Site rengi

Tasarım

Yugoslavya, Irak, Libya, Suriye sıra sende Türkiye

03.11.2014
890
A+
A-

Kaça bölünmeyi arzu ederdiniz? İkiye mi, üçe mi? Yoksa dörde, beşe mi?

Başpatronun, daha doğrusu başhaydutun Silahlı Kuvvetler Dergisi’nde yayımlanan harita ve makalesine göre (“Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)” diye de adlandırılmıştır bu proje) en az üçe bölüyor Türkiye’yi. “Free Kurdistan”, Ermenistan ve gayrı gerisi de sana bırakılan bölgeden oluşan Yeni Türkiye. Türkiye diyoruz da aslında artık o lafın gelişi. Yani Sevr’i uyguluyor adam. Sevr’in de tamamını göstermiyor. Bugün durum değişik tabiî. 90-100 yıl önceki gibi değil. Orada güm diye haritanın tamamını çökkün Osmanlı’nın önüne indirivermişti. Şimdi alıştıra alıştıra gidiyor.

Bak Kürt illerinde artık kırsalda, şehirlerde yollar kesiliyor, kimlik kontrolleri yapılıyor. Koridorlar açılıyor, oradan Barzani’nin Peşmergeleri gelip Suruç’tan Kobanê’ye geçiş yapıyor. Peşmerge konvoyunu izleyen kitleler “Biji ABD”, “Biji Serok Obama” sloganları atıyor. Küçücük çocukların yüzleri ABD bayrağı çıkartmalarıyla boyanıyor, yani ABD’nin BOP Planı aşama aşama pratiğe geçiriliyor. Ardından BOP’un Ermeni bölümü gündeme gelecek. Senin askerin o bölgede zaten kışlalarından çıkamıyor ya bugün bile, yarın tümden çekildiğinde Ermeniler de kuzeydoğudan giriş yapacak, burası Tarihi Ermeni Vatanıdır, diyerek, Batı Ermenistan’dır diyerek.

Hani sen Suriye için “uçuşa yasak bölge oluşturalım” falan diyorsun ya, bugün yarın ABD o uçuşa yasak bölgeyi sana uygulayacak. Şu numaralı boylamların doğusuna geçemeyecek senin hava araçların, diyecek. Geçerse, bizim hedefimiz olacak, diyecek.

Birleşmiş Milletler’den de bu konuda kararlar çıkartacak.

Onun amacı bölgede İkinci bir İsrail, Müslüman bir İsrail yani “Free Kurdistan”, bunun ardından da Üçüncü bir İsrail, Hristiyan bir İsrail yaratmaktır. Bu Üçüncü İsrail’i de Gürcistan, Ukrayna üzerinden müttefiki AB Emperyalistleriyle buluşturmaktır. Yani aradaki mesafeyi kesintisiz biçimde kendi çizgisinde, kendi uydusu olan devletlerle kapatmaktır. Bu şekilde de emperyalist rakibi Rusya’yı eski Yeşil Kuşak Projesi benzeri bir kuşakla çevreleyip tecrit etmektir. Ha, tabiî, BOP’un doğu bölümü de var. İran, Afganistan, Pakistan’a ilişkin bölümü de var. O bölümüyle de Rusya’nın doğusunu ve Çin’i aynı şekilde ablukaya almayı amaçlamaktadır.

Emperyalist haydut, planını projesini 1950’li yıllardan bu yana yapmış, elinin altında bekletmiştir. 1991’de Sosyalist Kamp’ın yıkılmasıyla birlikte de artık dünyada kendisine dur diyecek bir namuslu ve etkili güç kalmadığına hükmederek saldırıya geçmiştir. Irak, Yugoslavya savaş ve saldırılarıyla başlatmıştır bu emperyalist yağma savaşını. Ne yazık ki her ikisinde de başarılı olmuştur. Eski Sosyalist Yugoslavya’yı tam 7 parçaya bölmüştür, Irak’ı 3’e. işin bu aşamasında L:atin Amerika’dan devrimci rüzgârlar esmeye başlamıştır tüm dünya halklarına ve mazlum ülkelere umut ve moral veren. Ölümsüz Devrimci Chavez’in önderliğindeki Bolivarcı Hareket bütün Latin Amerika’yı etkilemiştir. Che’nin kanıyla sulamış olduğu Bolivya toprakları da devrimci filizler vermeye başlamıştır. Yerli halktan Evo Morales Başkan seçilmiş ve “Che’nin ideallerini gerçekleştirmeye çalışacağım”, beyanında bulunmuştur. Tabiî Küba’nın da yer aldığı bu devrimci liderlerin önderliğindeki Latin Amerika Sol Hareketi, Kuzey Emperyalizmi ya da İmparatorluğu adını verdikleri bu haydutları Latin Amerika’dan defetme savaşına girmiştir.

Bu beklemediği saldırı karşısında afallamıştır saldırgan haydut. Bir süreliğine de olsa başının derdine düşmüştür. Ve bölgemize ilişkin projelerini uygulayamaz olmuştur.

Fakat ne yazık ki Fidel ve Chavez ağır biçimde hastalanmıştır. Nitekim Chavez geçen yıl 5 Mart’ta aramızdan ayrılmıştır. İşte bu hastalıklar kendisine son seçim kampanyasında da gönderdiğimiz mesajda söylediğimiz gibi, ABD’nin başını çektiği emperyalist haydutların yeniden insanlık dışı saldırılarını başlatmalarına sebep olmuştur.

Libya’ya saldırmıştır bu çakallar. Sonunda da yurtsever Libya lideri Muammer Kaddafi’yi linç ettirerek katletmişler ve Libya’yı cehenneme çevirip bırakmışlardır. 100 bin civarında masum Libya insanını da öldürmüşlerdir. Libya bugün bir fetret devri yaşamaktadır. Aşiretler derebeyliklerini ilan etmiş durumdadır.

Suriye ise her gün tanık olduğumuz gibi tam bir cehennemdir. Tabiî Irak da öyle. Bu her iki ülke de şu anda fiilen üçer parçaya bölünmüş durumdadır. ABD Emperyalistleri kendilerinin yaratmış olduğu IŞİD canavarını araç olarak kullanarak bu bölünmüşlüğü tam bir resmiyete ve kalıcılığa kavuşturmayı hedeflemektedirler. Aynı zamanda böylece de “Free Kurdistan” yavaş yavaş oluşturulmuş olmaktadır.

Bu Müslüman İsrail işlevi görecek olan Kürdistan’ın üçüncü ayağı da yani Türkiye ayağı da daha yavaş olmakla birlikte oluşturulmaktadır gün be gün.

Bir süre sonra Türkiye’de de olaylar çok hızlı gelişecek, burası da Suriye benzeri bir hal alacaktır. Hatta, emperyalistlerin projenin Ermenistan bölümünü de pratiğe koymak istemesiyle birlikte Türkiye tam anlamıyla kan deryasına dönecektir.

Bu gidişin mimarları ve baş aktörleri ABD ve AB Emperyalistleridir. Onlar, Birinci Kuvayimilliye’nin öcünü almak istemektedirler. Hatta onlar tâ 1071 Malazgirt’in intikamını alma peşindedirler.

Biz, teorimizin gücüyle ya da düşürdüğü ışıkla işin bu noktalara geleceğini on yıllar öncesinde gördük ve gösterdik. Bizi “Sevr Paranoyası” görmekle suçladılar, Sevrci Soytarı Sahte Sol diye adlandırdığımız gruplar. Bu emperyalist projenin yerli işbirlikçi uygulayıcıları da vardır tabiî: Bunlar Meclisteki 4 Amerikancı Burjuva Partisinin tamamı, Pensilvanyalı İblis Fethullah’ın cemaati, yerli Parababaları yani TÜSİAD, MUSİAD, TOBB, TİSK ve onların emrindeki satılmışlar medyasıdır. Tabiî onların bir de bizim “Sevrci Soytarı Sol” dediğimiz PKK, BDP, HDP ibrikçiliğinden başka hiçbir düşüncesi ve davranışı kalmamış bulunan zavallılar sürüsünden oluşan destekçileri vardır.

Tayyipgiller iktidarı zaten başından sonuna bir ABD projesidir. MHP yine CIA eliyle kurulmuş-kurdurulmuş Kontrgerilla’nın özel örgütüdür. PKK, BDP, HDP 1991’de Sosyalist Kamp’ın yıkılışıyla birlikte dümeni Amerika’ya kırmış, Bekaa’ya gelen CIA yetkilileriyle anlaşmalar yapmış, kalıcı ittifaklar oluşturmuştur. ABD Emperyalistleriyle eklemlenmiştir, onların bir parçası olmuştur artık. Daha bugünden devlet olamamış İsrail’dir.

Ne diyor YPG sözcüsü Polat Can?

“Kobanê kazanırsa Amerika kazanır”, demektedir. Onların 1’inci “Serok”u Obama’dır artık.

CHP de CIA, MOSSAD ve Fethullah işbirliğiyle tertiplenen kaset operasyonu sonrasında yönetime gelen Sorosçu-Tesevci Kılıçdaroğlu ekibiyle birlikte tam bir proje partisine, ABD işbirlikçisi, hizmetkârı bir partiye dönüşmüştür.

Halk kitleleri, yine CIA’nın 1950’lerden itibaren yürürlüğe koyduğu “Yeşil Kuşak Projesi” çerçevesinde oluşturulan ve geliştirilen, yaygınlaştırılan ve güçlendirilen Ortaçağcı örgütler eliyle yani tarikatlar, cemaatler, Kur’an Kursları, İHL’ler ve cami imamları eliyle Muaviye-Yezid diniyle, CIA, Washington, Pentagon İslamıyla afyonlanmış uyuşturulmuştur. Onlar, ABD Emperyalistlerinin Türkiye’deki en etkili işbirlikçilerinden Hırsızlar İmparatoru’nu çılgınca alkışlayarak “hüloğğğ” çekmeyi iş yapmak sanıyorlar. O kişi ki serçe kadar yürek taşımaz, hırsızlıktan, ihanetten ve zalimlikten, canilikten başka hiçbir şey bilmez.

Böyle bir Türkiye’deyiz ne acı ki. Yukarıda andığımız felaketler apaçık bir şekilde geliyorum diyor. Ve çok büyük olasılıkla gelecek de.

İş, 1919’larda Birinci Kuvayimilliye’de olduğu gibi yine biz antiemperyalistlere, tam bağımsızlıkçılara, yurtseverlere ve Mustafa Kemal geleneğini benimseyip sürdürenlere kalacak. Önderimiz Kıvılcımlı’nın Yörük Ali Efe’nin çetesine katılmak üzere Ege’ye çıktığı gibi İkinci bir Antiemperyalist Kurtuluş Savaşı yapmak üzere meydanlara çıkacağız. Mücadele edeceğiz, savaşacağız, ABD Emperyalistlerini ve onların yerli ortağı Parababalarını, işbirlikçi hainlerini ülkemizden defetmek için. Yıllarca sürecek bu savaşımızı birincisinde olduğu gibi. Kürt kardeşlerimizle birlikte yapmak isterdik aslında; bu savaşı biz 1071 Malazgirt’te ve Birinci Kuvayimilliye’de olduğu gibi. Bu savaşın sonunda kazanacağımız zaferle de gerçek anlamda eşitlik, kardeşlik temelinde Kürt Sorunu’nu da çözmek isterdik.

Ama öyle görünüyor ki Amerikancı Kürt Hareketi kısa dönemde buna imkân vermeyecek. Tayyip’in Türk Halkının yarısını peşine taktığı gibi o hareket de Kürt Halkını çoğunluğuyla peşine takmış durumda. Ve artık internet görüntülerinde izlendiği gibi o halkı, o çocukları “Biji Serok Obama” diye bağırtmakta, yüzlerini Amerikan bayrağını simgeleyen şekillerle boyatmaktadır.

Ne yapalım… Bizim elimizden gelen bu kadar. Gücümüz bugün buna yetiyor.

Ama tarihin determinist akışı bizden yana. Emperyalistler ve işbirlikçileri eninde sonunda yenilecekler, kaybedecekler. Tarih onları mahkûm edecek ve bizi haklı çıkaracak. Tarihin hükmünden kimse kaçamaz, kurtulamaz…