Site rengi

Tasarım

HKP Genel Başkanı Nurullah Ankut:Suriye’ye girmek Türkiye’nin en büyük felaketi olur

01.03.2016
1.460
A+
A-

Halkın Kurtuluş Partisi Genel Başkanı Nurullah Ankut, Suriye’ye kara harekâtı başlatmanın Türkiye’nin en büyük felaketi olacağını belirterek “Bakın altını çizerek söylüyorum, eğer Türkiye böyle bir harekâta, Amerika’nın son büyük oyununa düşerek girişirse o savaştan üç parçaya bölünmüş olarak çıkar. Başka hiçbir şekilde çıkamaz. En büyük felaketi olur” diye konuştu.

Nurullah Ankut, Ortadoğu-Türkiye cephesinde yaşananları Toplumsal Ses’e değerlendirdi.

Röportajın tamamını aynen yayımlıyoruz:

 

Toplumsal Ses: Öncelikle Ortadoğu’nun içerisinde bulunduğu durumu sizden dinlemek isteriz. Ortadoğu’da neler oluyor? HKP Ortadoğu’daki bu sıkıntılı süreci nasıl değerlendiriyor?

Nurullah Ankut Yoldaş: TRT konuşmalarımızı dinlemişsinizdir. Bildiğiniz gibi onar dakikadan yirmi dakika konuşma imkânı bulabildik. Bu sınırlı zamanda bile ağırlıkla Ortadoğu’ya ve Türkiye’nin içine çekilmek istendindiği Suriyeleşme tehlikesine geniş yer verdik. Yani o kısıtlı süre içinde bile Ortadoğu’ya, bölgemize geniş yer ayırmak ihtiyacı duyduk…

Toplumsal Ses: Seçim konuşmalarıyla HKP bir anda Türkiye’nin gündemine düştü.

Nurullah Ankut: Evet, evet. Fakat hiç söz eden olmadı dikkat ederseniz. Parababalarının Amerikancı medyası hiç duymadı, duymazlıktan geldi, görmezlikten geldi, anlamamışlıktan geldi. Ama onların görevi de o: Bize ölümcül bir abluka uygulamak. Size meslekte öğretmişlerdir. Medyada en ağır ceza görmemektir.

Toplumsal Ses: Evet.

Nurullah Ankut Yoldaş: Bir harekete, bir kişiye verilebilecek en ağır ceza… Biz buna susuş suikastı diyoruz. Bir cinayettir bu. Mesleğe de ihanettir bu, insanlığı da ihanettir. Bizi bu şekilde katletmek istiyorlar. Önderimiz Hikmet Kıvılcımlı’ya da 50 yıl boyunca aynı yöntemi uygulamışlardır. Bugün bize de aynı şeyi uyguluyorlar. Yani en yandaşından en solcu geçinene kadar medyada bizim adımız geçmez, suretlerimiz görünmez. En solcu neyi bilirsiniz ondan, en yandaş bilinenine kadar. Hepsi bize karşı aynıdır. Çünkü ortak paydaları aynıdır: Amerikancılık. Orada buluşurlar.

Toplumsal Ses: Ama bize haksızlık yapmayın, zaman zaman Yurt Gazetesi’nde, Toplumsal Haber’de yayınladık.

Nurullah Ankut Yoldaş: Ha. Şimdi şunu ayıracaktım. Merdan Yanardağ yönetimindeki Yurt… Onu da özellikle belirteyim. Merdan Yanardağ medyanın yüz akıdır şu anda bizim için. Özgüveniyle, insani ve mesleki ahlâkıyla, cesaretiyle yüz akıdır medyanın. O bakımdan Merdan Yanardağ bizim hakkımızı veriyor. Yani kardeşçe, dostça, gönülden ilişkilerimiz var aramızda. Yine sizde Orhan Şahin, içtenlikli bir arkadaşımızdır. Onun hakkını teslim ediyoruz ve Odatv’de de birkaç namuslu insan var bizim hakkımızı teslim eden. Yani onun dışındaki herkes Amerikancılık ortak paydasında hemfikirdir bize karşı. Yani şunları bir öldürsek, bir yok etsek, yok olup gitseler… Bazen yazıyorlar sosyal medyada, bir yok olmadınız, bir tükenmediniz, diye. Ama İşçi Sınıfı var oldukça, sömürü var oldukça biz var olacağız.

Toplumsal Ses:  Var olmaya devam ediyoruz…

 

Teori, devrimci kavganın, savaşın yolunu aydınlatmalı

Nurullah Ankut Yoldaş: Şimdi; Ortadoğu’da ne oluyor dediniz. Sorunuza gelirsek.

Toplumsal Ses:  Evet.

Nurullah Ankut Yoldaş: Ortadoğu’da ABD’nin BOP haritası hayata geçiyor. Tek cümle ile gerçekleşen, olan, olmakta olan ve bundan sonra da olacak olan budur. Yani BOP haritası hayat buluyor.

 

Toplumsal Ses:  Yani Kuzey Irak ayağı tamamlandı. Şimdi Suriye ayağındaki halkayı mı tamamlıyorlar?

Nurullah Ankut Yoldaş: (Kitabı göstererek) “Yugoslavya, Irak, Libya, Suriye… Sıra sende Türkiye” adıyla kitaplaştırdığımız 2014 Kasımı’ndaki Usta’mızı Anma konuşmamızdır bu kitap.

Bir buçuk sene önce biz sıranın Türkiye’ye geldiğini koymuşuz netçe burada. Kanıtlarıyla göstermişiz geldiğini. Çünkü teorinin görevi önceden görmektir. Önceden görmüyorsa, o teori bir işe yaramaz. Ne işe yarar o teori? Edebi bir metinden öteye gitmez. Felsefi bir metinden öteye gitmez. Bir varsayım, farzımuhaller manzumesi olur. Ama teori dediğin devrimci kavganın, savaşın yolunu aydınlatacak, ona ışık düşürecek… Devrimci teorinin görevi bu. Ve biz teorimizle bunu görmüşüz. Göstermişiz sıranın Türkiye’ye geldiğini. O süreç içinde AKP’gillerle PKK kankaydı biliyorsunuz. 2009’dan 2015 Temmuzu’na kadar, 20 Temmuzu’na kadar kankaydılar. Hatta bizim Gezi İsyanı’mız da var. Onu da kitaplaştırdık. “Taksim Gezi İsyanı’ndan Mısır Tahrir İsyanı’na Halklar Ortaçağcılığa Karşı Savaşıyor!” adıyla kitaplaştırdık.

 

Toplumsal Ses:  Peki, bu kankaların araları niye açıldı?

Nurullah Ankut Yoldaş: Şimdi ona geleceğim. Gezi İsyanı’mız sürecinde de biz İsyan’a yoğun bir şekilde, bütün gücümüzle hız verdik.

İmralı görüşmeleri yayımlandı yurtdışında. Oradan okuyoruz ki, bazı bölümleri Odatv’de falan da yayımlandı, Tayyip Erdoğan, Sinemacı Sırrı Süreyya’ya soruyor; “Ne yapmalıyız? Ne yapılmalı şimdi?”, diye. Bu denli kankaydılar. 2009’dan 2015 Temmuzu’na kadar Tayyip Erdoğan, Davutoğlu, Sinemacı Sırrı, Demirtaş, Abdullah Öcalan kanka, aynı ekip yani. Amerika öyle açılım yapacaksınız, dedi. Açılım yaptılar.

Şimdi Genel Başkan, AKP Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ diyor ki; “PKK çözüm sürecinde 200 ton bombayı şehirlere doldurdu.”

Bakın miktarını da biliyor.

Tayyip Erdoğan ne diyor; “Valilere emir verdik asla PKK’ye operasyon yapmayacaksınız.”

Yani Amerika’nın verdiği emri uyguluyorlar bunlar. O zaman öyle yürüdü süreç. Ama 20 Temmuz’dan sonra bir anda biliyorsunuz, baktık… Bunu da kitaplaştırdık. Sıcağı sıcağına gündemdeki konuşmalarımızı…

Toplumsal Ses:  Bunları giderken alacağım yalnız.

(Gülüşmeler)

 

Bölgedeki ve ülkemizdeki savaşın asıl tasarlayıcısı ABD’dir

Savaşı piyonları aracılığıyla yürütmektedir

Nurullah Ankut Yoldaş: Onu yayıncı arkadaşlarla konuşursunuz artık. Evet, Suruç Katliamı. 34 kişi bir anda yok oldu gitti… Bir canlı bombayla. Arkasından Ceylanpınar’da iki polis uykuda katledildi. Ve hemen bir anda o süreç bitti. 6 senelik süreç bitti. Savaş başladı.

Toplumsal Ses:  180 derece değişti.

Nurullah Ankut Yoldaş: 180 derece zıt konumdalar…

Bunların hepsi Amerika’nın yöntemleridir. Yani şimdi bir zirveye tırmanıyorsunuz. Düz bir şekilde tırmanılmaz. Bilmiyorum biraz dağcılarla ilişkileriniz, sohbetiniz olmuşsa… Onlar, biliyorsunuz, dağın en zor tarafından tırmanırlar. Ama orada bile bazen zemine paralel giderler. Bazen belli bir süre aşağı inerler, ondan sonra yeniden tırmanırlar. Yani dümdüz bir hat yok. Zirveye tırmanışta bile belli taktik manevralar yapmak gerekir.

Hayatta da böyledir. Spor müsabakalarında da böyledir.

Dikkat ederseniz futbol gibi takım müsabakalarında da, özellikle bire bir mücadele sporlarında da böyle taktikler muhakkak uygulanır. Teknik adamlar önceden belirler bu taktikleri. Mesela Muhammed Ali gelmiş geçmiş en büyük ring taktisyeni olarak niteleniyordu.

Mesela boksta orta sıklet dünya şampiyonu vardı: Floyd Mayweather. Bu sporcu ringin en büyüğü benim diyor. Muhammed Ali’den de, Sugar Ray Robinson’dan da büyüğüm, diyor. Gerçekten zeki, siyahî bir boksör. Namağlup olarak sporu bıraktı. Resmi kariyerini bıraktı. Gerçekten sporun amacına uygun davranıyor. En az darbe alarak, hasmına uygun yerlerde uygun darbeyi vuruyor ve maçı öyle kazanıyor. Adam belli bir süre sürekli kaçıyor, dolaşıyor ringde. Ama hasmı belli bir yorgunluğa getirdikten sonra saldırıya geçiyor. Savaşta da öyledir. Hani büyük savaş kuramcıları der ya; “Savaş bir yönü ile hileden ibarettir.” Amerika da öyle davranıyor.

Biz Meclisteki partiler için diyoruz ki; “Meclisteki dört Amerikancı parti”… Bu söylemle demek istiyoruz ki, bunların hepsinin ortak paydası Amerikancılıktır. Bugün grup toplantılarını izledim. Mesela Davutoğlu konuştu. Arkasından Kılıçdaroğlu konuştu. Uzun uzun verdi CNN Kılıçdaroğlu’nun konuşmasını. Bir kere Amerika lafı çıkmıyor ağızlarından.

Sanıyorlar ki, bu savaşı yalnızca bölgenin belirli güçleri, örgütleri yapıyor kendi aralarında.

Pekiyi Amerika ne yapıyor ya da ne arıyor bölgede? Yok mu? Sanal mı?

Dört Amerikancı parti; PKK, PYD, YPG, IŞİD, El Nusra, El Kaide… Bunların hepsi Amerika’nın değişik piyonları. Değişik enstrümanları. Bunların tamamı… Amerika bunları çarpıştırıyor. Ve bunların çarpışmasının sonunda planını uyguluyor.

Bir oyunda da böyledir, tiyatro oyununda da, bir Tragedya’da da böyledir. Hatta sıradan gerzek dizilerde de böyle değil mi? Kötüler var, iyiler var. Sıradan insanlar var.

Ortadoğu’da da olan budur. Yani yukarıda işaret ettiğimiz dört Amerikancı parti ve diğer örgütlerin ve tabiî Ortadoğu’da rol krallar, emirler vb.nin çarpışmasıyla bir oyun ortaya çıkıyor.

Burada da aynı şekilde. Onları çarpıştırıyor, kimisini dost ediniyor. Belli bir süre sonra dostu düşman oluyor.

Şimdi IŞİD kimden ayrıldı? Kimin parçası?

El Kaide’nin.

El Kaide’yi var eden kim?

Amerika.

Kime Karşı?

Afganistan’daki Sosyalist İktidara karşı var etti değil mi bunları?

Bizzat (konuşmalarımızda da var.) gittiler, Usame bin Laden’e otomatik silahların kullanışını öğrettiler. En modern otomatik silahın. Resimleri var internet ortamında, görmüşsünüzdür.

Amerika, uşaklarını belli bir süre kullanır sonra şeytanlaştırır. Yani planı öyle gerektirir Amerika’nın. Sürekli dostluk, sürekli düşmanlık olmaz Amerika için. Kullanır ama işi bittikten sonra peçete gibi atar. His yok emperyalistlerde. Robotlaşmış insanlar bunlar. His asla yok adamlarda. Dikkat edin, Ortadoğu’da Emperyalistlerin katlettiği insan sayısı binlerce, on binlerce değil milyonlarcadır. 5 milyonun üzerindedir bu rakam. 10 milyona gidiyor. Şimdi sırf Suriye’de yarım milyona gidiyor.

Hiç üzüntü duyuyorlar mı bunlar?

Hayır.

Hiç üzüntü duymuyorlar. İnsanlar ölüyor, çocuklar ölüyor katliamlarda, bombalamalarda; Ege Denizi’nde boğuluyor. Bunlarda zerre kadar üzüntü yok.

Bunlar, emperyalistler, kendilerine uygun insanları getirirler iktidarlara biliyor musunuz? Yani vicdan sahibi olan, acıma duygusu olan, empati yapabilen insanlar asla yükselemez orada. Böyle canice ruh taşıyan zeki, eğitimli insanları getirirler. Mesela, yaşınız o dönemi hatırlamaya müsait, gençsiniz gerçi ya, Sovyetler yıkılırken CIA rapor veriyor tüm Sovyet liderleri hakkında. Diyor ki Yeltsin hakkında; “Sarhoş, kumarbaz güvenilmez, ahlâksız her yönden, cinsel yön dahil.” Yukarıda, merkezde analistler ya da asıl şef; “İyi ya bizim çıkarlarımız için daha uygun böyle bir kişiliğe sahip olması.” diyor Yeltsin için telefonda. Çünkü adam öyle insanlar daha iyi satar halklarını ve vatanlarını. Ve daha kolay yönlendirilir, diyor.

Kendi ülkesinde böyle ve ne yazık ki bizim gibi ülkelerde de böyle. Biz hep ondan diyoruz; burjuva siyasetinde, Parababaları siyasetinde tersine bir seleksiyon var, diye. Yani az buçuk namuslu olanlar o siyasette, en alttakilerdir. En yukarıya doğru gittikçe namus azalır. Azalır, azalır biter… Öyle bir durum var. O bakımdan bunlar böyle; acıma yok, planlarını uyguluyorlar.

 

ABD’nin savaşında Türkiye’nin payına düşenler

(Çantadan çıkararak Tayyip Erdoğan’ın Muammer Kaddafi İnsan Hakları Ödülü’nü alırken çekilmiş fotoğrafları ile Beşşar Esat ve ailesi ile Tayyip Erdoğan ve ailesinin samimi pozlarını içeren fotoğrafları göstererek)

Mesela bunları duruşmada da gösterdim. Geçen savunmamız vardı. Biliyorsunuz…

Toplumsal Ses:  Takip ediyorum.

Nurullah Ankut Yoldaş: Takip ediyorsunuz. Dosyaya da koyduk. Gösterdik de, hâkime de gösterdik. Kendilerini (AKP’giller’i) çok davet ettik ama gelme cesareti gösteremedi hiçbiri. Gelselerdi onların yüzlerine de gösterecektik bu fotoğrafları. (Yine bir Yoldaş’tan çantayı rica ederek) Şimdi size zahmet amcacığım. Yapacağımız son sözlü savunmada tekrar sunacağımız BOP haritasıdır bu.

Toplumsal Ses:  Evet.

Nurullah Ankut Yoldaş: Biliyorsunuzdur.

Toplumsal Ses: Bir ucu Karadeniz’de, bir ucu biraz daha buralarda olması lazım.

Nurullah Ankut Yoldaş: Olması lazım. Dikkat edersek, West Armenia dediği bölge Karadeniz’e açılıyor. Oradan devrediyor.

Toplumsal Ses:  Mersin Taşucu’nda bitiyor.

Nurullah Ankut Yoldaş: Bitiyor. Evet, şimdilik usturuplu gidiyorlar. Yani Free Kürdistan, West Armenia… Türkiye’yi böyle parçalıyorlar. Suriye de içinde bu planın bakın. Yani parçalıyor Suriye’yi de.

Toplumsal Ses:  Büyük Kürdistan dedikleri de Akdeniz’e dek uzanıyor. Bir koridor açmak istiyorlar.

Nurullah Ankut Yoldaş: Free Kürdistan, evet. Bir koridor açmak… Onun için uğraşıyorlar. Koridor açacaklar. Kürdistan petrolü doğrudan Akdeniz’e, Amerika’nın petrol şirketlerinin tanker gemilerine akacak. Yani ona uğraşıyorlar.

(Tekrar sözü geçen fotoğrafları göstererek)

Şimdi şu dostluğa bakar mısınız? Görmüşsünüzdür, var internet ortamında. Muammer Kaddafi İnsan Hakları Ödülü aldı biliyorsunuz. İşte bundan aşağı yukarı bir sene sonra, Amerika dedi ki, Libya’ya saldıracağız.

Toplumsal Ses:  Bu o zaman Birleşmiş Milletler ne söylüyor, dedi. Haddini bilsin, dedi. Ertesi gün gemi gönderdi.

Nurullah Ankut Yoldaş: “NATO’nun Libya’da ne işi var yahu” dedi. Birazcık tereddüt geçirdi. Amerika yukarıdan emri tekrarladı çünkü: “İtaatsizlik etme, denileni yap!..” Buyruk kesin olunca; “Tamam NATO’nun saldırı karargâhı İzmir’de olsun. Hemen gelin.”, dedi. Ve ne yazık ki, bizim donanmadan gemiler de, uçaklar da gitti. Alçakça katlettiler biliyorsunuz Kaddafi’yi.

Toplumsal Ses:  Ve Kıbrıs savaşında Türkiye’ye tek sahip çıkan…

Nurullah Ankut Yoldaş: Tek sahip çıkan, Kıbrıs harekâtında her şeyi ile yardım eden; uçağıyla, mühimmatıyla, yakıtıyla yardım eden tek dostumuzdu Muammer Kaddafi ve askeri eğitimini de bizim Harp Okulunda yaptı. Ankara’da Kara Harp Okulunda yaptı askeri eğitimini de. Türkçe de biliyor o bakımdan. Türkiye’ye böylesine dost, Mustafa Kemal’i önder belleyen bir kişiydi. Yine ödül aldı.

Aynı burada dikkat edersek eğer, fotoğrafta görülen tören aynı ödülün verildiği törendi.

Şimdi Beşşar Esad’la dostluğa bakın.

Toplumsal Ses: Esad’la aile dostuydu.

Nurullah Ankut Yoldaş: Aile dostuydu. Beraber Bakanlar Kurulu toplantısı yaptılar. İşte aileleriyle…

Toplumsal Ses: Sınırlar kalkıyordu.

Nurullah Ankut Yoldaş: Sınırlar kalkıyordu. Evet.

Mustafa Şahbaz: Vize zaten kalkmıştı.

Nurullah Ankut Yoldaş: Yine bakın ne kadar içtenlikli bir ortam değil mi? Eşi de Arap olduğu için Siirtli bildiğimiz gibi. Arapça konuşuyor Emine Erdoğan, o bakımdan çok iyi anlaşıyorlar. Bir de Suriye, Şam Arapçası konuşuyor. Bakın burada ne kadar içtenlikli görünüyorlar. Ve bakın bu fotoğrafta da Türkiye’deyken Fenerbahçe forması hediye ediyor Aziz Yıldırım, Beşşar Esad’a ve Erdoğan’a. Üzerinde adları yazılı Beşşar Esad, Tayyip Erdoğan diye. Ve Esad’ın eşi de alkışlıyor.

Toplumsal Ses: Peki, ne oldu da bu iki dost bir anda düşman oldu?

Nurullah Ankut Yoldaş: Amerika; “Sıra Suriye’ye geldi, Suriye’ye saldıracağız. Sen de bu işte görev alacaksın.”, dedi. Biliyorsunuz zaten bir ABD projesidir AKP. Ve bizim 2005’ten bu yana hep yayınlarımıza girmiştir: Normal bir siyasi parti değil, çıkar amaçlı bir suç örgütüdür AKP. Deniz Feneri savcısı Abdulvahap Yaren aynen bu tanımlamayı yaptı. Bizim tanımlamamızı aynen kullandı. Çıkar amaçlı suç örgütü dedi.

Şimdi nasıl oluşturuldu bunlar?

Merkez Parti Başkanı Abdurrahim Karslı’nın da açıklaması oldu. Savunmamızda da kullandık biz. Aynen bölümleri aktardık. O bölümleri yani. Amerikalılar geliyorlar, yalnızca üç şey isteriz sizden, diyorlar.

1- BOP’un hayata geçirilmesinde üzerinize düşen görevi yapacaksınız.

2- İsrail’in düşmanlarının bertaraf edilmesinde görev alacaksınız.

3- İslam’ın yeniden yorumlanmasında yani içinin tümüyle boşaltılıp bir CIA-Pentagon İslamı haline dönüştürülmesinde yine size verdiğimiz görevi yapacaksınız.

Erbakan ve birkaç kişi daha kabul etmiyor mesela… Kabul edenler; Tayyip Erdoğan ekibi, Abdullah Gül ve Deniz Baykal. Düşünebiliyor musunuz?.. Aynen Abdurrahim Karslı açıkladı bunu: “Deniz Baykal da var.” dedi.

Toplumsal Ses: Ama Deniz Baykal, 1 Mart Kuzey Irak tezkerelerine ciddi bir muhalefet yaptı.

Nurullah Ankut Yoldaş: Şimdi ona gelelim. Tamam, gelelim ona. Unutmayın onu, gelelim.

Toplumsal Ses: Suriye sınırına da…

Nurullah Ankut Yoldaş: Deniz Baykal’a da verilen yem; Cumhurbaşkanlığı. O da ona razı oluyor. Aynen rol alıyor yani. Söyledi, toplantı yapıldı, dedi. Bunlar açık, dedi. Ve ondan sonra… Tayyip Erdoğan yasaklı o zaman. Muhtar olması bile mümkün değil, biliyorsunuz. Kamu görevlisi olamıyor resmiyette. Ama bizzat gelip Deniz Baykal öneride bulunuyor. Yani şu teklifleri yapalım, böyle yapalım… İşte Siirt’ten bir milletvekili istifa ettiriyorlar. Bir köydeki güya birkaç kişinin verdiği oyda karışıklık var denildi. Sonuçta bir tek köy yani. Ama o yüzden Siirt’teki seçim yok sayıldı.

O aşamada Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Tufan Algan da buna zemin hazırladı.

O da neyin üzerine böyle davrandı?

Amerikan büyükelçisi ziyaret etti, onun üzerine. Yani onlar da angaje. O da angaje…

Ve böylece, bir Amerikan komplosuyla önü açıldı. Başbakanlığa getirildi. Deniz Baykal’a da tekme vuruldu. Dedik ya ABD kullanır ve atar.

Ha 1 Mart sürecinde, tezkerenin oylanmasından 20 gün kadar önce taraftardı tezkereye Deniz Baykal ama tabandan yoğun bir tepki geldi. Onun üzerine birkaç gün tereddüt etti ve ters köşeye geçti. O günkü medyayı izlersek, tararsak aynen bunu görürüz. Başlangıçta o tarafta, sonra belli bir süre tarafsız. Ama CHP tabanının tepkisi şiddetli olunca hemen ters köşeye gidiyor. Ve tezkereye karşı yoğun bir muhalefet yürütüyor.

Suriye’ye gelirsek… ABD, AKP İktidarına; “Yapacaksın!”, dedi. 15 gün kadar tereddüt etti burada da.

 

Suriye’deki güçlerin konumlanışı

Toplumsal Ses: Peki, son birkaç… Türkiye PYD’yi vuruyor. Azez’i, ABD’nin vurma demesine rağmen vuruyor.

Nurullah Ankut Yoldaş: Şimdi o kadar şeyler olur tabiî. Dedik ya, hiçbir şey yüzde yüz aynı paralelde gitmez.

Ama Avrupa Birliği’nden ne geliyor?

“Vurmayacaksın!”

Pentagon’dan, Washington’dan ne geliyor?

“Vurmayacaksın!”

Ve bizzat Obama dâhil Amerika’nın bütün yetkilileri Başkan Yardımcısı Joe Biden’den Dışişleri Bakanı John Kerry’e kadar hepsi ne dediler?

“PYD bizim bölgedeki kara gücümüzdür.”

İş bitti.

 

Toplumsal Ses: Şu anda bir nevi Amerika’yı vuruyorlar.

Nurullah Ankut Yoldaş: Şimdi o kadar olur. Hiçbir plan yüzde yüz yürümez. Böyle şeyler olacak ama… Şimdi bakın, son bir şey. Kritik bir bölge daha vardı. Orayı PYD bu sabah işgal etti.

Neydi adı?

Tel Abyad. Orayı şu anda işgal etmiş durumda yani ele geçirmiş durumda. Yani tamam Azez’i vuruyor ama o geçici, onun bir kıymeti yok. Şu anda PYD’nin önünü kesebilecek hiçbir güç yok.

Neden?

Çünkü iki blok çarpışıyor Suriye’de, iki emperyalist blok:

Bir Amerika’nın başını çektiği Atlantik bloğu,

Bir de Rusya ve Çin’in başını çektiği Avrasya emperyalist bloku.

Onlar da emperyalist. Çin’de de karşıdevrim gerçekleşti. Çin de bir emperyalist devlettir şu anda. Rusya zaten emperyalist bir devlet.

Şimdi iki emperyalist blok çarpışıyorlar. Burada savaşın tek meşru tarafı; Beşşar Esad’ın kendi vatanını ve halkını savunmak için çarpışmasıdır. Savaşlarda haklı ve hâksiz taraflar olur. Bazen her iki taraf da haksız olur. Burada Beşşar Esad kendi halkı için savaşıyor. Ülkesi için savaşıyor, emperyalizme karşı mücadele ediyor. Yani Beşşar Esad bu savaşta haklı tarafı oluşturuyor.

 

Toplumsal Ses: Peki, Beşşar Esad, bu Amerika’nın koridoruna (Rusya ile Amerika anlaşıyor) bu koridora izin verecek mi?

Nurullah Ankut Yoldaş: Rusya ile nasıl bir anlaşma yaptılar bilmiyoruz. O anlaşmaya göre vermesi gerekiyorsa eli mahkum verecek. Fakat diyor ki ısrarla ve tekraren; “Tüm topraklarımızı kurtarıncaya kadar savaşa devam edeceğiz.” Beşşar Esad’ın amacı bu. Ama şu anda en büyük destekçisi konumundaki Rusya ve onun ekibi de PYD’ye sahip çıkmış durumda. Füzelerle destekledi biliyorsunuz. Donattı ve PYD ile beraberler. Moskova’da geçen günlerde, birkaç gün önce de büro açtı değil mi? Törenle büro açtı PYD. Şimdi Rusya da, İran da, Çin de Türkiye’nin parçalanmasını ister. Canıgönülden ister. Amerika’nın BOP planı çerçevesinde zaten Türkiye hedefinde, yani en önemli hedef.

Toplumsal Ses: Rus yetkililerden bir tanesi şey dedi. 1921 Barış Anlaşmasını feshedebiliriz, dedi. Yeniden tartışabiliriz, dedi.

Nurullah Ankut Yoldaş: Evet, Sovyetler Birliği ile 1921’de yapılan ve Türkiye ile Ermenistan, Gürcistan ve Sovyet sınırını belirleyen Kars ve Moskova Barış Anlaşmalarını feshedebiliriz, dedi. Şimdi zaten şu anda Karadeniz’de füzeleri, 1500 km’ye füze atan gemileri, uçakları savaş pozisyonunu almış durumda. Savaş düzenine geçmiş durumda. Eğer Türkiye Suriye’ye karşı askeri bir harekât yaparsa üçüncü bir dünya savaşı çıkar.

Bunun anlamı ne?

Türkiye askeri bir harekât yaparsa Rusya, Türkiye’yi hem Ankara’dan vuracak hem tüm askeri bölgelerini, üslerini vuracak hem de ekonomik sistemlerini vuracak. Türkiye’yi tümüyle savaşamaz duruma düşürmek, savaşamaz hale getirmek üzere, savaş dışı bırakacak şekilde pozisyonunu almış durumda. Rusya şu anda bu savaş düzenini kurmuş durumda. Amerika da Türkiye’yi savaşa itmek istiyor dikkat edersek, Suriye’ye sokmak için.

Toplumsal Ses: Başbakan bugün açıklama yaptı. Dedi ki; “Gerekirse kara harekâtı başlatacağız.”

Nurullah Ankut Yoldaş: Türkiye’nin en büyük felaketi o olur. Bakın altını çizerek söylüyorum, eğer Türkiye böyle bir harekâta, Amerika’nın son büyük oyununa düşerek girişirse o savaştan üç parçaya bölünmüş olarak çıkar. Başka hiçbir şekilde çıkamaz. En büyük felaketi olur.

 

Toplumsal Ses: Peki, Türkiye’nin ne yapması lazım? Halkın Kurtuluş Partisi şu anda iktidar olmuş olsaydı, nasıl bir durum olurdu?

Nurullah Ankut Yoldaş: Çok güzel bir soru. Eğer biz iktidar olmuş olsaydık: bir ay içinde Suriye’de bırakın insanların ölmesini, bir kişinin burnu bile kanamayacak şekilde düzen, huzur, hakkaniyet, adalet gerçekleşmiş olurdu.

Toplumsal Ses: Peki, iki tane emperyalist devlete karşı nasıl bunu yapacaksınız?

Nurullah Ankut Yoldaş: Çok kolay. Çok kolay…

Beşşar Esad ne diyor?

Biz AKP iktidarına karşıyız. Türkiye halkı ile dostuz biz, diyor. Putin de aynı şeyi, diyor. Akıllı davranıyorlar yani.

Türkiye ziyareti sırasında gördüğü dostluğu anlatırken ülkesinde; “Ben ömrümde dünyanın hiçbir yerinde Türkiye’de, Türk insanından gördüğüm dostluğu görmedim”, dedi. Yani böylesine bizim insanımıza güveniyor Beşşar Esad.

Şimdi biz iktidarız. Zaten büyükelçiyi ziyaret etmişti yoldaşlarımız. Bu kriz ilk başladığı anda Suriye Büyükelçisini ziyaret ettik ve bugünkü düşüncelerimizi aynen aktardık Suriye Büyükelçisine. Hemen aynı şekilde Beşşar Esad yönetimiyle doğrudan harekete geçeriz. Haberleşiriz. Türk Ordusu Suriye’nin resmi ordusuyla el ele verdiği anda, en geç bir ay içinde, hatta bir hafta içinde bile olabilir, Suriye’de ne IŞİD kalır, ne El Kaide kalır, ne El Nusra kalır, ne başka Ortaçağcı bir örgüt kalır.

Kürt bölgesi ise…

Beşşar Esad ne dedi?

Gel benimle ittifak yap, federasyon kuralım dedi PYD’ye değil mi?

Gel, eşit şartlarda federasyon kuralım, diyor. Sen de o şekilde ulusal kimliğini o birlik içinde göstereceksin, diyor. O da bunu kabul eder.

Başka imkân kalmadığı için şu anda özellikle Amerika ile beraber oluyor. Ona bel bağlamış durumda biliyorsunuz. Blackwater denen insan öldürmeyi zevk edinmiş cellâtlar örgütünün elemanları var orada. 400 civarında cellat var bölgede şu anda. Onlarla (PYD’yle) beraberler şu anda. Hem eğitim veriyorlar (onlar CIA’nın denetiminde, Blackwater elemanları biliyorsunuz.) hem PYD’ye eğitim veriyorlar hem de birlikte savaşıyorlar. Onlar için taraflar haklı mı haksız mı, önemli değil. Onların tek amacı adam öldürmek, onun peşinde; yani o ondan zevk alıyor. Bizim Parababaları bazen vahşi hayvan öldürmekten zevk alırlar ya… Mesela Cem Boyner de Afrika’da diyor Safari avında, ayının kalbine ateş ettim, öldürdüm falan… Bu cellâtlık. Bu namussuzluk, alçaklık. İşte öyle insanlarla beraber gelip savaşıyorlar. Ona bel bağlamış durumda ama biz bu harekâtı yaptıktan sonra PYD de bu çizgiye gelir. Ve bir ay içinde bütün bu mültecilerin trajedisi de, bu felaket de sona erer. Herkes ülkesine, vatanına, yurduna güvenli bir şekilde döner. Suriye sınırı huzurun, barışın, umudun, sevginin sınırı olur.

 

HKP, gerçek anlamda eşitliğe, kardeşliğe, özgürlüğe dayanan bir federasyonu savunuyor

Toplumsal Ses: Peki, Türkiye içerisinde de Kürtlere federasyon tanıyacak mısınız öyle bir durumda?

Nurullah Ankut Yoldaş: Şimdi Kürt meselesini biz açıkça koyuyoruz. Programımızda da var.

Ne diyoruz?

Edirne’den Çin Seddi’ne kadar Türk-Kürt Halk Cumhuriyeti.

Kürtler kardeşimiz bizim. İşte Başkan Yardımcımız Kürt, İl Başkan’ımız Pınar Hanım Kürt, Ankara İl Başkan’ımız Kürt.

Diyarbakır’dan 2.300 oy aldık biz. Bakın koca CHP, 80 yılın CHP’si 6.000 oy aldı. Biz 2.300 oy aldık Diyarbakır’da. Demek ki, orada da gönlü sosyalizmden yana atan Kürt yoldaşlar bize oy veriyorlar. Hem de gizli gizli. Orada bize oy vermek riskli biliyorsunuz. Özgür iradelerini açıkça ortaya koyamıyorlar. Her ne kadar HDP, demokrasi-özgürlük lafını ağzından düşürmese de, zerresi yok özgürlük ve demokratlığın onlarda. Başka bir siyasetin orada çalışma yapmasına asla izin vermiyorlar.

Toplumsal Ses: PKK ya da PYD’yi halk hareketi olarak mı görüyorsunuz yoksa terör örgütü olarak mı?

Nurullah Ankut Yoldaş: Amerikancı Kürt Hareketi diyoruz biz bunlara. Amerikancı Burjuva Kürt Hareketi. Biz Türk-Kürt Halk Cumhuriyeti diyoruz. Sosyalist bir Cumhuriyet yani.

Toplumsal Ses: Ortak Cumhuriyet.

Nurullah Ankut Yoldaş: Ortak Cumhuriyet. Gerçek anlamda eşitliğe, kardeşliğe, özgürlüğe dayanan…

Toplumsal Ses: Abdullah Öcalan’ın Demokratik Cumhuriyet…

Nurullah Ankut Yoldaş: Şimdi o ayrı. O burjuva bir hareket. Dikkat edersek ağalar var, burjuvalar var. Altan Tan hem Ortaçağcı hem de (yoldaşlar gitti, gördüler mesela Diyarbakır’da büyük siteleri var) Bir burjuva. Babadan itibaren burjuva. Toprak ağaları var, burjuvaları var, dincileri var yani Ortaçağcıları var. Bunlar bir halk hareketi değil. Tayyip Erdoğan ve AKP ne kadar Türk Halkını temsil ediyorsa, PKK de o kadar Kürt Halkını temsil ediyor.

Toplumsal Ses: O zaman şöyle diyebiliriz: Emperyalizmle uzlaşan bir halk hareketi olmaz.

Nurullah Ankut Yoldaş: Olmaz asla. Halka düşman. O Kürt ezenlerinin, egemenlerinin siyasi çıkarlarını savunan bir hareket. Nasıl bizdekinin halkçılıkla ilgisi yoksa onların da halkçılıkla ilgisi yok. Ama biz Kürt proletaryasının, Kürt köylülerinin, ezilen Kürt esnafın, Kürt aydınlarının çıkarlarını, menfaatlerini ve dünya görüşünü savunuyoruz. O bakımdan temelden farklıyız.

 

Toplumsal Ses: Peki, bu Arap Baharı’na gelelim. Bir kesim diyor ki; Arap Baharı Amerikan projesidir. Bir kesim de diyor ki; Arap Baharı halk hareketidir. Siz HKP olarak ne diyorsunuz? Siz nerdesiniz burada?

Nurullah Ankut Yoldaş: Başlangıçta halk hareketi olarak başladı. Ama emperyalistler her harekete müdahale edip onları kendi çizgilerine, kendi çıkarları doğrultusunda yürüyecek bir mecraya kanalize etmek isterler. Orada da aynen böyle oldu.

Toplumsal Ses: Orada da Müslüman Kardeşleri mi?

Nurullah Ankut: Yoldaş Tabiî, tabiî… Başlangıçta bir halk isyanı, bir halk tepkisi olarak başladı. Tunus’ta, Fas’ta onlarca yıl (40 yıl) sürmüş zulüm iktidarlarına, Ortaçağcı iktidarlara karşı, burjuva iktidarlara karşı bir tepki olarak başladı. Ama hemen emperyalistler müdahale etti.

Mesela Kürt hareketi de öyle. Sömürge statüsünde Kürt insanlarımız, Kürt Halkı şu anda değil mi?

20 milyon civarında nüfusa sahip bir millet var Türkiye’de, sömürge statüsü içinde. Şu anda Kürt insanı da bireysel olarak her hakkı kullanabilir deniyor ama mesele bu kadar basit değil. Ulusal kimliğini kullanması lazım. Yani bir millet hangi haklara sahipse o halkın da o haklara sahip olması lazım.

Toplumsal Ses: Eşit olması lazım.

Nurullah Ankut Yoldaş: Eşit olması lazım. Yoksa Mustafa Kemal’in meşhur tanımı var ya: “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye Halkına Türk denir.”, diye bu söylem hiçbir derde deva değildir.

Eğer bu tanım geçerli olsaydı (bugüne kadar kaç tane Kürt isyanı oldu) o isyanlar olmazdı. Yani burada bir azınlık sorunu değil, burada bir ulusal sorun, bir millet sorunu var.

O bakımdan bu millet sorunu ya devrimci yoldan; proletaryanın dünya görüşü, çıkarları ve anlayışı doğrultusunda çözülecek ki; biz bunu savunuyoruz, Kürt hareketinin devrimci çözümüdür bizim savunduğumuz. Ya da bu sorunun burjuva, diğer adıyla emperyalist çözümü gerçekleşecektir.

Bugün iki mevcut egemen sınıf var. Şu anki üretim sistemi içinde, doğrudan rol oynayan iki sınıf vardır: Burjuvazi-Parababaları ve İşçi Sınıfı. Sonuç olarak da siyasetler bu iki sınıfın dünya görüşünü temsil eder. Tabiî bunların destekçileri olur. Ara sınıflar zümreler, tabakalar olur ama bu iki sınıf, doğrudan rol oynuyor mevcut egemen üretim yordamı içinde. Şimdi Kürt Meselesi de, her meselede olduğu gibi, bu iki sınıftan birinin çıkarları doğrultusunda çözülecek. Biz İşçi Sınıfının çıkarları doğrultusunda çözümden yanayız, ki bu devrimci çözümdür.

Ne yapacak ezilen Kürt Halkı da?

Türk Halkı ile el ele verecek, Antiemperyalist olacak… Önce ne diyeceğiz: “Katil Amerika Ortadoğu’dan Defol!”

Hem ülkemizden, hem Ortadoğu’dan defolun ABD ve AB Emperyalistleri, diyeceğiz.

Antifeodal yani her türlü Ortaçağcılığa, gericiliğe karşı olacağız. Laik bir temelde birleşeceğiz.

Çünkü laikliğin olmadığı yerde demokrasi de olmaz, özgürlük de olmaz, bilim de olmaz, kadınların eşitliği de olmaz, hiçbir şey olmaz. O bakımdan laiklik çok esaslı bir ilkedir. Vazgeçilmezdir yani bizim için.

Ve Antişovenist temelde birlik olacağız.

Antişovenist olmak ne demek?

Bugün Türkiye’de, başta Kürt Halkının ezilen ulus statüsünde olduğunu görüp o sorunun devrimci çözümünü kabul etmek anlamına gelir.

Bu üç ana ilke temelinde birleşeceğiz, Kürt Halkıyla beraber Kürt meselesinin devrimci yoldan çözümünü gerçekleştireceğiz. Onun mücadelesini veriyoruz, yani onu sağlamaktır bizim amacımız.

Toplumsal Ses: Peki, İsrail’in o Suriye’deki iç savaşta Sünni ittifakı desteklemesinin amacı ne sizce?

Nurullah Ankut Yoldaş: İsrail’in en büyük düşmanı kimdi bugüne kadar?

Üç düşmanı vardı ama en can alıcı iki düşmanı vardı: Suriye ve Mısır, değil mi?

Hem 67 Savaşı’nda, hem 73 Savaşı’nda bu ülkelerle savaştı İsrail. Ürdün falan da biraz girdi ama sonradan havlu attı. Esas en büyük iki tehlikeli düşmanı bu ülkelerdi. Uzaktan düşman da İran’dı.

Şimdi Mısır kaldı mı bir devlet olarak; etkili, caydırıcı güce sahip bir Mısır var mı şu anda? Suriye var mı?

Can derdine düşmüş Suriye’nin yönetimi. O bakımdan Sünnileri destekledi. Mevcut BAAS rejimi bir yıkılsın, Suriye’de BOP çerçevesinde bir parçalanma gerçekleşsin, böylece küçük devletçikler oluşsun istendi. İsrail için onlar çerezdir tabiî. Zaten Amerikancı Kürt hareketi İsrail’le de eklemlenmiş durumda. Sadece Amerika’yla değil bildiğiniz gibi.

Hatırlarsınız bir Kadın Konferansı düzenledi HDK, 4-5 yıl kadar oldu. Tüm Ortadoğu’dan kadın temsilciler geldi buraya. Leyla Halid de geldi Filistinli kadınların temsilcisi olarak. Leyla Halid’i hatırladınız sanıyorum. Bizim öğrencilik yıllarımızın efsane gerillası… Siyonist İsrail’in Filistin’deki zulmünü anlatmaya kalktı. Leyla Zana ev sahibi olmasına rağmen, hemen anında atıldı, İsrail’e laf söyletmem, diye. Ya… Bu çizgideler… Hem ev sahibisin yahu… Yok diyor, sen ne olursan ol İsrail aleyhine konuşulmasını uygun görmüyor.

Çok içten olarak Kürt illerinde katledilen kadınların, çocukların acısını onlardan fazla biz duyuyoruz. Ama ne yazık ki bu arkadaşlar, Filistin’de katledilen Filistin Halkının çocuklarının, insanlarının, kadınlarının acısını duymuyorlar. Bunu dile getirdi diye anında tepki gösterdi. Ve Suriye’de katledilenlerin acısını duymuyorlar.

Oysa Antişovenist olmak; tüm milletleri ve halkları eşit görmek demektir. İnsan olduğu için eşit görmek ve hepsine aynı oranda dostça, vicdanlı olarak, merhametli olarak, empati yaparak yaklaşabilmektir Antişovenist olmak.

 

Meclisteki siyasi partileri CIA, Pentagon Washington yönlendiriyor

Toplumsal Ses: Dün akşam CNN Türk’te, Deniz Baykal’ın çıkışı vardı. Dedi ki; “Hükümeti, Başbakanı destekliyorum Azez’i vurmasından dolayı.” Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Nurullah Ankut Yoldaş: Şimdi ona benzer sanıyorum, Kılıçdaroğlu da grup toplantısında benzer laflar etti. Dikkat edersek milliyetçilik yeniden Türkiye’de prim yapmaya başladı. AKP yoğun milliyetçi oynuyor ya, şimdi bunlar da kendilerince bir manevra  yaptılar. Yeniden Mustafa Kemal’e sözde yapıştılar. Mesela bugünkü grup toplantısında Kuvayimilliye’den söz ediyordu Kılıçdaroğlu: “Biz Kuvayimilliyeciyiz, Kuvayimilliye hareketinin devamıyız. Biz vatanseverliğimizi, milli bir hareket olduğumuzu, Kıbrıs’ta Beş Parmak Dağları’na yazdık. Böyle bir partiyiz biz.”, falan diye… Şimdi o çerçevede, milliyetçi oynamak için söylenmiş sözler bunlar, yaptıkları. Yoksa başka bir ciddiyeti yok. Ciddiye almıyorlar bunları.

Çünkü Kılıçdaroğlu ne dedi başta?

“Ben Beşşar Esad’a AKP’den daha karşıyım.”, dedi. Bunu hatırlarsınız siz değil mi?

Avrupa Parlamentosuna gitti; “Beşşar Esad’la Tayyip Erdoğan aynı.”, dedi.

Oradaki Parlamento Başkanı bunu refüze etti: “Tayyip Erdoğan’ı sen nasıl Beşşar Esad’la yan yana koyarsın”, diye. O zaman araları iyiydi Tayyip Erdoğan’la Avrupa Parlamentosunun. Açılım süreci devam ediyordu o yıllarda. Bunlar böyle oynuyorlar.

Toplumsal Ses: Cumhuriyet Halk Partisi’nin kurucu lideri “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” demişti. İçini boşalttılar CHP’nin. 

Nurullah Ankut Yoldaş: CHP’de iç mi kaldı tabiî.

Libya tezkeresine bunlar da imza vermedi mi? İmzası yok mu bunların da?

Var.

Libya’daki katliamın bunlar da sorumlusu.

Bekaroğlu ne arıyor CHP’de?

Bu adam ömrünü Mustafa Kemal’e, Kurtuluş Savaşı’na, Kuvayimilliye’ye ve Laikliğe düşmanlıkla geçirmiş.

Toplumsal Ses: Ama MYK’de.

Nurullah Ankut Yoldaş: Ama MYK’de. Bir de binbir düzenbazlıkla. Kadın kotasından, kumpas vb. yaparak…

Bir de şu gerçeği görmek lazım: Burjuva partilerinin hiçbirinde demokrasinin zerresi yoktur. Biz bir yazı yazdığımız zaman, başta yetkili yoldaşlarımızın denetiminden geçer, yoldaşlarımızın önerilerini alırız. Ona göre değiştirir, düzenleriz.

Şimdi bu kime danıştı da Bekaroğlu’nu getirdi?

Kimseye danışmadı.

Muharrem İnce dedi ki; “Ben Genel Başkan Yardımcısıyım benim haberim yok.”

Demokrasi falan yok yahu. Nerede tüzük program?.. Bu adam nasıl geliyor? Hangi kararla geliyor?

Toplumsal Ses: Tayyip’ten önce Başkanlık sistemini CHP içerisinde getirdi.

Nurullah Ankut Yoldaş: Evet. Yani bunların hepsi kendi içinde başkanlık sistemi uygularlar.

Şimdi biz TRT’de sorduk: TR705 nedir? dedik. Cevap veren oldu mu? Genel Başkan Yardımcısı yaptın, dedik.

Toplumsal Ses: Çok sorduk, bize de cevap vermediler.

Nurullah Ankut Yoldaş: Ben TRT’de sordum yani bütün milletin gözünün önünde sordum. Dava açmaları gerekirdi değil mi?

Toplumsal Ses: Evet.

Nurullah Ankut Yoldaş: Tescilli CIA ajanını getirdi Genel Başkan Yardımcısı yaptı, dedik. Bu, insana lümpenlerin yaptığı küfürden, sinkaflı küfürlerden çok daha ağır bir hakaret. Ama hakaret değil, bu gerçeklik. Yani eğer öyle değilse çok büyük bir hakarettir. Ama gerçeklik olduğu için hiçbiri sesini çıkaramadı.

Bunların hepsi Amerikancı, demokrasiyle falan ilgileri yok bunların.

MHP zaten Kontrgerilla’nın partisi.

Yine Demirtaş: 2005’ten önce Amerika devşirmiş. Bunu da biz yazılarımızda koyduk. 2005 Wikileaks belgelerinde var; “Uluslararası liderlik ziyaretçi programından geçirilmiştir.”, diye. Wikileaks belgesinde 2005’te. Yani Diyarbakır İHD Başkanı olmadan önce CIA devşirmiş. Yani öyle kendiliğinden çıkıp gelmiyor bunlar. Hepsini, medyayı olduğu gibi, siyasi partileri de hep CIA, Pentagon Washington yukarıdan yönetiyor, yönlendiriyor.

Ne yazık ki ordu da öyle şu anda. NATO onların da içini boşalttı.

Bir fotoğraf düştü medyaya değil mi?

Suudi Kralı, sağ tarafında Davutoğlu var, sol tarafında Genelkurmay Başkanı var. Bir de üniformayla… Yahu utanç verici bir şey. Utanç verici… Suudi Generali komutasına Türk Ordusu’nu verecekler. Efendim Birleşik Arap Emirlikleri’nin Ordusu, efendim Bahreyn Ordusu, Katar Ordusu bir araya gelecek de Suudi General bunları Suriye’de savaştıracak. Yahu Suudi Ordusu, dünyanın en kofti ordularından bir tanesi. Ne savaşacak?.. Savaş kim, onlar kim?.. Geçen bir televizyon programındaydı; Rusya’nın silahlanmaya yani askeri bütçeye ayırdığı 78 milyar dolar, Suudi Arabistan’ın 82 milyar dolar. Yıllık ayırdığı pay… O kadar da silah alıyor.

Toplumsal Ses: Yemen’i bombalıyorlar işte.

Nurullah Ankut Yoldaş: Ama hakkından gelemedi.

Yemen’de kim var?

Yemen dünyanın, Arap ülkelerinin en yoksul ülkesi. Yani askeriyesi de ona göre. Yemen’in bile hakkından gelemedi. Hiçbir şey yapamadı yani Yemen’de bile. Böyle bir ordu yahu… Bu ordu ne savaşacak?.. Suriye’ye girse felaket olur. Şimdi bugün haberlerde vardı, Suudi uçakları da İncirlik’e gelmiş.

Toplumsal Ses: Kabul etmiyorlar ama.

Nurullah Ankut Yoldaş: Haberlerde izledim ama…

Ali Serdar Çıngı Yoldaş: Milli Savunma Bakanı dün açıkladı. Mecliste açıkladı. Bugün gelmedi ama yarın gelecek, diye. Dünün bilgisi bu. Milli  Savunma Bakanı resmi kanaldan gelecek, dedi.

Nurullah Ankut Yoldaş: Yani bir kanalda izledim, geldi diyorlar. İnanın çok kara günlerden geçiyoruz. Türkiye böyle bir yere girerse altını çiziyoruz; üç parçaya bölünmüş olarak çıkar.

Toplumsal Ses: Peki, son olarak toparlarsak şöyle diyebilir miyiz? Türkiye’nin Suriye’ye kesinlikle girmemesi gerekiyor.

Nurullah Ankut Yoldaş: Bu intiharımız olur. Felaketi olur Türkiye’nin Suriye’ye girmesi. Ama bunu da yaptırmaya çalışıyorlar. Amerika ne yemi atıyor, ne gibi bir kandırmaca bulunuyor?..

Toplumsal Ses: Sanırım Kara Harekâtı başlatacağız dedi. Bugün gelirken Radyo’da dinledim.

Nurullah Ankut Yoldaş: Ben sanmıyorum. O söylem iç politikaya yönelik. Biraz milliyetçi falan oynuyor şimdi artık. Öyle ayakta kalmaya çalışıyorlar. Bütün politikaları iflas etti çünkü. Kürt Meselesi’ndeki açılım politikaları da iflas etti. Suriye politikaları da iflas etti. Dünyada artık, siz de mesleğiniz bu olduğu için izliyorsunuz, Türkiye’nin siyasilerinden daha itibarsız herhalde başka siyasi yoktur.

Toplumsal Ses: Evet yok.

Nurullah Ankut Yoldaş: Kendilerini bu duruma düşürdüler. Alay konusu… Biz savunmamızda bile linklerini verdik bu karikatürlerin, haberlerin.

Toplumsal Ses: Takip ediyorum.

Nurullah Ankut Yoldaş: Milliyetçilikle o mecnunlaşmış kitlelerin oyunu almak istiyor. Böyle mecnunlaşmış kitleler var ne yazık ki. O da CIA İslamından devşirildi, “Yeşil Kuşak Projesi”nin ürünü. Yani insanlar bu projeyle düşünemez, algılayamaz hale getirildi, gerçeklerle bağı koparıldı. Göremez, kavrayamaz hale getirildi yani. Onlardan oy alıyorlar. Malum ne yaparsa yapsın, onlar 20 milyon civarında bir kitle, gidip banko, hiç düşünmeden oy veriyor bunlara. Onlara yönelik söylemler olarak bunu değerlendirmek istiyorum.

Toplumsal Ses: İç siyasete oynuyor yani.

Nurullah Ankut Yoldaş: İç siyasete oynuyor ama öbürü yani en azından hadi bunlar düşünemez de; orduda generaller var, bunlar strateji okudular harp okullarında, harp akademilerinde. Ordu’yu da temizlediler ama az de olsa kalanların Türkiye’nin Suriye’ye girerse nasıl bir felaketle karşılaşacağını bilmeleri gerekir.

Toplumsal Ses: Onu bilmiş olsalar zaten bu tuzağa düşerler miydi?

Nurullah Ankut Yoldaş: Evet çok büyük bir tuzaktı. Çok büyük tuzağa düştüler. O konuda dünyanın en büyük ikinci süper gücünü düşman ettiler.

Toplumsal Ses: Teşekkür ediyorum.

Nurullah Ankut Yoldaş: Bilmukabele, ben de size kolaylıklar diliyorum.