Halkın Kurtuluş Partisi Seçimlere Katılma Yeterliliğinin yasadışı uygulamalar ile gasp edilmesini Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıdı
Tayyipgiller’in Hukuk Bürosuna dönüşen “Yargı”, Partimizin seçimlere girme yeterliliğini, yasada olmayan kurallar uydurarak yok saydı. Halkın Kurtuluş Partisi, Yargıtay Savcılığı Siyasi Partiler Bürosu ve onun hukuksuzluğuna kol kanat geren YSK’nin bu kararını İçtüzüğünün 39. Maddesine dayanarak TEDBİR İSTEMİYLE Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taşıdı.
2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasında seçimlere katılmak için yeterli örgütlenme sayısı en az 42 il ve bu illerdeki ilçelerin 1/3’ü olmalıdır. HKP’nin bugün için örgütlendiği il sayısı 49 il ve bağlı ilçeleridir. Yine yasa, büyük genel kurulunu yapmış olma şartını aramaktadır. HKP bu gerekliliği de doğaldır ki yerine getirmektedir. Ancak 2820 sayılı yasada hiç olmayan bir kural getiren Yargıtay Savcılığı Siyasi Partiler Bürosu, tüm il ve ilçelerin de genel kurulunu yapmış olması kuralını uydurmuştur. Genel kurullarını tamamlamayan hiçbir partinin seçimlere katılmayacağı kuralını geliştiren ve kanun dışı davranan Yargıtay Savcılığı Siyasi Partiler Bürosunun, bu emri özel olarak Partimiz için aldığı anlaşılmaktadır.
Böylece kurulu bazı il ve ilçe teşkilatlarımızı fiilen kapatmış gibi YSK’ya eksik liste bildiren Yargıtay Savcılığı Siyasi Partiler Bürosunun, kurulu örgütlenmelerimizin bildirilmesi talebimize karşı verdiği liste tam ve doğrusuyken, YSK’nin aynı yöndeki talebine verdiği liste ise bundan farklı ve eksiktir. Yani Siyasi Partiler Bürosu SUÇ İŞLEMEKTEDİR.
TÜM BU SEBEPLERLE, YSK kararı ile Kanunilik kurallarının ihlali ve fiili parti kapatma halinin ancak Anayasa Mahkemesi kararı ile mümkün olması karşısında yargı yetkisinin idarece gaspı, bir bütün olarak “İnsan Haklarına Saygı” yükümünün ihlal edilmesidir.
Bir siyasi partiyi, yasada yer almayan keyfi sebeplerle seçimlere katılma hakkından mahrum etmek, cezai nitelikte bir yaptırım olup, yaptırımdan önce başvurucuya hiçbir yargı mekanizması işletilmeyerek, adil yargılama hakkı kapsamındaki adil usul ve yargılanma ilkelerinin hiçbiri uygulanmamıştır. “Seçimlere sokmama” kararı, cezai bir karar niteliğinde olup bu kararın sebepleri ancak yasada ve anayasada sayılan haller olabilecekken, Partimizin bazı il ve ilçe örgütlerinin genel kurul yapmamış olması bir seçimlere sokmama cezası olarak anayasada ya da kanunda sayılmış olmadığı halde bu durumlar gerekçe gösterilerek seçimlere katılma hakkımız engellenmiştir.
Bir siyasi partinin seçimlere katılması, pek çok ifade ve propaganda hak ve imkânı vermektedir. Bu hakkın gasp edilmesiyle Partimizin asıl etkilenen hakkı, ifade özgürlüğü olduğundan; seçimlere girme hakkının elinden alınması, örgütlenme hakkına da müdahale niteliğindedir.
İktidar partisi ile Partimize aynı konuda farklı uygulamalar yapılarak ayrımcılık yasağı ihlal edildiğinden ve Anayasa Mahkemesi, Yüksek Seçim Kurulu Kararlarına karşı bireysel başvuru hakkı tanımadığından; doğrudan AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİNE BAŞVURDUK ve YSK’nin kanun dışı Kararının TEDBİREN DURDURULMASINI istedik
Kaçak Saraylı Reis’in emrinden kaynaklandığı açık olan YSK kararının asıl sebebi, seçim propaganda olanaklarıyla, Genel Başkanımızın TRT konuşmalarıyla, Partimizin milyonlara ulaşmış olması; aldığı 82 bin oyun da gösterdiği gibi aslında daha fazla sayıdaki insanın gönlünde taht kurmasıdır.
Zalimden ve onun hukukundan başka türlüsünü beklemiyoruz. Tüm meşru yollarla mücadelemiz sürecek ve ergeç Emekçi Halklarımızı hak ettiği yere, İktidara taşıyacağız! 21.06.2017
Halkın Kurtuluş Partisi
Genel Merkezi