Site rengi

Tasarım

Real İşçileri: “Nakliyat-İş’le beraber direneceğiz”

08.02.2019
1.186
A+
A-

Yıllardır gasp edilen hakları için direnen Real İşçileri mücadelelerine kararlılıkla devam ediyorlar. Kurtuluş Yolu gazetesi olarak direnişteki Real Market işçilerinin eylemlerine katıldık ve direnen işçiler ile röportaj yaptık.

Real İşçileri ile yapılan röportajın bant çözümüdür:

Kurtuluş Yolu: Merhabalar, direniş sürecinizi ve bu süreçte yaşadıklarınızı bize anlatabilirmisiniz?

Real Market İşçisi Şenol Ağca: Ben 17 yıl Real’da çalıştım. Bu eylem sürecinde çok şey öğrendik. Bize bu süreçte destek veren Nakliyat-İş Sendikasına teşekkür ederek sözlerime başlamak istiyorum. Biz yaklaşık 2 yıldır direnişimize devam ediyoruz. Direnişimizi İşçi Sınıfı’na değer veren Nakliyat-İş’le birlikte devam ettiriyoruz. Direnişimizin başından itibaren bizim yanımızda Nakliyat-İş var, diğer bütün sarı sendikalar yok. Sarı sendikalar bize hiçbir zaman destek olmadılar. Bizim örgütlü olduğumuz Tez-Koop İş Sendikası, bizden aidat almaktan başka hiçbir şey yapmadı. Yanımızda olmadılar. Mücadelemiz şu an 2 yıla yaklaştı ve devam ediyoruz hala.

Kurtuluş Yolu: Peki, bu direniş boyunca yaptığınız eylemlere yönelik olumlu veya olumsuz geri dönüşler oldu mu?

Şenol Ağca: Olumlu çok az oldu. Ama olumsuz tepki oldukça fazla oldu. Baskılara maruz kaldık. Bizleri ezmek için ellerinden geleni yaptılar. Polisin gazını yedik. En başta vatandaşına sahip çıkmayan bir devleti gördük. Ondan sonra ikiyüzlü siyasetçileri gördük. İşçi Sınıfı bu ülkede her zaman eziliyor ve böyle devam ettiği sürece ezilecektir de.

“Devletin mahkemeleri benim hakkımı gasp etti”

Ben muhafazakâr bir insandım. Ama kendine muhafazakâr diyen insanların çalmaktan çırpmaktan başka hiçbir şey yapmadıklarını gördüm. Ben bu süreçte çok şey gördüm. Ezilen kendim olduğum için ezilenleri gördüm. Hakları gasp edilenleri gördüm. Ben olaya bütünüyle bakmak istiyorum. Ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım. Ama benim ülkemde Suriyelilere verilen destek bana verilmiyor. Niye bunu söylüyorum. Çünkü devletin mahkemeleri benim hakkımı gasp etti. Benim hakkımı vermeyen hırsız patronlar mahkemeleri tıkayabiliyor. İflas masasında şu an beş kuruş para yok. Nasıl alacağız biz bu hakkımızı. Ben buradan ülke yönetimine soruyorum. Cumhurbaşkanına soruyorum. Ben bu ülkenin vatandaşıyım. Nasıl ben bu hakkımı alacağım? Benim yanımda kim duracak? Şu ülkede bir işçinin, emekçinin hak gaspına uğraması ne demek?

“İş yerine girdiğimde 23 yaşındaydım, şu an 40 yaşındayım”

Şu an devam eden işçi direnişleri var. Bu işçileri baskı altına alıyorlar. Güllük gülistanlık göstermek için ellerinden geleni yapıyorlar. Uzel işçileri, Tüvtürk işçileri, Makro işçileri, Real işçileri ve birçok işçi kesimi şu an baskı altında. Kriz var diyerekten, krizi yaratanlar kendileri ama işçilere mal eden yine kendileri. Bu işçiler ne yapsın? Ben 17 aydır direniyorum. Hakkımı istiyorum. İşyerine girdiğimde 23 yaşındaydım. Şu an 40 yaşındayım. Başka bir yere gittiğimde bana iş vermiyorlar. Ne yapacağım ben? Ben bu hakkımla ev alacaktım. Ben bu hakkımla çoluk çocuğuma bakacaktım.

“Nakliyat-İş’le beraber direneceğiz”

Ben bu hakkımı almak için elimden geleni yapacağım. Direneceğiz, alacağız. Bu Parababalarına, hırsızlara, namussuzlara ve hak gaspı yapanlara karşı mücadelemizi devam ettireceğiz. Sarı sendikalara karşı mücadelemizi devam ettireceğiz. Nakliyat-İş’le beraber direneceğiz. Bu direniş sadece bizim direnişimiz değil bütün İşçi Sınıfının direnişidir.

Kurtuluş Yolu: Merhabalar, direniş sürecinizi ve bu süreçte yaşadıklarınızı bize anlatabilirmisiniz?

Real Market İşçisi Ayşe Yaşar:Ben 11 yıldır Real Market’te çalıştım. 11 yıl boyunca her ay sarı sendika Tez-Koop’a aidat ödedik. Biz 18 aydır direnişimize devam ediyoruz. Bu süreçte hiçbir allahın kulu gelip şu zaman hakkınızı alacaksınız demedi. Ve hiçbir cevap gelmedi. Sonrasında Nakliyat-İş’le yollarımız kesişti. Ve 18 aydır direniyoruz. 11 senemi verdiğim Real Market’en haklarımızı almak için şu anda boykot yapıyoruz. İki çocuk annesiyim. Anneyim, işçiyim. Nakliyat-İş ve Ali Rıza Başkan sayesinde haklarımızı alacağımıza inanıyorum.

“Halkın desteğini bekliyoruz”

 

Kurtuluş Yolu: Peki, bu direniş süresinde kasa kilitleme eylemleri yapıyorsunuz, bunların etkileri nasıl oluyor?

Ayşe Yaşar: Haklarımızı almak için sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. Bunun için kasa kilitleme eylemleri yapıyoruz. Biraz öncede Media Markt’ta kasa kilitleme eylemi yaptık. Bu eylemlere halkın desteği oluyor. Bize destek veriyorlar. Biz de onların daha fazla desteğini bekliyoruz. Daha çok bizim yanımızda olsunlar. Media marketlerden, Metro marketlerden alışveriş yapmasınlar. Nakliyat-İş sayesinde biz haklarımızı alacağımıza inanıyoruz. Sonuna kadar devam edeceğiz. Metro market bunu bilsin. Direne, direne kazanacağız.

Kurtuluş Yolu: Merhabalar, direniş sürecinizi ve bu süreçte yaşadıklarınızı bize anlatabilirmisiniz?

Real Market İşçisi Kader İpek:Ben 17 yıl Kartal Real mağazasında çalıştım. 18 aydır da Nakliyat-İş Sendikası öncülüğünde direnişimiz devam ediyor. Ben bir çocuk annesiyim. Çalışırken çok sıkıntılar çektim. Ben 18 aydır çocuğumu hep birilerine bırakarak direnişe geliyorum. 10 yaşında bir kızım var benim. Yaklaşık bir buçuk yıldır yalnız başına hayatını idame ediyor. Çünkü ben onun geleceği için buradayım. Çalıştığım 17 yılının hakkını almak için buradayım. Bu davamdan vazgeçmeyeceğim. Kazanana kadar Nakliyat-İş öncülüğünde direnişime devam edeceğim.

“Tez-Koop İş’in ihanetini kabul etmiyoruz, affetmiyoruz”

 

Kurtuluş Yolu: Peki, bu direniş süresinde sizlere destek verenler oldu mu?

Kader İpek:Bizim direnişimiz boyunca bize destek veren Nakliyat-iş Sendikası ve yöneticileri oldu. Halkın Kurtuluş Partisi oldu. Ben hepsine sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Bizler isterdik ki örgütlü olduğumuz sendika bize destek versin. Diğer sendikalar da destek versin. Ama maalesef onlar bizleri görmüyorlar. Bize yurt dışından dahi birçok sendika destek verirken, Türk İş’e bağlı Tez-Koop İş bize destek olmadı. Olmadığı gibi birde direniş kırıcılığı yaptı. Bizler onların ihanetlerini asla kabul etmiyoruz, affetmiyoruz. Her platformda sarı sendikacılığa karşı mücadele ediyoruz.

Kurtuluş Yolu: Merhabalar, direniş sürecinizi ve bu süreçte yaşadıklarınızı bize anlatabilirmisiniz?

Real Market İşçisi Nihal Akbaş:Yaşadığımız süreç çok sancılı bir süreçti. Haklarımızı alamadık işten ayrıldıktan sonra. Kayserili bir şirket aldı çalıştığımız şirketi. Bu süreçte biz istediğimiz haklarımızı elde edemedik. Elde edemediğimiz gibide bu şirket iflas sürecine girdi. İflas sürecine girdikten sonra da Metro bize resti çekti. Resti çektikten sonra bize destek çıkılmadı hiçbir konuda. Başvuru yaptığımız birçok yer oldu. Ama hiçbir şekilde sesimizi duyan olmadı.

Kurtuluş Yolu: Peki, bu direniş süresinde kasa kilitleme eylemleri yapıyorsunuz, bunların etkileri nasıl oluyor?

Nihal Akbaş:Bazı insanlar gerçekten çok duyarlı. Elinden geleni yapıyorlar. Gelip soruyorlar, yardımcı olmaya çalışıyorlar. Ama belli bir kesim var çok duyarsızlar. Ama bilinçli olan insanlar her zaman yardımcı olmaya çalışıyorlar.

Kurtuluş Yolu: Peki, bu direniş süresinde örgütlü olduğunuz sendika size destek çıkmadı. Nakliyat-İş’le birlikte direniş yürütüyorsunuz. Bu süreci anlatır mısınız ve direniş boyunca size destek verenler oldu mu?

Nihal Akbaş:Tez-Koop iş bize destek çıkmadı. Bizde Nakliyat-İş ile iletişime geçtik ve bu direniş onların sayesinde devam ediyor. Birçok kuruluş bize destek oldu. Nakliyat-İş öncülüğünde direnişimiz devam ediyor. Biz mücadeleyi bırakmayacağız. Haklarımızı alana kadar direneceğiz.

Kurtuluş Yolu: Merhabalar, direniş sürecinizi ve bu süreçte yaşadıklarınızı bize anlatabilirmisiniz?

Real Market İşçisi Yaşar Kara:Aslında sürecin başlangıcından durumu izah etsek daha kolay olacak her halde. Takip edenlerin bu direnişi daha iyi algılayabilmeleri için. Real’ler bilindiği üzere Türkiye’de çok fazla bilinmemesine rağmen metre karece büyük olan ve belli elif noktalarda bulunan mağazalar. Alman Metro grup bünyesine bağlıydı bunlar ta ki 2014 yılında devredilene kadar. Yani o zamana kadar burada direnişte olan arkadaşların hepsi işe girişlerini Metro AG’ye bağlı yapıyorlar. Daha sonra Metro Türkiye’den ayrılma kararı alıyor. Ondan dolayı da Real’i devredeceği bir şirket arayışına giriyor. Bu şirketin adı da Beğendik. Biz 2014’ün Haziran ayında Beğendik şirketine devrolduk.

Devir sürecinde şöyle bir durum söz konusu. Biz birde Real sürecindeyken Türk İş’e bağlı Tez-Koop İş’e üyeydik. Sadece Real’lerde değil bütün perakendecilik sektöründe yaklaşık 50 bine yakın üyesi var bunların. Yani Real’de örgütlü olduğu işletmelerden biriydi. Devir sürecine kadar bizim daha önceki yaptığımız toplu sözleşmeler olsun, işyeri koşulları olsun bunlarla alakalı zaten biz Tez-Koop İş’e tepkiliydik. Devir sürecinde de bizim olumlu bir şekilde bu süreci atlatacak hiçbir katkı sağlamadıkları gibi, devirden sonrada yani direniş başlamadan öncede nasıl bir çıkış yolu bulacağımızı sorduğumuzda bizi yasal süreçlere yönlendirdiler.Bir avukat ile bizi kendilerince ikna etme çabalarına girdiler.

Biz tabi ikna olmadığımız için bu iflas sürecinden sonraki süreçte bir çıkış yolu aramaya koyulduk. Ne yaparız ne ederiz derken, Nakliyat-İş ile daha önceden tanışmışlığı bir arkadaşımızın aracılığı ile görüştük. Aramızdan bazı arkadaşlarla Nakliyat-İş genel merkezine gittik. Orada Nakliyat-İş Sendikası Başkanı Ali Rıza Küçükosmanoğlu, sendika yöneticileri ve avukatları ile bu konuyu enine boyuna tartıştık. Orada bir yasadan haberdar olduk. Ali Rıza başkan söylemişti. Neydi bu yasa: 1475 nolu yasanın 14. Maddesi. Yasa 1475 olarak kalkmış ama 14. Maddesi hala devam ediyor. Bu 14. Maddenin içeriğinde de şu var: İşçi alacaklarından devreden ve devralan sorumludur diyor. İşte bu yasayı bize söylemişlerdi orada. Bizim bu yasadan daha önce haberimiz yoktu. Bu yasa bize şunu gösterdi. Real’ler ve Media Markt’lar Metro AG’ye bağlı, bu durumda bizi mağdur eden de Metro’dur. Metro burada ben Real’i devrettim kurtuldum gözüyle bakıyor. Ama yasada diyor ki; Tüzel kişiliğin aralanması ilkesi ile senin diğer şirketlerin de bu işten sorumludur. Bununla ilgili zaten Prof. Dr. Fevzi Şahlanan’da bilirkişi raporu yazdı. Yargıtay dairesinin konuyla ilgili emsal kararları var.

Biz bunları Metro’ya defalarca söyledik. Bu yasa sizi bağlıyor. Bizim haklarımızı ödemekle mükellefsiniz. Sonra arkasından bilirkişi raporu yazıldı. Bunu da gönderdik. Yargıtay emsal kararlarını söyledik. Siz açık açık Türkiye Cumhuriyeti’nin yasalarını çiğniyorsunuz dedik. Bunun yanında biz suç duyurularında da bulunduk ama hiçbiri kâle alınmıyor.

Bunların dışında biz buralarda eylemler yapıyoruz. Bildiri dağıtıyoruz. Bunları yaparak halkta farkındalık yaratmamız gerekiyor. Neden çünkü biz bir sendikal mücadeleye başladık Nakliyat-İş’le birlikte. İşte bu yüzden insanlara bir şeyler anlatmamız gerekiyor. Ama bu süreçte bize ne dediler. Siz bizim adımızı lekeliyorsunuz alın size dava. Sosyal medyada adımızı kullanıyorsunuz alın size dava. Yok, yerimizi işgal ediyorsunuz, böyle kaldırım alanı var mağaza önünde. Belediye alanı olmasına rağmen kendi alanımız diye bizim hakkımızda suç duyusunda bulunmuşlar. Bu tarz salak saçma şeylerin içine giriyorlar. Biz de diyoruz ki; bu işten sıyrılmak istiyorsanız, Türkiye Cumhuriyeti’nin, İş kanunlarında yazanları yerine getirin. Biz de hak ettiğimizi yani yıllarımızın karşılığını alalım. Bir an önce siz safınıza biz safımıza devam edelim. Çünkü hayatımız yıllardan beri birikmiş olan bu tazminatımıza bağlı. Çünkü bundan sonra kimsenin bir yerde çalışacağının bir garantisi yok. 40’lı yaşlardan sonra Türkiye’de iş bulma durumu özellikle krizin olduğu şu dönemde iş bulmak mümkün olmuyor. Bundan dolayı 15-20 yıllık birikmiş hakkımızı niye bir hırsıza hibe edelim. Etmek zorunda değiliz.

 

“Mücadelemiz mağdur edilmiş birçok insanda cesaret doğurdu”

 

Öte yandan biz bu haklı mücadelemizi sürdürürken yıllarca mağdur edilmiş birçok insanda da cesaret doğdu. Nasıl mı? OHAL sürecinde neredeyse bir bildiri açıklamak dahi yasak hale gelmişti. İşçi haklarını anlatmasına rağmen bir terörize ortamı yaratıyormuş gibi davranılıyordu. Biz bu süreçte Nakliyat-İş’in izlediği doğru eylem şekilleri ile tamamen meşru zemine dayandırarak ilerlediğimiz için her hangi bir olumsuz durum yaşamadık. Gittik mağazalar içerisinde, AVM’ler içerisinde basın açıklamaları yaptık. Kasa kilitleme eylemi yapıyoruz. Farkındalık devam etsin diye. Bu eylemleri sabote etmek için karşı ataklar da devam ediyor. Muhalif görünenlerin, bu işi çözmesi gereken siyasilerin, devletin bu işi görmezden geliyor olması, medyanın tekelleşmesinden dolayı Türkiye’deki işçi direnişlerinin görülmemesi ya da sembolik bazılarının gösterilmesi. Biz bunları biliyoruz ve ondan dolayı kendi çıkış yolumuzu kendimiz bulmaya çalışıyoruz.

Çünkü biz bir eylem yapıyoruz. O bir anda bir kararla, tepeden gelen bir kararla engelleniyor. Bizim kapıda durmamızı engelliyorlar, bizde alıverişten doğan hakkımızı kullanıyoruz ve kasa kilitleme eylemleri yapıyoruz. Bunun devamı gelecek. Metro burada kapıya kilit vurarak, hakkımızda dava açarak bu işin içinden sıyrılamaz. Sıyrılmaması için elimizden geleni yapacağız. Biz haklı mücadelemizde devam ediyoruz.

 

“Bütün HKP üyelerine sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz”

 

Kurtuluş Yolu: Peki, bu direniş süresinde sizlere destek verenler oldu mu?

Yaşar Kara:Bu direnişte kimler bize dost kimler bize düşman dersek. Az önce söylediğimiz gibi medyası düşman, siyasileri düşman, daha üst kademeler düşman. Biz bunları karşımıza gönderdikleri kolluk kuvvetlerinden anlıyoruz. Dostlarımıza bakacak olursak ise; bir kaç muhalif ve İşçi Sınıfı mücadelesini sahiplenen sayılı noktalardan destek geliyor. Siyasi anlamda da Halkın Kurtuluş Partisi’ne biz sonsuz teşekkür ediyoruz. Gerçekten minnettarız. Bunu övmek için söylemiyorum çünkü başlangıçtan ta bu geldiğimiz noktaya kadar her anlamda onların desteğini görüyoruz. İmkânlarının kısıtlı olduğu ve her yerde kısıtlandıklarını biliyoruz ama buna rağmen bizim yanımızda olmaları bize ve İşçi Sınıfına umut vermeye devam ediyor.O anlamda bütün Halkın Kurtuluş Partisi üyelerine sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz. Kazanan İşçi Sınıfı olacak bunun kaçış yolu yok yani.

“İşçi sınıfında bir inanç, bir kararlılık doğuyor”

Burada Real işçisinin kazanmaması için her türlü çabayı gösteren o kokuşmuş sarı sendikacılar, 10 binlerce hatta 100 binlere dayanan paralarla o koltukları işgal edenler, burada Real İşçileri kazandıktan sonra, Türkiye’de devam eden birçok direniş kazandıktan sonra onlar orada artık oturamayacak hale gelecekler. Çünkü İşçi Sınıfında bu krize rağmen yapılan eylemler dolayısıyla bir inanç bir kararlılık doğuyor. Bu güçler bir araya gelir birleşirse artık sarı sendikacıların yiyeceği ekmek yok bu topraklarda. Biz buna inanıyoruz. Bugün gerçekleşmese de önümüzdeki günler bunun habercisi. O anlamda da biz mücadeleyi asla bırakmayacağız. Enseyi karartmayacağız. Direne, direne kazanacağız.

ETİKETLER: