Site rengi

Tasarım

Berkin’i mezarı başında andık

03.04.2016
593
A+
A-

 

11 Mart, hepimizin bildiği üzere Berkin Elvan’ın katledişinin yıldönümü. Daha 15 yaşındaydı, hayatının başındaydı. Gezi Direnişi devam ederken evinden çıkıp ekmek almaya gittiği sırada, bir gaz kapsülü Berkin Elvan’ı komaya sokmaya yetti. Hemen yılmadı Berkin, mücadele etti, yaşamak istedi. Ama onun zayıf, çocuk bedeni daha fazla dayanamadı ve O gözlerini hayata, geleceğe yumdu.

Bizler de Berkin Elvan’ı, bedence aramızdan ayrılışının ikinci yılında anmak için mezarı başındaydık.

Halk Kurtuluşçu Liseliler’in düzenlemiş olduğu Anma programımız için saat 14.00’da Şişli Metro İstasyonunda buluştuk. Programımız mezarlığın girişinden Berkin’in mezarına yaptığımız yürüyüşle başladı.

Anmada Halk Kurtuluşçu Liseliler’den Efe Yoldaş basın açıklamasını okudu.

Kurtuluş Partisi Gençliği’nden Utku Yoldaş, Berkin için yazdığı şiiri okudu.

Mezar başına karanfillerimizi ve ekmeğimizi bırakarak “Berkin Elvan Onurumuzdur!” pankartı ve “Halk Kurtuluşçu Liseliler” dövizimizi açtık. “Gezi Şehitleri Ölümsüzdür” , “Berkin Elvan Ölümsüzdür, “Berkin’in Katili AKP’nin Polisi” sloganları ile anma programımızı sonlandırdık. 12.03.2016

 

İstanbul’dan Halk Kurtuluşçu Liseliler

Bir çocuk uyandı

Fırladı yatağından

Bitişik evler üst üste sıralı

Boğuk hava

Tarlabaşı

Bir şey olduğu kesin aralıksız namlu sıcağı

Kenetli dişler

Aynı öfke 77’den kalan

Yatışır mı ortalık birini vurmadan

Gelenek bu ya sallandıracaksın ya indireceksin

Karar bakkallardan çıkar

Fermanı her ne kadar padişah yazsa da

Kin birikir birikir bir insan kellesi edinceye kadar

Bu seferki farklı oldu ama bir çocuktu bu kaşları iki kolunu açmış Mart’ı

Fakirliğin verdiği eziklik

Yüzünde bulantı

Tarlabaşı’nda böyle doğar çocuklar sabah ezanına karşı

Doğdu Berkin de bir çığlık savurdu özgürlüğe annesinin karnındaki tutsaklığa inat

Bir çocuk uyandı

Fırladı yatağından

Biliyordu dönmeyeceğini kısa kesti ondan annesine bakışlarını

Aslında bu bir aldatmaydı annesini diğer annelerle

Dünya’nın her bir yerinden

Mithat paşa bulvarı…

Bulandı gökyüzünün akı mavisine

Siyahı, moru, kızıl sarısına

İstemezdi belki bir çocuk bu uğurda ölmeyi bir sabah polis namlusunda

Kızaran namlu son görevini aslında tek görevini yerine getirdi sonra kendisi de birçok Ölüme karışmasına rağmen böylesini ilk gördü

Mithat paşa bulvarı…

Küçük beden bu kavgaya takılmış kırmızı bir karanfildi artık

Asfalta düştü

Asfalt taşıyamadı bu matemi

Asfalt eridi, belki ekmek buğusundan belki kan sıcağından

Olmayasıya koşuşturan sirenler ölmesini istiyordu

En acısı ise bu küçük bedenin koca koca düşmanları vardı

Öldükten sonra tanıdık

Fermanı veren de bakkalda oturanda bu işe seyirci kalanda düşmanıydı

Ekmek her zaman siyah bu ülkede bazen namlu barutu bazen kömür karası

Var varası içimizde bir ezik yan bin bir yara gömüyoruz çocuklarımızı öyle mermere falan gerek yok başına bir tahta, bu Savaş’ta ölenlere…

Ölüp de meydanlarda dirilenlere, çevik bir ses meydanlara yeniden Çağıran bu kavga