Site rengi

Tasarım

Halkın Kurtuluş Partisi Genel Başkanı Nurullah Ankut (Efe) “Kanunsuzlar 2” kitabında “cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla başlatılan soruşturmada Recep Tayyip’i ve avanesini yargıladı

09.06.2017
715
A+
A-

Halkın Kurtuluş Partisi Genel Başkanı Nurullah Ankut (Efe)

“Kanunsuzlar 2” kitabında “cumhurbaşkanına hakaret”

suçlamasıyla başlatılan soruşturmada

Recep Tayyip’i ve avanesini yargıladı

Genel Başkan’ımız, HKP’li Dayı, örnek ve yılmaz devrim savaşçısı Nurullah Ankut (Efe) hakkında “cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla peşpeşe soruşturmalar zinciri başlatıldı.

Oysaki ortada hukuka rağmen Cumhurbaşkanlığı makamını işgal eden yani hukuken cumhurbaşkanı olamayan RTE vardı. Çünkü;

Yasaya göre Cumhurbaşkanı olabilmek için üniversite mezunu olmak gerekiyordu. Ama RTE’nin üniversite diploması yoktu. Diploma diye gösterilen iki belgenin de sahteliği belgelendi. Buna rağmen hâlâ ortaya gerçek bir diploma konulamadı. Partimizin konuyla ilgili yaptığı şikayetler, AKP’nin hukuk bürolarına dönüşen yargı duvarına çarpmakla kaldı. Diploma yolsuzluğu ve kamu malını aşırma, savaş suçu işleme, Laik Cumhuriyet’i yıkma, 18 Adamızı (vatan topraklarını) Yunanistan’a teslim etme gibi diğer kanunsuzlukları ile ilgili şikayetlerimizi soruşturacak bir tek yürekli, yurtsever savcı çıkmadı bugüne kadar.

Cumhurbaşkanı, T.C. Anayasası’na göre tarafsız olmalıydı. Hatta tarafsız olacağına ilişkin yemin etmişti. Oysa malum olduğu üzere 16/04/2017 tarihli Referanduma kadar fiilen AKP’nin başkanı görevini yürüttü. AKP’li Başbakanı istifa ettirip yerine Başbakan olarak gene bir AKP’liyi o belirledi; kabineye kimin girip kimin çıkacağını, velhasılı partili Başbakanın yapacağı bütün işleri bizzat o yürütüyordu. Yeni anayasa dedi, yeni anayasa için referandum dedi, Referandumda tüm illeri dolaştı ve AKP adına konuşmalar yaptı, diğer siyasi partilerle polemiklere girdi, siyasilere ve halka hakaretler yağdırdı, “Hayır”cıları terörist, Fetöcü, hain, hatta ve hatta cehennemlik ilan etti.

Aslında “Hayır” oyları fazla olmasına rağmen, hukuka aykırı binbir hileyle, AKP’nin hukuk bürosu gibi çalışan YSK’nin, göz göre göre yasayı çiğneyen kararlarıyla “Evet” oylarını kazanmış gösterdi. Hemen o akşam, sonuçlar açıklanır açıklanmaz büyük bir pişkinlik ve yüzsüzlükle, utanmadan “Atı alan Üsküdar’ı çoktan geçti.” diye böbürlendi oy hırsızlığıyla. Böylece hukuka aykırı olarak yürüttüğü AKP Başkanlığına güya hukuki bir kılıf geçirerek tarafsız olmadığını resmen de tescillemiş oldu.

Oysa TCK’nin 299. maddesi tarafsız Cumhurbaşkanı için koruma getirmişti. Diploması olmadan Cumhurbaşkanlığını gaspettiği gibi, bir siyasi parti başkanı olduğu için tarafsız da olamayacağı için TCK m. 299’un uygulanma olanağı da yoktu.

Ama tüm bu hukuki imkânsızlıklara rağmen Genel Başkan’ımız hakkında peş peşe “cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla soruşturmalar başlatıldı.

İlkin, Nisan ayında “ŞU KARA GÜNLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ” kitabıyla ilgili ifadeye çağrıldı, Genel Başkanımız. İki avukat yoldaşımızla birlikte gittiği Emniyette alınan ifadesinde Genel Başkan’ımız malum olduğu üzere AKP’giller’i yargıladı.

Kovuşturma izni alınmış olan “KANUNSUZLAR 3” kitabıyla ilgili olarak da haftaya Çağlayan Adliyesinde olacağız.

Bugün de, “Kadim Dostu”, mücadele yoldaşı Genel Başkan Yardımcımız Mustafa Şahbaz ve üç avukat yoldaşımızla birlikte gittiği, KANUNSUZLAR 2 kitabıyla ilgili çağrıldığı Çağlayan Adliyesi Savcılığında bir saati aşkın bir süre içinde, AKP’giller’in işlediği suçları bir bir sayarak baştan aşağı suça bulaşmış, onlarca kez müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmaları gereken kriminal suçlulardan oluşan bir suç örgütü olduklarını; bunların saymakla bitmeyen yolsuzluklarını eleştirmenin; eğitimi, orduyu, yargıyı tamamen egemenliği altına almalarına, Mustafa Kemal’e ve silah arkadaşı İsmet İnönü’ye “iki ayyaş” denmesine; Laik Cumhuriyet’i yıkmalarına, ABD ve AB’nin ülkeyi en az üçe bölme planı olan yeni Sevr’e hizmet etmelerine, BOP planı uğruna Müslüman Halkları için ölüm tarlaları haline getirdikleri,  kan gölüne çevirdikleri Ortadoğu’da işlenen suçlara ortak olmalarına isyan etmenin asla bir hakaret olmadığını haykırdı.

Hakaret etmenin İnsan olarak, Devrimci olarak, Sosyalist olarak, Yurtsever olarak değer yargılarıyla ve ahlâkıyla bağdaşmadığını belirtti. Son söz olarak da Hz. Muhammed’in; “Bir belde ki orada zalimler bütün şiddetiyle zulümlerini sürdürürler, bir tek kişi bile kalkıp “ey zalim” diyemezse onlara; o beldeden umut kesilmiştir.”, sözünü hatırlatarak; Tayyipgiller’in bir korku imparatorluğu yarattıklarını ama kendisinin ve yoldaşlarının asla korkmadıklarını, hiçbir zaman korkmayacaklarını ve hiç kimsenin, hiçbir şeyin kendilerini korkutamayacağını belirtti. “Usta’mız HİKMET KIVILCIMLI’nın dediği gibi; VATAN AŞKINI SÖYLEMEKTEN KORKAR HALE GELMEKTENSE ÖLMEK YEĞDİR” sözleriyle AKP’giller’i yargılamasını noktaladı.

Parti avukatları da 10 sayfadan oluşan, yukarıda özet olarak sunulan düşünceleri açarak, hukuki çerçeveye büründüren dilekçelerini ve dilekçe ekinde hakaret suçuyla ilgili Beraat kararlarını içeren AİHM, AYM, Yargıtay ve muhtelif Ceza Mahkemeleri kararlarını sundular ve ayrıca zamanaşımı itirazında bulundular. 09.06.2017

Kurtuluş Partili Avukatlar