AKP’giller’e ve Cemaate Karşı Gerçek Mücadele (2): “Emek Hırsızı ÖSYM”
İkisi de AB-D Emperyalistleri’nin uşağı olan, ikisi de Laiklik, Cumhuriyet ve Mustafa Kemal düşmanlığında sınır tanımayan bu Ortaçağcılar, yıllarca birbirlerinden ve Emperyalist ağa babalarından aldıkları güçle ülkemizi Ortaçağ bataklığına birlikte sürükledikten sonra bir kavgaya tutuşmuş, son olarak da 15 Temmuz gecesi kanlı bir hesaplaşmaya girişmişlerdir. Asıl darbeyi Laik Cumhuriyet’e karşı Pensilvanyalı İmamla birlikte yapan AKP’giller’in büyük reisi Kaçak Saraylı İmam, bugün halkımızla alay eder gibi kandırıldığını söylese de gerçekler gün gibi ortadadır. Bir atasözümüzün dediği gibi “güneş balçıkla sıvanmaz.”
Laik Cumhuriyet’i el birliğiyle enkaza çeviren, eğitim kurumlarını bilimsellikten uzaklaştırıp, Ortaçağcı doktrinlerine göre dizayn eden, hukuku ayaklar altına alarak adalet sistemini işlemez, ya da yalnızca kendi lehlerine işler hale getiren, ancak silip süpürmek için ele ele verdikleri Cumhuriyet’in mirasını paylaşamayınca birbirlerine giren AKP’giller ve Pensilvanyalı İmam’ın Cemaatine karşı gerçek devrimciler gerçek mücadeleyi yıllardır veriyor.
2009 yılında gerçekleştirdiğimiz “Yurt-Kur Uyuma Yurt Kur” kampanyası, bu mücadelenin en somut örneklerinden biriydi. Bir diğeri ise 2011 yılında Yükseköğretime Geçiş Sınavı’nda (YGS) yaşanan şifre skandalıyla ilgili yürüttüğümüz mücadeledir. Tüm ülkede yankılanan “Emek Hırsızı ÖSYM” sloganıyla yola çıkarak verdiğimiz bu mücadele, AKP’giller ve Cemaat işbirliğiyle yapılmış sayısız hukuksuzluktan, haksızlıktan birine karşı günlerce Türkiye’nin birçok ilinde sokaklara dökülen on binlerce gencimizle birlikte yürütülmüştür.
Emeğimizi çaldılar
2011 yılının Nisan ayında yapılan ve 1 milyon 700 bin öğrencinin girdiği Yükseköğretime Geçiş Sınavı sonrasında, Matematik bölümündeki soruların tamamına yakınıyla Türkçe ve Sosyal bölümlerindeki soruların bir kısmının cevap şıkları üzerinde yapılan basit bir eşleştirme ile soruların okunmasına bile gerek kalmadan çözülebildiği ortaya çıktı. Şifrelemenin ortaya çıkmasıyla birlikte mağdur öğrenciler sosyal medya üzerinden hızlıca örgütlenerek başta Ankara olmak üzere birçok ilde eylemler düzenlediler. Bu eylemlere damga vuran, Kurtuluş Partisi Gençliği’nin Ankara’da, Sakarya Meydanı’nda düzenlenen eylemdeki “Emek Hırsızı ÖSYM” pankartı arkasında “Emek Hırsızı ÖSYM”, “A-B-C-D-E Kopyacı Şifreci AKP” sloganlarıyla sokakları inleten yüzlerce genç oldu. Bu eylem sonrasında yoldaşlarımız önderliğinde kurulan “Emek Hırsızı ÖSYM Grubu”, Ankara, İzmir, İstanbul, İskenderun, Eskişehir, Tekirdağ, Aydın gibi birçok ilde günlerce eylemler düzenleyerek mağdur öğrencilerin seslerini tüm Türkiye’ye duyurdu ve taleplerini haykırdı. Ankara’da düzenlenen okul boykotu ve protesto eylemi polisin barikatlarına ve terörize etme çabalarına rağmen binlerce öğrenciyle gerçekleştirildi. Yoldaşlarımız gecelerini gündüzlerine katarak gezilmedik dershane – okul, çağrı yapılmadık öğrenci bırakmamak için çalıştılar. Onlarca okul ve dershaneden yüzlerce öğrenciye bu haksızlığa karşı tek ses olma çağrısı yaparak mücadeleye davet ettiler. Öğrenciler, öğretmenler, veliler, tüm halkımız göz göre göre yapılan bu emek hırsızlığına karşı Emek Hırsızı ÖSYM sloganıyla sokaklara döküldü.
Dönemin ÖSYM başkanı Ali Demir hakkında, Pensilvanyalı İmam Cemaati’nden olduğu gerekçesiyle geçtiğimiz günlerde soruşturma başlatıldı. Ali Demir’in 2011 yılındaki şifreleme iddialarına “tesadüf” yanıtını vermesi, dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan’ın da “ben ÖSYM başkanının açıklamalarından tatmin oldum” diyerek desteklemesi Cemaat–AKP ittifakının sayısız örneğinden sadece birisidir. Emek Hırsızı ÖSYM Grubu olarak o günlerdeki taleplerimiz arasında ÖSYM Başkanı’nın ve Milli Eğitim Bakanı’nın istifa etmesi de vardı. Bunun yanı sıra YGS’nin iptal edilerek bağımsız bilim insanlarından oluşan bir grup önderliğine yeniden yapılması, Şifre Sistemini planlayan ve hayata geçiren idari sorumluların, özel kuruluşların yetkililerinin ve şifreden faydalananların tespit edilmesi ve yargılanması da taleplerimiz arasındaydı. Tabii ki, AKP’giller’in müttefiki olan Cemaat’i yargılaması, yüzlerce Cemaat üyesini yargılaması ve tabii kendi kendini de yargılaması anlamına gelen bu talepler görmezden gelindi. Bu da yetmezmiş gibi Tekirdağ’da partimizin yöneticilerine bu eylemlerden dolayı davalar açıldı.
Bizler, Cemaatle mücadelenin AKP’gillerle mücadeleden bağımsız yürütülemeyeceğini, AB-D Emperyalizmiyle mücadeleden ayrı olamayacağını yıllardır haykırıyoruz. Çünkü bunların ikisi de AB-D Emperyalizminin yerli uşaklarıdır. Mesele Laiklik, Cumhuriyet düşmanlığı olduğunda aralarından su bile sızmaz. Yıllarca halk çocuklarımız bunların güç birliğiyle devlet yurtlarına değil de Cemaat yurtlarına mecbur bırakılırken, ordu içerisindeki NATO karşıtı, Mustafa Kemal gelenekli subaylar ortaklaşa düzenledikleri kumpaslarla tasfiye edilirken, yargı yargı olmaktan çıkartılırken, şifreli ve kopyalı sınavlarla Cemaat müritleri devlet kadrolarına ve üniversitelere yerleştirilirken keyiflerine diyecek yoktu. Şimdi enkaza çevirdikleri Cumhuriyet’in mirası için tutuştukları kavga, bu kavga sonucu birbirlerine düşman kesilmiş olmaları bizim mücadelemizi yörüngesinden saptıramaz.
Mücadelemiz ABD ve AB emperyalistlerine, onların yerli uşaklarına karşıdır, Ortaçağcı Gericiliğe karşıdır.
Mücadelemiz Demokratik, Laik, Tam Bağımsız bir Türkiye kurma mücadelesidir.
Mücadelemizin başarıya ulaşmasının tek yolu örgütlülüğümüzden geçmektedir.
Demokratik, Laik, Tam Bağımsız Türkiye’nin yolu Halkın Kurtuluş Partisi saflarında örgütlenmekten geçmektedir!
Kurtuluş Partisi Gençliği