Fındıkta Rekolte de Alım Fiyatları da Düşük, Çiftçinin Yüzü Yine Gülmedi
Sema Kıvılcım

Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) geçtiğimiz ay 2025-2026 sezonu için kabuklu fındık alım fiyatını belirledi. Buna göre, kilogram başına Giresun kalite fındık için 200 TL, Levant kalite için 195 TL ve sivri fındıklar için 190 TL fiyat belirlendi.
Açıklanan fiyatlar çiftçinin yüzünü güldürmedi. Çünkü işçilik ve üretim maliyetleri çok yüksek ve belirlenen fındık alım fiyatı bu maliyetleri karşılamaya ve çiftçinin önümüzdeki hasat dönemine kadar yaşamını ikame etmesine yetmiyor.
Ağustos ayında Karadeniz’de fındık hasadı başladı. Ancak bu yılki hasat büyük bir hayal kırıklığı yaşattı. Kuraklık, don ve dengesiz hava koşulları nedeniyle bu yılki rekoltenin geçen yıla göre yüzde 50 düşmesi bekleniyor.
Dünya Gıda Örgütü (FAO) 2022 yılı verilerine göre, Türkiye 684 bin ton ile fındık üretiminde dünya lideri. Onu 85 bin ton ile İtalya takip ediyor. Fındık üretiminin ve ihracatının büyük kısmını Karadeniz Bölgesi karşılıyor.
Yukarıda da belirttiğimiz gibi bu yıl rekolte düşük. Bunun en önemli sebeplerinden biri bu sezon üreticilerin fındık bahçelerine musallat olan kahverengi kokarca böceği. Ayrıca yaşanan kuraklık, don ve aşırı yağışlar da fındık üretimini düşürdü. Fındıklarda çürüme ve bozulma gibi sorunların ortaya çıkmasına sebep oldu.
Türkiye’de İş Dünyası Dergisi’ne açıklamalarda bulunan Altınordu Ziraat Odası Başkanı Atakan Akça, Doğu Karadeniz bölgesindeki Ordu, Giresun ve Trabzon gibi illerde arazinin engebeli olması nedeniyle makinalı tarım yapılamadığını ve üretimin tamamen insan gücüne dayandığını belirtti. Akça, bu durum, dönüm başına ortalama verimi 80-100 kg’a düşürürken, maliyeti de kilogram başına 180-185 TL’ye çıkarıyor, dedi. Dolayısıyla, üreticilerin zaten memnun kalmadığı fındık alım fiyatı, bu zorlu bölgelerde fındık üretimi yapmaya çalışan üreticiler için çok daha yetersiz kaldı.
İnce kabuğu ve yağ oranı ile Türkiye’nin en lezzetli fındığı Giresun’da yetişiyor. Ama diğer Karadeniz illerinde de fındık üretimi yapılıyor. Örneğin Samsun’un en verimli tarım alanlarından biri olan Bafra Ovası’nın yüksek kesimlerinde de fındık üretimi yapılıyor. Bafra Ovası’nda da bu yıl fındık rekoltesini olumsuz etkileyen en büyük faktörler, yaşanan kuraklık, rüzgâr ve buzlanma gibi iklimsel olaylar oldu. Basında yer alan haberlere göre, Yeşilköy Mahallesi Muhtarı ve fındık üreticisi Nizam Kaya, verimin beklentilerin altında olduğunu dile getirdi. Kaya, “Bu yıl çok kurak geçti. Yağış oldu, rüzgar çıktı ve buzlanmalar nedeniyle fındıklar hastalandı. Yüzde 50 randımana ulaşan fındık çok az. Randımanlar yüzde 30-40 arasında gidiyor” dedi.
Fındık üreticisi Necati Topkaya ise fiyat beklentisini daha net bir şekilde ortaya koydu. “Önceden tütünle uğraşıyorduk, son 20 yıldır fındıkla uğraşıyoruz. 40 dönüm fındıklığım var. Mahsulden memnun değiliz. Geçen sene de bu sene de fındık zayıf. Birkaç senedir verim düşük. Fındığın fiyatının bu koşullarda 500 lira olması gerektiğini savunuyorum, çünkü Türkiye genelinde fındık yok” dedi. Topkaya, kendi köyünde normalde 200 ton fındık çıktığını, bu yıl ise en fazla 50 ton rekolte beklediklerini belirterek durumun ciddiyetini gözler önüne serdi.
Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Trabzon Şube Başkanı Cemil Pehlevan, TMO tarafından fındığın maliyetinin düşük gösterildiğini belirtti. ZMO’nun analizlerine göre fındığın kilogram maliyetinin yaklaşık 175 TL civarında olduğunu ifade etti.
AKP’giller İktidarında doğru giden bir şey yok. Üreticiler hep dertli. Fındık üreticisi de maliyetlerini karşılayacak, yaşamını sürdürebilecek ve fındık üretimine devam etmesini sağlayacak bir alım fiyatı bulamadı. Dolayısıyla fındık üreticisi de fındık ağaçlarını sökmek, üretimden çekilerek şehir yaşamına dahil olmak gibi uygulamalarla yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Çünkü binbir emekle ve büyük maliyetlerle ürettiği fındığı para etmiyor. Üstelik bir de yaptığı masrafın karşılığında bahçesindeki vurgun zararlılar, don, aşırı yağışlarla zayi olursa, yani elinde satacak bir ürün de kalmazsa hepten perişan oluyor. Bu yüzden de zararına üretim yapmaktansa boş dursun daha iyi, diyor.
Zararlılara, iklim koşullarına karşı üreticiyi destekleyecek bir sistem de yok. Örneğin bu sezon üreticinin başına bela olan kokarca böceğine karşı Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı il ve ilçe müdürlükleri tarafından samuray arısıyla müdahale edildi. Ancak fındık rekoltesinin geçen yıla göre en az yüzde 50 oranında düşmesinden de anlaşıldığı üzere, bu müdahale yeterli değil. Bakanlık bundan önceki yıllarda da zararlılara karşı samuray arısı ile mücadele etmişti. Ama aradan geçen yıllar içerisinde bu müdahale yeterli olmadığı halde hiçbir ilave önlem alınmıyor.
Üreticinin zararı karşılanmıyor, üretici önümüzdeki yıllarda üretimine devam edebilsin diye desteklenmiyor ve olumsuz doğa koşulları karşısında çaresiz ve yapayalnız kalakalıyor.
Fındık üretiminde dünya liderliğini koruyabilmemiz ve sürdürülebilir bir fındık sektörü için üreticinin üretimde kalmasını sağlayacak gelir elde etmesi gerekir. Çünkü üretici bu işi yeşillik olsun diye değil, geçimini sağlamak için yapıyor. Üretici yüz yıllık ağaçlarla üretim yapmaya çalışıyor. İlgili kurumların değişen iklim ve doğa koşullarına göre, bu ağaçların rehabilite edilmesi için bilimsel çalışmalar yapması ve iklim değişikliğine uygun fidanların yetiştirilmesi gerekir. Bu fidanların üreticilere ücretsiz ya da çok düşük bir bedelle temin edilmesi gerekir.
Ayrıca, miras yoluyla parçalanan arazilerde üretim yapmaya çalışan üreticiler için bu arazilerin birleştirilmesi, büyütülmesi gibi çalışmalar yapılması gerekir.
Diğer yandan, üreticinin, İtalyan Ferrero gibi gıda tekellerinin insafına bırakılmaması gerekir. Çiftçinin ürettiği kaliteli Türk Fındığını hammadde olarak ucuza alan ve katma değeri yüksek ürünlere dönüştüren Ferrero ve benzeri gıda tekelleri büyük kârlar elde ederken bizim üreticimiz karnını doyuracak kadar bile para kazanamıyor. O halde, Türk Fındığını katma değerli yüksek ürünlere dönüştüren kamu kurumları kurarak, hem fındığın üreticiden gerçek değerinden alınması hem de halkımıza uygun fiyatlı ürünler temin edilmesi gerekir. Bunun için modern tesislerin kurulması gerekir.
Tabiî bunları halkımızın ve ülkemizin en ağulu düşmanı AKP’giller yapmaz, onlar tam tersine fındık fiyatını neredeyse maliyetinin altında belirlemekle meşgul. Üreticiyi üretemez hale getirmekle meşgul.
İktidarda oldukları sürece fındık üreticisinin de yüzü gülmeyecek. Ama iktidardan alaşağı edilip de gerçek bir Demokratik Halk İktidarı kurulduğunda fındık üreticisi dünyanın en mutlu üreticileri arasında yerini alacak.