ABD Emperyalizmi budur-Sınıflı Toplum budur!
M.Gürdal Çıngı
Adaletsizliğin, eşitsizliğin zalimliğin, sömürü ve zulmün bu kadarına da yürek dayanmıyor…
Her şeyin bir anhası minhası var. Her şeyin bir oluru var. Her şeyin bir kabul edilebilirliği var. Ama aşağıda okuduklarımızın hiçbir kabul edilebilirliği yok… İnsanın aklı-havsalası almıyor, düşünemiyor böyle bir şeyi ama olmuş.
Aşağıda aktaracağımız haberlerin ikisini de (24 Kasım günü, saat 11.00’da) günlük haberleri incelerken okuduk. Ve bir kez daha, öfkeden tir tir titredik!
Önce şu haberi okuduk:
“ABD’de dehşete düşüren görüntü! Kamyonlar cesetle dolu
“Koronavirüsten en çok etkilenen ve salgının kontrolden çıktığı ABD’den gelen fotoğraflar dünyayı bir kez daha dehşete düşürdü.
“(…)
“(…) En fazla vaka ve ölümün görüldüğü ABD’de 12 milyon 588 bin 661 kişide Kovid-19 tespit edildi, salgın nedeniyle 262 bin 696 kişi yaşamını yitirdi. (…) New York 4 bin 213 can kaybıyla en ağır bilançonun yaşandığı eyalet olarak ilk sırada yer alıyor, eyaletteki vaka sayısı ise 628 bini geçti.
“HALEN 700 CESET KAMYONLARDA
“İlkbaharda ABD’nin New York kentine koronavirüs ölümlerinin ilk dalgası sırasında afet morgu kurulmuştu. Soğutuculu kamyonların arkasında halen yaklaşık 700 cesedin tutulduğu ortaya çıktı. Yetkililer, cesetlerin çoğunun düzgün bir cenaze törenine parası yetmeyen veya akrabalarının bulunamadığı insanlar olduğunu söyledi ve cesetlerin Nisan ayından beri durduğunu itiraf etti.
“İddiaya göre, adli tabip, koronavirüs pandemisi sırasında meydana gelen ölümlerdeki artışla başa çıkacak donanıma sahip değildi.
“ABD merkezli The Wall Street Journal gazetesi, skandalı ortaya çıkararak Brooklyn sahili boyunca park edilmiş donduruculu beyaz kamyon filosunda yaklaşık 700 cesedin hâlâ saklandığını aktardı. Derme çatma morglar, New York şehri koronavirüs pandemisinin ortasındayken vakalar ve ölümlerin hızla artmasıyla baş etmeye çalışırken Nisan ayında kurulmuştu.” (https://abcgazetesi.com/abdde-dehsete-dusuren-goruntu-kamyonlar-cesetle-dolu-368461)
Şuna bakın! Bu ne biçim bir devlet! Bu ne biçim insanlık! İnsanlığın zerresi var mı şu olayda? Nasıl kabul edilebilir böyle bir olay?..
Üstelik de ekonomice dünyanın en büyük, en güçlü ülkesi.
Dirisine saygı göstermeyen ölüsüne de saygı göstermiyor işte gördüğümüz gibi…
Şaşırdık mı bu olaya?
Asla!
ABD Emperyalizmini biliyoruz. Soykırımcı, işgalci, talancı niteliğini biliyoruz. Başta ABD Kıtası olmak üzere dünyanın dörtbir yanında yaptığı vahşeteleri, zalimlikleri biliyoruz. Görüyoruz, yaşıyoruz bölgemizde. Bütün bu bilgilerimize, yaşadıklarımıza rağmen bu kadar insanlıkdışı bir şey bir kez daha tir tir titretti bizi öfkemizden…
Bu etkilerle haberleri okumaya devam ederken, şu haberle karşılaştık:
“Elon Musk en zenginler listesinde ikinciliğe yükseldi
“Tesla’nın patronu Elon Musk, 127,9 milyar dolarlık servete ulaştı ve Microsoft’un patronu Bill Gates’i geçerek dünyanın en zengin ikinci kişisi oldu. Musk’ın serveti yılbaşından bu yana 100,3 milyar dolar arttı.
“(…)
“49 yaşındaki Musk’ın önünde sadece 182 milyar dolarlık servetiyle Amazon’un patronu Jeff Bezos kaldı.” (https://www.sozcu.com.tr/2020/ekonomi/elon-musk-en-zenginler-listesinde-ikincilige-yukseldi-6138573/)
Bu ne biçim bir düzendir böyle? Bu nasıl bir adelettir böyle? Bu nasıl bir zalimliktir böyle?
Bir insanın serveti, sadece bir insanın serveti, bu kadar kısa sürede yüz milyonlarca insanın gelirinden fazla nasıl artabilir?
Artmamalı. Artamamalı… Böyle bir şeye izin verilmemeli. Böyle bir düzen olmamalı.
Ama var bu düzen!
Başta ABD ve Avrupa ülkeleri olmak üzere Sınıflı Toplumun olduğu her yerde, her ülkede bu adaletsizlik, bu zalimlik, bu vicdansızlık, bu insanlıkdışı uygulamalar var…
Bütün bu gerçekliklerden sonra kimse bize; “ABD Özgürlükler Ülkesidir” demesin!
Kimse bize; “Amerikan Rüyası”ndan bahsetmesin!
Kimse bize lolo çekmesin!
Çünkü Sınıflı Toplum düzeni budur! Emperyalist-Kapitalist düzen budur!
İnsanın insanı sömürdüğü, ezdiği, zulmettiği, bir yük hayvanı yerine koyduğu Sınıflı Toplum budur!
Buz kırılmış, yol açılmıştır!
Sosyalizm somut bir gerçekliktir!
Peki biz bu düzene mahkûm muyuz?
Hayır değiliz!
Çünkü bundan 100 yıl önce Lenin Usta: “Biz başlangıcı yaptık. Ne kadar zamanda, ne zaman, hangi ulusun proleterleri bu eseri sonuna kadar vardırırlar, bunun önemi yok. Önemli olan, buzun kırılmış, yolun açılmış ve gösterilmiş olmasıdır.”, diyordu.
Evet, gerçek budur: Buz kırılmış, yol açılmıştır!
Dolayısıyla bu kadar acımasızlığın, bu kadar zalimliğin olduğu bu düzeni yıkmalıyız. Parçalamalıyız. Ve yerine, bunun tam tersi bir düzen getirmeliyiz. Yani insanın insanı ezmediği, sömürmediği, zulmetmediği bir dünya kurmalıyız.
“Cenaze törenine parası yetmeyen veya akrabaları bulunmayan” kişilere ait cesetlerin, soğutuculu kamyonlarda bekletilmediği, bekletilemeyeceği, kimsenin böyle bir şeye ihtiyaç duymayacağı; bir salgından insanların ölmeyeceği, halk sağlığı kuralları gereğince salgından korunacağı bir düzen kurmalıyız.
Birkaç Finans-Kapitalistin-Parababasının servetinin milyarlarca insanın gelirinden fazla olamayacağı bir düzen kurmalıyız. Zengin-fakir ayrımının ortadan kaldırıldığı, gelirde ve yaşamda eşitliğin sağlandığı, mutlu ve huzurlu bir aile gibi yaşadığı bir düzen kurmalıyız.
Günümüzdeki eşitsizliği yapanların-yaratanların cezai olarak ve insanlık vicdanında mahkûm edildiği bir düzen kurmalıyız. Sosyal eşitsizliklerin ortadan kaldırıldığı bir toplum düzeni kurmalıyız. Sosyalist Toplumu ve nihayetinde Sınıfsız Toplumu kurmalıyız.
Ve biz Proletarya Sosyalistleri bu düzeni-toplumu er ya da geç kuracağız!