Emperyalist Haydudun sadık hizmetkârları ve onun BOP Taşeronları
Meclisteki, her biri de efendileri ABD’ye sadakat yarışında öne geçmek için çabalayan Amerikancı Beşli Çete’ye, doğaldır ki bizden oy olamaz.
Meclis dışındaki, AKP’giller gibi ABD Yeşil Kuşak Projesi’nin ürünü ve Bosna paralarını iç eden Molla Necmettin yeiştirmesi, Sivas-Madmak kasaplarından Karamolla’nın partisine de zinhar bizden oy olamaz.
1969’dan bu yana istikrarlı bir biçimde CIA Sosyalizmi yapan ve durup dinlenmeksizin pervaneler gibi dönen Bin Kalıplı ya da Binbir Surat Perinçek’in İP’ine de bizden oy olamaz.
Burada belki arkadaşların bir bölümünün aklına şöyle bir soru takılabilir:
İyi de 16 yıldan bu yana işlemediği suç kalmamış, Laik Cumhuriyet’i yıkmış, yargıyı, orduyu, eğitimi, bitirmiş Kaçak Saraylı Reis’in AKP’giller’inin yaptığı bunca kötülükten şimdi olsun kurtulabilmek için CHP’ye ve onun adayına da mı oy verilemez?
Evet, arkadaşlar; bizce verilemez…
Sorosçu Kemal Efendi’nin Eski CHP’yle hiçbir benzerliği kalmamış Yeni CHP’sine; Mustafa Kemal ve Kuvayimilliye düşmanı Sorosdaroğlu’nun, TR-705’in, Bekaroğlu’nun, Kaftancıoğlu’nun ve benzerlerinin tepesini tuttuğu Yeni CHP’ye de oy verilemez.
Bu yönetim Laikliğin içtenlikli savunucusu değildir.
Hatırlarsınız, daha birkaç yıl önce Kemal Efendi, “Ben Laiklik tehlikededir diyemem.”, demişti. Bu yönetici ekip, Mustafa Kemal ve Kuvayimilliye’den, Antiemperyalist Birinci Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızın zaferinden nefret ettiği gibi, bu savaşın komutanlarını Ermeni, Pontus, Süryani ve Dersim Katliamcılığıyla da suçlar.
Oysaki bunların tamamı emperyalist bir yalandan ve savaş propagandasından ibarettir…
Yine hatırlarsınız; Sorosçu Kemal, “Biz 30’ların, 40’ların CHP’si değiliz.”, diyerek “arif olan anlar ne dediğimizi” havasında kendilerinin Mustafa Kemal’lerin, İnönü’lerin ve silah arkadaşlarının kurduğu CHP’yle zerre miktarda olsun ilgilerinin bulunmadığını itiraf etmişti.
Kaldı ki bunlar, 2010’dan bu yana AKP’giller’e ve onun Kaçak Saray’da mukim Şefine karşı samimi anlamda bir muhalefet yapmamaktadır. Göstermeliktir bunların yapıp ettiği.
16 Nisan Referandumu’nu Tayyip, yüzde 47’yle kaybetmişti esasında. Yüzde 53 oranındaki oyumuzla biz “Hayır” cephesini oluşturanlar kazanmıştık. Tayyip son anda, oylar sayılmaya geçildiği zamanda YSK’ye bir kanunsuzluk yaptırttı. Sandık Kurulu Başkanlığının mührünü taşımayan zarflardaki oy pusulalarının da geçerli olacağı şeklinde bir kanunsuz karar çıkarttı.
Oysa böyle bir karar alma yetkisi kesinlikle yoktu YSK’nin. YSK, Seçimlerin Temel Hükümlerine İlişkin Yasa koyamazdı Sadece yasama örgütünün çıkarmış bulunduğu yasalar çerçevesinde, yani onları uygulayarak seçim sürecini yürütmekle görevliydi.
Fakat Tayyip’in bir emri üzerine kanunsuzluğa yöneldi, yukarıda andığımız kararı çıkardı…
Bu karar doğrultusunda da, sosyal bilimcilerin değerlendirmelerine göre 2 buçuk milyon civarındaki sahte oy geçerli sayıldı ve Tayyip bu şekilde, kıl payı da olsa kendini kazanmış göstertebildi.
Gerçek bir muhalefetin bu “Tam Kanunsuzluk” karşısında yapması gereken neydi?
Bu Referandumun meşruiyetini ve geçerliliğini zinhar tanımamak. Dolayısıyla da Tayyip’in Devlet Başkanı sıfatını tanımamak, onun attığı tüm imzaların yok hükmünde olduğunu ilan etmek.
Fakat Sorosçu Kemal bunun tam tersini yaptı, hatırlayacağımız gibi. Kanunsuzluğun yapıldığı günün akşamı televizyonlara çıkarak bu sahtekârlığı kabul edip geçti. Halk kitlelerinin de YSK önünde toplanarak kanunsuzluğu protesto etmelerini engelledi. Ve hatta, “oraya gitmeyin, orada silahlı adamlar var”, diyerek AKP’giller’in yapmak istediği korkutma ve sindirme politikalarına, dolaylı biçimde de olsa destek atmış oldu.
Demek istediğimiz; bunların yaptığı muhalefet değil, muhalefetçilik oyunudur.
Zaten seçimler de baştan sona bir hileden, bir düzenden, bir kandırmacadan ibarettir. Aslında sandıklardan her seferinde, 1950’den bu yana hep ABD’nin istediği çıkarılmaktadır.
Yani işin aslında, ABD seçmektedir, Türkiye’de kimin kendisine piyonluk edeceğini…
Halkımızsa bu oyunda, farkına varmadan, figüranlar olarak yer almaktadır. Ve hatta kullanılmaktadır, bilmeden ve istemeden de olsa…
Bu Amerikancı Yeni CHP’nin Devlet Başkanı adayı Muharrem İnce Efendi’ye de mi oy veremeyiz?
Evet…
Bunun da TESEV’ci, Sorosçu Kemal’in diğer CHP yöneticilerinden, Amerikancılık açısından herhangi bir farkı bulunmamaktadır.
Birkaç gün önceki bir konuşmasında ne diyor, bu İnce Hafız?
Aynen şunu:
“Amerika Birleşik Devletleri’yle sorunlarımız var. Ama Amerika Birleşik Devletleri bizim müttefikimiz. Kararlı bir şekilde Bosna’da, Kosova’da nasıl işbirliği yaptıysak, aynı konularda sürdüreceğiz.”
Bosna’da, Kosova’da ne yaptı ABD, onun NATO’su ve tabiî Türkiye?
O güne dek birbirleriyle hiçbir etnik sorun yaşamamış bulunan Yugoslavya’yı oluşturan milliyetleri önce birbirine karşı kışkırttı, düşmanlaştırdı, saldırganlaştırdı; sonra da saldırgan emperyalist NATO Ordusuyla bu ülkeye saldırarak tam yedi parçaya böldü, Yugoslavya’yı. Yüz binlerce masum insanın canına kıydırttı. Halkları da 10 yıllar boyu sürecek bir kin ve nefretle doldurarak birbirlerine karşı düşman kıldı.
ABD Emperyalist Haydudu ve onun sadık amigosu AB Emperyalisr Çakalları dünyanın neresine el atarlarsa oralara ölüm meleği de onlarla birlikte gider. Ve gittikleri yerleri kana, ateşe, zulme ve acıya boğar. Cehennemin en koyu dumanlarının tüttüğü yerler haline getirir.
İnsan olmak, tabiî namuslu ve bilinçli insan olmak, bu emperyalist çakallara karşı olmak demektir. Onlara “ülkemizden, bölgemizden defolun, kan dökücü, insanlık düşmanı zalimler!”, diye haykırabilmektir.
Yeni CHP’nin İnce Efendisi ne diyor?
Bunun tam tersini: Bosna’da, Kosova’da yaptığımız gibi omuz omuza vererek BOP’un uygulama bekleyen diğer ülkelerini de cehenneme çevirelim, parça parça bölelim ve senin projeni hayata geçirelim, diyor.
Yine 2 gün önceydi, sanıyoruz. Yaptığı bir konuşmada ne demişti?
Şunu:
“Yıl 1980; Türkiye’nin milli geliri 2 bin dolar, Güney Kore’nin de 2 bin dolar. Asya krizi oluyor, Kore iflas ediyor. Devlet 5 büyük şirketi çağırıyor. ’Rekabet etmeyeceksiniz, dünyayla rekabet edeceksiniz’ diyor. 5 şirketin şimdiki ihracatı 250 milyar dolar. Şimdi milli gelir 30 bin dolar. Türkiye’de ise 7 bin dolara düştü. Bir de Venezuela var. 300 milyar varil petrol üretiyor ama devlette tek adam var. Petrolün gelirini halka aktarayım, halk üretmesin; diyor. Halk üretmemiş ve sonunda üretmeyen ekonomi çöküyor. Şu anda en büyük petrol üreticisi Venezuela, tuvalet kağıdı alamıyor. Aklımızı başımıza alırsak Güney Kore oluruz ama bedava yaşamaya çalışırsak tuvalet kağıdı bulamayız. Karar sizin” (http://www.hurriyet.com.tr/gundem/muharrem-ince-ya-guney-kore-gibi-ya-da-venezuela-gibi-oluruz-40849730)
İnce Efendi!
Sen ne çok hainmişsin böyle yahu…
ABD’nin Latin Amerika’daki düşman ilan ettiği en onurlu üç ülkeden biri olan (Küba, Bolivya, Venezuela) Venezuela’ya saldırıyorsun.
ABD de Ölümsüz Devrimci Chavez’in iktidara geldiği günden bu yana Venezuela’ya saldırıyor, hatılrlayacağımız gibi arkadaşlar…
11 Nisan 2002’de de işverenler örgütünün Amerikanofil bir hainin liderliğinde faşist darbe yaptırttı, Chavez’e karşı CIA, hatırlanacağı gibi.
Fakat Venezuela Halkı, gerçek dostlarının kim olduğunu öğrenmişti artık. Sokaklara döküldü, faşist darbecilere başkaldırdı. Faşist darbecilerin el koyduğu Devlet Başkanlığı binasını kuşattı. Ve çaresiz kalan Amerikancı CIA yönetimindeki hainler, kaçmakta buldular kurtuluşu.
Venezuela Halkı, Chavez ve yoldaşlarını yeniden iktidara taşıdı…
Bir doğa kanseri sonucu aramızdan ayrılan Ölümsüz Devrimci’nin yerine en yetenekli ve en yiğit öğrencisi Nicolas Maduro Yoldaş başkanlığa getirildi.
Yine hatırlanacağı gibi, çok kısa süre önce yapılan sçeimlerde Maduro Yoldaş yüzde 67.7 oranındaki oyla yeniden Devlet Başkanlığına seçildi.
Halkın böylesine sevgisini, saygısını ve güvenini kazanmış bir liderdir, Maduro Yoldaş.
Hiç utanıp sıkılmadan Sorosçu Kemal’in İnce Efendi’si, ABD Emperyalist Çakalına şirin görünebilmek için Maduro Yoldaş’a ve onun ülkesi Venezuela’ya saldırıyor.
Chavez liderliğinde başlatılan ve Maduro Yoldaş’ın liderliğinde sürdürülen Bolivarcı Devrim’in Venezuela Halkına neler kazandırdığının zerre miktarda olsun bilgisine sahip değil, bu Amerikanıfil İnce Vatandaş. Sanıyor ki orada devrimci yönetim petrol gelirlerini halka, “alın yiyin, çarçur edin” diye veriyor…
Oysa o gelirlerin tamamı halka iş sahibi olması için kurulan altyapı yatırımlarına gidiyor.
Yine bilindiği gibi Chavez Yoldaş devrimin zaferiyle birlikte tam sonuçlu bir toprak reformu yaptı ülkede. Parababalarının tekelindeki toprağı kamulaştırarak üretmen halka dağıttı.
Yediden yetmişe Venezuela Halkını ilköğrenimden üniversiteye kadar eğitmek için eğitim seferberliği başlattı. Okumaz yazmaz kimse bırakmadı ülkede. Sağlığı herkes için eşit ve parasız yaptı. Hatta ülkede dişi çürük, ağız yapısı hastalıklı insan bile bırakmadı…
Gönüllü ve parasız hizmet veren Kübalı doktorların verdikleri emek sonucu tüm ülke insanlarının dişleri sapasağlam ve pırıl pırıl oldu.
Devrimin Venezuela Halkına kazandırdığı olumlulukları burada saymaya kalksak sayfalar tutar. Tüm bunlara ilaveten, Chavez liderliğindeki Bolivarcı Devrim, Venezuela’yı eskiden olduğu gibi sıradan faşist diktatörlükler ülkesi olmaktan çıkardı. Dünyanın en onurlu, en saygı duyulan ülkeleri seviyesine yükseltti.
Hemen yakınındaki, insan soyunun başbelası ABD Emperyalist Çakallarına ve onların saldırganlıklarına karşı yiğitçe, pervasızca meydan okuyor, bu yoldaşlarımız.
Ama Sorosçu Kemal’in İnce Muharrem’i bu onurdan nasiplenmediği için bilmez bunun değerini.
Gelelim Kore’ye…
Güney Kore, ABD Haydudunun Uzakdoğu’daki İsrail’idir. Bağımsızlığı ve ulusal onuru yoktur. 1950 sonrası ABD hegamonyasına girdiği için doğal dinini bile koruyamamış, halkının yüzde 35 ila 40 civarında olan bölümünün Hıristiyanlaşmasına yol açmıştır. ABD’nin yarı sağık, yarı sarhoş emperyalist saldırgan ordusunun işgali altındadır, bir anlamda.
Ulusal gelirindeki artış meselesine gelirsek; ABD Haydudu bizim gibi, benzerimiz Ortadoğu ülkeleri, Asya, Afrika ve Latin Amerika ülkeleri gibi ülkeleri Kapitalizmce gerilik batağında tutarken; Kore ve Tayvan’ın gelişmesine, modern teknolojiyle üretim yapan ülkeler haline gelmesine yardımcı olmuştur.
Bizleri rahatça sömürüp ülkelerimizi talan edebilmek için, Kapitalizmce gerilik konağında tutmuştur, dikkatlice.
Oysa oraların gelişmesine yardımcı olmuştur. Neden?
Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’nin ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin içinin boşaltılarak çöküşünün sağlanabilmesi için…
Bu komünist ülke halkalrına şu mesaj verilmek istenmiştir:
Bakın, sizin birer parçanız olan Tayvan ve Güney Kore, Kapitalist Sistemle nasıl gelişip ileri teknolojiyi yakaladı. Sizse komünist olduğunu için verimsiz bir ekonomiye sahipsiniz.
İşte bu propagandayla Çin ve Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’nin içinin boşaltılıp birer karşıdevrimle art arda yıkılmaları ve kendilerine teslim olmaları amaçlanmıştır.
Ulusal onurdan yoksun olan İnce Efendi, Kim Jong Un Yoldaş’ın, dünyanın Emperyalist Haydut Devleti ve onun bunak, faşist Trump Yönetimi karşısında nasıl pervasızca meydan okuduğunu, milim miktarda olsun geri adım atmadığını göremez, anlayamaz… Bu onurlu duruşun kıymetini bilemez…
Çünkü İnce Muharrem Efendi de ABD’nin sıradan piyonları, kuklaları arasındadır…
Yukarıda andığımız sözleriyle de efendisi ABD’ye ne kadar sadakatle bağlı olduğunu ve onun düşman bellediklerine, kendisinin de aynı miktarda düşman olduğunu göstermek, böylece de yalamalık ederek göze girmek istemiştir.
İğrenç, mide bulandırıcı burjuva siyasetçi numaralarıdır bunlar.
Tabiî ki bizim ellerimiz böylesi sefalet düzeyine inmiş ABD hizmetkârlarına oy vermeye gitmez.
Bir de ne diyor, İnce Efendi?
“Devr-i sabık yaratmayacağız.”
Yani AKP’giller’in ve onun Büyük Şefi’nin işlemiş oldukları binbir suçun hesabının sorulmasının takipçisi olmayacağız…
Vatana ihanet dahil, Laik Cumhuriyet’i yıkmış olmaları dahil, yargıyı, orduyu, eğitimi, hemen tüm devlet kurumlarını çürütüp çökertmiş olmaları dahil, Feto’ye en büyük yardım ve yataklık etmiş olmaları dahil, ve yüz milyarlarca dolarlık kamu malını zimmetlerine geçirmeleri dahil, onların hiçbir suçunun üzerine gitmeyeceğiz…
Oh, ne âlâ memleket… Salçasından da koy…
Peki sen ne iş yapacaksın, İnce Efendi?
ABD’ye piyonluk. BOP’ta taşeronluk ha?
Yazık be! Yazık!..
Saygıdeğer Halkımız;
Daha önce de söylediğimiz gibi 24 Haziran’daki Amerikanofillerin seçim oyununun sonucu ne şekilde belirlenirse belirlensin, senin payına ölümlerden ölüm beğenmek düşecektir.
ABD’nin Türkiye’yi üç parçaya bölünmüş gösteren BOP Haritasının uygulanma süreci devam edip gidecektir.
Şu anki göstermelik yarışta bulunanların tamamı BOP’çudur, NATO’cudur, Amerikancıdır, Parababaları yandaşıdır. Yani TÜSİAD’cıdır, MÜSİAD’cıdır, TİSK’çidir.
Bunlardan sana herhangi bir fayda gelmez. Vatana millete de bir fayda gelmez. Bunlar kendi iradeleriyle düşünüp davranamazlar. Tamamının ipleri ABD Emperyalist Haydut Devletinin elindedir.
Bu ipli kuklaların bir teki olsun güvenilir değildir…
Bu sebeple de biz bunların tamamına karşı uzlaşmaz bir mücadele içindeyiz ve devrimci hattımızın bağımsızlığını kararlılıkla, titizlikle ve tüm güzümüzle savunmaya devam edeceğiz. Bizim mücadelemiz bu yöndedir.
Yaşasın Antiemperyalist, Antifeodal ve Antişovenist Demokratik Halk Devrimi Mücadelemiz!
Kahrolsun ABD-AB Emperyalist Çakalları ve onların bölgemizdeki, ülkemizdeki her boydan ve soydan işbirlikçileri, piyonları, hizmetkârları!
Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!
29 Mayıs 2018
Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı