HKP Genel Başkanı Nurullah Ankut’un Reuters’a verdiği röportajın tam metni
Halkın Kurtuluş Partisi Genel Başkanı Nurullah Ankut Yoldaş’ın Reuters Muhabiri ile yapılan röportajının çözümü
Reuters: Sayın Genel Başkan, bu bir başvuru, Lahey’e yapılan başvuru. Gerçi savcılığa yaptınız ama. Genel olarak sizden dinleyelim, amacı nedir, bu MİT TIR’ları ile ilgili başvurunun?
Nurullah Ankut: Şimdi Türkiye’yi 13 yıldan beri yöneten bu iktidar ve onun büyük reisi Tayyip Erdoğan kriminal bir tip yani ahlâki, vicdani, insani hiçbir değer, kural, kanun tanımayan bir tip. Bugüne kadar yüzlerce defa suç işlemiştir. Daha Belediye Başkanlığı yaptığı dönemde altı tane, hepsi de ahlâk dışı, yüz kızartıcı suçlardan dolayı davası var ama dokunulmazlık sayesinde dondurulmuş durumda şu anda. Ve bir milyar dolarlık yolsuzluk yaptığı iddiası var. Bunu Rahmi Koç söylemiştir. O zamanın İstanbul Ticaret Odası Başkanı Mehmet Yıldırım söylemiştir. Serveti var, yolsuzluk yaptı, demiştir. Yani iktidara geldikten sonra bizzat AKP’nin kurucusu, programının yazarı Abdullatif Şener sadece kendisinin ve ailesinin yüz ila yüz yirmi milyar dolar arasında serveti var, kamu malı çalmışlığı var, diyor. Seksen milyardan aşağı düşemez bu serveti, diyor. Ve AKP yöneticilerinin iki trilyonluk gayrimeşru servet edindiklerini söylüyor. Yani bu denli yolsuzluğa batmış bir insan. Eğer Türkiye’de hukukun zerresi olsa bu adamların bırakalım devletin tepesinde olmalarını, yüzlerce yıllık hapis cezalarıyla mahkûm edilmiş ve hapishanelerde cezalarını çekiyor olmaları gerekirdi.
Reuters: Bu MİT TIR’ları başka bir şey tabiî.
Nurullah Ankut: MİT TIR’ları bu suçlarından bir tanesi. Kendilerini her türlü kanun dışı işi yaptıkları için, ne ulusal ne uluslararası kanun tanımadıkları için, MİT TIR’ları kolayca komşumuz Suriye’ye karşı kullanılmak üzere gönderiliyor. Ki en iyi komşularımızdan biriydi Suriye. Beşşar Esad 2011’de, ilk Suriye’ye karşı Batının taarruzu başladığında diyor ki: “Ben Türkiye’yi ziyaret ettim ve Türklerden gördüğüm dostluğu hayatımda hiçbir insandan, hiçbir halktan görmedim”, diyordu. Hatay anlaşmazlığı vardı, sınır anlaşmazlığı. Fransızlardan kalma bir anlaşmazlık. Hatay’ın Türkiye’ye katılmasını, özgür iradesi ile katılmasını kabul etmemişlerdi Suriye yönetimi. Beşşar Esad’ın babası Hafız Esad da kabul etmemişti. O zamanki Suriye televizyonlarının hava durumu raporları verilirken Hatay Suriye sınırları içinde, Suriye toprağı olarak gösteriliyordu ve alınması gereken bir hedef olarak gösteriyordu. Ve Beşar Esad zamanında yapılan bir anlaşmayla bizim sınırlarımız kabul edildi ve bu anlaşmazlık giderildi. Hatay Türkiye toprağıdır, bizim orada bir hak iddiamız yoktur, denildi. Yani bu denli Türkiye’ye ve Türklere dostluk göstermiş bir insan.
Arap dünyasına baktığımız zaman da şu an Esad yönetimi Arap dünyasının en laik yönetimi. Ve gelir adaletsizliği, gelir eşitsizliği bakımından en iyi durumda olan yönetim Beşşar Esad yönetimi. Ama buna rağmen, ABD BOP haritası çerçevesinde planını yürürlüğe koymaya başlayınca, işte Irak’tan başladı. Irak’ta hedefine ulaştı, üç parçaya böldü. Libya’ya gitti. Libya’da hedefine ulaştı. Şu an üç parçaya bölünmüş durumda ve her gün yüzlerce insan katlediliyor Libya’da da. Ondan sonra Suriye’ye geldi.
Suriye’de kaç yüz bin insanın katledildi şu anda?
İki yüz elli veya üç yüz bin insan hayatını kaybetmiş durumda Suriye’de, masum insanlar bunlar.
Reuters: Dediğim gibi, MİT TIR’ları ile ilgili olarak bu yardımlar nereye ulaştı?
Nurullah Ankut: Oraya geleceğim. Biz, Türkiye’deki AKP ve Tayyip Erdoğan yönetimini tepeden tırnağa suça batmış bir iktidar olarak niteliyoruz. Onlarca hem yerel mahkemelerde hem uluslar arası mahkemelerde dava açtık bugüne kadar. Yerel mahkemeler jet hızıyla, on gün içerisinde reddediyorlar. Uluslararası mahkemelerden de sonuç çıkmıyor.
Niye çıkmıyor?
Ne yazık ki uluslararası mahkemeler de özgür iradesiyle uluslar arası hukuka uygun düşünüp kararlar oluşturamıyorlar. Bu bakımdan ben bu MİT TIR’ları olayını da sadece Tayyip Erdoğan yönetiminin işlediği uluslararası bir suç olarak görmüyorum. Aynı zamanda Amerika’nın, İngiltere’nin, Avrupa Birliği’nin de ortaklaşa işledikleri bir suç olarak görüyorum. Çünkü Türkiye’deki iktidarları getiren de götüren de Amerika’nın kendisidir.
Bu MİT TIR’larıyla ilgili, ilk defa 2013’te medyaya düşen tapelere göre, diyor ki Hakan Fidan: “iki bin sefer yaptı” diyor. İki bin TIR dolusu silah gönderildi, diyor, Suriye’deki bu şeriatçı, Ortaçağcı insanlıktan çıkmış insan sefaleti, canavarlaştırılmış canilere gönderildi diyor ki onları canavarlaştıranlar da CIA’dır, Afganistan’daki sosyalist iktidarı yıkmak için.
İki bin TIR dolusu silah gitti IŞİD’e. Bunu CIA bilmiyor mu, götürüldüğünü? Adamlar otuz kırk yıl önce uydularındaki gözetleme istasyonlarıyla arabaların plakasını tespit edebiliyordu, yani bir tavşanın hareketini tespit edebiliyorlardı. Şimdi bu MİT TIR’larının her gün, hangi bölgeye, ne denli silah götürdüğünü, kimlere teslim edildiğini CIA da, MI6 da, MOSSAD da avucunun içi gibi biliyor.
Ama bugüne kadar niye gizledi?
Tayyip Erdoğan’ı kullanması gerekiyordu bugüne kadar. BOP planının Türkiye’de de uygulanması için onun yönetiminin bir süre daha iktidarda kalması gerekiyordu. Ama Tayyip Erdoğan kontrolden çıktı. Özellikle 2013 bizim Gezi İsyanı’mız sonrası, zaten ruh sağlığı yerinde değildi, mitoman bir tipti. İyice ruh sağlığı bozuldu, kontrolden çıktı. Onun için Batı kamuoyunu da, Tayyip Erdoğan’ın Ilımlı İslam’ın temsilcisi diye inandırmak, yutturmak imkânı kalmadı.
Reuters: Sayın Genel Başkan, şöyle bir şey var. Siz diyorsunuz ki uluslararası mahkemelerden de bir şey beklemiyoruz, ona rağmen bu başvuruyu yaptınız.
Nurullah Ankut: Bekliyoruz. Oraya geliyorum şimdi. Şimdi o tapeler niye bugüne kadar düşmedi? 2013’de bu suçlar işlenmiş. Bu biliniyor, ortaya çıkmış.
CIA’nın elinde yok muydu, MI6’nın elinde yok muydu, MOSSAD’ın elinde yok muydu bu tapeler? Hatta Fettullah’ın tarikatının elinde yok muydu? Ki iç içe çalışıyorlar CIA’yla.
Vardı?
Niye bugüne kadar gizlediler de bu görüntüleri, bugün ortaya çıkarıp Cumhuriyet Gazetesi’ne verdiler?
Şimdi Tayyip Erdoğan’ın kullanım süresinin dolduğunu gösteriyor bu. Bu yüzden uluslararası mahkemelerden de bir sonuç çıkabilir. Bu apaçık, uluslararası hukuku apaçık hiçe sayan bir şey. Devletlerin bağımsızlığı, iç işlerine karışmama ilkesi, sınırların dokunulmazlığı, biliyorsunuz ki üç önemli ilkedir bunlar, uluslararası hukukta. Tüm bunları hiçe sayan bir davranıştır bu açıkça.
Reuters: Şimdi diyorsunuz ki Uluslararası işlerde beraber hareket etti, diyorsunuz. Peki, şimdi onlar diyorlar ki, terör örgütlerine silah gitmesine karşıyız falan. BM’den açıklama geldi mesela.
Nurullah Ankut: Yani şimdi Tayyip Erdoğan gibi söylediklerine değil yaptıklarına bakmak lazım. Dedim ya bir ülkeyi de bir yönetimi de değerlendirirsek siyasi eyleminin muhtevasına, içeriğine bakmak lazım.
Şimdi bunlar biz demokrasi ve özgürlük getiriyoruz, diyorlar değil mi bütün Ortadoğu’ya saldırırken?
Ama onların bu iddia ile girdikleri bütün ülkeler ölüm tarlalarına dönüşüyor. Ve cehennemin en kara dumanları yükseliyor o ülkelerden. Ve kan denizine dönüyor. Yüz binlerce, milyonlarca mazlum insan hayatını kaybediyor. Demek ki demokrasi ile özgürlükle zerre kadar alakaları yok.
Reuters: Şey nereden aklınıza geldi Lahey’e başvuralım… Mesela Ana Muhalefet yapmadı Lahey Savcılarına başvurmayı.
Nurullah Ankut: Türkiye’de bir demokrasicilik oyunu oynanıyor. Demokrasinin zerresi yok aslında Türkiye’de. Şimdi Amerika seçimlerden bir kombinasyon çıkarıyor. Tamam, sen iktidar olacaksın, sizler muhalefet olacaksın. Yani bir tiyatronun değişik aktörleri bunlar. Tıpkı Sheakespare’in Macbeth’i gibi ki benim en sevdiğim oyunlardan biridir. Nasıl ki orada Kral Duncan var, Macbeth var, Leydi Macbeth var, Macduff var. Oyunu izlediğimiz zaman, hepsi kendilerine verilen rolü çok başarılı oynarlar. Aynen, böyle bir trajedinin Mecliste oynanmasından ibaret Türkiye’de demokrasi denen şey. Onlar da uyumlu muhalefet yapıyorlar. Mesela ağzı bir lağım kadar iğrenç konuştuğu zaman. En son biliyorsunuz Kürt kadınlara küfretti Tayyip Erdoğan. O küfrün içeriğini de biliyorsunuz yani bir Türk olarak…
Reuters: Yani anlaşılıyor zaten ne demek istediği.
Nurullah Ankut: Bütün kadınların aslında, kadın örgütlerinin infial halinde, isyan halinde Meclisin önünü doldurmaları gerekir.
Reuters: Şimdi o başka bir konu. Şimdi Lahey’den bahsediyorduk. CHP’nin niye aklına gelmedi de sizin aklınıza geldi? Neden biz böyle yapalım, dediniz?
Nurullah Ankut: Şimdi biz gerçek anlamda devrimciyiz. Onlar gibi sahte değiliz. Bizim ağzımızdan çıkan her söz, bilincimizden yüreğimize geçer, oradan süzülüp dilimize ve kelimelere geçer. Ama onlar hep ikiyüzlü. Ruhlarında sakladıkları çürümüşlüğü, ihaneti, Amerika’nın kendilerine takmış olduğu, nakletmiş olduğu ikinci yüzleriyle maskelerler, gizlerler. Siz bu oyunu oynayacaksınız, muhalefet edeceksiniz deniyor. Onlar da muhalefet yapıyor. Ölümüne bir muhalefet yapmıyorlar.
Reuters: Bu başvurudan ne bekliyorsunuz sayın genel başkan, gerçi daha önce söylediniz ama?..
Nurullah Ankut: Bu başvurudan olumlu sonuç çıkabilme olasılığı yüksek. Çünkü Amerika, Tayyip Erdoğan’ın kullanım süresinin dolduğuna karar verdi. Şimdi yerlerine yeni partiler hazırlıyor. Bunlardan biri HDP, biri CHP biliyorsunuz. Bunları artık sahneye sürüyor. Biliyorsunuz bunların belli kullanım süreleri var ABD için tıpkı eşya gibi. Onları kullanır belli bir süre, onlar artık halkı kandıramaz hale gelince onun yerine yeni bir oyuncu sürer.
Reuters: Aslında siz Lahey’e de güvenmiyorsunuz. Ama şimdi ortam uygun olduğu için…
Nurullah Ankut: Biz her zaman hukuktan bir şey çıkması için, halkımıza teşhir etmek için elimizden gelen bütün çabayı gösteriyoruz. Mahkemelere güvendiğimizden değil, onlarca kez arkadaşlarımız suç duyurusunda bulunmuştur. Yirmiyi buldu otuzu geçti. Bir şey çıkacağından değil, teşhir etmek…
Reuters: Yani Lahey’e güvenmiyoruz ama şu anda ortam uygun, diyorsunuz.
Nurullah Ankut: Yani hem ortam uygun hem de teşhir etmek için. En azından bunların içyüzünü bin kişi, iki bin kişi görüp anlayabilir. Halkımıza bir mesaj vermek istiyoruz. O bakımdan biz bunlara karşı, en ölümcül kararlı muhalefeti yaptık. Mesela Tayyipgiller 1, Tayyipgiller 2 kitaplarını bir zahmet arkadaşlar getirsinler.
Reuters: Peki bu arada da onu konuşalım sayın genel başkan. MİT TIR’larıyla işlenen suçu tam olarak ne olarak görüyorsunuz?
Nurullah Ankut: Uluslararası hukukun hiçe sayılması, bağımsız bir devletin toprak bütünlüğüne, egemenliğine ve sınırlarına doğrudan bir saldırı olarak görüyoruz. Ki bunlar, uluslararası hukuk ile devletler hukukunun en temel ilkeleridir. Bunların hiçe sayılması olarak görüyoruz. Uluslararası en ağır suçu işlemiştir. Uluslararası Ceza Mahkemesinde yargılanıp mahkûm edilmesi gerekir.
Şimdi herkes, dünya ve Amerika, Avrupa Birliği, Avrupa Parlamentosu bunlara methiye düzerken, biz bunların içyüzünü gördük ve gösterdik. Bunu kaç yılında yayınlamışız? Birinci baskısı 2006 mesela. Tayyipgiller I, II. İki cilt kitap yayınlamışız. Bugün bunlar hakkında ne denmesi gerekiyorsa o günden göstermişiz. Bunların içyüzünü göstermişiz. Bir de devrimci teorimiz var bizim. Bu teorinin ışığında bütün sınıf ve tabakaların, bütün siyasi partilerin kimliklerini net bir şekilde görürüz, bu yönde davranabiliriz biz.
Reuters: Peki Cumhuriyet Gazetesi’nde yayınlanması, zamanlaması önemli değil mi?
Nurullah Ankut: Çok önemli. Şimdi dikkat edersek, artık medyada, geçen reyting sıralamasında geçen 17’nci sıraya düşmüş. Medyayı da bize göre ABD yönettiği için, oradan aldığı sinyale göre, Tayyip Erdoğan’ın eskiden olağanüstü meziyetleri demokrat olduğu v.s. anlatılırdı. Ama şimdi artık diktatör olduğu, despot olduğu, kanun tanımaz, hukuk tanımaz olduğu anlatılmaya başlandı medyada da, yerel medyada da. Tüm bunlara bir bütünlük içinde baktığımız zaman Tayyip Erdoğan’ın kullanım süresi doldu. Ve artık yolcu edilecek.
Reuters: Yani bundan dolayı uluslararası anlamda bir karar çıkar, diyorsunuz.
Nurullah Ankut: Çıkabilir, çıkma olasılığı var.
Reuters: Yani ne gibi bir karar çıkar, ne gibi bir yaptırım uygulanır?
Nurullah Ankut: Şimdi eğer gerçek anlamda bir karar çıkarsa bu adamın uluslararası suçlu ilan edilip İnterpol tarafından kırmızı bültenle aranması gerekir ve görüldüğü yerde tutuklanıp mahkeme karşısına çıkarılması gerekir. Sadece kendisinin değil, ekibinin. Hakan Fidan’ın, İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun, kendisiyle işbirliği yapan Genelkurmay Temsilcisinin. Bu TIR’lar da hep Genelkurmayın gözetimi altında gidiyor. Bunların hepsinin hatta Bakanlar Kurulunun da toptan ceza mahkemesi karşısına çıkarılması gerekir.
Reuters: Savaş ve saldırı suçu iddiasında bulunuyorsunuz yani.
Nurullah Ankut: Evet uluslararası hukuku hiçe saydığı iddiasında bulunuyoruz.
Reuters: Tamamdır Sayın Başkanım. Sağ olun, çok teşekkür ederiz.
Nurullah Ankut: Bilmukabele, siz sağ olun.