Site rengi

Tasarım

Gençlik Yılmayacaktır, Mücadelesini Sürdürecektir!

06.11.2015
630
A+
A-

Gençlik; gelişen toplumsal olaylarda, devrimci atılımlarda hep en ön safta yerini alır. Lenin, gençliğin bu yadsınamaz önemine şöyle değinir: “Çünkü öğrenciler, aydınların en duyarlı tepkide bulunan bölümüdür ve aydınlar, tüm toplumda sınıf çıkarlarını ve siyasi gruplaşmaların gelişmesini en bilinçli, en kararlı ve en doğru biçimde yansıtan ve ifade eden bir kesimdir.” (Lenin, Gençlik Üzerine)

Yine gerçekleşmesinde gençliğin etkili olduğu, 27 Mayıs Politik Devrimi sonrasında ortaya çıkan demokratik haklar, öğrencilerin bulundukları üniversitelerde hızla örgütlü bir güç haline gelmesinde etkili oldu. 27 Mayıs’la birlikte sosyalist yayınların hızla yayılması, gençliğin sosyalizm ile tanışmasına vesile oldu. Bulunduğu toplumun sınıf ilişki ve çelişkilerini kavrayan gençlik; sömürü düzenini ortadan kaldırmak ve insanca bir yaşamı var etmek için sosyalizm mücadelesine atıldı.

Parababaları, egemen olduğu sömürü düzeninin devam etmesi için, kendilerine tehdit olan tüm durumları ortadan kaldırma çabasına girişirler, onlar karşılarında örgütlü bir güç görmek istemezler.

Gençliğin hızla yayılan bu örgütlülüğünü dağıtmak üzere ilk olarak 12 Mart Faşist Darbesi’ni gerçekleştirdi Parababaları. 27 Mayıs’la birlikte doğan özgürlük ortamı, demokratik haklar yok edilmeye çalışıldı. AB-D Emperyalizmine karşı olan yurtsever ve devrimci gençlerimiz işkencelerden geçirildi; cezaevlerine hapsedildi. “Yaşasın İkinci Kurtuluş Savaşımız” sloganlarını atan Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan idam edildi; “Parolamız, Ya İstiklal Ya Ölüm!” diyen Mahirler, Kızıldere’de katledildi.

Gençliğin yürüttüğü devrimci mücadelenin önünü kesmeye yetmemişti 12 Mart Faşizmi.

Devrimci mücadeleyi tamamen ortadan kaldırmak için yine ABD’nin casus örgütü CIA eliyle 12 Eylül Faşist Darbesi’ni gerçekleştirdiler. Bu hain darbenin sonucunda yüzlerce kişi hayatını kaybetti, binlerce kişi tutuklandı, 1 milyonu aşkın insan fişlendi.

Sadece bununla yetinmeyen Parababaları; sömürü düzenlerine aykırı olmayan, kendi istediği insan tipi olan; boyun eğen, düşünemeyen, kafadan silahsız ve apolitik insanlar yetiştirmek için elini Eğitime attı. Eğitim üzerine yoğunlaştı.

Tüm üniversitelerin bağlı olduğu Yükseköğretim Kurulunu kurdurarak; demokratik, laik ve bilimsel eğitimin önünü kesti, ezbere dayalı, gerici ve şoven eğitimin önünün açılmasını sağladı.

YÖK’ün kendisine edindiği ilk görevler; yurtsever- devrimci öğrencileri ve öğretim görevlilerini üniversitelerden uzaklaştırmak oldu. Polis ve Özel Güvenlik Birimlerini, üniversitelerimizin içine yerleştirerek, devrimci öğrencilerin demokratik taleplerini dile getirmesini engellemeye çalışmak oldu. Bu görevlerini, kurulduğu 6 Kasım 1981 yılından beri günümüze kadar devam ettiriyor.

Tayyipgiller iktidarında, YÖK ile birlikte, üniversitelerimiz her zamankinden daha fazla ticarileştirilme ve gericileştirilme saldırıları ile karşı karşıya kaldı. Tayyipgiller, üniversitelerimizi; Parababaları için hem para basan birer ticarethaneye hem de kendi ideolojileri olan Ortaçağcı Siyasal İslam için “mücahit”lerin yetiştiği arka bahçelerine çevirmek istemektedirler.

En son yapılan, Parababalarının “demokrasicilik oyunu” olan 1 Kasım seçimlerinde tek başına iktidar olan Tayyipgiller, Kendilerine “Şanlı Gezi İsyanı” tokadını atan gençliğe ve halkımıza baskılarını daha da arttıracaktır.

Biz Kurtuluş Partisi Gençliği olarak; Tayyipgiller’in üniversitelerimizdeki bilim dışı, gerici ve anti-demokratik uygulamalarına, baskılarına karşı duracağız. Parababalarının üniversitelerimizi, sadece kasalarını rahat doldurmak için ticarethaneye dönüştürmesine izin vermeyeceğiz.

Kurtuluş Partisi Gençliği nasıl bir eğitim istiyor?

ABD Emperyalistleri ve yerli işbirlikçilerine karşı İkinci Kurtuluş Savaşı vererek kuracağımız Demokratik Halk İktidarında, eğitimin nasıl işleyeceği Partimizin Programında şöyle belirtilmektedir:

15- ÖĞRETİM SİSTEMİ: Özellikle kol işiyle kafa işi arasındaki uçurumu doldurma hedefini güdecek.

“İLKÖĞRETİM: Çevre üretimlerinin tarla ya da fabrika vb. sistemine göre,

“TEKNİK ve ORTAÖĞRENİM: Memleket sanayi plânında ayrılmış o yerin pratik ekonomik ihtiyaçlarına göre programlanacak.

“YÜKSEK ÖĞRENİM: yabancı yayınları aşırmalarla rızıklanan kürsü ötülgenliği yerine, memleketimizin yerüstü, yeraltı, insan, hayvan bütün varlıklarını inceleyerek, Ekonomi ve üretim şartlarımızı geliştirmeye fiilen yarar ORİJİNAL emeği geçirecek; lâboratuarını tarlalarımıza ve atölyelerimize bağlayarak BİLİM YAPMA görevini endüstriyel kalkınma hamlemizle taçlandıracak.

“16-Eğitim DEMOKRATLAŞTIRILACAK. Ezberciliğe değil, güçlükler karşısında çözüm yolları bulma, yani bellek yerine zekâyı işletme prensibi, öğretim ve eğitimin baş prensibi olacak. Ölçü alınarak, kişiye özel, el yapımı ayakkabı üretir gibi, her öğrencinin kişiliğini ezmeyen eğitim güdülecek.

“Fazla diplomalı bize gerekmez” kaygısı ile, SINAV’lar öğrenci “turnikesi”, ya da salhanesi (mezbahası, kesimevi) haline sokulmayacak. Dönen (başarısız) öğrenci oranı; öğretmenin, öğretim sisteminin ve öğretim araçlarının nitelikleriyle kıyaslanacak ve başarının yükseltilmesi için, saptanan eksiklikler ya da yanlışlıklar hızla giderilecek.

“Öğretimin her kademesine her yaş ve cinsiyetten herkes sınav vermek şartı ile girip belge alabilecek.

“Her yerde HALK ÜNİVERSİTELERİ kurulacak.

“17- Öğretim ve Eğitim, biçimi ve içeriğiyle LAİKLEŞTİRİLECEK.

“18- Anadilde eğitim serbest olacak. Devlet ve diğer kamu yönetimleri bu konuda üzerlerine düşen yükümlülükleri eksiksiz yerine getirecek.

“19- Yabancı dilde eğitim yasaklanacak.

“20- Eğitim bütünüyle bir kamu görevi olacak. Eğitimden para kazanma yasaklanacak. Herkese eşit, parasız eğitim imkânı sunulacak.”

Kurtuluş Partisi Gençliği olarak; bulunduğumuz üniversitelerde, ülkemizi Yeni Sevr’e ve Ortaçağ karanlığına götürmek isteyen ABD Emperyalistlerine ve işbirlikçileri olan Tayyipgiller’e karşı mücadele etmeye devam edeceğiz. Laik, demokratik, bilimsel, parasız ve anadilde eğitim isteğimizden asla vazgeçmeyeceğiz. Vatanımızı AB-D Emperyalistlerinden, yerli satılmışlardan temizleyecek ve Demokratik Halk Devrimi’ni başaracağız. İşte o zaman gerçek “Demokratik Halk Üniversiteleri” ile halkımız, bilime sınırsızca ve parasız olarak kavuşacaktır. 06.11.2015

Yaşasın Parasız, Demokratik, Bilimsel, Laik ve Anadilde Eğitim!

Kahrolsun YÖK! Yaşasın Gençliğin Devrimci Mücadelesi!

Yaşasın Demokratik Halk Üniversiteleri Mücadelemiz!

Kahrolsun Faşizm, Yaşasın Sosyalizm!

Kurtuluş Partisi Gençliği