruhsatı verilmiştir (https://t24.com.tr/haber/son-15-yilda-386-bin-maden-ruhsati-verildi,1152057).
Yerli yabancı Parababaları yangından mal kaçırırcasına, topraklarımızın altını üstüne getiriyorlar. İliç faciası tüm halkımıza büyük bir uyarı oldu. Sayısız örneğini gördüğümüz maden cinayetleri gibi, unutturulmak isteniyor.
İliç faciası sonrası da altın arama faaliyetleri tüm ülkede hızla devam ediyor. Memleketim Osmaniye Düziçi’nde 2015 yılında verilen ruhsat ile KOZA Altın, altın arıyor. Düziçi Yeni Farsak Köyü’nde 135 hektar için izin alınmasına rağmen, Köyün bütün alanlarında sondaj yapılıyor. Düziçi Halkından habersiz olarak ÇED (Çevre Değerlendirme) gerekli değildir raporu bile alınmış.
Günümüzde altın aramak için mutlaka siyanür kullanılıyor (https://www.bbc.com/turkce/articles/ck5wdz9gy9wo). Siyanür bir tür zehir. İnsanlar ve hayvanların ölümüne neden oluyor. 2000 yılında Romanya’da Baia Mare altın madeninde aşırı yağışlar sonucunda baraj taşıp yırtılınca, 100.000 metreküp siyanürlü akışkan Tizsa ve Tuna Irmaklarına boşaldı. Tonlarca balık anında öldü. Tizsa, nesli yok olma tehlikesi altında olan balık türleri barındırdığı için koruma altındaydı (https://www.bbc.com/turkce/articles/cx0vw39gx87o ).
İliç’te de facia öncesi balık ölümleri yaşanmıştı. Sularımızı ve topraklarımızı zehirleyen siyanürle altın madeni işletmek, tüm bölge halkının sağlığını tehdit ediyor. Kazdağları’nda, Fatsa’da, İliçte, Uşak’ta olduğu gibi geniş ormanlık alanlarımız yok ediliyor. Altınları ülkelerine götürenler yabancı Parababaları. Onlarla birlikte olup, büyük kârlar elde edenler yerli işbirlikçi ortakları. Biz vatandaşlara ise altının siyanürü kalıyor. AKP iktidarı bu Parababalarını koruyor ve kolluyor.
Yüzyıl önce bu ülke topraklarını emperyalist işgalden kurtaran atalarımızın emanetini, çocuklarımıza temiz olarak bırakmak zorundayız. Altın madeni işletilen bölgelerde, tüm canlı hayatı ve insan hayatı tehdit altındadır. Bu tehdit sonucu, kendi memleketimizden göçmek zorunda kalabiliriz. Emperyalist Altıncılara karşı tüm halk olarak birlik olmamız, örgütlenmemiz, yaşam hakkımız için mücadele etmemiz gerekiyor.