Şeker Fabrikalarının Satılması Suçtur!
TC Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından, Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ’ye ait 14 Şeker Fabrikasının satışa çıkarıldığı duyurulmuştur. Bu kararı alanlar Halkımızın alınterinin karşılığı olan 14 Şeker Fabrikasını satışa çıkarmakla Türk Ceza Kanununa göre suç işlemektedirler.
Söz konusu satış kararı alınan şeker fabrikaları halkımızın alınteriyle elde edilmiş Cumhuriyet Tarihinin kazanımlarıdır. Örneğin bunlardan Alpullu Şeker Fabrikası 1926 yılında Mustafa Kemal Atatürk tarafından bizzat açılmış ilk şeker fabrikamızdır. Bu fabrika 11 ay gibi kısa bir sürede kurulmuş ve üretime geçmiştir. 1933 yılında ise 328 bin ton şeker üretimiyle dünya birincisi olmuştur.
Bugün pancardan şeker üreten ve bu sektörde yaklaşık olarak % 70 paya sahip olan Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ’ye ait 25 şeker fabrikası bulunmaktadır. Bu 25 fabrikadan 14’ünün bir anda satılması demek şeker üretimimizin yarıdan fazlasının özel şirketlerin insafına bırakılması demektir. Şeker sektörünün özel sektörün insafına bırakılması ise temel gıda sektörünün en önemli unsurlarından biri olan şekerin daha az üretilmesi, daha pahalı olmasını getirir. 14 fabrikanın satılması demek şeker ihtiyacının da dışarıdan karşılanması demektir. Pancardan üretilen ve hem tarım sektörüne hem de sanayi sektörüne katkı sağlayan yerli şeker yerine bugün ne yazık ki nişasta bazlı şeker üretimi ve ithali teşvik edilmektedir.
Ayrıca mısırdan üretilen Nişasta Bazlı Şeker (NBŞ) insan sağlığına son derece zararlıdır ve birçok biliminsanı bu şeker türünü “zehir” olarak nitelemektedir. Nişasta bazlı şeker/mısır şurubunun tüketimi Fransa, Hollanda, Avusturya, İrlanda, İsveç, Yunanistan, Portekiz, Slovenya, Danimarka ve İngiltere’de yasaklanmış durumdadır. ABD Gıda ve İlaç İdaresi obeziteyi etkilediği gerekçesiyle 2008’de NBŞ kotasını % 10’dan % 8’e düşürmüşken bizde ise % 10 olan kota % 15’e çıkartılarak Nişasta Bazlı Şeker (NBŞ) kotasının 312.500 tona ulaşması sağlanmıştır
Ülkemizde 1998 yılında 500 bin hektarda pancar üretimi yapılırken, 2015 yılında bu rakam 270 bin hektara düşmüştür. Aynı şekilde şeker pancarı ekimi yapan çiftçi sayısı da 450 bin aileden 120 bine gerilemiştir.
Bütün bu gelişmeler sonucu daha önceleri şeker ihraç eden bir ülke olan Türkiye, 2015 yılında 170 bin ton şeker ithal etmiştir. 8 Nisan 2016 yılında şeker ithalatının önünü açabilmek için şeker ithalatında sıfır gümrük kararı alınmıştır. Şeker ithal edilmesini gerektirecek bir durum olmamasına rağmen, şeker ithalatını kolaylaştıracak böyle bir kararın alınması, çiftçiyi ve üretim yapan şeker fabrikalarını zora sokmuştur.
Sonuç olarak bugün iktidar pancardan şeker üretimini desteklemek yerine halkı sağlıksız hatta ölümcül bir gıda türüne mahkûm etmektedir. Ayrıca bir dönem dünya çapında önemli derecede üretim yaparken bugün dışa, emperyalist tekelci firmalara bağımlı bir sektör haline getirilmiştir şeker üretimi. Hem ülkemiz ekonomik olarak zarara uğratılmış hem de halkımızın sağlıklı gıda maddesine ulaşımı engellenmiştir.
Oysa Anayasanın 56 ve 45’inci maddelerine göre devlet kamu sağlığını korumakla birlikte bitkisel ve hayvansal ürünlerin değerlendirilmesi ve gerçek değerlerinin üreticinin eline geçmesi için gereken tedbirleri almakla yükümlüdür.
İlanı verilen satışlarla tarım ürünleri arasında önemli bir yere sahip şeker pancarı üretimi dolayısıyla köylümüz bitirilmekte, fabrika çalışanı işçiler işsiz bırakılmaktadır. Böylelikle söz konusu fabrikaların satışını sağlayanlar ülkemizin ekonomik zarara uğramasına neden olmaktadırlar. Ayrıca bu durum özelleştirme ilkelerinin belirlendiği 4046 sayılı yasanın 2’inci maddesine de aykırıdır. Söz konusu satışla birlikte şeker endüstrisinde tekelci bir yapının oluşmasına neden olunmaktadır.
Bu özelleştirme kararının uygulanması halinde, pancar üretiminde Avrupa’da sayılı ülkeler arasında bulunan Türkiye, bu ürünün üretiminden elini çekecek. ABD’li Çok Uluslu Şirket (ÇUŞ) Cargill ile birlikte 5 NBŞ firmasının önü açılacak, şeker piyasasını tamamen ele geçirecekler ve yapacakları kotasız üretimle müthiş kâr elde edeceklerdir. Halk ise insan sağlığı için son derece tehlikeli olan nişasta bazlı şekerleri tüketmeye mahkûm bırakılacaktır.
Bu durum Türk Ceza Kanununun 238’inci maddesinde belirtilen “Kamuya gerekli şeylerin yokluğuna neden olma” ve 257’inci maddede belirtilen “görevi kötüye kullanma” suçlarının oluşmasına neden olur. Çünkü yürütme organı üyeleri halka ekonomik ve sağlıklı gıda sağlamakla yükümlüdür. Bunun yerine en sağlıklı şeker çeşidi olan pancar şekerinin üretimi engellemekte ve halk bu şekerden mahrum bırakılmaktadır.
Bu nedenlerle; “Halk İçin, Halk Tarafından” bir yönetim anlayışını benimseyen Partimiz adına, söz konusu suçları işleyen Özelleştirme Yüksek Kurulu üyesi Binali Yıldırım, Mehmet Şimşek, Berat Albayrak, Naci Ağbal ve Ahmet Arslan hakkında suç duyurusunda bulunulmuştur.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına verilen dilekçeyle vatandaşların hak ve çıkarlarını hiçe sayan bu kişilerin cezalandırılması için haklarında kamu davası açılması talep edilmiştir. 26.02.2018
HKP
Genel Merkezi