Amerikan Emperyalizmi ve Edward Snowden Adlı Bir Yiğit
Amerikan Emperyalizmi, özellikle II. Emperyalist Savaş sonrasında dünya jandarmalığına soyunmuş bir haydut devlet. Neredeyse astığı astık, kestiği kestik. Amacı koca dünyayı sömürmek. Tabiî bu sömürü için de Dünya halklarına kan kusturuyor.
Amerikan Emperyalizminin gücü ekonomisi, ordusu, sivil ağları, propagandası, kültür pompası yanı sıra istihbarat örgütlenmesine dayanıyor. Sovyetler’i kuşatma girişimi, kendi deyişleriyle “Soğuk Savaş”, Sovyetler yıkılana kadar sürdü. “Soğuk Savaş”ın teorisyeni George Kennan, hayatın her alanında “topyekûn savaş” öneriyordu: Ekonomide, politikada, diplomaside, silah gücünde, bilimde, kültürde, sanatta… Amerikan Emperyalizminin hemen savaş sonrasında uygulamaya koyduğu Marshall Yardımı ve Truman Doktrini de bu stratejinin ürünüydü.
Ve ne yazık ki, etkili de oldu bu emperyalist politika. Sovyet yönetiminin hatalarıyla birlikte Sovyetler çöktü.
“Soğuk Savaş” bitti ama Amerikan Emperyalizminin istihbarat gücü, azalması beklenirken, daha da arttı. Yeni teknolojilerle daha da güçlendirildi.
Neden?
Çünkü, Amerikan Emperyalizmine göre dünyada bir Amerika ve onun suyunda gidenler var, bir de Amerikan Emperyalizmini görüp, ona karşı çıkanlar var. Yani Amerikan Emperyalizminin “düşman”ları var. Amerikan Emperyalizminden bağımsız bir politika sürdürmek bile “ABD düşmanlığı” anlamına gelir. İşte son 10-15 yıldır bölgemizde yaşananlar: (Saddam’lar, Kaddafi’ler, Esad’lar… Harcanan veya harcanmaya çalışılanlar. Ve ABD’nin her isteğinin bire bir yerine getiren bizdeki gibi uşaklar.)
Aslında potansiyel olarak Amerikan Halkı dahil, tüm dünya halkları günün birinde Amerikan Emperyalizmine karşı çıkmak durumunda. Amerikan Emperyalizmi bu “tehlike”yi görüyor, bu yüzden istihbarat gücünü gittikçe artırıyor. Elinde olsa, dünyada hemen her kişiyi izlemek, ne düşündüğünü bilmek ister. Böylece tehlikeyi büyümeden yok etmek ister.
Dünyada gelişmekte olan en önemli teknolojilerden birisi de, bilişim teknolojisi. Bilişim teknolojisindeki gelişmeler istihbarat işini kuşkusuz kolaylaştırıyor. Kişisel bilgisayarlar, internet ağı, cep telefonları belki istihbaratı kolaylaştırıyor ama aynı zamanda büyük bir bilgi yoğunluğuna yol açıyor. Bu durum Amerikan Emperyalist Devletinin bu yoğunluğa cevap vermesini gerektiriyor. Haydut Devlet bunu CIA dışında kurduğu çok sayıda “güvenlik ajansı” veya “istihbarat ajansı” ile sürdürüyor. Ayrıca, bunlara bağlı çalışan “özel”(!) istihbarat ajansları var.
Bu istihbarat gücünün ve ağının içyüzünü Edward Snowden adlı eski bir CIA Ajanı üç yıldan beri ortaya döküyor. Böylece Amerikan Emperyalizminin, bizce malum olan kirli işleri, dünya halklarının önüne seriliyor.
Edward Joseph Snowden 1983 doğumlu bir Amerikalı. Bir bilgisayar programcısı. Emperyalist propagandanın etkisiyle “Baskı altındaki insanları kurtarmak için” Irak savaşına katılmayı bile düşünür. Ancak eğitimde bir kaza sonucunda iki ayağını birden incitince 2004’te terhis edilir. Daha sonra gizliliği üst düzeyde (top secret) bir kuruluşta “güvenlik uzmanı” olarak çalışır. Bu işte “güvenilir” olduğu anlaşılınca, CIA tarafından davet edilir. Virginia’daki CIA karargâhında küresel iletişim bölümünde görev verilir. Snowden’e göre bu davet normaldir, çünkü kendi deyişiyle bir “bilgisayar sihirbazıdır”. Üst düzey bilgisayar ekibinde kendini gösterince, CIA’nın gizli teknoloji uzmanları okulunda 6 ay süreyle eğitim görür.
Bu eğitim sonrasında, 2007’de, CIA Snowden’i diplomat görüntüsüyle Cenevre’ye (İsviçre) gönderir. Burada CIA’nın bilgisayar ağının güvenliğinden sorumlu kılınır. En tepedeki teknik ve siber güvenlik uzmanıdır. Ancak 2009’da CIA’dan ayrılır Snowden.
Ama işsiz kalmaz. Aynı yıl, Snowden devlet için çalışan istihbarat ajanslarına bilgisayar sistemleri kuran ve yürüten Dell adlı firmada çalışmaya başlar. Bu firmada 4 yıl Amerikan istihbarat kuruluşlarından Ulusal Güvenlik Ajansı (National Security Agency, NSA) için “siber strateji” olarak ve “siber karşı istihbarat uzmanı” olarak görev yapar. İstihbarat işinde o kadar iyidir ki, CIA’nın istihbarat şefi ve teknoloji şefi kendisine danışma gereği duyarlar. Snowden bundan Wired dergisine şöyle bahseder:
“CIA’nın Baş İstihbarat Görevlisi (CIO) ve Baş Teknik Görevlisi (CTO) ile, tüm teknik branşlarının şefleri ile oturup görüşürdüm. Onlar bana en zor teknolojik sorunları açarlardı; bunları aşmak için yol göstermek benim işimdi.” (Wired, 13 Ağustos 2014)
Mart 2012’de, Dell firması Snowden’i Hawaii’de NSA’nın istihbarat paylaşım biriminde görevlendirir. Burada Hawaii Bölgesel Operasyonlar Merkezi’nde, temel olarak Çin ve Kuzey Kore’yi izlemek görevi ile Booz Allen Hamilton adlı CIA’nın yan kuruluşu şirkette görev yapar. CIA bu görevi “sistem yöneticisi” olarak adlandırmaktadır. Snowden ise “altyapı analisti” adını vermektedir. Ama yetkisi büyüktür. Dünya üzerinde istediği yerde, istediği zaman telefon ve internet trafiğine girebilmektedir. Arkadaşlarının deyişiyle Snowden bu işte “iyinin de iyisi”dir. NSA’nın gizli bilgilerine ulaşmada ayrıcalıklı kılınır. Artık tüm gizli NSA bilgilerine sınırsız girebilmektedir.
Tabiî Amerikan istihbaratının pisliklerini görmekte gecikmez Snowden. İstihbarat amacıyla yapılan işler yasal değildir. İnsan hakları ihlalleri vardır. NSA, ABD’de ve dünyada milyonlarca insanın telefonlarını dinlemekte, internet bilgilerine ulaşmakta, dünya üzerinde “yüksek profilli” politikacıları ve işadamlarını izlemekte ve bu bilgileri kaydetmektedir. Bu yasal olmayan işi arkadaşlarıyla ve resmi yoldan üstleriyle de paylaşır. Ama herhangi bir cevap alamaz. Bu yaşamındaki en önemli “kırılma noktasıdır”. Daha önce de Obama’nın gelişiyle NSA’nın gizli izleme işleri konusunda durumun düzeleceğini ummuş, ama Obama’nın da George Bush’un politikasını sürdürdüğünü görünce hayal kırıklığına uğramıştır. Sonunda 2013 Mayısı’nda ABD’den ayrılır. Elindeki bilgileri de dünyaya duyurmaya başlar.
Snowden şu anda Rusya’da geçici mülteci olarak bulunmaktadır. ABD’ye dönememektedir. Çünkü casus, vatan haini, Rus ajanı, hırsız gibi sıfatlarla tanımlanmaktadır. Yaşamı tehlikededir. Başka bir yerde her an öldürülebilir. ABD’ye dönme durumunda hapse atılacağı kesindir.
Özetle, Snowden iyi yetişmiş bir bilgisayarcı ve bilgisayar ağı uzmanıdır. CIA ve bağlı kuruluşları için çalışırken, mesleğinde iyi olduğundan üst düzey yetkilerle görüşme, sınırsız istihbarat bilgisine ulaşma yetkisini kazanmış, böylece Amerikan istihbaratının gizli kirli işlerini de öğrenmiştir. Birey olarak bu pisliklere karşı olsa da, etkisiz kaldığını görünce bu bilgileri dünya halkları ile paylaşma yolunu seçmiştir. Bilgileri İngiliz Guardian gazetesinin bir yazarı Glenn Greenwald ile paylaştı Snowden.
Açıklamalarında Snowden Amerikan İstihbaratının gücünü şu sözlerle vurgulamaktadır:
“Ben masamda oturarak eğer kişisel email’i bende varsa, herkesi izleyebilirim, bu siz veya sizinle temasta olan birisi, bir federal yargıç hatta başkan olabilir.” (Washington Post, 11 Nisan 2015)
Böylesine büyük bir istihbarat belası söz konusudur dünya halkları için. Snowden’in Guardian gazetesine verdiği bilgilere göre NSA bu izleme işini XKeyscore adlı bir programla yapmaktadır. XKeyscore ile bir internet kullanıcısının bütün hareketleri izlenebiliyor. Snowden sayesinde XKeyscore’un dünya üzerinde 150’yi aşkın bölgede ve 700’ü aşkın servis sağlayıcı tarafından desteklendiği biliniyor artık.
Snowden’in Diğer En Önemli Açıklamaları
Snowden gizli NSA verilerinden edindiği bu bilgileri açıklamaktadır. Ancak, bugüne kadar açıkladıkları elindeki bilgilerin çok azını oluşturmaktadır. Elinde 1.5 milyon gizli istihbarat belgesinin olduğu tahmin edilmektedir.
Snowden Amerika İstihbaratının maddi gücünü bir şemayla paylaştı. Bu şemada başta CIA, farklı istihbarat örgütlerinin yıllık harcamaları verilmektedir.
Buna göre, ABD’nin yıllık istihbarat harcaması 52.6 milyar dolardır. Bu meblağın 14.7 milyar dolarını, % 28’ini, CIA kullanmaktadır. CIA’yı % 21 ile NSA, % 20 ile National Reconnaissance Office, % 9 ile National Geospatial Intelligence Program ve % 8 ile General Defense Intelligence Program izlemektedir. En çok sarf da veri toplama ve işleme alanında yapılmaktadır.
Snowden’in bir önemli açıklaması da Ortadoğu üzerineydi. Bizim daha önce defalarca belirttiğimiz tezi doğrulayan bir açıklamaydı bu. Buna göre IŞİD’i CIA ve MOSSAD birlikte kurmuşlardı.
Nitekim eldeki veriler de bunu doğrulamaktadır. ABD, Rusya Suriye’de askeri güç kullanana dek hiç IŞİD hedeflerini vurmamıştır. İsrail’in de IŞİD’e karşı tek bir saldırısı yoktur. Aynı şekilde, IŞİD’in de İsrail’e karşı tek bir saldırısı yoktur. IŞİD ile canla başla çarpışan başlıca güç Esad yönetimidir. Ve Esad yönetimi, Ortadoğu’da ABD ve İsrail’in başlıca düşmanıdır. İsrail, tıpkı AKP Türkiyesi gibi Esad’a karşı savaşan dinci çapulculara kol kanat germekte, yaralı çapulcuları tedavi etmektedir.
Amerikan Emperyalizminin daha pek çok pisliği ortaya saçılacaktır. Bu kaçınılmaz. Snowden gibi, Wikileaks’i sağlayan Assange gibi, insani değerler taşıyan başka cesur adamlar da çıkacaktır. Bu bir ölçüde Amerikan Halkı da içinde, dünya halklarının duyarlılığına ve emperyalizme karşı gösterdiği tepkiye de bağlıdır.
İnsanlık eninde sonunda doğruyu görecek, insani değerlere sahip çıkacak, emperyalistlerin kirli oyunlarına son verecektir. Tabiî, bizim gibi geri ülkelerde emperyalistlere uşaklık edenler de hesap verecektir. Bu kesin!
Yazımızı Snowden’in birkaç sözü ile bitirelim:
“Bu tür işlerin yapıldığı bir toplumda yaşamak istemiyorum… Yaptığım ve söylediğim her şeyin kaydedildiği bir dünyada yaşamak istemiyorum.”
“Geçmiş birikimimi kendi irademle bir kenara bıraktım, çünkü ABD hükümetinin gizlice kurduğu bu büyük izleme makinesiyle tüm dünyada insanların özel hayatını, internet özgürlüğünü ve kişisel özgürlükleri tahrip etmesine vicdanım elvermiyor.”
“Kim olduğumu gizlemiyorum, çünkü yanlış bir şey yapmadım.”