Muzaffer İlhan Erdost, yüzünden hiç eksilmemiş gülüşüyle gitti İlhan Erdost’un yanına
Ve biz
Gene duracağız bir gün
(Böyle istiyorum öldüğüm zaman
Eğer bir cesedim olursa taşınacak)
Tabutumun önünde
Biz ikimiz
İki kardeş
Yanyana ve omuzomuza
Fotoğraflarımızın ardında ben
Sen önde
Yüzümüzden eksilmemiş olan gülüşümüzle
Ve bir gün geleceğiz biz, biz ikimiz
Kuytularında yurdumuzun
Gecelerinde
Yeni düşmüş yıldızlar gibi
Kentin kucağına ya da kıyılarına
Emeğin faizden ucuz olduğu canpazarına
Ya da vardiyasından dönen işçinin
Kuytu sokağına
Geleceğiz bir gün biz ikimiz
Gözünün önünde katlettiler kardeşini 12 Eylül’ün faşist cellâtları. Yaşattı onu adında ve yayınlarında. O Sol Yayınları ki Marksist-Leninist klasiklerin Türkiye’deki adresiydi.
Muzaffer İlhan Erdost 12 Mart Faşizminde yattı faşizmin zindanlarında, yılmadı devam etti mücadelesine. 12 Eylül Faşizminde de aldılar içeriye, yapılabilecek en büyük işkenceyi yaptılar, kardeşini katlettiler gözünün önünde, bırakmadı mücadeleyi.
İnanmıştı Sosyalizme, inanmıştı Devrime, devam etti mücadele etmeye. Ustaların eserlerini Türkiye Devrimci Ortamıyla buluşturmaya devam etti. Ölmesine izin vermedi İlhan Erdost’un, yaşatmaya devam etti onu gönüllerde.
Sapmadı inandığı yoldan. Dik durdu gericiliğin azıttığı bu günlerde, biat etmedi Ortaçağcılara. Ne Laikliğinden ödün verdi, ne de İnsanlığından. Biliyordu ki ödün verilirse İnsanlıktan, vazgeçilirse Devrimci Mücadeleden, işte o zaman ölünür, işte o zaman İlhan Erdost gerçekten ölür.
Mustafa Kemal’ciydi, değiştirmedi bu çizgisini son nefesini verdiği ana kadar.
Kuvayimilliyeciydi, Kuvayimilliyecilere yakışır şekilde ayrıldı bedence dünyamızdan.
Denizler’in “Şekibe Abla”sı, Şekibe Çelenk’i son yolculuğuna uğurlarken şu sözlerle uğurlamıştı Muzaffer İlhan Erdost:
“Burada, Marks’ın “Büyük toplumsal devrimler kadın mayası olmadan gerçekleşemez” özlü sözünü anımsamamak olanaklı mı? Yani bilinci ve bilgisiyle, sevgisi, tutkusu ve özverisiyle onu bütünleyen tüm varlığıyla bu devrim hamurunun mayası olan, Halit Çelenk ışığına ışık olan ve bizi ışıtan Şekibe Çelenk’i burada sevgiyle kucaklamamak olanaklı mı?
O;
Kızıl saçlı hukuk öğrencisi, sevgili
Sevincin vadisinde çiçeğe durmuş nar ağacı
Devrimin en güzel koşusunu koşanların yaralı annesi,
Kaygılı, karanlık günlerimizin bacısı
Solgun yüzünde insanlığın dinmeyen acısı
Suskun sessizliğinde,
Sana sevgi, sana sevgi, sana sevgi.
Sosyalizme olan inancından, Yurtseverliğinden, Mustafa Kemalciliğinden, Kuvayimilliyeciliğinden bir an olsun geri adım atmayan Muzaffer İlhan Erdost’u da “Sana sevgi, sana sevgi, sana sevgi” diyerek uğurluyor; Halkın Kurtuluş Partisi olarak bütün Yurtseverlere, Mustafa Kemalcilere, Kuvayimilliyecilere başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz. 26 Şubat 2020
HKP Genel Merkezi