Yargıyı kuşatmakta pervasızlık düzeyi: Yargıtay ve Danıştay hâkimlerinin yarıdan fazlası kanunla görevden alınacak
Yüksek yargıda düzenlemeler içeren Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı TBMM’de kabul edildi.
Halkımız, Atatürk Havaalanı Katliamının acısını yaşarken ve “yas” ilan edilmişken!
AKP için bu tür gündemler bulunmaz dezenformasyon zamanı elbet. Bu ahlak yoksunlarına diyecek söz yok. Böylesi bir olaydan zerrece elem duymamaları gerici iktidarların ne düzeyde insanlıktan çıkabileceklerini göstermektedir.
Yasayla birlikte adli ve idari yargıda bölge adliye mahkemelerinin 20 Temmuz’da hayata geçmesiyle, Yargıtayda 46 olan daire sayısı 12’si ceza 12’si hukuk olmak üzere 24’e düşürülecek. Danıştayın daire sayısı ise 17’den 10’a düşürülecek. Yargıtay ve Danıştaydaki mevcut üyelikler ise kademeli olarak düşürülecek. Yargıtayın 516 olan üye sayısı 200’e, Danıştayın 195 olan üye sayısı ise 90’a düşürülecek. Yargıtay uhdesinde bulunan dosyaları kendisi çözeceğinden, dosya sayısı kısa zamanda istenen seviyeye düşmeyeceği gerekçesiyle 22 daire Birinci Başkanlık Kurulunca en geç üç yıl içinde kademeli olarak kapatılacak.
Yargıtay ve Danıştay üyelerine Anayasa Mahkemesi’nde olduğu gibi 12 yıl görev süresi getirilecek. Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren beş gün içinde görevi sona eren üyeler arasından Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca (HSYK) Yargıtay ve Danıştay üyesi seçimi yapılacak. Seçilemeyen üyelerin Yüksek Mahkeme görevleri son bulacak.
Tabi burada seçim derken, bir “irade özgürlüğü” aldatmacasına düşülmesin; AKP’nin hukuk bürosunun blok listesi tam liste dayatılacak, Adalet Bakanlığı ve HSYK tarafından. Ve artık kırıntı düzeyine inmiş “yargı özerkliği” (bağımsızlığı hiç olmamıştır zira), tümüyle ilga edilecek.
Uluslararası Bangalor Yargı Etiği İlkeleri uyarınca, Birleşmiş Milletler üyesi bir ülkede akla gelemeyecek bir düzenlemedir; kanun yoluyla görevdeki hakimlerin görevini sona erdirmek. Anayasanın 159. Maddesinin “Hakimlik Teminatı”nı düzenlediği bir hukuksal rejimde yasama tekniği olarak adlandırılan “hukuksal biçim”de, böyle bir kanun öngörülemezdir. Daha başlangıçta ölü kanundur bu.
Bilinmektedir ki, hukukun sadece bir baskı aygıtı değil, aynı zamanda ideolojik aygıt olduğuna dair sonsuz veri sunmuştur AKP’giller. Bu nedenle analizimizi “hukuki biçimin dar ufku” (Pashukanis) ile yapmayacağız.
Diyeceğimiz o ki, artık Şerri Hukuk diktatörlüğünde son taşlar döşenmektedir. Bu bağlamda, YARSAV ve Yargıçlar Sendikası’nın güçleri oranında verdikleri mücadeleyi destekliyoruz, onur duyuyoruz. Kaybedilecek bir gün bile olmaksızın, devrimci-demokrat tüm hukuk örgütlerinin bir araya gelmesi ve Yarsav-Yargıçlar Sendikası etrafında mücadelelerini yükseltmeleri kaçınılmaz görevdir.
Meselenin aslı ise, Halkımızın örgütlendirilmesinden, yeni Gezi isyanlarının, bu kere örgüt ve program ile hayata geçirilmesinden, bu Ortaçağcı saray sultasını yıkmaktan geçer. Buna da Tarihsel Direnme Hakkı diyelim. Tarihsel Direnme Hakkını kuvveden fiile geçirelim. 01.07.2016.
Halkçı Hukukçular