“Kaç-Kaç” olayından Adana’nın Kurtuluşuna…
5 OCAK tarihi Adana’mız için en önemli günlerden biridir. Bu günün önemi 1. Emperyalist Evren Savaşı ardından imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması dayatmaları ile adeta Cehenneme dönen bölgenin, düşman işgalinden kurtuluşunun ilan edildiği gün olmasıdır.
- Emperyalist Evren Savaşı 1914 yılı başladı ve tam dört yıl sürdü. Bu dört yılın başında bir Cihan İmparatorluğu olan Osmanlı, Alman Emperyalizminin oyuncağı halinde neredeyse tüm sınır boyu cephelerinde girdiği bütün savaşları kaybetti ve yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kaldı.
Osmanlı daha bu Savaşı kaybetmemişken önce müttefiklerinden Bulgaristan savaştan çekildi. Ardından Almanya barış isteyince doğrusu Osmanlı için de tam tamına teslim olmaktan başka bir yol kalmadı.
Bu teslimiyet belgesinin adı 30 Ekim 1918 günü imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması oldu. Bu utanç belgesinin en önemli birkaç maddesini bu önemli günde, 5 Ocak’ta hatırlamak şarttır.
* Madde; 5)- Hudutların korunması ve iç asayişin temini dışında Osmanlı ordusu derhal terhis edilecektir.
* Madde; 7)- İtilaf devletleri güvenliklerini tehdit edecek bir durum ortaya çıkarsa, herhangi bir stratejik noktayı işgal edebileceklerdir.
Sadece bu iki şart bile teslimiyetin esaretin boyutunu ortaya koymaya yeter.
İşte bu Mondros Ateşkes Antlaşması’nın imzalanmasının ardından Fransa ve İngiltere, babalarının malları gibi neredeyse tüm Osmanlı topraklarını paylaştılar.
Mondros Ateşkes Antlaşması ile bugünkü Türkiye, bu haritada gösterildiği gibi paylaşıldı.
Bu paylaşımda bugün Türkiye’miz sınırları içerisinde kalan Adana, Mersin, Hatay, Antep, Malatya, Maraş ve Urfa Fransa’ya verildi.
Burada Adana apayrı bir özellik taşıyor. Çünkü; Adana da daha yoğun olmak üzere bölgedeki Ermeni nüfusun neredeyse tamamının Sadrazam Talat Paşa döneminde (1915 Nisan) zorunlu iskan (techir) sonucu Suriye, Irak arasında Deyrizor bölgesinde iskan edilmiş olmasıdır.
Her ne kadar Osmanlı için 1. Emperyalist Evren Savaşı bu ateşkes antlaşması ile bitmiş olsa da Mustafa Kemal Türkiyesi için yeni bir yolun başlangıcı olacaktır.
“31 Ekim 1918 tarihinde Adana’da Yıldırım Orduları Gurubu Komutanlığının devir teslim töreninde Alman generali Liman Von Sanders’in “Bizim için artık yapacak bir şey kalmadı, yenildik.” ifadesine, kükreyen bir ses tonu ve edası ile Mustafa Kemal Paşa: “Müttefiklerimiz için her şey bitmiş olabilir, bizim için savaş, ulusal kurtuluş savaşımız şimdi başlıyor” diye cevap verecektir.
İşte böylesi bir ortamda işgale uğrayan bölgede, özellikle Adana’mızda, Fransızlar zorunlu iskânla Suriye-Irak arasına gönderilen Ermenileri Mondors Ateşkes Antlaşması gereği kıllarına bile dokunulmaksızın eski yerlerine ve konumlarına yerleştirmeye başladı.
Elbette hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. 30 Ekim 1918 ile 5 Ocak 1922 arasında geçen yaklaşık dört yıl süresince bölge halkına yapılmadık işkence kalmadı. Bunun için” Ermeni İntikam Tugayı” ve benzeri, örgütler organize edildi.
Bölge halkı ve halk önderleri bu Fransız ve Ermeni zulmüne karşı direnmekten bir an bile geri durmadı. Mustafa Kemal’in önderliğindeki Kuvayimilliye’nin parçası olarak milli mücadeledeki yerlerini aldılar.
Bu duruma tahammül edemeyen Fransızlar ile Ermeniler 10 Temmuz 1922 günü önlerine gelen direnişçi halkımıza etmediklerini bırakmadılar.
Çareyi bu zulüm ve işkenceden kurtulma yolu olarak, bulundukları yerleri terk ederek daha güvenli bölgelere hızla geri çekilme yolunu seçtiler.
Bu geri çekilme, çekilirken direnmenin adına “KAÇ-KAÇ” denildi. Bu sırada binlerce insanımız hayatını kaybetti, işkenceye, tecavüze uğradı.
Tüm bu insanlık dışı uygulamalar halkımızı ve onun örgütlü gücü Kuvayimilliyecileri yıldıramadı.
O günleri, o günlerden beri Adana’da yayınlanan Yeni Adana Gazetesi şu şekilde haberleştirmiş:
“Adana’nın kahraman evlatları, Sinan Tekelioğlu komutasında 500 Kuva-yı Milliyeciler tarafından Toroslar bölgesinde 10 Nisan 1920’de 1. Kavaklıhan, 19-21 Mayıs 1920’de 2. Kavaklıhan Muharebelerinde Fransızları feci bir şekilde mağlup etmişlerdir. Özellikle, Pozantı Karboğaz’da 27 Mayıs 1920 tarihinde 1000 kişilik Mesnil taburunun kahraman 44 Gülekli Kuva-yı Milliyeciler tarafından esir edilmesi ile Fransızlara büyük bir darbe vurmuştur.
27 Mayıs 1920 tarihinde 44 Gülekli Kahramanların esir ettiği Fransız Mesnil Taburu
Bunun sonucu olarak Fransızlar Ankara TBMM hükümeti ile önce 29/30 Mayıs 1920´de 20 günlük ateşkes anlaşması, bunu takiben de 20 Ekim 1921 tarihinde Ankara anlaşması imzalanmıştır.
Ankara Anlaşması gereğince, Adana, 5 Ocak 1922 tarihinde özgürlük ve egemenliğine kavuşmuştur.”
İşte 5 Ocak günleri Adana’mız için hiç unutulmaması gereken bir gündür. İçinde bulunduğumuz, yaşadığımız bu günler, 5 Ocak öncesi günleri hatırlatırcasına Mustafa Kemal Türkiyesi’nin kuruluş değerlerinin yerle yeksan edildiği günlerdir.
5 Ocak günü işte bu nedenle her zamankinden daha fazla önem kazanıyor.
Emperyalistler İşbirlikçiler kaybedecekler. Doğrular kazanacak, Emekçi Halkımız kazanacak!
5 Ocak 2020
Halkın Kurtuluş Partisi
Adana İl Örgütü