Bu eylemleri neden yaptık, neden yapıyoruz?
Öncelikle bir saptama yapmakta fayda var. Biz Tayyip Erdoğan’ları iktidara geldiklerinde, ortaklıkları bozulduğunda veya işin ucu kendilerine dokunduğunda keşfedenlerden değiliz.
Biz siyasal İslam’ı hayatımıza sokan Menderes’lerin, bağımsızlığını yeni kazanmış Cumhuriyeti, ABD’nin kollarına teslim ettiği gün keşfettik Tayyip Erdoğan’ları;
Ardından ABD’nin liberal çanak yalayıcılarının bu ülke insanını 70 sente muhtaç ettiklerinde keşfettik Tayyip Erdoğan’ları;
Amerikancı muhtıralarla bu ülkenin Bağımsızlıkçıları, gerçek solcuları, Atatürkçüleri ve kahramanları idam sehpalarına yürüdüğünde ve Kızıldere’de katledildiğinde keşfettik Tayyip Erdoğanları;
Yetmedi Amerikancı darbelerle bu ülkenin insanı bölündüğünde, işkencelerden geçtiğinde, katledildiğinde, yaşları büyütülüp asıldığında keşfettik;
Tam bitti derken Amerikan özel görevlilerinin ülkenin başına başbakan yapılmasıyla, babadan oğla, kardeşe, yeğene peşkeş çekildiğinde bu ülke, keşfettik Tayyip Erdoğanları;
Ve elbette nihayetinde minareleri süngü yapan bir adamın anlamsız hapse girişi ve anlamsız hapisten çıkışıyla CIA uçaklarıyla ABD’ye taşındığında keşfettik.
Sorunun sadece bir kişiden ibaret olmadığından çıktık yola… Topyekûn bu anlayışa, bu köleliğe, bu ihanete dur demek için düştük yola… Tetiğe basmadık ama damarlarına bastık her fırsatı bulduğumuzda…
Biz tarihin hiçbir safhasında siyasal İslamcılarla, Amerika adına tetik çeken milliyetçilerle, azgın emperyaliste Dünya gemisinin kaptanı diyen cemaatçilerle veya ırkçılığı solculuk diye satan eli kanlı emperyalist kuklası terör örgütleriyle aynı safta yer almadık, aynı paralele gelmedik. O yüzden de bu millete ne özür borcumuz var, ne de kandırıldık diye yakınacağımız hatalarımız var.
Biz bir geleneğin, bir anlayışın takipçileriyiz. Bu ülkeye bağımsızlığını kazandıran, emperyalizmle çarpışıp zafer kazanan Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının, ülkenin kaybedilen bağımsızlığını geri almak için tankıyla tüfeğiyle karşılarına dikilen teslimiyetçi devlet güçlerine meydan okuyan Deniz Gezmiş ve Mahir Çayan’ların, daha 17’sinde vatanının bağımsızlığı için gözünü kırpmadan darağacına yürüyen Erdal Eren’lerin ve bu yoldan sapmadan direnerek can veren daha nice yiğitlerin yolundanız, geleneğindeniz, takipçileriyiz… Bizi onlardan sorun, onları bizlerden…
Velhasıl uzun uzun yıllar sonra Gezi Direnişi’yle birlikte ortaya çıkan bu milletin zulme karşı Direnme Hakkı ve isteğine dört kolla sarıldık biz. Ta buralardan düştük yollara…
Gezi’de direndik biz, direnirken uyardık: Evlerinize dönmeyin, bu ülkeye bağımsızlığını kazandırmadan vaz geçmeyin. Lakin sesimizi duyuramadık, ancak biz evlerimize dönmedik. O gün bugündür sokaklarda, meydanlarda, ihanetin kol gezdiği her yerde, ihanetin dimdik karşısında durmaya devam ediyoruz.
Gezi Direnişi’nden bu yana 40’ın üzerinde eylem yaptık. CIA’nın, cemaat liderinin çiftliğine dayandık defalarca, ABD’nin kara gücünün temsilcilerine ABD sokaklarını dar ettik, Türkiye’nin bağımsızlığında gözü olan ABD’nin tetikçileri CIA ajanlarına, eski büyükelçilerine kendi memleketlerinde meydan okuduk yüzlerine karşı, Tayyip Erdoğan’ların kuklası Davutoğlu’nu karşıladık, 70’lik Bülent Arınçlara 100 metre engelli koşu yaptırdık New York sokaklarında, Yiğit Bulutları susturduk ve nihayetinde 2 kez de çıbanın başı ile karşılaşmak şanssızlığına eriştik. Tayyip Erdoğan’ı bundan 1 yıl önce New York’a geldiğinde protesto ettik, kendi davetine otelin mal kapılarından girdi. Yine saldırıya uğradık, yine tehditler aldık pes etmedik. Ve geçtiğimiz birkaç gün bize bu fırsatı bir kez daha tanıdı.
4 Yanlış 1 Doğruyu Götürmez
Tayyip Erdoğan’ların ulusal çizgiye geldiğini söyleyenler, PKK ile şahsi mücadelesine Türk askerini ve halkını alet edenler, bir zamanlar ortak olduğu cemaatle iktidarı paylaşmayı reddetmesini bir vatan savunması gibi görenler ve nihayetinde Tayyip Erdoğan’ları yaratan ABD’nin güdümünden çıktığını savunanlara bir şeyler göstermek istedik. Biliyorduk, hassas günler, Erdoğan sahipleriyle sürtüşmeli, ülke yangın yeri, halk kan ağlıyor, takiyye ve şov almış başını gitmiş ve dahası ABD’nin Erdoğan’a vermek istediği dersler var ve elbette Erdoğan’ın da vereceği tavizler. Tüm bunları ölçtük, biçtik ve nihayetinde bir karar verdik. Biz doğru olanı savunuyoruz. Doğru en karanlık geceyi aydınlatır, en derin sulardan yüzeye çıkar her zaman dedik. Tayyip Erdoğan’a karşı olmak için bu ülkeye ve insanına yaptıkları yeter de artar bile. Bu nedenle kendimize cemaati, PKK’yı veya ABD’yi ortak seçmedik…
Biliyorduk ki ABD, Cemaat ve PKK bizim üzerimizden Tayyip Erdoğan’ı küçük düşürmek, rezil etmek veya ona üstü örtülü mesajlar göndermek isteyecekti. Bunu da konuştuk. Ne olabileceğini önceden tespit ettik. ABD polisinin araya girmeyeceğini, Erdoğan’ın korumalarının arkadaşlarımıza saldıracağını öngördük ama geri adım atmadık. Zira biz bu eylemleri, o veya bu için değil Tayyip Erdoğan’ların ve onları yaratanların ayakları altında ezilen bu ülke ve onun halkı için yaptık. ABD’nin yanlışı, Cemaatin yanlışı, PKK’nın yanlışı ve Tayyip Erdoğan’ların yanlışları bizim 1 doğrumuzu götürmez, götüremez. Bir faşist, bir halk düşmanı, bir vatan satıcısı Dünya’nın neresine giderse gitsin, hangi şartlarda olursa olsun ihanet ettiği halktan bu anlamda tokadı yemelidir… Biz Türkiye’den bir siyasetçi, bu ülkeye Che’nin 1964 Aralık’ında geldiği gibi gelmediği sürece, protesto etmeye, karşısına dikilmeye, ona haddini bildirmeye devam edeceğiz.
Bizim yaptıklarımızı alıp kendi menfaatleri doğrultusunda kullanacaklar veya kullananlar olabilir. Lakin er ya da geç yaptıklarımız ve yapacaklarımız Türkiye’de emperyalizme ve onun işbirlikçilerine karşı topyekûn bir başkaldırıya fikir, sebebiyet veya cesaret verecektir. İşte o gün, bugün bizim yaptıklarımızı kendilerine mal etmeye çalışanlar veya bundan yararlanarak kendi ihanetlerini örtmeye çalışanlar da Türk Halkının ayakları altında ezilecektir. Biz doğru bildiğimiz yolda yılmadan, emin adımlarla ve korkmadan yürüyoruz.
Yaşasın Tam Bağımsız Türkiye!
Yaşasın Mustafa Kemal Atatürk Ve Türkiye’nin Bağımsızlık Devrimcileri!
Armağan Yılmaz
EXPOSE