Soma Katliamı’nın alt düzeydeki katilleri ikişer ikişer salıverilmeye başlandı
13 Mayıs 2014 günü gerçekleşen ve 301 Madencinin katledildiği Soma Maden Katliamı davasının beşinci duruşmasının son oturumu 25.12.2015 günü Akhisar Ağır Ceza Mahkemesinde yapıldı.
Duruşmanın başlangıcı sakindi. Öyle ki, Mahkeme Başkanı her duruşmaya başlarken okuduğu ve madenci aileleri ve dinleyicilere gözdağı niteliğindeki; “mahkemenin düzenine ilişkin kurallarla uymayanların karşılaşacağı yaptırımlar” listesini bugün okumadı.
Bunda bir “hayır”(!) vardı. Ve duruşmanın bitirildiği akşam 20.15 sıralarında yargıcın bugünkü “sakinliği” anlaşıldı. Tutuklu sekiz sanıktan ikisi salıverildi!
Dördüncü duruşmadan bu yana dosyaya gelen belgeler, beşinci duruşmanın yedi oturumunda dinlenen ve bir kısmı bizzat katliamdan sağ çıkmış mağdur ve tanıkların anlatımları, dosyadaki yedi ayrı bilirkişi raporu Soma’da yaşananın açık bir katliam olduğunu gösterdiği halde, savcının talebi ve mahkemenin de kabulü ile iki vardiya amiri Hilmi Kazık ve Yasin Kurnaz tahliye edildi. Bir sonraki duruşma 16 Şubat 2016 tarihine bırakıldı.
Tahliye kararının ardından salondaki ailelerin tepkileri çok sert oldu. “Böyle adalet olmaz”, “Çocuklarımı babasız bırakanları serbest bırakamazsınız” diyerek ailelerden bir kısmı kürsüye yürüdü. Mahkeme heyeti de hızla salonu terk etti.
Ailelerin yürek parçalayıcı feryatları duruşma salonunun dışında da devam etti.
Dosyadaki delillere göre; katliamdan önce yoğun bir üretim baskısının bulunduğu, iş güvenliği önlemlerinin alınmadığı, İş Müfettişlerinin denetimlerinde ocağın içine bile girmedikleri, günlerdir kızgın kömür çıkartıldığı, havalandırma ve kaçış yollarının bulunmadığı, olası kazalara karşı acil eylem planlarının olmadığı, dolayısıyla da katliamın göz göre göre geldiği ve hiçbir önlem alınmadığı çok açıktır.
Dosyanın bu haliyle, yargılanan tüm sanıkların durumları daha da ağırlaştığı halde, iki Güvenlik Vardiya Amiri’nin tahliye edilmesi, “hayra alamet” değil. Bugün ikisini tahliye ettiler, ilerleyen duruşmalarda diğerlerini de iki iki, üç üç bırakacaklar gibi.
Zaten sanıkların vekilleri katliamı, kendilerinin dışında gerçekleşen bir “sabotaj” şeklinde kabul ettirmeye çalışmaktalar ve savunmalarını bu kurguya göre geliştirmekteler. Sonuçta 301 madencinin katledilmesini “faili meçhul” bırakmayı amaçlamaktalar.
Bu yargılamadan adaletli bir sonuç çıkmayacağı çok açık. Asıl yargılanması gerekenler ellerini kollarını sallayarak dolaşıyorlar. Katliamın yaşandığı Kömür Ocağını bu patrona peşkeş çekenler, yoğun üretim baskısı ile buradan çıkartılan tonlarca kömürü oy avcılığında kullananlar, daha katliamdan birkaç hafta önce burası için “dünyanın en modern ve en güvenlikli maden ocağı” diye açıklama yapanlar yargılanmıyorlar.
İşte bunun için bizim her duruşma açtığımız “Soma’nın Katili Tayyipgiller’in Bekçiliğini Yaptığı Sömürü Düzenidir” içerikli pankartımızı iki ekip polisle takip ediyorlar ve bu pankartı asan, indiren, taşıyan yoldaşlarımıza davalar açıyorlar. Bugüne kadar yapılan dört duruşmanın dördü içinde de soruşturma açtılar. İlk davamız 21 Ocak 2016’da Akhisar 1. Asliye Ceza Mahkemesinde görülecek.
Çünkü bu pankart gerçek suçluların ve yargılanması gerekenlerin kimler olduğunu gösteriyor.
Soma Davası’nın kaderi, diğer toplumsal içerikli davaların başına gelenlerden farklı olmadı maalesef. İlk duruşmadaki yoğun ilgi, her duruşma azaldı. Tıpkı diğer Gezi Şehitlerimizin davalarında olduğu gibi…
Ancak bizler HKP olarak, bu duruşmaların sonuna kadar takipçisi olduk, olacağız. Duruşma salonlarında hukukçularımızla, salon dışında bayraklarımız ve pankartlarımızla İşçi Sınıfımıza ve Devrimci Yoldaşlarımıza sahip çıkmaya devam edeceğiz. 26.12.2015
Halkın Kurtuluş Partisi
İzmir İl Örgütü