Ülkemizde tarım ilacı kullanımı ve yasaklandı denen tarım ilaçlarının durumu
Tarım ürünlerini zararlılardan (böcek vb.) korumak için kullanılan ilaçlara pestisit diyoruz. Köylü-çiftçi bunlara zirai ilaç ya da tarım ilacı da der.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Tiryaki’nin verdiği bilgilere göre, dünyada yılda 3 milyon ton pestisit kullanılıyor. Türkiye’de 2018 verileriyle 60 bin ton pestisit kullanıldı.
Pestisit kullanımında gidişatı görmek açısından çok gerilere gitmeden 2015 yılı verileriyle 2018 verilerini karşılaştıralım. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, 2015 yılında 39 bin ton olan pestisit kullanımı 2018’de 60 bin tona ulaştı. Yani 3 yılda kullanılan zirai ilaç miktarı 21 bin ton artmış. Tabiî bu kayıtlı olan miktar. Tarım sektöründen uzmanlar, pestisitlerde kaçak kullanımın da çok yaygın olduğunu belirtiyor. Dolayısıyla aslında kullanılan zirai ilaç miktarı 60 bin tondan daha fazla.
Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım’ın verdiği bilgilere göre, Türkiye’de 2019 sonu itibariyle ruhsatlı bitki koruma ürünü (formülasyon) sayısı 5 bin 224. Ruhsatlı etken madde sayısı 369. Türkiye’de hektar başına 1587 gram pestisit kullanılıyor.
Avrupa ülkelerine baktığımızda hektar başına kullanılan pestisitin bizdekinden daha fazla olduğunu görüyoruz. Örneğin Hollanda’da hektar başına 13 bin 800 gram pestisit kullanılıyor. Türkiye’den 8,7 kat daha fazla. Yunanistan’da hektar başına 13 bin 500 gram kullanılıyor, Türkiye’nin 8,5 katı daha fazla. Örnekler çoğaltılabilir.
Fakat tam bu noktada çelişkiler başlıyor. Türkiye’de hektar başına kullanılan pestisit miktarı daha az olmasına rağmen, Avrupa Birliği’ne ihracat yapan ülkeler arasında uygun olmayan ürün sayısı en fazla olan ülke Türkiye.
Avrupa Birliği’ne ihracat yapan ülkelerin sebze ve meyvelerinde uygun bulunmayan ürünler AB Gıda ve Yem İçin Hızlı Alarm Sistemi’nde (RASFF-The Rapid Alert System for Food and Feed) yayınlanıyor. RASSF 2019 verilerine bakıldığında uygun olmayan ve iade edilen ürün sayısında Türkiye’nin ilk sırada yer aldığı görülüyor. Bu uygunsuzlukların büyük bir kısmı pestisit kalıntılarından oluşuyor.
RASSF 2019 verilerine göre, Avrupa Birliği’ne sebze meyve ihracatı 10 milyar dolar olan Hollanda’nın 2019 yılında 31 parti ürünü uygun bulunmazken, 1,5 milyar dolarlık ihracat yapan Türkiye’nin 85 parti ürünü uygun bulunmadı. Yaklaşık 5 milyar dolarlık ihracat yapan İspanya’nın 13 parti ürünü uygun bulunmadı. İtalya’nın 4,2 milyar dolarlık ihracatında 11 parti ürün uygun bulunmadı. Rakamlardan da görüldüğü gibi, ihracat miktarıyla kıyaslandığında Türkiye uygunsuz ürün bakımından ciddi farkla önde.
Kullanılan tarım ilacı miktarı bakımından daha alt sıralarda olan Türkiye, sebze ve meyvelerdeki tarım ilacı kalıntısı bakımından üst sırada. Bunun sebeplerinden biri ve en önemlisi kayıt dışı kullanım. Yukarıda belirttiğimiz gibi, tarım sektöründen uzmanlar gerçek kullanılan tarım ilacı miktarının 60 bin tondan çok daha fazla olduğunu belirtiyor.
Ayrıca örgütsüz ve bu konuda eğitimsiz olan çiftçilerimizin zirai ilaçları bilinçsizce kullanımı da söz konusu. Doğru miktarlarda ve doğru zamanda kullanılması, kullanım sonrası ürünün doğru zamanda hasat edilmesi de önem taşıyor.
AB ülkelerinde yasaklı olan bazı pestisitlerin ülkemizde kullanımı devam ediyor. Hatta ülkemizde de yasaklı olan kimi pestisitlerin bile ihracattaki analizlerinde tespit edilmesi, bu pestisitlerin kaçak olarak ülkeye giriş yaptığını ve kaçak olarak kullanıldığını ortaya koyuyor.
Tarım ve Orman Bakanlığı 2020 yılının ilk yarısında pestisitlerde kullanılan 16 etken maddeyi yasakladı. Böylece yasaklanan etken madde sayısı 200’den fazla oldu.
Bakanlık bu etken maddeleri yasakladı yasaklamasına ama bunların kullanımı ve ithalatı mevzuatta belirtilen uyum süresine kadar devam edecek. Örneğin yasaklanan etken maddelerden 8 tanesi 30 Eylül 2021 tarihine kadar kullanılmaya devam edilecek. İki tanesi ise 31 Aralık 2021’e kadar kullanılabilecek.
Chlorothalonil adlı etken madde yasaklandı ama ithalatı 31 Aralık 2020 tarihine kadar serbest. İmalatı 15 Şubat 2021 ve kullanımı ise 31 Aralık 2021 tarihine kadar serbest.
Bakanlığın bu 16 etken maddeyi neden yasakladığına dair gerekçeler:
- İnsan ve çevre sağlığına olumsuz etkileri var: Genotoksik, Nörotoksik, Kanserojenik,
- Üreme için toksik, Endokrin bozucu etkileri;
- Topraktaki kalıcılıkları; Yer altı sularını kirletmeleri;
- Arılara, balıklara, memelilere riskleri,
- Uygulayıcılar, işçiler ve uygulama alanı yakınında bulunan kişiler için oluşturduğu riskin yüksek olması,
- Metabolitlerinin yer altı sularına geçmesi ve kirletmesi
- Toksikolojik ve ekotoksikolojik çalışmaların yetersizliği
- Aktif maddeyi üreten firmaların desteğini çekmesi, istenilen çalışmaları sunmaması sebebiyle söz konusu aktifin kullanımının güvenilirliğinin kalmaması,
- RASFF (Gıda ve Yem İçin Hızlı Alarm Sistemi) bildirimlerinin önemli bir kısmının pestisit kaynaklı olması nedeniyle, ülkemizden Avrupa Birliği ülkelerine yapılacak yaş sebze ve meyve ihracatında sıkıntıların yaşanması, bu nedenle ülke ihracatının olumsuz etkilenmesi,
- Gümrük Birliği anlaşması gereği yükümlülüklerimizin yerine getirilmesi,
- Yasaklanacak aktif maddelerin ruhsatlı olduğu konularda alternatif bitki koruma ürünlerinin bulunması.
Bu gerekçelerin hiçbirini biz ortaya atmadık. Tarım ve Orman Bakanlığı, yasaklanan etken maddelerin neden yasaklandığını bu gerekçelerle kendisi açıklıyor.
Ancak bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu demekten kendimizi alamıyoruz.
Bir yanda yukarıda sayılan kanserojenik, toksik etkiler var. Diğer yanda buna rağmen yasaklı maddelerin ithalatı ve kullanımının bir yıl daha devam etmesine göz yumuluyor.
O halde bu yasaklar gerçekten halk sağlığı gözetilerek ya da topraklarımızı, doğamızı ve hayvanları korumak için getirilmemiştir. Kamuoyundan gelen tepkileri ve ihracat nedeniyle gelen baskıları bir nebze hafifletmek için getirilmiştir. Böyle yürür AKP’giller İktidarında, Parababaları düzeninde işler.
Halkın Kurtuluş Partisi Tüzük Programı’nda EKİNCİLİĞE TEKNİK başlığı altında, TEKNİK ve BİLİM ÖRGÜTÜ alt başlığında şu ifadeler yer alır:
“Tarım Bakanlığı, tarım işletmelerinde faal tarım uzmanlarının geniş ağı haline sokulacak. Hayvan, sebze, orman, endüstriyel tarım, meyveli bitkiler ve süs bitkileri ve her çeşit tahıl için ayrı ayrı Teknik ve Bilim İSTASYON’ları gerek devletçe gerek diğer örgütlerce kurulacak. ÜNİVERSİTE ve ENSTİTÜ’ler özellikle bitki ve hayvan ve toprak ıslâhları için araştırmalar, uygulamalı bilimsel çalışmalar yapacaklar. Ulusal gelirimizde her yıl ortalama 5 milyar YTL’lik kayba yol açan tarım zararlılarına, tarım hastalıklarına karşı ziraatçı ve veteriner müfettişler, BİNDİRİLMİŞ TARIM EKİPLERİ halinde çalıştırılacak.”
Bu ifadelerdeki bilime verilen öneme bakar mısınız… Halkın İktidarında, Tarım zararlılarına karşı Ziraat Mühendisleri, Teknikerleri ve Veterinerlerle Bindirilmiş Tarım Ekipleri kurulacak.
Bu ekipler topraklarımızı zehirlemeyecek, halkımızın sağlığını riske atmayacak, kanserojen, toksik etkileri olmayan yöntemleri bulacak, çiftçimize öğretecek ve uygulanmasını sağlayacak.
İşte o zaman topraklarımızdan verimli ürünler elde edilecek. Halkımız tarım ilacı kalıntılarıyla kirletilmiş sebze ve meyve yemekten kurtulacak. Bu yüzden yaşanan kanser hastalıkları ortadan kalkmış olacak.
İşte o zaman ihracatta en temiz ürünler bizim ürünlerimiz olacak.
Böyle olur Halkın Kurtuluş Partisi iktidarında işler…