Kardeş Yunanistan Halkı’nın değerli Emekçileri,
Kardeş Yunanistan Halkı’nın değerli Emekçileri,
Yunanistan İşçi Sınıfının Militan Devrimci Mücadeleci İşçi Örgütü PAME’nin yönetici ve üyeleri,
Emperyalizme karşı, PAME Antiemperyalist hareketinin düzenlemiş olduğu Balkan Antiemperyalistler birliği toplantısına katılan tüm katılımcılar,
Sizleri Türkiyeli Taşımacılık İşkolu İşçileri ve onların Devrimci Mücadeleci örgütü olan Nakliyat-İş Sendikamız adına, Türkiye İşçi Sınıfı ve Emekçi Halkları adına en içten Devrimci duygularımla, saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Değerli Dostlar,
İşçi Sınıfının önderlerinin de belirttiği gibi kapitalizmin en yüksek aşaması olan emperyalizm, bugün tüm Dünya Halklarının ve İşçi Sınıfının başdüşmanıdır.
ABD ve AB Emperyalistleri dünyanın her yerinde halklara zulmediyorlar, açlığa ve yoksulluğa mahkûm ediyorlar, katlediyorlar. Dünyanın neresine bakarsak bakalım, kardeş halkların birbirine düşmanlaştığı, savaşın-ölümün hüküm sürdüğü, açlık, yoksulluk yüzünden insanca yaşamanın mümkün olmadığı her yerde bu emperyalistlerin karanlık yüzlerini görürüz.
Buradaki dostlarımızdan bazıları belki de Yugoslavya’nın parçalanması sürecini canlı olarak yaşadılar ve emperyalist haydutlar yüzünden halkların çektiği acılara tanıklık ettiler. Sosyalist Kamp zamanında insanlığın emperyalizme karşı mücadelede sarsılmaz bir kalesi vardı. İşçi Sınıfının iktidarı, İşçi Sınıfının başdüşmanına korku salıyordu, emperyalist saldırılara karşı dünya halklarının barikatıydı. Ancak Sosyalist Kamp’ın dağılmasıyla birlikte emperyalizm kontrolü eline aldı.
İşte Yugoslavya, yıllarca kardeşçe, barış içinde yaşayan halkların nasıl acı ve ölümle tanışarak birbirine düşman hale geldiğini görmemiz için en iyi örneklerden biridir.
Bugün Ortadoğu’ya baktığımızda yine aynı karanlık yüz karşımıza çıkıyor. Afganistan’a, Irak’a, Libya’ya, Yemen’e, Filistin’e, Suriye’ye baktığımızda, bizim ülkemize, Türkiye’ye baktığımızda ABD ve AB Emperyalistlerinin, onların savaş köpeği NATO’nun kanlı planlarının nasıl hayata geçtiğini, halkların emperyalistler tarafından parçalanarak, katledilerek nasıl acılar çektiğini görüyoruz.
Afrika’ya baktığımızda da açlıktan, susuzluktan ölen insanları, yaşanan iç savaşları ve insanlık dışı katliamları görüyoruz. İnsanlar ölmekten, tecavüze uğrayıp köle gibi satılmaktan korkarak doğdukları toprakları, evlerini bırakıp kaçıyorlar. Gittikleri yerlerde çoğu zaman insan değillermiş gibi karşılanıyorlar, emperyalistler arasında aşağılık pazarlıklara konu oluyorlar, hatta bazen hiçbir yere gidemiyorlar gitmeye çalışırken hayatlarını kaybediyorlar. Yüz milyonlarca insan açlığın pençesinde ölüm kalım savaşı veriyor.
Emperyalizm için insan hayatı her şeyden ucuz. Dünyanın her yerinde emperyalist politikalara hizmet eden iktidarlar yaratıyorlar. Finanse ettikleri sivil toplum örgütleri, medya kuruluşları aracılığıyla topluma bu insanlık dışı politikaları empoze ediyorlar. Antiemperyalist tavırlar sergileyen iktidarları devirmek için ellerinden geleni yapıyorlar, gerekirse liderleri ortadan kaldırıyorlar, ayaklanmalar örgütlüyorlar.
Latin Amerika’da aynı emperyalistlerin Venezuela’daki Bolivarcı, Chavezci İktidara karşı yürüttüğü kanlı planları görüyoruz. Bu planları örtbas etmek için nasıl medyayı ve sivil toplum örgütlerini seferber ederek dünya halklarını aldatmaya çalıştıklarını görüyoruz.
Yine Latin Amerika’da 57 yıldır insanlığın onurunu temsil eden Küba’ya insanlık dışı ambargolar uyguluyorlar. Ancak yiğit Küba Halkı bu emperyalist ambargolara karşı örnek bir direniş sergileyerek, emperyalizmin bütün oyunlarını boşa çıkartmaktadır.
ABD ve AB Emperyalistleri askeri, ekonomik örgütleriyle insanlığın başına bela olmaktadır. Emperyalizmin silahlı gücü olan, dünya halklarının başında bir cellat gibi kan dökmek için bekleyen NATO’nun dünyanın birçok ülkesinde askeri üsleri bulunmaktadır. İstedikleri ülkeye akıl dışı gerekçeler sunarak müdahale edebilmekteler. IMF, Dünya Bankası gibi ekonomik örgütler ve tekellci Parababaları aracılığıyla da tüm dünya halklarını yoksulluğa mahkûm ediyorlar. Bu emperyalistler, CIA gibi casusluk örgütleriyle istedikleri ülkeye sızabiliyorlar. Soros gibi finansörlerinin sayesinde televizyon kanalları, gazeteler, sivil toplum kuruluşları kuruyorlar.
Satın alıp ajanlaştırdıkları yazarlar-politikacılar-sanatçılar aracılığıyla halkları uyuşturmak, emperyalist sömürüyü kabullenmesini sağlamak için olanca güçleriyle çabalıyorlar. Diğer taraftan emperyalizmin kültürel ablukası altında insanlar insani değerlerini kaybediyorlar. İşçi Sınıfı ekonomik olarak sürekli geriye doğru giderek işsizlik-yoksulluk bataklığında boğuluyor. Emperyalizme uşaklık eden gerici iktidar çevreleri ve yerli Parababaları ise gün geçtikçe zenginleşiyorlar.
Dostlar,
Bizim ülkemiz Türkiye’de, 15 Temmuz 2016 tarihinde emperyalizmin uşağı olan, Amerikancı iki gücün çıkar çatışması kanlı bir kavgaya dönüştü. Bu kavgadan emperyalistlerin yardımıyla galip ayrılan iktidardaki güç, bu olayı bahane ederek Olağanüstü Hal gibi uygulamalar hayata geçirerek diktatörlüğünü sağlamlaştırmak için İşçi Sınıfının ve emekçilerin haklarını daha da azgınca gasp etmeye başladı.
Çıkarttığı Kanun Hükmünde Kararnamelerle grev yapmak isteyen işçilerin grevlerini yasaklayarak, binlerce işçiyi işten atmaktadır. Yine İşçilerin, Kıdem Tazminatı haklarını kaldırarak, sendikalı olma, örgütlenme hakkını engelleyerek, Taşeron işçi çalıştırmayı yaygınlaştırarak, Kiralık İşçilik ve Esnek Çalışma, Güvenceli Esneklik, Özel İstihdam Büroları gibi yeni yasal düzenlemelerle kölece çalışma düzenini meşrulaştırmıştır.
Emperyalizme karşı verilen mücadele halkları kardeşleştirir
Dostlar,
Emperyalizmin uşaklarına karşı uzlaşmaz bir mücadele yürütmeliyiz. Emperyalistlerin kanlı planlarını reddeden liderleri desteklemeliyiz. Ülkesinin bağımsızlığı için savaşan halkların yanında olmalıyız. Bu Uluslararası İşçi Sınıfının tarihsel sorumluluğudur. Emperyalistler her yerde, o halde biz de emperyalizmin olduğu her yerde antiemperyalist mücadeleyi yükseltmeliyiz.
Emperyalistler bütün dünyada halkları ve çeşitli uluslardan işçileri birbirine düşman ederken, İşçi Sınıfının görevi halkların kardeşliğini, Uluslararası İşçi Sınıfının birliğini savunmaktır.
Emperyalizm kendini çeşitli hilelerle ezilen halklara kurtarıcı, demokrasi dağıtıcı olarak gösterirken; İşçi Sınıfının görevi emperyalizmin gerçek insanlık dışı yüzünü teşhir etmektir.
Her ülkenin İşçi Sınıfı, kardeş halklarla kavga etmeyi bırakıp emperyalizme karşı savaşması için halkını örgütlemelidir.
Başta emperyalizmin eli kanlı savaş örgütü NATO gelmek üzere ABD ve AB Emperyalistlerinin ülkelerimizdeki tüm uzantılarını yok etmek, halklarımızı emperyalistlerin boyunduruğundan kurtarmak için halklar İşçi Sınıfının önderliğinde yürütülen mücadeleye dâhil edilmelidir.
Emperyalist politikalar nasıl halklar arasında düşmanlıklar yaratıyorsa, emperyalizme karşı verilen mücadele de halkları kardeşleştirir ve emperyalizmle savaşan halkın İşçi Sınıfı mücadelesini geliştirir. Buna bağlı olarak İşçi Sınıfının Uluslararası Dayanışması ve Birliği de gelişecektir.
Emperyalistler nasıl sömürülerini uluslararası alanda hayata geçiriyorlarsa, İşçi Sınıfı da emperyalizme karşı mücadelesini hem ulusal, hem de uluslararası alanda büyütmelidir. Marks’ın çağrısını hatırlayalım: “Dünya’nın bütün işçileri birleşin!” İşte, emperyalizme karşı mücadele dünyanın bütün işçilerini birleştirecektir!
Emperyalizme karşı mücadele etmek demek, onun yerli işbirlikçilerine karşı da mücadele etmek anlamına gelir. ABD’ye, AB’ye, NATO’ya, IMF’ye, Dünya Bankası’na ve uluslararası Finans-Kapitalistlere karşı mücadele etmek, bu emperyalist örgütlerin kontrol ettiği iktidarlara ve yerli sermayedarlara karşı mücadele etmek anlamına gelir.
Ve tabiî ki emperyalizmle mücadelede en önemli görev İşçi Sınıfına düşmektedir. Emperyalistlerin tahakkümü altında bulunan bir ülkede başta İşçi Sınıfı gelmek üzere toplumun neredeyse tamamı her zaman ezilecek, açlığa, yoksulluğa itilecek, insanlık dışı muamelelerle karşılaşacak ve başkaldırmaması için baskı altında tutulacaktır. Ve bu durumu tam tersine çevirecek güç yine İşçi Sınıfındadır.
Marks’ın çok önceden söylediği gibi: “Toplumsal konumu gereği proletarya, sınıflı toplumsal yapıyı sona erdirecek olan iradedir.”
Bütün bir halkı, çok küçük bir azınlığın çıkarlarını savunan bu düzenden kurtaracak olan, tüm halkın ve insanlığın yararına yeni bir düzen yaratacak olan güç İşçi Sınıfındadır.
Kısacası Dostlar, insanlığın kurtuluşu İşçi Sınıfının zaferine, İşçi Sınıfının zaferi ise emperyalizme karşı yürüttüğü mücadeleye bağlıdır!
Bir gün Dünya Halklarının ve İşçi Sınıfının emperyalistleri yenilgiye uğratacağına ve insanca, kardeşçe yaşanılan bir dünya yaratacağına inancımız tamdır!
Gelecek İşçi Sınıfımızın ve tüm Mazlum Dünya Halklarının olacaktır.
25.06.2017
Yaşasın İşçi Sınıfının uluslararası dayanışması!
Yaşasın Proletarya Enternasyonalizmi!
Yaşasın PAME’nin Antiemperyalist Mücadelesi!
Kahrolsun Emperyalizm! Yaşasın Halkların Kardeşliği!