Besin Zehirlenmeleri…
Besin Zehirlenmeleri ülkemizin önemli bir sorunu haline geldi. Eskiden de gördüğümüz besin zehirlenmeleri, son yıllarda toplu yemek firmalarının artması ve pek çok toplu yemek yenilen yerlere yemek verilmesi nedeniyle daha çok meydana gelmeye başladı. Aslına bakılırsa ülkemizin tümünü göz önüne alırsak, mutlaka bir ilimizde toplu yemek yenen bir yerde besin zehirlenmesi haberinin olduğunu görürüz. Besin zehirlenmesinde temel olarak tavuk ve et ile olan zehirlenmeler başı çekiyor. Diğer besin zehirlenmelerinden biri de krema kökenli besin zehirlenmeleridir.
Toplu yemek yenen yerlerde besin zehirlenmelerinin nedeni, maliyeti düşürelim diye yapılan işlerdir. Kıyma çok çabuk bozulan bir besindir. Bu nedenle hazır kıyma satışı ülkemizde yasaktı. Ama 2016 yılında yapılan bir değişiklik ile bu yasak kaldırıldı. (https://www.sutdunyasi.com/haberler/mevzuat/kasaplarda-hazir-kiyma-kofte-satisi-serbest/)
Hazır kıymalara tavuk derisi, sakatat konarak maliyet düşürüldüğü haberleri de çok yaygın olarak yayınlanıyor. Tavuk eti ise özellikle yaz aylarında besin zehirlenmelerine yol açıyor. İyi pişmemiş tavuk döner bunun en önemli örneklerinden.
Son yıllarda toplu yemek yerlerinde besin zehirlenmelerinin artması Kamu İhale Mevzuatına göre en düşük fiyatı veren firmaya ihale verildiği için deniliyor. En fazla düşük fiyat veren firma da maliyeti alabildiğince düşürmek için binbir yöntem geliştiriyor. Kamu yönetimleri de firmaları denetlemek konusunda çok yetersiz kalıyorlar. Sözleşmelerde, firmanın yaptığı yanlışlara ilişkin tutanaklar tutarak, ihalenin iptali söz konusu olduğu halde, kamu yöneticileri bu yolu pek kullanmıyorlar. Böyle olunca da bu yanlışlar daha pahalıya patlıyor. Bazen Kışlada asker, bazen yurtta veya okulda öğrenci pek çok vatandaşımız besin zehirlenmesinden acili boyluyor.
Ortaokul ve Liseyi yatılı okudum. Ortaokulda yemek yapımına yardım ederdik. Lisede bunu yapmadık ama hep kadrolu devlet memurları yemeklerimizi yaptı.
Uzun yıllar İstanbul’da çalıştığım kamu hastanesinde de ilk yıllarda yemek yine kadrolu aşçılar tarafından yapılıyordu. 1990’lı yıllarda başlayan yemek, güvenlik ve temizlik işlerinde taşeron firma veya hizmet alımının devreye girmesiyle birlikte, işler değişti. Yemek ihalesini alan taşeron firma daha kalitesiz yemeği bize sunmaya başladı. Nöbetçi doktor olduğum bir gün tavuk etinin bozuk olduğunu gördüm ve tutanağımı tuttum. Başhekimliğe verdim. Beni caydırmak için binbir türlü ricalar geldi.
Çalışanların sağlığı; hatır, minnet, rica denerek yok sayılamaz. Her aşamada sorumlu kamu görevlisi, yanında birlikte çalıştığı çalışanlardan, Okuldaki müdür öğrencilerden, Yurttaki müdür öğrencilerden, Kışladaki komutan askerlerden sorumludur. İhale vs. denerek bu sorumluluktan kaçınılamaz. Askerlikte olması gereken yemeği askerlerin yapmasıdır. Bizim de yaptığımız askerlikte, en çok anılarımızdan biri de mutfakta yemek hazırlamak sırasında geçen olaylar ile ilgilidir. Günlük yaşamın, tam bir minyatürüdür askerlik yaşamı. Askerlikte yemek mutlaka askerler tarafından yapılmalıdır. Bu çok eski kural bozulmamalıdır.
Kamu hizmetlerinde aşırı özelleştirme, hizmet alımı iyi sonuçlar doğurmuyor. Kamu hizmetini daha ucuza getirelim derken, işler daha da berbat oluyor. Tüm bu olaylardan doğru dersler çıkarılmıyor. Hâlâ taşeron işçi, hizmet alımı, artarak devam ediyor. Hizmet alımı yapıyorsan, o zaman hizmeti çok iyi denetleyeceksin. Hizmet alımı yaparken, çalıştırılan işçinin hakkını da koruyacaksın. Çalışanlar sigortalı ve sendikalı olacak. Hizmetin her aşamasını da denetleyeceksin. Bu şekilde bir kamu yönetiminde toplu yemek yenen yerlerde besin zehirlenmeleri olmayacaktır. 7 Temmuz 2017
Doç, Dr. Ercan Küçükosmanoğlu
(Gaziantep Yeni çizgi Gazetesi’nden)