Fındık alım fiyatları üreticiyi bir kez daha vurdu
Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO), 2022 sezonu kabuklu fındık alım fiyatlarının detaylarını 1 Ağustos’ta açıkladı.
TMO’dan yapılan açıklamaya göre, 2022-2023 sezonu kabuklu fındık alım fiyatları yüzde 50 sağlam iç fındık esasına göre; Giresun kalite için kilogramı 53,00 TL, Levant kalite için 52,00 TL ve Sivri kalite fındık için 51,00 TL olarak belirlendi.
Açıklamada ayrıca, “Bakanlığımızın üreticilere vereceği destek ödemeleri (alan bazlı, mazot ve gübre) ile birlikte düşünüldüğünde 1 kilogram fındık için ortalama fiyat 54,00 TL olacaktır. Ayrıca yüksek randımanlı fındığa geçmiş yıllarda olduğu gibi randıman farkı ilave edilecektir.” deniliyor. Fındık alımının 22 Ağustos 2022’de başlayacağı belirtiliyor.
Tarım Editörü Ali Ekber Yıldırım’ın konuyla ilgili yazısında aktardığına göre, Akçakoca Ziraat Odası Başkanı Levent Şahin Başaran fındık fiyatlarında beklentinin 60 TL ve üzerinde oluştuğunu söylüyor. “TMO’nun açıkladığı fiyat serbest piyasada oluşacak fiyatı da belirliyor. TMO geçen yıl yaklaşık 90 bin ton civarında fındık alımı yaptı. Bu da toplam rekoltenin yüzde 12-13’üne denk geliyor. Geri kalan ürün serbest piyasaya gidiyor. Bu sezon da benzer bir durumda mevcut fiyat ile ne olur? O zaman da piyasada 45-50 TL’lik bir fiyat oluşur. Bu tehlikeli bir durum.”, diyor.
Fındık fiyatlarının belirlenmesinde 3-4 farklı kriterin olduğunu belirten Başaran, “Toplam fındık üretimimizin yüzde 75-80’i ihracata konu oluyor. Dolayısıyla fiyatın dolar üzerinden belirlenmesi abes değil. Türkiye’de ciddi bir enflasyon gerçeği var. Tarımsal girdilerdeki artışlar ortada. Fındık bahçelerinde ortalama işletme büyüklüğü 15 dekar. O yüzden üreticinin ayakta kalabilmesi için geliri brüt asgari ücret olarak baz alınırsa fındık fiyatının en az 63 TL olması lazım”, diyor.
Türkiye dünyanın en çok fındık üreten ve ihraç eden ülkesi konumunda.
Karadeniz Fındık ve Mamulleri İhracatçıları Birliği’nin 3 Aralık 2021 tarihli “Fındık İhracatında Cumhuriyet Tarihinin Rekoru Kırıldı” basın açıklamasına bakalım:
“2021 yılında toplam 122 ülkeye 344 bin 370 ton iç fındık ihracatı gerçekleştirilmiş olup, bu ihracat karşılığında 2 milyar 260 milyon 105 bin 304 Amerikan Doları döviz geliri elde edilmiştir.
“Miktar bazında gerçekleşen 344 bin 370 ton ihracat ile Cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesine ulaşılarak yeni bir rekor daha kırılmıştır.
“Öte yandan, 2021/2022 ihracat sezonunun 01 Eylül – 31 Aralık 2021 döneminde 158 bin 465 ton iç fındık karşılığında 981 milyon 190 bin 866 dolar fındık ihracatı gerçekleştirilmiştir.”
Açıklamaya göre, ihraç edilen fındık miktarında “rekor” kırılmış. Ancak elde edilen döviz miktarı düşmüş. Bakınız, 2015 yılında 240 bin 134 ton fındık ihraç edilmiş ve 2 milyar 887 milyon dolar döviz geliri sağlanmış. Ancak Türkiye, 2021’de 2015 yılına göre 104 bin ton daha fazla iç fındık ihraç ederken 627 milyon dolar daha az gelir elde etmiş. Yine 2014 yılında 252 bin 528 ton iç fındık ihraç ederek 2 milyar 314 milyon dolarlık gelir sağlanmış. Yani 2021’e göre 91 bin 842 ton daha az fındık ihracatı var. Gelir 54 milyon dolar daha yüksek.
Şimdi bunun neresi “rekor”?
Çok fındığı az dövize satabilme becerisinin rekoru olur bu olsa olsa…
Peki, ülkemiz daha fazla fındık üretip ihraç ederken neden daha az döviz kazanıyor?
Hem de Türkiye’den sonra ikinci büyük fındık üreticisi olan İtalya’da bu sene fındık üretimi yüzde 60 azalmışken. Yani dünyanın iki büyük fındık üreticisinden birinde üretim yüzde 60 azalmış, diğeri üretimi arttırmış, önceki yıllara göre daha fazla fındık ihraç etmiş. Ancak önceki yıllardan daha az döviz getirisi olmuş. Ne yaman bir çelişki…
Çünkü, halk düşmanı AKP’giller fındıkta düşük fiyat politikası uyguluyor.
Ne mi yapıyorlar?
Fındık politikasını üreticimize-çiftçimize-köylümüze ve ülkemize kazandırmak üzerine oluşturmuyorlar. Üretici ile sanayici-tüketici arasındaki alıcılara-tüccara kazandırmak üzerine kuruyorlar. Ayrıca dünyanın en büyük fındık üreticisi olarak Türkiye’de fındığı değerlendirebileceğimiz yeterli sayıda ve nitelikte sanayi de yok. Bizim fındığımız İtalyan Ferrrero-Nutella vb. uluslararası gıda tekelleri tarafından alınıyor, işleniyor ve bize işlenmiş gıda olarak çok daha yüksek fiyatlara satılıyor.
Tayyip Erdoğan bu sene fındık fiyatını açılarken, “alan bazlı destekler, mazot ve gübre desteği”nin de fındık fiyatına dahil olduğunu söyledi. Daha sonra açıklama yapan TMO da aynı şekilde bu söylemi tekrarladı, zaten farklı olması beklenemezdi.
Bir başka tarım yazarı İrfan Donat da konuyla ilgili yazısında, TMO’nun 2021 yılı fındık alım fiyatları; Giresun kalite kabuklu fındık için 27,00 TL/kg, Levant kalite kabuklu fındık için 26,50 TL/kg ve Sivri kalite fındık için ise 25,50 TL/kg olarak açıklandığını belirtiyor. Bu fiyatların o günkü kurla yaklaşık 3.2 dolara denk geldiğini ifade ediyor. Ancak ortalamada 54 TL olarak açıklanan fiyat, mevcut kur üzerinden 3 dolar seviyesinde kalıyor. Üstelik bu 54 TL yukarıda bahsettiğimiz destekler dahil olarak belirtilen ortalama fiyat. Giresun kalite için kilogramı 53,00 TL, Levant kalite için 52,00 TL ve Sivri kalite fındık için 51,00 TL olan fiyatlar, 3 dolar seviyesinin de altında kalıyor. Yani fındık üreticisi köylü-çiftçi geçen yıla göre kaybetmiş durumda, zararda.
Yine yukarıda isimlerini zikrettiğimiz yazarların verilerinden yararlanarak 2021 yılında fındık için verilen desteklere baktığımızda, gübre desteğinin dekar başına 4 lira olduğunu görüyoruz. Mazot desteği dekar başına 18 lira. Alan bazlı ödeme ise dekara 170 lira. Geçmiş yıllarda bunların hepsi çiftçiye ayrı ayrı ödeniyordu. Yani belirlenen fındık kilogram fiyatına dahil değildi. Buna rağmen çiftçi geçen yıl fındığını 3,2 dolar seviyesinde bir fiyata satabiliyordu. Ancak bu sene bu destekler de kilogram başına fındık fiyatının içine eklenmiş oldu. Buna rağmen fındık fiyatı geçen yılki fiyatın altında yani 3 doların da altında kaldı. Üstelik daha 2022 yılı için destek fiyatları açıklanmadı. Yani açıklanmayan destekler de fındık fiyatına dahil edilerek çiftçi ayrıca zarar ettirilmiş oldu.
Yukarıda Akçakoca Ziraat Odası Başkanı Levent Şahin Başaran’ın açıklanan fındık fiyatlarına ilişkin açıklamasından aktarma yapmıştık. Ne diyordu?
TMO fındığın tamamını alamıyor-almıyor. Ancak yüzde 12-13 civarında bir alım yapıyor. Bu durumda kalan fındık tüccar tarafından alınıyor. Geçmiş yıllardaki uygulamalara dayanarak Başaran serbest piyasada tüccar tarafından alım yapıldığında fındığın fiyatının düşeceğini ve 45-50 TL bandında kalacağını ifade ediyor. Bu da artan maliyetler düşünüldüğünde beklentinin 63 TL olduğu bir ortamda çiftçiye ölmeyip süründürecek bir fiyat oluyor.
AKP’giller halkımıza ölümlerden ölüm beğendiriyor. Tüketiciler 1 kg kabuklu çiğ fındığı 100-160 TL civarında bir fiyata alıp tüketebiliyor. Bu da 2021 yılı hasat döneminin fındığı tabii. Yani çiftçiden-köylüden geçen yıl 25,5-27 TL aralığında satın alınan fındık bu. 2022 yılı fındığı henüz yok piyasada. Çiftçiye ödenen ücretin 4-6 katı fazlasına tüketicinin sofrasına geliyor fındık. Bu nasıl bir vurgundur, soygundur?…
Üstelik bu işlenmemiş fındığın fiyatı. Hele bir de kabuklarından ayrılmış, kavrulmuş fındık olarak tüketmek isterseniz fiyat daha da yükseliyor, halkımız kuruyemiş alamaz oldu. Memleketinden bir miktar fındık getirebilenler şanslı sayıyor kendini.
Üretici ve tüketici fiyatları arasındaki derin uçurum ve üreticinin de tüketicinin de kaybettiği bir fındık politikası AKP’giller’in halk düşmanı politikalarının bir sonucudur. Onların tek derdi kendilerini iktidara getiren ABD ve AB Emperyalistlerinin verdiği görevleri yerine getirmek, bunun karşılığında küplerini doldurmaktır. Halkımızın varını yoğunu, alınteriyle ürettiği, yarattığı her şeyi yandaşlarına ve Parababalarına peşkeş çekmektir. Onları zenginleştirmektir, dertleri, görevleri, işleri güçleri…
AKP’giller tarafından gübrede, ilaçta, mazotta ve diğer tarımsal girdilerde yüzde 90’a hatta yüzde yüze varan oranlarda dışa bağımlı hale getirilen ülkemizde, çiftçi de kan ağlıyor. Her geçen gün daha da artan tarımsal girdi maliyetlerinin altında ezim ezim eziliyor. Üretimden elini ayağını çekiyor. Yatacak yeri yok bu AKP’giller’in.
Halkımızı iktidara geldikleri günden bugüne her geçen gün daha da yoksullaştırdılar. Üretemez, tüketemez hale getirdiler. Hesabını verecekler, az kaldı.
Peki fındık üreticisinin de tüketicinin de mutlu olması için ne yapılmalı?
Halkın Kurtuluş Partisi (HKP) Programı’nda, “Köylü Meselesi, Örgüt ve Ekonomi Politikası” başlığı altındaki şu birkaç madde meselenin nasıl en doğru şekilde tespit edilip çözüleceğini en güzel şekilde açıklıyor.
Tarım Kooperatifleri kurularak köylünün ürünlerini ölü fiyatına satması ortadan kaldırılacak:
“2 – TARIM KOOPERATİFLERİ: Köylünün kendisi tarafından kurulup kendisi tarafından kontrol edilecek. Ortak sayısı 100’ü geçince, bin güçlük çıkarılmayacak. Milyonlarca üretmeni dağınıklıktan kurtaracak. Şehirle köy arasındaki uçurumu doldurmaya çalışacak. Kooperatifler, hükümet ya da tüccar emrindeki birliklerin kontrolünden kurtarılacak. Büyük Sanayi rekabeti karşısında el ve ev sanayisini kaybeden köylüye, büyük çiftliklere kıyasla daima daha pahalıya mal olan malzeme ve eşyaları ucuza mal edecek. Ortaklarına piyasadan pahalı mal satmayacak. Satarken birbirleriyle rekabete düşerek, bereket yıllarını bile felâket yılına çeviren küçük ekincilerin mallarını değeri ile satacak. Ortaklarının malını ölü fiyatına almaya kalkışmayacak. Küçük ekinciyi de modern üretime ve bilime kapalı kalmaktan kurtaracak.”
Köylüye kredi verilecek, köylü tefecilerin, faizcilerin elinden kurtarılacak:
“14- KREDİ: Bizim güzel geleneğimize göre, tefecilik, faizcilik sosyal haram ve suç olarak en sıkı kovuşturmaya uğratılacak. Bugünkü yüzde 19-24 banka faizi, köy işletmesi kooperatifleştikçe en az sınırına indirilecek, büyük çiftlikler için arttırılacak, küçük ekinciye eksiltilecek. Öylelikle, devlete olan borcun 12 misli, banka borcunun 6 misli olan faizci borçlarıyla, köylünün sömürülmesi önlenecek. Üretim Kooperatifleri kanalıyla verilen ödünçlerin taksitleri, ürün alınınca tahsil olunacak. Kredi, güçlü çiftçilerden ziyade, güçsüz köylüye sağlanacak. İpotek ve teminat yerine, kooperatif ve köylü örgütlerinin kefaleti ve sorumluluğu geçecek.”
Tarım ürünlerinin maliyeti düşürülecek:
“15- FİYAT POLİTİKASI: Tarım ürünleri aleyhine, sanayi ürünlerinin fiyat artışı durdurulacak. Köy ürünlerinin gerçek köylü kooperatifleri eliyle ihracatı kolaylaştırılacak, Ofisin yönetim ve kontrolü köylü örgütlerine bırakılacak.
Modern üretim küçük ekincilere kadar götürülerek tüm tarım ürünlerinin maliyet fiyatları indirilecek.”
Bu çözümler HKP öncülüğünde kurulacak olan Demokratik Halk İktidarında gerçekleştirilecek.