Site rengi

Tasarım

Gerici rektör yine iş başında!

07.05.2015
606
A+
A-

 

Geçtiğimiz günlerde bir haber okuduk: “Rektör Mansur Harmandar AKP Seçim Bürosu Açtı”

Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Rektörü Mansur Harmandar, Muğla’nın Ula ilçesinin Akyaka mahallesinde AKP seçim bürosu açılışını yapmış, alkışla tempo bile tutmuş! Bilimselliğin abidesi(!) olan Harmandar, tarafını açıkça belli etmiş oldu yani bu haliyle. Aslında bu ilk de değil. Rektör Mansur Harmandar, görevinden kısa süreliğine istifa ederek 2014 yerel seçimlerinde AKP Muğla Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olmuştu. Kazanamayınca da gerisin geri tekrar atanmıştı makamına.

Yeni Türkiye’de işler böyle yürüyor işte. “Üniversitelerde siyaset istemiyoruz” diyenler, gerici Tayyipgiller iktidarının yandaşlığını yapıyor, onların adayı oluyor, seçim bürolarını açıyor. Bilim yuvası olması gerektiğini bildiğimiz, düşündüğümüz, bunun için mücadele ettiğimiz üniversiteler AKP iktidarının şubeleri haline geliyor. Mansur Harmandar vakası, elbette sadece bizim üniversitemize özgü değil. İstanbul Üniversitesindeki antidemokratik rezalet, hepimizin malumudur. Rektörlük seçimlerinde en çok oyu alan Raşit Tükel yerine kendi adayı Mahmut Ak’ı atamıştı Tayyipgiller. Uludağ Üniversitesinde de oyların yüzde 61’ini alan Kamil Dilek değil, yüzde 29 oy alan Yusuf Ulcay atandı. Bu konuda örnekler az değil. T. Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı döneminde 1980 Faşist Darbesinden beri üniversitelerimizin başında bir akbaba gibi duran YÖK; Adnan Menderes Üniversitesinde, Balıkesir Üniversitesinde, Celal Bayar Üniversitesinde, Gebze Teknik Üniversitesinde, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesinde, Mersin Üniversitesinde, Mustafa Kemal Üniversitesinde en çok oyu alan adayları değil ikinci ya da üçüncü sıradaki adayları atadı.

Üniversitelerimizdeki Tayyipgiller baskısı, yandaş rektörlerin yuvalanmasıyla sınırlı değil. Öğretim üyelerinin alınmasındaki temel şart da; yine yandaşlık. Eğitimin bilimsellikten uzaklaşması ve bilimsel düşünceden yoksun öğrencilerin yetiştirilmesi, Şark kurnazlığının eseri oyunlarla kendi akademisyenlerini üniversitelere yerleştirmeye çalışan Tayyipgiller gericiliğinin elbette umurunda değil. Onların amacı, memleketin her kurumunda kendi kadrolarıyla var olmak ve yurdu onursuzca karanlığa sürüklemek.

Yerel seçimlerde fotoğrafının altındaki “Tamam İnşallah” yazısıyla yapılan propagandayı iyi hatırladığımız Tayyipgiller’in rektörü Harmandar’ın yönetimindeki Muğla Üniversitesi öğrencileri, en demokratik hakları olan eylem hakkını bile doğru düzgün kazanamamış durumdalar. Öğrenci yemeklerine yapılan zamlar ortadadır. Politik meseleleri tartışmak için forum düzenleyen öğrencilerin çevresine özel güvenlik birimlerini yığdıkları, onları engellemek için haydutça bir tavırla çim sulama makinelerini açtırmalarını hepimiz hatırlıyoruz. Eylemleri kriminalize etme amacıyla kampusa çevik kuvvet ordularının yığılması, sadece bizim değil tüm üniversiteler için yabancı olmayan bir manzaradır. ODTÜ’de Tayyip Erdoğan’ı protesto eden öğrencilere polisin sorgusuz sualsiz saldırması daha dün gibidir.

Öğrencilerin öz taleplerine kulak asmayan üniversite yönetimi, gayet organize bir imza kampanyasıyla gerçekleştirilen “Muğla Üniversitesi Kampusuna Cami” talebini ise hemen kabul etmiş ve 2 bin kişi kapasiteli bir cami için kollar sıvanarak inşaata hemen başlanmıştır. Dış cephesi komple mermer kaplı cami inşaatı hâlâ devam ediyor üniversitede. Eğitim ise yerlerde sürünüyor.

1960 Politik Devriminin Anayasasıyla Özerk yapılanmaya sahip, yasa tasarısı sunma yetkisine dahi sahip olan üniversitelerimiz özellikle gericiliğin ve işbirlikçiliğin en saldırgan olduğu Tayyipgiller döneminde “sahibinin sesi” haline getirilmek istenmektedir. Amaç, memleketin her alanında halkın değil gerici-işbirlikçi Tayyipgiller’in temsilcilerini yerleştirmektir.

Rektörlerini kendi seçen, bilimsel eğitim sunan 1960 Politik Devriminin en büyük kazanımlarıyla oluşturulmuş özgür üniversitelerden korkmaktadır Tayyipgiller. O dönem ki, ülkemizde en özgür, en bilimsel eğitimi vermiş üniversitelerin çağıdır. Bu dönemde ülkemizin bağımsızlığı için mücadele etmiş, korkmadan, çekinmeden doğruları haykırmış, Türkiye Devrimi’nin Önderi Hikmet Kıvılcımlı’nın eserleriyle sosyalizmi öğrenmiş Deniz Gezmişler, Mahir Çayanlar ortaya çıkmıştır. Korkuları bundandır. Bundandır ki üniversitelere, tüm örgün eğitim kurumlarına, devletin tüm kollarına, televizyonlara, gazetelere kendi satılmışlarını yerleştirmekte ve onuru hiçe saymış bir şekilde halkımızı bir kömüre muhtaç etmektedirler.

Bizse yaşananları görüyoruz. Farkındayız olanların. Elbette yerli satılmışlar olan, gerici, Ortaçağcı Tayyipgiller iktidarından aydın bir rektör atamasını beklemiyoruz. Varsın rektör Harmandar, Tayyipgiller’in seçim bürosunu açsın, alkışla tempo tutsun. İsterse bir de harmandalı oynasın olanca neşesiyle, diyeceğiz ama diyemiyoruz. Çünkü Harmandalı, Efe oyunudur, her babayiğidin harcı değildir. Usta’mız Hikmet Kıvılcımlı’nın Kuvayimilliye döneminde kızanı olduğu Yörük Ali Efe’nin oynayabileceği yiğitlikte oyunlardır efe oyunları.

Halk Kurtuluş Cephesi’ni örüp, Demokratik Halk İktidarını kurunca AB ve ABD Emperyalistlerini, Ortaçağcı gerici iktidarı, yerli satılmışları ülkemizden kovacağız. İşte o zaman gerçekten özgür üniversitelerimizde, gerçekten özgür, aydın bireyler yaratmak için gerçek bir eğitim sistemi oluşturacağız. And olsun!

 

Muğla’dan Kurtuluş Partisi Gençliği