Mustafa Kemâl Emperyalizme karşı hâlâ savaşıyor!
“Beni görmek demek, behemehâl yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir.” demişti 78 yıl önce yitirdiğimiz Antiemperyalist Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızın Önderi Mustafa Kemal kendisini fiziken görmek isteyenlere.
Bugün de Mustafa Kemal’i görmek demek; onun mücadelesini ve kişiliğini anlamaktan geçmektedir. Mustafa Kemal kime karşı, kimin için mücadele etmiş, savaşmıştır? Can alıcı soru budur. Bunun yanıtı verilmeden M. Kemal’i anlamak ve onun öncülüğünde elde edilmiş kazanımları korumak mümkün olmayacaktır.
Bu sorunun cevabı bizzat kendisi tarafından verilmiştir. “Efendiler, biz hakkımızı koruyup gözetmek, bağımsızlığımızı emin bulundurmak için genel kurulumuzca, milletin bütünlüğümüzce bizi mahvetmek isteyen emperyalizme karşı ve bizi yutmak isteyen kapitalizme karşı milletin tümüyle savaşmayı caiz gören bir mesleği izleyen insanlarız.” demektedir 1921 Aralık’ında Mustafa Kemal.
Yine ; “Osmanlı hanedan ve saltanatının devam ettirilmesine çalışmak, elbette Türk milletine karşı en büyük kötülüğü işlemekti. Çünkü, millet her türlü fedakarlığı göze alarak bağımsızlığını kazanmış olsa da, saltanat sürüp gittiği takdirde, bu istiklale kazanılmış gözü ile bakılamazdı. Artık, vatan ve milletle hiçbir vicdan ve fikir bağlantısı kalmamış bir sürü delinin, devlet ve milletin istiklâl ve haysiyetinin koruyucusu mevkiinde bulundurulmasına nasıl göz yumulabilirdi?”demektedir Padişahlık-Saltanat için.Bu kadar açıktır O’nun için düşman ve dost cephe.
Mustafa Kemal’in “en büyük eserim” dediği Cumhuriyet, Emperyalizme ve Saltanat’a, yani uluslararası Finans-Kapitale ve Osmanlı Tefeci-Bezirgânlığına karşı savaşla doğmuştur. Hikmet Kıvılcımlı’nın deyimiyle; “Türkiye’de Cumhuriyet’in anlamını yücelten ve kutsallaştıran, Mustafa Kemal’in hiç hayale kapılmaksızın pek açık belirttiği, o her iki irtica cephesinde, her iki gericilik cephesinde başardığı savaştır.”
İşte bu nedenle, temeli bağımsızlığa dayanan Cumhuriyet, “Saltanat kazanını devirip, emperyalizmin ateşini Türkiye’de söndürdüğü için”, bir Millî Kurtuluş yaratmıştır.
Bu milli kurtuluş aynı zamanda emperyalizme karşı dünyada başarıya ulaşmış ilk halk savaşıdır. Bu nedenle birçok mazlum ülkeye ve halka örnek olmuştur. Emperyalizmin halkın inancı ve kararlığıyla yenilgiye uğratılabileceği bu zaferle artık kanıtlanmıştır. Böylelikle Birinci Kurtuluş Savaşı’mız ve önderi Mustafa Kemal, emperyalizme karşı mücadele eden mazlum halklara umut ve örnek olmuştur.
Oysa bugün ölümünden 78 yıl sonra ne Türkiye O’nun bıraktığı Türkiye’dir, ne de Cumhuriyet O’nun bıraktığı Cumhuriyet’tir. Öyle bir aşamaya gelip dayanmıştır ki devran, Birinci Kurtuluş Savaşı’mızın neredeyse tüm kazanımları yitirilmiş durumdadır. Mustafa Kemal’in ömrünce mücadele ettiği Ortaçağcı gericilik bugün Türkiye’de iktidardadır. Tefeci-Bezirgân Sermayenin siyasi temsilcisi AKP’giller’in iktidarında ülkemizin siyasi bağımsızlığı da tamamen AB-D Emperyalizminin ellerine teslim edilmiş durumdadır. Laiklik, özellikle eğitim alanında yerle bir edilmiş, üniversiteler bilimden uzaklaşmış, ordu dağıtılmış ve ülkemizin tüm maddi kaynakları yerli -yabancı Parababalarının emrine sunulmuştur.
Dahası 1919’da Mustafa Kemal’in dâhiyane önderliğiyle yırtılıp atılan Sevr Antlaşması, bugün yine uygulanmaya sokulmak istenmektedir. ABD ve Avrupa Birliği Emperyalistleri ile onların Türkiye’deki hain işbirlikçi güçleri tarafından adım adım ülkemiz yok edilme sürecine getirilmiş durumdadır. Artık Türkiye, her yanında bombaların patladığı, ölüm haberlerinin sıradanlaştığı ve ulusal sınırları olmayan bir ülke haline getirilmiştir. Emperyalistler, Yugoslavya’yı, Irak’ı, Afganistan’ı, Libya’yı ve en son Suriye’yi paramparça ettikten sonra, sıranın Türkiye’ye geldiğini de ilan etmişlerdir.
Bugün bu gidişata dur demenin tek yolu; İkinci bir Kurtuluş Savaşı vermektir. Bu savaş, başta İşçi Sınıfımız gelmek üzere aklı ve bilimi kendisine rehber edinmiş devrimci, yurtsever insanlarımızın kararlı ve örgütlü mücadelesidir. Bu mücadele bugün Mustafa Kemal’in “Bağımsızlık benim karakterimdir” şiarıyla davranan Halkın Kurtuluş Partisi saflarında sürmektedir.
“İkinci Kuvayimilliyecilikte, cephe ne denli baş döndürücü, strateji ve taktik ne denli karmakarışık, hedef ne denli güç anlaşılır olursa olsun, Birinci Kuvayimilliyeciliğin devrimci, kutsal Mustafa Kemal gelenekli CUMHURİYET BAYRAĞI başımızdadır.”
Bizler bugün bu bayrak altında Emperyalizme ve Ortaçağcı gericiliğe karşı savaşıyoruz ve nihai kurtuluşa kadar savaşmaya da devam edeceğiz.
Ya İstiklal, Ya Ölüm!
Yaşasın Tam Bağımsız Türkiye!
10.11.2016
Halkın Kurtuluş Partisi
Genel Merkezi