Soru 1: Diploma Nerede? Pankartımız üstüne alınanlar tarafından Parti Binalarımızdan indirilmeye çalışılıyor
Soru 1: Diploma Nerede?
Pankartımız üstüne alınanlar tarafından
Parti Binalarımızdan indirilmeye çalışılıyor
Normal olarak herhangi bir okulu bitirerek bir diploma sahibi olan herhangi birinin bu soruya yanıtı bellidir. Bu yanıt klasiktir.
Ya denir, benim diplomam sandıkta, Kur’an’ın arasında.
Ya denir, çerçevelettim, evimin duvarında asılı.
Ya da denir işyerimde, ofisimde cam çerçevenin içinde duvara asılı.
Veya denir, benim diplomam en garantili yerde duruyor, okulumdan almadım.
Alınteri dökerek, dirsek çürüterek, gecesini gündüzüne takarak okuyanların veya bütün bunları yapmayıp zorla da olsa okuyan ama gerçek bir diplomaya sahip olanların vereceği yanıtlar bunlardır.
Ama sahtekârlıkla, alavere dalavereyle, evrakta sahtecilik yaparak “diplomaya” sahip olanlar bu yanıtları veremezler. Dilleri dolanır, lafı evelerler, gevelerler, demagoji “sanatını” kullanırlar veya sahte diplomayla geldikleri makamın gücünü kullanarak, “Diploma Nerede?” sorusunun sorulduğu pankartları yasaklarlar.
Oysa gerçek diploması olan ne yapar; “Kesin be sesinizi, işte diplomam budur” diyerek göğsünü gere gere, böbürlene böbürlene diplomasını gösterir.
Partimizin binalarına astık: “Soru 1: Diploma Nerede?” Pankartımızı. Gocunan varsa üzerine alınsın diye.
Geldikleri makamın gereği olan Üniversite Diplomasına sahip olmayanlar, bir türlü diplomayı gösteremeyenler, piyasada birden fazla diploması dolaşanlar, Diploması üzerine “Diplomasız” adı altında kitabı yazılanlar üzerine alınır da “cevap” verir mi diye düşündük.
Evet bir cevap verdiler. Ama diplomam şurada burada diye değildi cevapları. Cevapları bulundukları makamın gücünü kullanarak pankartları indirtmeye çalışmak oldu.
Önce İzmir İl Başkanımız Av. Tacettin Çolak’ı aradılar güvenlik güçleri.
“Pankartta bir ima var, indirebilir misiniz” dediler.
Tacettin Çolak Yoldaşımız da; “yarası olan gocunsun, kim üstüne alınırsa alınsın, ben indirmem” diye yanıtladı.
Bunun üzerine Güvenlik Güçleri de “tamam Başkanım, ben de üstlerime böyle ileteceğim”, derler.
İzmir ile sınırlı kalmayacaktı. Emir diploma sahibi olmayan yüksek yerlerden muhtemelen. Yazıya yansımasa da emir belliydi. “Darlatmayın beni, gereğini yapın.”
İstanbul İl Başkanımız Av. Pınar Akbina’yı aradılar Güvenlik Şubeden.
Önce genel bir kararı tebliğ ettiler İstanbul İl Başkanımıza. Sonra da “pankartları indirecek misiniz?” dediler.
Tabiî ki Pınar Yoldaşımızın yanıtı: “İndirmeyiz”, oldu.
Pınar Yoldaşımız sorar; “Bu pankarttan kim rahatsız oldu, kim üstüne alındı?”
Cevap veremezler. Üstüne alınanı söyleseler, kendileri de mesleklerinden olacaklar. Tartışmalardan sonra Güvenlik Şube Memurları Valiliğin kararını okutuyorlar.
İstanbul İl Başkanı okutulan kararı: “Bu kararın salgın önlemleri ve Hıfzısıhha kanunu ile ilgisi olmadığını ve yasal haklarımızı kullanacağımızı şerh düşerek” alıyor.
Pankartı vinçle indirebileceklerini söyleyen Güvenlik Güçlerine İstanbul İl Başkanımız, “elinizde bir karar olmadan bunu yapamayacaklarını” ve “Meydan, park, sokak, cadde gibi tüm umuma açık alanlarda yasak var. Kendi binamızda bir yasak yok.” “Eğer pankartı indirirseniz suç işlemiş olursunuz”, diyerek karşılık verir..
Diploması olmayan Makam Sahibi çok darda. Çok zorda. Çok sıkışmış durumda. Öyle olmasa İstanbul’un bir ucundan diğer ucuna yazıyı tebliğ etmek için koşturmazlardı. İzmir İl Başkanımızı arayıp yüksek düzeyde bir yerde ama diplomasız olan birini ima ettiğimizi ima etmezlerdi.
Halkın Kurtuluş Partisi olarak vurguncuların, Halkımızı kandıranların, sahtekârlıkla hak etmedikleri makamları işgal edenlerin peşlerini bırakmayacağız.
Çünkü biz yiğitlikler, doğruluklar, dürüstlükler hareketiyiz. Doğrudan şaşmayız. Yalan söylemeyiz. Halkımızı kandırmayız. Dürüstlüktür düsturumuz.
Ama doğrudan şaşanlara, Halka yalan söyleyenlere, Halkı kandıranlara, sahtekarlığı düstur edinenlere de acımayız.
30.04.2021
HKP
Genel Merkezi