Tayyipgiller’in vurgun, ihanet ve zulüm düzenini alaşağı edecek gerçek bir halkçı muhalefetin oluşmasının önündeki en büyük iki engel
Tayyipgiller’in vurgun, ihanet ve zulüm düzenini alaşağı edecek gerçek bir halkçı muhalefetin oluşmasının önündeki en büyük iki engelden birincisi:
Aslında danışıklı dövüş yapan Sorosçu Kemal ve avanesinin Yeni CHP’sinin yalandan muhalefetçiliğidir.
İkincisiyse:
Sol ortamı “Eski Devrimci” denen, işi bitmiş, yüreği ve fedakârlığı yetmediği için çoktan havlu atıp düzene karşımış, her türden ve boydan moloz yığınlarının kaplamış olmasıdır…
Birincisinden başlayalım:
Herkesin bildiği gibi, CIA, MOSSAD ve Fethullah üçlüsünün organizasyonunda gerçekleştirilen bir kaset operasyonuyla, TESEV’ci-Sorosçu Hacı Kemal (Umre Hacısı), CHP’nin başına konduruldu.
Bu Sorosçu dolapçı, hiç soluk almadan işe girişerek CHP’de ne kadar Mustafa Kemal Gelenekli, Eski CHP’ye iyi kötü bağlı, yurtsever yönetici varsa, hepsini tasfiye etti. Yerlerine de tamamen kendi meşrebindeki yani Amerikanofil, laiklik diye bir derdi olmayan, kafa yapısı AKP’yle HDP’nin bileşkesinden oluşan, Mustafa Kemal düşmanı kişileri yerleştirdi.
TR-705, Pontusçu Ortaçağcı Bekaroğlu, Ermeni Soykırımı Emperyalist Yalanıyla kafayı bozmuş Selina Doğan benzeri, Gerçek CHP’yle zerrece ilgisi olmadığı gibi ona düşman olan şahıslardan meydana gelmiş bir yönetim kurdu.
Bu CHP’nin de görevi, TESEV’in ve Soros’un Türkiye’ye biçtiği rol, daha doğrusu CIA’nın Türkiye’ye biçtiği rol neyse öyle bir Türkiye’yi yaratmak için çalışmak olacaktı. Nitekim aynen bunu yapıyorlar…
Tabiî Meclisteki diğer Amerikancı Üçlünün de görevi aynıydı. Başta Kaçak Saraylı’nın AKP’giller’i gelmek üzere MHP’sinin de, HDP’sinin de görevi ABD’nin BOP’unu ve Yeni Sevr’i hayata geçirmekti. TESEV’ci Hacı Kemal’in işte asli görevi de budur.
O zaman bunların tamamı bir ihanet senaryosunun farklı rollerdeki oyuncularıdır. Bunların sahipleri de, oynatıcıları da, ellerindeki senaryo da aynıdır. Farklı olan sadece kendilerine düşen roldür…
İşte bunu, ne yazık ki CHP’li kardeşler de bir türlü anlayamıyor, kavrayamıyor. Çünkü, Ortaçağcı Medrese Skolastiği onların da zihninde hasar oluşturmuştur. Tıpkı Tayyipgiller’in “hülooğğ”cuları gibi, bunlar da artık akıllarını özgürce kullanmaktan ve gerçeklere ilgi ve değer vermekten çoktan kopmuşlardır, uzaklaşmışlardır…
Daha önce de defalarca söyledik; Yeni CHP’nin sahip olduğu kitle gücünün onda birine sahip olmuş olsaydık, AKP’giller’in Hırsızlar İmparatorluğunun yerinde çoktan yeller eserdi.
Gerçek bir muhalefet nasıl bir tutum alır, AKP’giller’e karşı?
Her şeyden önce bunların bir normal siyasi parti olmadığını, Amerika’nın emrinde çıkar amaçlı bir suç örgütü olduğunu ve bugüne dek akçeli suçlar, vatana ihanet suçu ve savaş suçu da dahil olmak üzere binbir suça bulaşmış mücrimler topluluğu olduğunu ortaya koyar. Kanıtlarıyla, bir bir somut olaylarıyla… Halka durup dinlenmeden her türlü metot ve biçim altında anlatır bunları. Bunlar meşruiyetten yoksundur, der. Bunların yeri iktidar değil, hukuka bağlı, tarafsız mahkemelerin önüdür, der.
Bunlar için yapılması gereken, işledikleri binbir suçun, ki bunlara Laik Cumhuriyet’i yıkmak da dahildir, Anayasayı ortadan kaldırmak da dahildir, hesabını sormaktır. Başka türden bir ilişki asla kurulamaz bunlarla…
Fakat Sorosçu Hacı Kemal ve avanesi ne yapıyor?
Bunlarla ağzı kulaklarında Meclis odalarında geyik muhabbetleri…
Bir iki de yalandan gak guk…
Yani halkı kandırmak için maç idare etme…
Bu gerçeği görebilmek için, ille de bizim gibi Marksizm-Leninizmin yüce teorisine sahip olmak şart değildir.
İşte aklını az çok, çeyrek düzeyde de olsa kullanabilen Mine Kırıkkanat bile, Merdan Yanardağ’ın Tele 1’inde aynen şunları söylüyor. Hem de Yeni CHP’yle HDP arasında salıncak siyaseti yapan Merdan Yanardağ’ın yüzüne karşı…
“Asıl muhalefet etmesi gereken kişiler kimlerdi?
“Bizim, bizi temsil etsin diye maaşlarını ödediğimiz, Meclise gönderdiğimiz Cumhuriyet Halk Partisi’nin ana muhalefeti teşkil ettiği muhalefetti. Cumhuriyet Halk Partisi tek muhalefet şu anda çünkü HDP milletvekillerinin büyük bir bölümü şu anda hapishanede.
“Dolayısıyla bu referandumda Cumhuriyet Halk Partisi çok önemli bir tren kaçırmıştır. Bunun altını çizmek zorundayım.
“Kim ne derse desin, ben Cumhuriyet Halk Partisi’nin muhalefetinden hiç memnun değilim. Hatta hiç muhalefet yapamadığını söyleyebilirim. Bunun müsebbibi de Cumhuriyet Halk Partisi içinde son derece değer verdiğim, saygı duyduğum ve çalışmalarına saygılı olduğum insanlar var.
“Fakat bir yönetim kademesi var ki; örneğin Kılıçdaroğlu iyi insan, hoş insan vs. ama biliyor musunuz, Ankara’dan İstanbul’a yürüyüşünü ben çok tuttum. Ama aslında yürümesine gerek yoktu.
“Referandum gecesi eğer bir sandalye çekip Yüksek Seçim Kurulu’nun önüne otursaydı, yürümek zorunda kalmayacaktı.
“Bize diyor ki, efendim işte kaos çıkardı, millet akardı bilmem ne, kan dökülürdü…
“Kusura bakmasın ama artık o büyük hile yapıldıktan sonra kan dökülse de dökülmese de o riski almak zorundaydı. Orada işte maalesef bir basamak atlandı. Ve o basamak atlandığı için Türkiye bugün yurtdışında pek çok ülkenin şantajına maruz kalarak o basamağı atladığı için tepetaklak gidiyor. Tepetaklak gidiyoruz, söyleyeceğim budur.” (https://www.youtube.com/watch?v=0GudqLppIjo)
Demek ki, CHP’nin bugüne kadar yaptığı sözümona muhalefet, AKP’giller’i, bedene konan kara sineğin verdiği rahatsızlık kadar olsun rahatsız etmemiştir.
İşte bunu, burjuva dünya görüşüne sahip bir yazar söylüyor…
Ama kadın, gerçeğe ulaşma derdinde. Gerçeği görüp onu aktarma derdinde. Bu sebeple de, CHP’nin muhalefetçilik oyunu oynadığını sezebiliyor en azından.
Tabiî gerçeğin tam olarak aslıysa; CHP’nin de tıpkı AKP’giller gibi ve Meclisteki diğer burjuva partileri gibi Amerika tarafından oynatıldığıdır. Bir burjuva yazardan bu kadarını görmesini de bekleyemeyiz.
Fakat en azından Tele 1’in duayeni ve ABC’nin “Keskin Kalem”inden çok daha net gördüğü apaçık ortadadır.
Keskin Kalem, “Taksim Manifestosu”, “Maltepe Manifestosu” diyerek kimsenin aksini savunmayacağı, harcıâlem görüşlerden derlenmiş ibarelerden oluşan bildirgelerine güzellemeler düzerken; bu kadın CHP’nin hiç muhalefet yapmadığını söylüyor.
CHP bundan sonra ne yapar? Nasıl bir muhalefet rolü oynar? diyenlere daha önce de söylediğimiz gibi, İsmet Paşa’nın ünlü deyişiyle karşılık vermek gerekir:
“Bugüne kadar ne yapmışsa aynen onu…”
Sorosçu Hacı’nın ve avanesinin bu Yeni CHP’sine karşı alınması gereken devrimci tutum, onların karşıdevrimci içyüzlerini kanıtlarıyla ortaya sererek, kendilerine umut bağlamış içtenlikli insanlarımıza göstermek olmalıdır.
Biz, ve ne yazık ki sadece biz bu devrimci görevi yapıyoruz. Layıkıyla hem de…
Bizim dışımızdaki tüm sözümona solsa, Sahte Sol oldukları için, Amerika’nın Sol Tabelalı Şark Ekspresinde yer aldıkları için, sadece sanki onlardan böyle bir talepte bulunmuş gibi, Sorosçu Kemal’in Yeni CHP’sine akıl vermekle meşgullerdir.
Daha önce de söylediğimiz gibi Gerçek Devrimci bir Halk Kurtuluş Cephesi oluşturamaz isek, acıdır ki, Türkiye’nin bu bayır aşağı gidişi durdurulamayacak ve ülke tümden çatırdayıp BOP çerçevesinde parçalanmasıyla, çöküşüyle sonuçlanacaktır.
Böyle bir Kurtuluş Cephesinin oluşmasının önündeki birincil engel, yukarıda da söylediğimiz gibi, Yeni CHP’nin oluşturduğu barikattır. Kitleler ondan umut beklemektedirler. Onun dışındaysa hiçbir hareketi görmek istememektedirler neredeyse.
Okuyup araştırma, gerçeklere odaklanma da söz konusu olmadığı için insanlarımızda; onlara söz anlatmak da kolay olmuyor.
Ne yapalım…
Bütün gücümüzle uğraşacağız, insanlarımızı uyandırmak, bilinçlendirmek, devrimcileştirmek için.
Gelelim, ikinci barikata. Yani “Eski Devrimci”lerden, başka bir ifadeyle döküntülerden oluşan enkaz yığınının sol ortamı bütünüyle kaplamış olmasından kaynaklanan barikata…
Bunlar, geçmişte, gençliklerinde, gençlik heyecanlarını ve içtenliklerini korudukları günlerde, küçükburjuva gençlik hareketlerinde ve küçükburjuva, burjuva sosyalist partilerde yer almış kimselerden meydana gelmektedir. Bunların yer aldığı hareketler, gerçek bir devrimci teoriye ve ideolojik hatta sahip olmadığı için iflas etmiştir. Teorik olarak varlıkları ortadan kalkmıştır. Başka türlü söylersek; bunların ideoloji kayıkçığı, sosyal hayatın kayalıklarına çarpıp parçalanmış ve yok olmuştur. O zaman da bunların siyasi olarak varlıkları bitmiştir. Yani pratikte var olma hakları ve imkânları ortadan kalkmıştır.
Bu çöken hareketlerin içinde yer almış kişiler de, heyecanlarını, umutlarını, inançlarını, güvenlerini büyük ölçüde kaybetmiş olarak, döküntüler biçiminde hayatlarını sürdürmektedirler.
Bunların sayısı o kadar çoktur ki, sol ortamın hemen tüm yüzeyi bunlar tarafından kaplanmış durumdadır.
Kıvılcımlı Usta der ki; “Küçükburjuva her şeye gelir. Ama asla tutarlı davranışa gelemez.”
Bunlar da artık gerçek bir devrimci hareket içinde yani Gerçek bir Proletarya Partisi içinde yer alamazlar. O kaliteleri kalmamıştır artık.
Fakat, küçükburjuva gururları vardır…
Biz çöktük, yıkıldık, yenildik, yok olduk, bittik ama bunlar hiç yalpalamadan, hiç sarsıntıya uğramadan, kararlılıkla ve inançla devrimci hatlarında mücadele etmeye devam ediyorlar, diye bize kin beslemektedirler.
Dikkat edin; hemen hiçbirinin ağzında, yazısında yer almaz bizim adımız.
Bunlar çokluklarına güvenerek zaman zaman parti ya da gruplar oluşturmaktan da geri kalmazlar. Yahu bizim sayımız bu kadar fazla, bir araya gelirsek sol ortamın temsilcisi oluruz, diye kuruntuya kapılırlar. Kendi kendilerini de kandırdıkları olur. Daha önce de birkaç kez söyledik ya Mevlana’nın şu ünlü özdeyişini:
“Kırk kırık testiden bir tek sağlam testi olmaz.”
İşte bunu bilmezler. Yahu siz Gerçek Devrimci Kavgadan düşmüş, inanç, heyecan, cesaret ve kararlılığınızı kaybetmiş yılgın kişiliklersiniz. Sizin bininiz bir araya gelse, bir tek Gerçek Devrimci etmez.
Bir kere aynaya bakıp okumaya çalışın ruhunuzu. Sizde cesaret bitmiş, fedakârlık bitmiş, devrimci ahlâk bitmiş, devrimci bilinç, bilim, kararlılık bitmiş. Yani siz, kendilik değerinizi yitirmiş tiplersiniz.
Bu sebeple de hiç boş umutlara kapılmayın. Eğer zerrece namusunuz kalmışsa, işgal etmeye kalktığınız sol ortamdaki alanı boşaltın.
Boşaltmadınız diyelim, ne yaparsınız?
İşte yukarıda da belirttiğimiz gibi:
ABD’nin Sol Tabelalı Şark Ekspresine doluşursunuz. Ve niyetinizden bağımsız olarak ABD Emperyalistlerinin, AB Emperyalistlerinin karşıdevrim cephesine hizmette bulunursunuz. Başkaca da hiçbir şey yapmış olmazsınız…
Biz Gerçek Devrimciler, işte bu iki karşıdevrimci barikata karşı da, durmaksızın ideolojik savaş yürütmekteyiz.
Ve sonuçta bunların her ikisini de layık oldukları yere göndereceğiz!
Tarihin karanlık mezbelelerinde layık oldukları yere gömülecek bunlar. Tabiî siyasi varlıklarından söz ediyoruz sadece.
Başta İşçi Sınıfımız gelmek üzere, Halkımıza sözümüzdür:
Eninde sonunda Proletaryanın önderlik ettiği Devrimci Halk Kurtuluş Cephesi’ni öreceğiz. Ve Demokratik Devrimci Mücadelemizi zaferle sonuçlandırıp Demokratik Halk İktidarımızı kuracağız!
Bu mücadele, öyle görülüyor ki zaman alacak, zahmetli olacak. Ama sonunda mutlaka başarılı olacak. Ve zafere ulaşacak…
Umutsuzluk yok asla!
Yorulmak yok, bezmek yok!
50 yıl önceki inanç, heyecan ve kararlılıkla kavgaya devam var!
Devrimci teorimiz ve önderlerimiz, bugüne dek bizi bir kere bile yanıltmadı. Hep doğru devrimci hatta savaş yürüttük. Bir başımıza kaldık ama hiç sarsılmadık.
Denebilir ki 50 yılda neden başarılı olamadınız?
Bunun sebepleri, bizim dışımızdadır ve ayrı bir konu oluşturur. Önceki yazılarımızda aslında girmiştik bu konulara da. Ama şimdi yeri değil.
Gün geçtikçe anlaşılıyoruz fakat. Daha çok insanımız bizi anlıyor ve izliyor. Bize güveniyor. İyi ki varsınız, diyor çalışan ve ezilen insanlarımızın bazıları. Hiç tanımadığımız insanlar diyor bunu.
Giderek bizi anlayanların sayısı çığ gibi büyüyecek. Ordulaşacağız. Ve Devrimci Halk Kurtuluş Cephesi’nin mücadelesini zafere ulaştıracağız. Bundan asla kuşkumuz yok!
Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!
5 Ekim 2017
Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı