Halkın Kurtuluş Partisi Seçim Hakkının gaspedilmesine karşı Anayasa Mahkemesine başvurdu
Halkın Kurtuluş Partisi Seçim Hakkının gaspedilmesine karşı Anayasa Mahkemesine başvurdu
Yüksek Seçim Kurulu 25.01.2017 tarihinde Karar no: 47 sayılı kararı ile Partimizin seçimlere katılma hak ve yetkisini gaspetmişti.
YSK’nin bu kararına ve kararında atıf yaptığı Yargıtay C. Başsavcılığı yazısına karşın, Partimiz avukatlarınca 27.01.2017 tarihinde Yargıtay C. Başsavcılığına yazılı olarak başvurulmuş ve aynı tarihte Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından “HALKIN KURTULUŞ PARTİSİ TEŞKİLAT-KONGRE RAPORU” alınmıştır.
Bizatihi Yargıtay savcılığı elinden ıslak imza ile çıkma bu rapora göre; HALKIN KURTULUŞ PARTİSİ 42 İLDE YASANIN BELİRTTİĞİ SEÇİMLERE GİRME KOŞULLARI TAŞIYAN ÖRGÜTLENMEYE SAHİPTİR.
Son 6 ay içinde ise bu örgütlenme sayısı 48 il ve bağlı ilçelerine çıkarılmıştır.
HKP avukatlarına bu belgeyi veren Yargıtay Savcılığı, büyük bir hukuksuzlukla, Yüksek Seçim Kuruluna bu listeyi değil, yasada bulunmayan bir kural geliştirerek, Genel Kurulunu tamamlamayan il ve ilçe teşkilatlarını yok sayarak, Partinin KURULU TEŞKİLATLARINI GÖSTERMEYEN, gerçeğe aykırı başka bir listeyi vermiştir.
Bu kez 27.01.2017 tarihinde, Yüksek Seçim Kuruluna, Yargıtaydan bizim aldığımız liste, konuyu anlatan dilekçe ekinde sunulmuştur.
Buna rağmen Yüksek Seçim Kurulu yetkilileri, tarafımıza verdikleri 16.02.2017 tarih ve 123 sayılı kararları ile; önceki kararlarını değiştirmemişler, 27.01.2017 tarihli, Yargıtay savcılığı mührü ve imzasına müteallik 42 ilde seçime yeter teşkilatımızın mevcut olduğunu gösterir “teşkilat raporu”nu değil, Yargıtay Savcılığının gerçek dışı beyanına dayanan önceki listesine ve yazısına dayanarak, İKİ LİSTE ARASINDA NEDEN FARK OLDUĞUNU GÖRMEZDEN GELEREK, itiraz başvurumuzu reddettiklerini iletmişlerdir.
Siyasi Partilerin Seçimlere katılabilme yeterliliğini düzenleyen temel hüküm; 2820 sayılı kanunun 36. Maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre “Siyasi partilerin seçimlere katılabilmesi için illerin en az yarısında oy verme gününden en az altı ay evvel teşkilat kurmuş ve büyük kongrelerini yapmış olması veya Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunması şarttır. Bir ilde teşkilatlanma, merkez ilçesi dahil o ilin ilçelerinin en az üçte birinde teşkilat kurmayı gerektirir.”
Görüleceği üzere yasal düzenleme, TBMM’de gurubu bulunmayan partiler için iki kriter getirmiştir:
i- İllerin en az yarısında (41 il) ve bağlı ilçelerin en az üçte birinde teşkilat KURMAK (seçimden en az 6 ay evvel)
ii- Büyük kongreleri yapmış olmak.
Halkın Kurtuluş Partisi’nin 42 ilde (son 6 ay içinde kurulanlarla beraber 48 ilde) ve bu illerin üçte birinde yasanın aradığı teşkilatları KURULMUŞTUR.
Ayrıca Partimizin, seçime girmeye yeter örgütlenme sayısını taşımayan başka il ve ilçe örgütleri de mevcuttur. Son 6 ay içinde seçime girme yeterliliğindeki örgüt sayımızın 42 il ve bağlı ilçeleri olduğu ise tartışmasızdır.
Yine Halkın Kurtuluş Partisi, son büyük Genel Kurulunu da 08.05.2016 tarihinde gerçekleştirmiştir.
Yani HKP, yasanın aradığı her iki koşulu da sağlayarak, gerek 30 Mart 2014 tarihli Yerel Seçimlere, gerek 7 Haziran 2015 tarihli Genel Seçimlere, gerek ise 1 Kasım 2015 tarihli Genel Seçimlere katılmıştır.
YSK’nın 2016 tarihinde yayımladığı seçimlere girme yeterliliği taşıyan partiler listesinde de HKP vardır.
Yargıtay Savcılığı Siyasi Partiler Bürosu, yaptığımız görüşmelerde şifahen tarafımıza bildirdikleri üzere, “il ve ilçe genel kurullarını 3 yıl içinde yapmayan teşkilatları faal saymadıklarını, faal saymadıkları teşkilatları ise kurulu saymadıklarını, YSK’ye bu şekilde teşkilat bildirdiklerini” söylemişlerdir.
Yine kendi beyanlarıyla bu keyfi yorumu geliştirmeleri 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra olmuştur.
Yargıtay Savcılığı Siyasi Partiler Bürosu, yasadaki siyasi parti genel merkezi için (büyük genel kurul) yapmış olma şartını, yasada olmayan şekilde kıyasla ve siyasi parti aleyhine, siyasal özgürlükler aleyhine genişleterek, il ve ilçe genel kurullarını da yapmış olmak şeklinde KURAL GELİŞTİRMİŞTİR. Oysa yasa, il ve ilçe teşkilatlarının kurulmuş olmasını yeterli saymakta, genel kurul yapma şartını ise parti genel merkezi için aramaktadır.
Bu durumda aynı Yargıtay Savcılığı Siyasi Partiler Bürosunun tarafımıza verdiği 42 il ve bağlı ilçedeki teşkilatı fiilen kapanmış sayıldığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla Yargıtay Savcılığının bu işlemi ve bildirimi YASA DIŞIDIR. Bu yasa dışı işleme YSK ise cevaz vermiş ve iki liste arasındaki farkı görmezden gelerek, gerçeğe aykırı olduğunu bildiği listeyi esas alarak, HKP’nin seçime girme yeterliliği olmadığına hükmetmiştir. Sonuç olarak, Yargıtay Savcılığı Siyasi Partiler Bürosu ve YSK’nin adeta kanunu dolanmasıyla karşı karşıyayız.
Tevil yollu ikrar edildiği üzere bu kural, siyasi iktidar partisinin tek başına iktidar olamadığı 7 Haziran seçimleri sonrası geliştirilmiştir. Yargıtay Savcılığı Siyasi Partiler Bürosu, siyasi iktidarın yönlendirmesiyle, yasa dışı kural geliştirip yasa dışı karar verebilmektedir. Türkiye’de hukukun geldiği nokta budur…
Anayasanın 149. Maddesine göre ise “Siyasî partilere ilişkin dava ve başvurulara” yalnızca Anayasa Mahkemesi bakabilir. 2820 sayılı kanunun 98. Maddesi de aynı düzenlemeyi içerir.
2820 sayılı yasanın 104. Maddesi, kapatma davaları dışındaki siyasi parti başvurularına dair Anayasa 149’a paralel düzenleme ile “Bir siyasi partinin bu Kanunun 101 inci maddesi (kapatma sebepleri) dışında kalan emredici hükümleriyle diğer kanunların siyasi partilerle ilgili emredici hükümlerine aykırılık halinde bulunması sebebiyle o parti aleyhine Anayasa Mahkemesine, Cumhuriyet Savcılığınca re`sen yazı ile başvurulur” emredici kuralını getirmiştir.
HKP ile ilgili bu kararı veren Yargıtay Savcılığı Siyasi Partiler Bürosu, AKP ile ilgili 03.11.2003-751 no’lu emsal Genel Kurul toplantısının süresinde yapılmamasına ilişkin kararında ise “2820 SAYILI YASA UYGULAMASINDA KENDİLİĞİNDEN DAĞILMA NEDENİ OLARAK DEĞİL, 104. MADDE UYARINCA İHTAR NEDENİ OLARAK DEĞERLENDİRİLMEKTEDİR” demiştir.
Yani iktidar partisiyle devrimci bir muhalefet partisi arasında böylesine ayrımcılık yapabilmekte ve birbiriyle çelişen kararlar verebilmektedir Yargıtay Savcılığı Siyasi Partiler Bürosu.
Tüm bu hüküm ve kararlara rağmen, adli-idari bir kuruluş olan Yargıtay Savcılığı Siyasi Partiler Bürosu, KENDİSİNİ ANAYASA MAHKEMESİ YERİNE KOYARAK, fiili ve kanunsuz bir yol ihdas etmiş ve kurulu örgütlerimizi münfesih saymıştır. Bunu da partiye bildirirken değil, YSK’ye bildirirken yaparak görevini de kötüye kullanmıştır. Bu fiili işlem Yönetsel Yargı öğretisi bakımından hem YETKİ GASPI, hem de FONKSİYON GASPI’dır.
Bu kararın gerçek sebebinin, Partimizin kararlı-etkin siyasi ve hukuki mücadelesi olduğunu, Genel Başkanımız Nurullah Ankut’un Seçim Konuşmalarında AKP’giller başta gelmek üzere Meclisteki Amerikancı Dörtlü Çete’yi açıkça, cesurca teşhir etmesi olduğunu, Partimizin Türkiye Sosyalizmini temsil eden bir seçmen oyuna (son seçimlerde 83 bin oy almıştır Partimiz) kavuşması olduğunu biliyoruz.
Bu nedenlerle, SEÇİMLERE KATILMA HAKKIMIZIN YASA DIŞI BİÇİMDE GASPEDİLMESİNE KARŞI, 22.02.2017 tarihinde Anayasa Mahkemesine başvuru yapılmıştır.
Anayasa Mahkemesinden çıkacak karar ne olursa olsun, Halkın Kurtuluş Partisi, Emekçi Halkımızı AB-D Emperyalistlerine ve Yerli Satılmışlar Cephesi’ne, AKP’giller Diktatörlüğüne, sömürü-soygun-vurgun düzenine karşı örgütlemeye devam edecek, Halk Kurtuluş Cephesi’ni er ya da geç kuracak ve siyasi iktidarın işlediği tüm suçların ve hukuksuzlukların hesabını soracaktır! 22.07.2017
Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!
Halkın Kurtuluş Partisi
Genel Merkezi