Site rengi

Tasarım

Bu Asgari Ücreti siz alsanız kaç gün geçinirsiniz?

01.01.2019
801
A+
A-

Av. Tacettin Çolak

Hükümet ve Patronlar; sarı sendikacılarla elbirliğiyle işçi sınıfımızı bir yıl daha sefalet ücretine mahkûm ettiler.

Yani bir önceki yazımızdaki tespitimiz gibi, bugüne kadar ne yaptılarsa bugün de aynısını yaptılar.

TÜSİAD, MÜSİAD, TOBB patronları zevkten dört köşe. Nasıl olsa hükümet tarafından Asgari Ücret desteği yapılıyor. Asgari Geçim İndirimi (AGİ) de ceplerinden çıkmıyor. Adamlar niye sevinmesin…

Türk-İş, bu yıl muhalefet şerhi bile koymadan, “yetmez ama evet” pişkinliğinin içine girdi.

Önce bir iki peşrev çektiler, sonra tam teslimiyet.

İyi de siz değilmisiniz yoksulluk sınırının 6328 lira olduğunu ilan eden.

Asgari ücretli işçiyi Komisyon toplantılarındaniye dolaştırıp durdunuz, peki?

Türk-İş Başkanı; “Hedefimiz, arzumuz, talebimiz insanca yaşamayı hedefleyen bir ücretidi, şimdi bu ücret mükemmel bir ücret mi? Değil. Ama kabul edilebilir bir ücret. Belki % 100’ü memnun edemedik, ama yüzde yetmiş-sekseni memnun ettik” diyerek, AKP’giller’e ve tüm partilere, işverenlere teşekkürü ihmal etmedi.

Yani satışa getirdiği işçilerin sefalet ücretini maddi gerçekliğinden soyutlayarak, elbirliği ile kurdukları kumpasın taraflarına güzellemelerde bulundu.

Türk-İş Başkanı milletin gözünün içine baka baka yalan söylemekte.

Sanki asgari ücretli ev kirası vermiyor. Evinde mutfağı yok tenceresi kaynamıyor. Şu kış gününde ısınmak için odun, kömür, doğal gaz yakmıyor, elektrik, su masrafı olmuyor…

Sanki asgari ücretlinin eşi, çoluğu-çocuğu yok, çocuklarının okul masrafları yok. Yol parası vermiyor. Ailenin sağlık harcaması olmuyor…

Kısacası bay Türk-İş Başkanı, tek bir kişi için, açlık sınırı civarında yaptıkları bu artışı “kabul edilebilir” diye yutturmaya çalışıyor,

Peki soralım kendisine; sen kaç yerden ve her birinden ne kadar maaş alıyorsun acaba?

Hem sendikasından, hem de Türk-İş’ten yani iki ayrı yerden en az 25-30 bin lira maaş alan birisinin asgari ücretlinin halinden anlaması mümkün mü? (Örneğin bundan önceki Türk-İş Başkanı Mustafa Kumlu’nun, bundan altı-yedi yıl önce üç ayrı yerden toplam 75 bin lira maaş aldığı söyleniyordu.)

Milletvekili, bakan, cumhurbaşkanı maaşlarına girmiyoruz.

Asgari ücretteki artışın enflasyonun üzerinde olduğu ya da işçinin enflasyona ezdirilmediği söylemi da kocaman bir yalandır.

Birincisi hükümet ya da TÜİK tarafından açıklanan enflasyon rakamları gerçeklikten fersah fersah uzaktır. Günümüzde gerçek enflasyon yüzde 47’ler civarında olmasına karşın, hükümet bu rakamı yüzde 21,62 olarak açıklamakta. Kaldı ki enflasyon hesaplamalarına, toplumun ana gereksinimlerinden ziyade lüks mal ve hizmetlerin dahil edildiği de bir gerçektir.

Asgari ücrette artışı gerçek olmayan enflasyon rakamlarının üzerinde sağlandı diye övünmek boştur. İşçi Sınıfımızı ve halkımızı göz göre göre kandırmaktır.

Oysa ücretlerin, dolayısıyla asgari ücretin mihenk taşı alım güçlerinin ne kadar olduğudur.

Örneğin 2018 yılında yürürlüğe giren (Asgari Geçim İndirimi dahil) 1.603 TL asgari ücretle 426,3 Dolar alınabilirken, 2019 yılı için (AGİ dahil)  belirlenen 2.020 TL ile ancak 381 Dolar alınabilmektedir.

Ya da 2018 yılındaki asgari ücretle alınabilen 426,3 Doların bugünkü karşılığı 2.260 liradır. Yani asgari ücretin bir yıl önceki alım gününü korunabilmesi için 240 lira daha gerekmektedir. Dikkat edilsin, bu rakamların içinde işçinin yeme içme dışındaki diğer zorunlu gereksinimleri bulunmamaktadır.

Kaldı ki, 2018 yılının ilk aylarında pazarda; soğan patates fiyatları; dört kilosu beş liraydı, bu yıl ise kilosu beş altı lira.

Sonuç olarak; asgari ücretin rakamsal olarak yüzde 26,05 artmasının bir önemi yok. Asgari ücretin dolar karşısındaki, çarşı-pazardaki alım gücünün ne olduğuna bakmadan, görünüşteki rakam yükselmelerini başarı gibi sunmak kitlelere yalan söylemektir.

Başka bir anlatımla, paranın alım gücü düştü mü, geçen sene bir kilo soğan aldığımız bir lira ile bu sene yarım kilo soğan bile alamayınca, İşçinin ücreti de yarı yarıya düşmüş demektir.

Gelelim, asgari ücretin gerçek rakamlarına;

Açıklanan rakama (AGİ dahil) 2.020 lira.

Bekâr bir işçinin bu yıl alacağı asgari geçim indirimi; 191,85 lira.

Hal böyle olunca, asgari ücretin neti; (2020-191,85)= 1.828,15 TL. olmaktadır.

Yani işçinin sigorta primi bu ücretten yatacak, fazla çalışması bu ücretten hesaplanacak. Eğer çalışırken hasta olur ve raporlu kalırsa sigortanın ödeyeceği geçici iş göremezlik ödeneği bu ücretten olacak. Olası bir kıdem tazminatı da bu ücretten verilecektir.

Dolayısıyla hep söylüyoruz, AGİ dahil asgari ücret açıklamaları; rakamı yüksek göstererek yanıltma amaçlıdır

Oysa Türk-İş’in 27 Kasım 2018’de yayımladığı Açlık ve Yoksulluk Sınırlarına ilişkin araştırma sonuçlarına göre;

* Dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 1.942,71 TL,

* Gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı ise (yoksulluk sınırı) 6.328,05 TL,

* Evli olmayan-çocuksuz bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ ise aylık 2.385,11 TL olarak hesaplandı

Gördüğümüz gibi açıklanan asgari ücret bizzat Türk-İş’in yaptığı araştırmaya göre bekar bir işçinin yaşam maliyetinden 365 lira daha düşüktür.

Bu durumda, Türk-İş başkanı neyi kabul etmektedir?

Sefalet ücretini…

Dolayısıyla patronlar ve sarı sendikacılar, hükümetle el ele vererek, Kıvılcımlı’nın deyimiyle; memleketin en büyük politika oyunu olan “para oyunu” oynamaktalar.

Bu asgari ücret kendilerine verilse kaç gün geçinebilirleracaba?..