Site rengi

Tasarım

Eğitim-öğretim dönemi yine facialarla açıldı!

03.10.2017
795
A+
A-

Bu AKP’giller, çok pişkinler. Çok yüzsüzler. Hiç utanma arlanma diye bir şey bilmiyorlar. Nasılsa Allah’la aldattığımız “hüloogg”cularımız ne dersek yerler, diyorlar. Buradan aldıkları cesaretle de boş boş konuşuyorlar.

Bildiğimiz gibi, İlkokuldan Üniversiteye, Yüksek Lisansa kadar sınavlar bitti, kayıtlar başladı. Ve yeni eğitim-öğretim dönemi açılmış oldu. Tüm toplumu bir telaş aldı.

Kayıt demek; para demek, masraf demek. Varlık yokluk demek. Belli bir gelir seviyesinde olanlar için rakamlar çok önem arz etmeyebilir. Ama asgari ücretle, yoksulluk sınırının altındaki ücretle geçinmek zorunda kalan halkımız için büyük önem arz ediyor bu masraflar.

Öğrencinin kayıt ücretinden formasına, çantasına, servisinden yemeğine kadar bir sürü masraf kapısı var. Ve bunlar öyle böyle değil. Büyük rakamlar tutuyor. Hele de devletin okullara; bina yapmak ve öğretmenlerinin maaşlarını ödemek dışında hiçbir desteğinin olmaması, bu masrafları daha da büyütüyor.

Bir diğer yandan okullara öğrenciler sözde adrese dayalı kayıt sistemiyle alınıyor görünseler bile gerçeklikte böyle olmuyor. Bunu da, başta devlet olmak üzere herkes biliyor.

Çünkü devlet, yukarıda da söylediğimiz gibi, okulların masraflarının hiçbirisini karşılamıyor artık. Yakıt giderinden elektrik su giderine, okulun temizliğini yapan görevlisinden güvenlikçisine, kâğıdından kırtasiyesine hiçbir şeyine katılmıyor.

Peki okul yönetimleri bu masrafları nereden, nasıl karşılıyor? Bu giderler için harcanan paralar nereden alınıyor?

Veliden!

Evet, Veliden, yani halkımızdan alınıyor bu paralar. Başka hiçbir yerden değil.

Nasıl alınıyor bu paralar peki halkımızdan?

Bunun değişik yöntemleri var. İlden ile, okuldan okula çok değişik yolları var. Yaratıcılık gerektiriyor yani bu yolları çoğaltmak. Ne kadar yol bulursanız, gelir için o kadar kaynak yaratmış oluyorsunuz yani…

İşte bir örnek. Hürriyet Gazetesi yazarı Sefer Levent yazıyor, 16 Eylül tarihli köşesinde:

“Okul A.Ş.

“Birçok özel okul artık amblemlerini bastıkları kitap, kırtasiye ve kıyafet ürünlerini zorunlu kılarak piyasadan 3-5 kat fazla fiyata velilere satıyor. Çarşı-pazarda 5-10 TL’ye satılan tişörtler okullarda 75 TL’ye, piyasada 30 TL’lik pantolonlar 120 liraya, 10 liralık şapkalar 50 TL’ye satılıyor. Son keşif ise kırtasiye setleri. Siz tek tek piyasadan alınca 300 lira, okuldan alırsan 660 TL. İşi iyice ticarete döken okullar bu zorunlu alışverişler için internet sitesi bile kurmuşlar.

(http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/sefer-levent/okul-a-s-40580520)

Sadece özel okullar mı bunları yapıyor?

Hayır, birçok devlet okulu da bunları yapıyor. Yapmak zorunda kalıyor. Çünkü devlet giderler için para vermiyor.

Yukarıdaki örnekler, halkımızdan alınan paraların bir kısmının elde edilme yöntemini ortaya koyuyor.

Ya diğerleri?

Okullarda “zorunlu” etütler. “Zorunlu” kurslar… Okul kantinlerinin gelirlerinden alınan paylar. Yıl içinde yapılan etkinliklerden (geziler, tiyatrolar vb.lerden) alınan paylar…

Öğrenci servis ücretlerinden alınan paylar.

Bu konuyla ilgili yine Hürriyet’ten 6 Eylül tarihli çarpıcı bir manşet:

“ÇOCUKLARIMIZI HANGİ MAFYA TAŞIYACAK!”

Ki biliyorsunuz, servis konusu velilerimizin ve öğrencilerimizin kanayan yarası. Servis şirketlerinin mafya örgütlerine dönüşmesi… Servis şoförlerinin, denetimsizlik sonucu, adi suçlardan yargılanan, ceza alan kişilerden olması vb. vb…

Bir de yemek paraları…

Yine Sefer Levent’in 23 Eylül tarihli yazısından okuyalım:

“11 liralık yemek öğrenciye 25 lira

Yüksek servis, kırtasiye ve kıyafet ücretleriyle dikkat çeken bazı özel okullar, yemek fiyatlarıyla da velileri şaşkına çeviriyor. Okullar bir öğrenci için yemek şirketlerinden maksimum 11 TL’ye günlük yemek alırken bu yemeği öğrencilere ortalama 25 TL’ye satıyor. Bazı okulların günlük istediği ücret 50 lirayı da aşıyor.”

(http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/sefer-levent/11-liralik-yemek-ogrenciye-25-lira-40587660)

Yani nereden baksanız soygun, nereden baksanız vurgun…

Şimdi AKP’giller iktidarı vurguncu, talancı olunca sonuç da böyle oluyor doğal olarak. Kimin kime gücü yeterse durumları doğuyor.

Ve bizce, okul yönetimlerinin gelir yöntemleri arasında (istemeden de olsa) birisi var ki, tüyler ürpertici, içler acısı… Daha da sıfat eklemeyelim, hiç istemediğimiz halde üzücü ve kırıcı duruma düşebiliriz.

Nedir o yöntem?

Eğer bir veli, bir öğretmeni tercih ediyorsa, “benim çocuğum şu öğretmende okusun, öğretmeni o olsun” diyorsa, o öğretmen için idarece belirlenmiş bir ücreti okula, tabiî yasal olarak “Okul Aile Birliği”ne ödüyor. Ve çocuğu o öğretmende okuyor. Yani, söylemeye dilimiz varmıyor ama öğretmenlerimizin de bir fiyatı var, artık bu kahrolası Parababaları düzeninde ve AKP’giller iktidarında.

Yani her türlü güçlüğe, zorluğa, Ortaçağcı dayatmalara, gerici eğitim programlarına, bir gece yarısı çıkarılmış KHK’lerle görevden alınmalara, emekliliklerinin iptal edilmesine, emekli maaşlarına el konulmasına karşın topluma duydukları saygı, çocuklara olan ölçülemez sevgileriyle elleri öpülesi öğretmenlerimizi bu duruma düşürdü bu soysuzlar. Bu vurguncu ve talancılar…

ENSAR’larında vb.lerinde çocuklarımıza her türlü ahlâksızlığı yapanlar, yapılmasına göz yumanlar, zemin hazırlayanlar bunlar değiller mi?

Eğitimimizi bu hale getirenler bunlar değiller mi?

Eğitimi tamamen paralı hale getirenler bunlar değiller mi?

Özel okullar, adı üstünde özel sektörün kurduğu-işlettiği okullardı ve paralıydı. Ama şimdi devlet okulları da, kağıt üstünde parasız olsa da, gerçekte paralı hale getirilmiş durumda değil mi bunlar tarafından?

Bunlar!

Ama yukarıda da dediğimiz gibi, bunlar yüzsüz, bunlar utama arlanma nedir bilmiyorlar.

Bakın bunların şu anki Kültür ve Turizm Bakanı (eski Başbakan Yardımcısı) Numan Kurtulmuş utanmadan ne diyor, 17 Eylül günlü CN Türk’teki programda:

“’Fahiş fiyata satmak ve zorunlu kılmak doğru değil'

“DÜN Hürriyet gazetesinin ‘Velinimet diye, soyuyorlar’ manşetiyle duyurduğu, özel okullarda kıyafet ve kırtasiye ürünlerini zorunlu kılarak piyasadan 3-5 kat fazla fiyata velilere satılmasına Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’tan da tepki geldi.

“CNN Türk’te Hakan Çelik’in programına katılan Kurtulmuş, konuyla ilgili olarak şu açıklamayı yaptı: “Zaman zaman gündeme gelen bir konu. Biz de eski dönemlerde kitap, kırtasiye ve kıyafet üzerinden fahiş fiyatlarla alım yapmak zorunda kalıyorduk; öğrencilik dönemlerimizde. Bunlar son derece yanlış ve etik dışı davranışlardır. Bizim buradaki uyarımız şu; eğitim sezonunun açılmış olmasını fırsata dönüştürme sevdasından vazgeçsinler. Yani normal piyasa ne ise, dün kaça satacaklarsa bugün de o fiyata satsınlar. Belli noktalardan alınmanın zorunlu kılınması da doğru değil. ‘Biz özel okuluz, şuradan alın’ demek doğru değil. Kimsenin böyle bir hakkı yok. Vatandaş hangi malzemeyi alacaksa istediği yerden alır. Zorunlu hale getirilmesi doğru değil.” (http://www.hurriyet.com.tr/fahis-fiyata-satmak-ve-zorunlu-kilmak-dogru-degil-40581054)

İnsan hırsından yerinde duramıyor bunları okuyunca. Öfkesi tavan yapıyor, elinde olmadan.

Bre utanmaz arlanmaz adam!

Bre vicdansız adam!

Bre ahlâksız adam!

Sanki 15 yıldan bu yana iktidarda, hükümette olan siz değilsiniz gibi açıklama yapıyorsun utanmadan: Hakkı yokmuş, doğru değilmiş, etik değilmiş, diyerek…

Sen neyin bakanısın o zaman? Sen iskele babası mısın? Yetki elinde olan, değiştirecek olan, uygulatacak olan sen değil misin, siz değil misiniz? Kime, neyi anlatıyorsun sen!

Pişkinlik! Pişkinlik!.. Utanmazlık! Utanmazlık!..

Ama bunlar böyle… Bunlar dördüncü tür yaratıklar. Bunlardan başka bir şey beklenmez ki…

Bunlar, 6-7 bin yıllık Tefeci-Bezirgân Sermayenin, vatan millet sevgisi bilmeyen, tanımayan, alıp satmayla aklını bozmuş vurguncuları. Talancılar bunlar.

Bir de utanmadan açıklama yapıyor! Tuh sana! Lanet olsun sana!

Ama sanmayın ki, bu devran böyle sürüp gider. Halkımızı Allah’la aldatırız, biz vurgunumuza bakarız, diyorsanız, öyle düşünüyorsanız fena halde yanılıyorsunuz demektir…

Bir gün halkımız uyanacak ve sizin defterinizi dürecek. Halka ve kamuya karşı işlediğiniz suçların hesabını da bire dek soracak. Sadece yasalardan ve vicdanından emir alan bağımsız mahkemeler cezalandıracak sizleri halkın adaletiyle. Unutmayın bunu!