Röportaj | Real Market ve Uyum/Makro Market İşçileri mücadelelerini anlatıyor
Kurtuluş Yolu gazetesinin direnişteki Real ve Uyum/Makro işçileri ile yaptığı röportajın bant çözümüdür.
Real Market işçileri 1 yılı aşkın süredir direniyorlar
Kurtuluş Yolu: Kaç yıldır Real Market’te çalışıyordunuz ve göreviniz neydi?
Real Market İşçisi Kader İpek: 17 yıldır Real Hipermarketleri’nde çalıştım. Satış elemanıydım. Açılışını ve kapanışını yaptım Real Market’in.
Kurtuluş Yolu: Bu süreçte üyesi olduğunuz Tez-Koop İş Sendikası’nın tavrı nasıl oldu? Nakliyat-İş Sendikası ile nasıl bağlantıya geçtiniz?
Kader İpek:14 yıl Tez-Koop’a aidat ödedik. Hileli iflas sürecinde kesinlikle bize bir şey olmayacağını söylediler. Onlara güvenmemizi söylediler. Bizlerin çıkışlarında hiçbir şekilde yanımıza gelmediler. Bize destek olmadılar. Arkadaşlar Nakliyat-İş’i tanıttıklarında bile, bizleri tek tek arayıp “Onların davası farklı. Sizleri kandırıyorlar, yapmayın jop yersiniz, gözaltına alınırsınız” diye bizi caydırmaya çalıştılar. Hiçbir şekilde aidatlarımızın tek bir kuruşunu bile hak etmediler. Haram zıkkım olsun.
Kurtuluş Yolu: Peki, bu süreçte siz, aileniz neler yaşadınız bundan da bahsedebilir misiniz?
Kader İpek: Ben çalışırken çocuğumu hep bir yereler bıraktım. Şimdi de bırakıyorum. Çok zorlandık. 17 yılımı bırakmayacağım onlara. Devam edeceğim mücadeleye. Aile hayatımız kalmadı diyebilirim.
Kurtuluş Yolu: Direniş yaptığınız süre boyunca halkın, sendikaların, siyasi partilerin size desteği oldu mu? Bunlardan bahseder misiniz?
Kader İpek: Hiç kimsenin desteği olmadı. Aksine bırakın, boşa kürek sallıyorsunuz diyorlar. Vermezler diyorlar. Sadece Nakliyat-İş’le yürüyoruz yolumuza, emin adımlarla yürüyoruz.
Kurtuluş Yolu: Yaptığınız kasa kilitleme eylemlerini anlatır mısınız? Bunların etkileri nasıl oluyor?
Kader İpek: Tabi ki oradaki müşteriler sonuçta anlıyorlar. Duyarlı olanlar alacakları ürünleri bırakıp gidiyorlar. Duyarsız olanlar sadece bakıyorlar. Bizlerde onlar gibi çalıştık. Kesinlikle kırma dökme gibi amacımız yok. Ama onları tabii ki etkiliyor. Cirolarının düştüğünü görüyoruz. Biz mücadelemizde haklıyız ve hakkımızı alana kadar eylemlerimize devam edeceğiz.
***
Kurtuluş Yolu: Kaç yıldır Real Market’te çalışıyordunuz ve göreviniz neydi?
Real Market İşçisi Şenol Ağca: 17 yıldır satış elemanı olarak çalışıyordum. 2014’e kadar Metro AG.’de çalıştım. Daha sonra Kayserili iş adamı Hacı Duran Beğendik tarafından şirket satın alınmış. Bir sabah uyandık ve işe gittik şirketin satıldığını söylediler. Bize hiçbir şey sorulmadı, haklarımız ne oldu. Bir bilgilendirme yapılmadı. Tabi hukuki boyutuyla bizim hiçbir bilgimiz yoktu. İş hukukunu da pek bilmiyorduk. Tabi bu sendikanın suçuydu. Tez-Koop İş Sendikası bizim adımıza kararlar vererek, bir nevi Metro ile beraber olup işçisini de satmıştır.
Kurtuluş Yolu: Peki, Real’de hileli iflas sürecini anlatabilir misiniz?
Şenol Ağca: Kayserili iş adamı şirketi aldıktan sonra şaha kaldıracağım dedi. Hacı Duran Beğendik’in televizyonda demeçleri vardı. Şirketi kar ettireceğim, daha da ileriye götüreceğim diye. Bu bize biraz güven vermişti. 6 ay şirkete kar ettirdi. Sözde şirketi şaha kaldırdı. Daha sonra bir gün şirkete kayyum atandı. Kayyum Mali Müşavirlerden oluşuyor. Kendi adamları yani… Şirket 2 yıl süründü. Maaşlarımızı tam alamadık. Gününde yatmadı.
Kurtuluş Yolu: Bu süreçte üyesi olduğunuz Tez-Koop İş Sendikası’nın tavrı nasıl oldu? Nakliyat-İş Sendikası ile nasıl bağlantıya geçtiniz?
Şenol Ağca: Biz Tez-Koop İş Sendikası’nın binasını, genel merkezinin nerede olduğunu ve yöneticilerin kim olduğunu dahi bilmiyoruz. Kaldı ki mağazadaki sendika temsilcimiz müdürlerle beraber oluyordu. Bunların sarı olduğu zaten orada belli olmuştu. Mağaza temsilcimiz bize hiçbir şey söylemedi, bu süreçte o da suçludur. Biz ilk eylemlerimizi Nakliyat-İş Sendikası dışında gerçekleştirdik. Daha sonra Nakliyat-İş Sendikası’nı duyduk. Nakliyat-İş Sendikası kendi iş kolunda olmamasına rağmen İşçi Sınıfının yanında olduğunu bazı işçi arkadaşlarımız sayesinde duyduk ve gittik. Sağ olsunlar onlarda bizim mücadelemizi sahiplendiler. O günden bugüne mücadelemizi devam ettiriyoruz.
Kurtuluş Yolu: Peki, bu süreçte siz, aileniz neler yaşadınız bundan da bahsedebilir misiniz?
Şenol Ağca: İster istemez başta psikolojik olarak, maddi manevi sorunlar yaşıyorsun. Bu gibi durumda işsizsin, iş yok. İşsizlik maaşı alıyorduk ama neye yetecek. 1000 TL para alıyorduk. İşe gireceğiz giremiyoruz eylemlerimiz var. Sonuçta hayatımı su satarak sağladım. Ailemle tabi ki zorluklar yaşadık, hala da yaşıyoruz. Hakları gasp edilmiş bir insanın psikolojisini siz düşünün.
Kurtuluş Yolu: Direniş yaptığınız süre boyunca halkın, sendikaların, siyasi partilerin size desteği oldu mu? Bunlardan bahseder misiniz?
Şenol Ağca: Siyasi partilerin hiçbir desteği olmadı. Yalandan ibaret. Sendikalara gelince zaten ülkemizde sendikalar faciası var. Sendikaların neredeyse hepsi sarı… Zaten siyasiler ne derse onlar ona odaklanmış durumda, ağızlarını açamıyorlar. Sözde devrimci sendika (DİSK) var. DİSK’te artık yönetiminden bütün alt kadrolarına kadar bozulmuş durumda. Bunların içinde İşçi Sınıfının anında olan bir Nakliyat-İş bir de Birleşik Metal-İş vardır. Bunlarda zaten yapabildiklerini yapıyorlar. DİSK’in amacını bu iki sendika götürüyor şu anda. Sosyal-İş Metro’da örgütlüdür. Bize destek olacağına Metro adına açıklamalar yapıyor. Siyasi partilere gelince biz bütün siyasi partilerin kapsını çaldık. Başta iktidar olmak üzere… İktidar zaten İşçi Sınıfını görmezden geliyor, polis baskısını da bunlara bağlıyorum. OHAL bu hal 1 sene boyunca bizi süründürdüler. Gözaltılar, gaz sıkmalar, baskılar vs. örneğin beni Ümraniye’de hiçbir suçum yokken yerlerde sürüklediler. Yaralanmalarım var, darp raporlarım var. Bunlar hakkında suç duyurularım oldu. Bir tek siyasi parti olarak Halkın Kurtuluş Partisi destek olmuştur bize.
Kurtuluş Yolu: Yaptığınız kasa kilitleme eylemlerini anlatır mısınız? Bunların etkileri nasıl oluyor?
Şenol Ağca: Şimdi biliyorsunuz burası bir fabrika değil, burası müşteriye odaklı çalışan yerler. Media Markt, Metro olsun müşteriye yönelik çalışıyorlar. Bizde kasa kilitleme eylemi ile müşteriye alışveriş yapma, hırsızlara ortak olma diyoruz.
Kurtuluş Yolu: Son olarak Uyum/Makro İşçileri ile ortak mücadele sizlere ne kazandırdı ve sizin gibi direnişini sürdüren işçilere söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Şenol Ağca: Sınıf dayanışması dedik. İşçilerin birliği sermayeyi yenecek dedik. Biz birlik olursak, bütün işçiler birlikte hareket edersek, amacımız olanı gerçekleştiririz. Bizim amacımız haklarımızı korumak, ezilmemek.
Uyum/Makro İşçileri haklarının gasp edilmesine karşı mücadele ediyorlar
Kurtuluş Yolu: Kaç yıldır Uyum/Makro Market’te çalışıyordunuz ve göreviniz neydi?
Uyum/Makro Market İşçisi Hasan Mercanoğlu: Yaklaşık 14 yıl çalıştım. Uyum Market’te çalışıyordum. 2004 Ağustos ayında işe başladım. 2018 Nisan sonu itibari ile işten çıkarıldım.
Kurtuluş Yolu: Peki, Uyum/Makro Market’in Migros’a satılma sürecini ve bu süreçte yaşadıklarınızı anlatabilir misiniz?
Hasan Mercanoğlu: 2012 yılı itibariyle Uyum marketler Makro’ya devredildi. Daha sonra Makro’da yönetemedi. Kriz yaşadı. Konkordato ilan edildi. Daha sonra bu süreç sonrasında Migros’a satıldı. Daha sonra bize ihbar sürelerimiz bildirildi. Bazı arkadaşlarımızın çıkışları verilmeye başlandı. Bazı arkadaşlarımız mağazalarda kalıp devredilen mağazaların malzemelerini gönderme işi ile uğraştılar. Daha sonra işi bitenleri hemen iş haddi sonlandırıldı. İş sonlandırılması doğru olmayan şekilde yapıldı.
Kurtuluş Yolu: Bu süreçte Nakliyat-İş Sendikası ile nasıl bağlantıya geçtiniz?
Hasan Mercanoğlu: Bu süreçler devam ederken Nakliyat-İş Sendikası ile tanıştık. 18 Haziran’dan bu yana da haftada üç gün eylem yapıyoruz. Ve 1 yıldır mücadele eden Real Market İşçileri ile birlikte eylemler yapıyoruz. O anlamda bir sınıf dayanışması içerisindeyiz. Ve mücadeleye devam edeceğiz bu şekilde.
Kurtuluş Yolu: Peki, bu süreçte siz, aileniz neler yaşadınız bundan da bahsedebilir misiniz?
Hasan Mercanoğlu: Şu an sabit bir işim yok. İş olunca gidip çalışıyorum. Bir işsizlik maaşı var. O geliyor kirayı ödüyorum. Eşim çalışmıyor, çocuğum var. Yakınlarımızın yardımlarıyla vs. bir şekilde geçinmeye çalışıyoruz.
Kurtuluş Yolu: Son olarak Real işçileri ile ortak mücadele sizlere ne kazandırdı ve sizin gibi direnişini sürdüren işçilere söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Hasan Mercanoğlu: Temelde baktığımızda mağdur edilmiş insanlarız. İşçiyiz, mağdur edilmişiz, haksızlığa uğramışız, haklarımız gasp edilmiş bu değerler bile ir araya gelmemiz için yeten kriterler. Ülkemizde birçok işçi bizim yaşadığımız sorunları yaşıyor. Kimisi sendikalı olmak istediği için işten çıkartılıyor, kimisi hiç sorgusuz sualsiz sadece bir ön yargı ile işinden çıkartılıyor. Yıllarını vermiş ama mağdur ediliyor. Anayasal olarak suç olmasına rağmen hakkımızı arayamıyoruz. Başta da belirttiğim gibi ortak değerlerimiz var Real Market işçi arkadaşlarımızla. O yüzden mücadeleyi birleştirdik. Onlarında hakları gasp edildi. Sendikaları onlara sahip çıkmamış, halen köstek olmaya çalışıyor. Yaklaşık 1 yıl oldu. Bizim 2 buçuk aya yaklaşıyor. Biz inanıyoruz hakkımızı alacağız.
***
Kurtuluş Yolu: Kaç yıldır Uyum/Makro Market’te çalışıyordunuz ve göreviniz neydi?
Uyum/Makro Market İşçisi Mahmut Aras: Ben 12.07.2011 yılında taşeron firma olarak Uyum’da iş başı yaptık. 1 buçuk 2 yıl kadar görevimi yaptım. Görevim temizlik idi.
Kurtuluş Yolu: Peki, Uyum/Makro Market’in Migros’a satılma sürecini ve bu süreçte yaşadıklarınızı anlatabilir misiniz?
Mahmut Aras: 2012 yılında Makro Uyum Marketleri satın aldı. Bizi de taşeron firmada tüm hakları ile birlikte devraldı. Devraldıktan sonra biz tabi ki işlerimizde aynı şekilde devam ettik. 27 Ekim 2017’eye kadar. Hatta öncesinde Makro bizim görevimizi değiştirdi. Ben temizlik görevlisiydim. Kendi başlarına, ben imza vermememe rağmen beni hizmet destek görevlisi yaptı. Bizi SSK’ya imza vermiş gibi gösterdi. Daha sonra mağaza sorumlumuz geldi dedi ki hepimiz işten atıldık. Sebep yok, soruyoruz bilmiyoruz cevabı geliyor. Hiç kimse bir bilgi vermedi. Sonra Migros’un Makro marketi satın aldığı öğrendik. Sonra 56 gün ihbar süresi oldu. 56 gün ihbar süresinden sonra bizi merkeze çağırdılar. Kıdem tazminatını hesaplamak için. Kıdem tazminatını yüzde 20 eksiklikle hesapladılar. Bir kâğıt verdiler elimize, en kısa sürede tazminatlarınız ödenecek diye. Ama hala ortada bir şey yok. Migros bize bayram öncesi söz verdi. Eylem yapmayın sizin hakkınızı ödeyeceğiz. Ama onlarda sözüne sahip çıkmadılar. Biz hakkımızı alana kadar, cana can mala mal mücadele edeceğiz. Ben Makro yöneticisi Şeref Songül’e şunu söylüyorum hakkımı sana zehir ve zıkkım edeceğim. Allah çoluğuna çocuğuna yedirmesin. Ben 2 tane bayram yapamadım. Ailemde huzur kalmadı. Onları Allah’a havale ediyorum.
***
Kurtuluş Yolu: Eşiniz adına direnişe katılıyorsunuz. Bize yaşadıklarınızı anlatır mısınız?
Uyum/Makro Market İşçi eşi Funda Arslan: Benim eşim yaklaşık 10 yıl Uyum/Makro markette çalıştı. 10 yıl alınteri döktü. Sonra işten atıldı. Uyum marketleri Makro market satın alıyor. Makro marketi de Migros satın alıyor. Kendi aralarında anlaşıyorlar. Ne Makro ne de Migros işçinin hakkını düşünmüyor. Benim eşim 2 ay işsiz kaldı ve biz Ramazan bayramını evde geçirdik. İnanılmaz sıkıntı yaşadık. Bizi oyaladılar. 2-3 aya ödemeler yapılacak denildi. Ama hiçbir şekilde yapılmadı. Eşim ve arkadaşları direnişe başladılar. Direnişe başlarken ve sonrasında Nakliyat-İş ve Ali Rıza Başkan bize hiçbir zaman yalnız bırakmadı. Her zaman destek oldular. Bize siper oldular. Biz yeri geldi güvenliklerin saldırısına uğradık. Polisler üstümüze yürüdü. Hep kendilerini bizim için siper ettiler.
Ben buraya eşimi temsilen geliyorum. Yani biz onsuz akşamları yemek yedik. Biz eşimi 12 saatten fazla görmedik. Bizim yenilen bu haklarımızı ne Makro’ya ne Migros’a bırakmaya niyetimiz yok. Şu an çocuğumun yanında kimse yok. 11 yaşında ve ben onu evde tek başına bırakarak burada eşimin hakkını savunuyorum. Ve bundan hiçbir şekilde rahatsız değilim ve hiçbir şekilde de vazgeçmeyeceğim.
***
Kurtuluş Yolu: Kaç yıldır Uyum/Makro Market’te çalışıyordunuz ve göreviniz neydi?
Uyum/Makro Market işçisi Gökhan Polat: İki firmada toplam 7 yıl 7 ay çalıştım. Önce reyon görevlisi sonra ürün kabul sorumlusu olarak çalıştım.
Kurtuluş Yolu: Peki, Uyum/Makro Market’in Migros’a satılma sürecini ve bu süreçte yaşadıklarınızı anlatabilir misiniz?
Gökhan Polat: 2017’nin son zamanlarında konkordato ilan edildi Makro tarafından. Daha sonrasında Migros’a satılma süresi ve ihbar süresi başladı. O zamanki bölge müdürleri bize gelip bir kâğıt imzalatıp çıkış tarihlerimizi söylediler. Kıdem ve ihbar tazminatlarımızı hesaplayarak bizi kapının önüne koydular.
Kurtuluş Yolu: Bu süreçte Nakliyat-İş Sendikası ile nasıl bağlantıya geçtiniz?
Gökhan Polat: 1 yıl öncesinde direnişe başlayan Real işçilerini sosyal medya üzerinden takip ediyorduk. Real işçilerinin gittiği yolda gitmek üzere Nakliyat-İş Sendikası’na ulaştık. Kendileriyle görüştük ve bu süre zarfında bize her türlü desteği vereceklerini ilettiler. Ve biz onlara üye olmamamıza, maddi olarak bir kuruş bile vermememize rağmen bizim arkamızda durdular.
Kurtuluş Yolu: Peki, bu süreçte siz, aileniz neler yaşadınız bundan da bahsedebilir misiniz?
Gökhan Polat: Ben bekârım ailemle yaşıyorum. Ailemin içinde şu an huzur kalmadı.
Kurtuluş Yolu: Yaptığınız kasa kilitleme eylemlerini anlatır mısınız? Bunların etkileri nasıl oluyor?
Gökhan Polat: Olumlu olumsuz tepkiler alıyoruz. Bazı müşteriler personelin hakkını yediğimizi düşünüyor ama şunu kaçırıyorlar. Bizde zamanında personeldik, bizde hizmet verdik. Bizde hakkımız için uğraşıyoruz. Bizim içeride çalışan Migros personeliyle ilgili bir sıkıntımız yok. Olumlu olarak ta bazı müşteriler alışverişlerini kasada bırakarak bize destek veriyorlar.
Kurtuluş Yolu: Son olarak Real işçileri ile ortak mücadele sizlere ne kazandırdı ve sizin gibi direnişini sürdüren işçilere söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Gökhan Polat: Şimdi şöyle bir söz vardır bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın. Real işçileri direnişe başladığında biz Uyum firmasında çalışan işçilerdik. Hiçbir zaman başımıza geleceğini tahmin edemedik. O gün onların yanında olamayıp daha sonra işsiz kalınca yanlarında olmak biraz onurumuzu zedeliyor. Özeleştiri vermek gerekiyor. Ama onların yaptığı bu direniş bize güç veriyor. Onların yaptığı direniş sayesinde bizde bu yola girdik. Belki onlar olmasaydı bizde olmayacaktık. Ve haklarımız gasp edilecekti.
***
Kurtuluş Yolu: Kaç yıldır Uyum/Makro Market’te çalışıyordunuz ve göreviniz neydi?
Uyum/Makro Market İşçisi Sezer Bülbül: 10 yıldır Uyum marketlerde çalışıyorum. 10 yıl boyunca da bütün gücümle her koşulda hizmet verdim bu şirkete, yapılması gereken her şeyi yaptım. Tezgâhtar olarak çalıştım ve mağaza yöneticiliğine kadar yükseldim. Biz bu Uyum şirketini yükselten insanlarız. Çalışmak ve ailemizi geçindirmek için uğraştık.
Kurtuluş Yolu: Peki, Uyum/Makro Market’in Migros’a satılma sürecini ve bu süreçte yaşadıklarınızı anlatabilir misiniz?
Sezer Bülbül: Uyum marketin Makro markete satılma sürecinde iflas süreci vardı. Bunlar borsaya girdiler ve borsa bunlara bir hedef koydu. Ama bunlar bu hedefi yerine getiremediler. Daha Makro’ya satıldı. Makro bu şirketi Anadolu şirketi olacak şekilde çalıştırmaya uğraştı. Ancak biz profesyonel çalışanlar ve İstanbul piyasasını bilen insanlar olarak; çok iyi biliyorduk ki Anadolu piyasası burada geçerli olmayacaktı. İflas etme sebebi de bu şekildedir. Ancak Makro market işçilerinin sözünü dinlemedi ve kendi çalışma şeklini uygulamaya çalıştı. Ama sürdüremedi ve başarısız oldu. Konkordato ilan etti. İflas erteleme sürecine girdi. Bu süreçte haciz memurları geldi. Sonra Migros satın aldı. Ve bize dediler ki sizinle Migros ilgilenecek. Biz de sevindik. Çünkü Migros büyük bir şirketti. Ancak sonrasında kendi aralarında anlaşma yaptılar. Bizim çalışma sürelerimizi, ihbar sürelerimizi vs. hesapladılar. Bizim alacaklarımızı eksik hesapladılar biz onu da kabul ettik ama onlar o kadar aşağılık insanlarmış ki bizi ortada bıraktılar.
Kurtuluş Yolu: Bu süreçte Nakliyat-İş Sendikası ile nasıl bağlantıya geçtiniz?
Sezer Bülbül: Nakliyat-İş ile tanışma sürecimiz bizim gibi işçi kardeşlerimiz sayesinde oldu. Biz onlara fikir danıştık. Onlarda dediler ki kardeşlerimiz biz sizle her zaman yürümeye hazırız, gelin siz bizimle beraber yola devam edin. Siz bize destek biz size destek verelim ve bir şekilde bunları alt edelim dediler. Nakliyat-İş ile tanışmamız Real işçileri sayesinde oldu. Real işleri o kadar düzgün ve emekçi insanlar ki onların haline de üzülüyorum. Bu durumun bir şekilde sonuç vermesi gerekiyor. Devletin bu işe el atması gerekiyor.
Kurtuluş Yolu: Peki, bu süreçte siz, aileniz neler yaşadınız bundan da bahsedebilir misiniz?
Sezer Bülbül: Bütün samimiyetimle söylüyorum ben bu süreçte eşimle boşanma durumuna geldim. Eylemlere katıldığım içinde düzenli bir işe giremedim. Dün akşam ticari taksiye çıktım saat 2’de. O saatten sonrada saat 10 buçukta arabayı teslim ettim. Ve buraya geldim eyleme. Eylemden sonra tekrar gidip ticari taksiyi alacağım. Eşime, çocuklarıma zaman ayıramıyorum. Hiçbir şekilde sosyal yaşantımız kalmadı. Ama biz ne olursa olsun bu mücadeleyi devam ettireceğiz.
Kurtuluş Yolu: Yaptığınız kasa kilitleme eylemlerini anlatır mısınız? Bunların etkileri nasıl oluyor?
Sezer Bülbül: Şöyle söyleyeyim burada Migros saçma hareket yapıyor. Biz içeri giriyoruz, alışveriş yapıyoruz. Ürünlere zarar vermeden kasalara getiriyoruz. Ama onlar kasaları kapatıyor. Aslında kasaları kapatmayıp geçirseler hızlı bir şekilde bizi gönderip hızlı şekilde müşterileri almaya devam edecekler. Müşteriler bu sırada ne oluyor arkadaşlar diye soruyorlar bizde açıklama yapıyoruz. Bunlar bizim hakkımızı vermedi sizde bunlardan alışveriş yapmayın diyoruz. Kasa kilitleme eylemi amacına ulaşıyor. Çünkü müşteriyle muhatap oluyoruz.
Kurtuluş Yolu: Son olarak Real işçileri ile ortak mücadele sizlere ne kazandırdı ve sizin gibi direnişini sürdüren işçilere söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Sezer Bülbül: Real işçileri sayesinde sendikalar düzenini anladık. Tez-Koop İş adında sendika işçilerin yanındayız şeklinde görünüp işçilere tam tersi köstek olan bir sendikadır. Bu Tez-Koop İş Sendikası şu anda Migros’a daha baskı yapıyor. İşçileri haklarını verirseniz bütün işçiler ayaklanır dedi. Real işçileri bugüne kadar yaptıkları profesyonelce eylemleri bize anlattılar. Biz onlardan örnek alarak, baz alarak yola çıktık. Bize bir nevi öğretmen oldular. Ve bu öğretmenliği yerine getirdiler. Biz onların öğrencileri olduk. Biz onlarla yürümeye devam edeceğiz. Öğretmen öğrenci ilişkisinden daha çok sınıf arkadaşı olduk. Mücadelemize bu şekilde devam ediyoruz. Korkmuyoruz. Son olarak patronlara şunu söylemek istiyorum. İnsanlar burada bir emek vermiş, yıllarca çalışmış, bunların sayesinde bu duruma gelmişsiniz, büyümüşsünüz. Bu insanlar sayesinde belli bir hedefe ulaşmışsınız ama bu insanları işiniz bittiğinizde çöp kutusuna atıyorsunuz. Ama bu insanlar geri dönüşüm yaşıyorlar. Ve kapıya gelip burada direniş yapıyorlar. Bunu hiç düşünmüyorlar. Ama ne olacak biz kazanacağız. Ben çok inanıyorum buna.