Yasaklarınız Bize Sökmez!
Av. Tacettin Çolak

Halkın Kurtuluş Partisi’nin 6’ncı Olağan Genel Kurulu, 16 Haziran 2025 tarihinde coşkulu bir şekilde yapıldı. Genel Kurul’daki seçim sonuçlarından sonra organlara seçilenlerin evrakları mutat olduğu şekilde hazırlanıp Yargıtay Başsavcılığına verildi. Aradan yirmi beş gün geçti Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Halkın Kurtuluş Partisi’ne bir yazı tebliğ edildi.
Yazıda, Genel Başkanımız Nurullah Efe ile MYK üyemiz Erdal Kopal’ın kesinleşen mahkûmiyetleri ile oluşan hak yoksunluklarından dolayı, Yöneticiliklerinin ve Parti Üyeliklerinin“durdurulduğu” yazılmakta.
Bir kere yasada; “üyeliği ya da yöneticiliği durdurma”, diye bir terim yok.
Her iki yöneticimize getirilen engelin gerekçesi Tayyip’e hakaret…
Yani 23 yıldır toplumu sindirme aracı olarak kullandıkları, yaşlı-genç, çoluk-çocuk, kadın-erkek demeden on binlerce insan hakkında soruşturma açtırıp binlercesine ceza verdikleri şu meşhur TCK 299’uncu madde…
Bu madde kapsamında gece yarısı operasyonlarıyla insanları evlerinden alıyorlar, keyfi kararlarla tutukluyorlar. Öyle ki, TCK 299’uncu maddenin alt sınırından verilecek bir cezanın yatarı dahi bulunmadığı halde insanlar aylarca cezaevlerinde tutuluyorlar.
Bütün bunlara ek olarak, tıpkı bizim örneğimizde olduğu gibi, bu maddeden verilen cezalara bir de ek yaptırımlar getirmekteler. Yani, TCK 53’üncü maddede öngörülen “belli hakları kullanmaktan yoksun bırakma”ktalar.
Oysa yıllardır adliyelerde mahkemelerde, basın önünde söylüyoruz, yazıp çiziyoruz; TCK m. 299 mülgadır. Tayyip’e hakaret maddesi olan “TCK’nin 299’uncu maddesini mevzuatınızdan çıkartın”, diyen onlarca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı ile yürürlükten kaldırılmıştır. Artık hükümsüzdür.
Anayasanın 90’ıncı maddesinin son fıkrasındaki; “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.” hükmüne göre bu kararlar Türkiye Devletini ve Yargısını bağlar.
Öyle ki, bu maddenin son cümlesini iktidarlarının ilk yıllarında getiren de bu iktidardır. Tabiî o zamanlar Batılı Emperyalistlerin gözüne girmek için bu tür takiyyeleri yapıyorlardı. Ama anılan madde yürürlükte olduğu halde bunlar bildiklerini okumaktalar. Hiçbir şey olmamış gibi davranıyorlar.
Anayasanın 90’ıncı maddesi yürürlükte değilmiş gibi TCK 299’uncu maddesini kasap satırı olarak kullanıp muhalifleri susturmanın, sindirmenin aracı olarak kullanıyorlar. Dolayısıyla AİHS hükümleri ve AİHM kararları uyarınca mülga olmuş bir maddeden verilen cezaların hukuki değeri olmadığı gibi, bu cezalara ek olarak verilen; “belli hakları kullanmaktan yoksun bırakma”, yaptırımları da hukuksuzdur.
Yürürlükte olmayan bir yasa maddesinden hareketle insanlara verilen cezalar, tutuklamalar ve diğer yaptırımlar; başta Anayasayı ihlal olmak üzere, lekelenmeme hakkının ihlali, kişiyi özgürlük ve güvenliğinden yoksun bırakma, görevi kötüye kullanma ve daha birçok suç fiillerini oluşturmaktadır.
Yarın normal hukuk düzenine geçildiğinde, Ceza Hukukunun en temel ilkesi olan “kanunsuz suç olmaz” kuralı gereğince, olmayan kanunu uygulayarak suç üreten ve yaptırım uygulayanlar da yargılanacaklar, kaçınılmazca…
Ceza yargısında böylesine hukuksuzluklar olurken, siyasi partilerin işleyişini denetlemekle görevli Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da keyfi ve çifte standartlı uygulamalarıyla HKP’ye binbir türlü engel çıkartmaktan yorulmadı.
Geçmişte, 2820 sayılı Siyasi Partiler yasasında öngörülen bütün örgütlenme koşullarını taşıyıp 2015 Haziran ve Kasım seçimlerine katılan Partimize keyfi engeller çıkartarak, sonraki seçimlere katılmamızı engellemişlerdi. Bu keyfiliklere karşı hem hukuki hem fiili olarak yürüttüğümüz mücadele ile çıkartılan engelleri aştık. Sonraki seçimlere katılma hakkımızı tekrar aldık.
Şimdi de Genel Başkanımız Nurullah Efe’nin hemen her gün yayınlanan videolarıyla ülkenin güncel sorunları hakkındaki isabetli değerlendirmeleri ile AKP ve yandaşlarıyla uluslararası bağlantılarının içyüzlerini teşhir etmesinden ve çözüm yollarını en net bir şekilde koymasından rahatsız oldular. Özellikle “Terörsüz Türkiye Açılımı” dedikleri ihanet sürecinin BOP’un Türkiye’ye uygulanışı demek olduğunu, ülkenin yıkıma götürüldüğünü ve bu sürecin Amerikancı figüranlarını sürekli teşhir eden cesur bir mücadele hattı izlemektedir, Genel Başkanımız. Bu nedenle her türlü keyfiliği göze alarak O’nu susturmak istemekteler.
2820 sayılı Siyasi Partiler yasasının hiçbir yerinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının siyasi partilerin iç işleyişine müdahale edebileceği ya da onların yerine geçerek karar vereceğine dair herhangi bir düzenleme yoktur.
Dolayısıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın buradaki fonksiyonu; kendince mevzuata aykırı bir durum tespit etmiş ise partiye süre vererek bu aykırılığın giderilmesini isteyebileceği gibi doğrudan Anayasa Mahkemesine başvurarak, Siyasi Partiler Yasasının 104/2’nci maddesi uyarınca partiye ihtar kararı verilmesini istemekten ibarettir.
Anılan maddenin ikinci fıkrasının ilk halinde; “Anayasa Mahkemesi, söz konusu hükümlere aykırılık görürse bu aykırılığın giderilmesi için ilgili siyasi parti hakkında ihtar kararı verir. Bu yazının tebliği tarihinden itibaren altı ay içinde aykırılık giderilmediği takdirde, Cumhuriyet Başsavcılığı o siyasi partinin Devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılması için Anayasa Mahkemesine re’sen dava açabilir.”, denilmişken, buradaki altı çizili ikinci cümle Anayasa Mahkemesi’nin 11.6.2009 T., 2008/5 E. ve 2009/81 K. sayılı kararı ile iptal edilmiştir. Öyle ki, Anayasa Mahkemesinin bu iptal kararı; (E.2002/3 SPK) Başvuru Nolu AKP’nin kapatılma davasında verilmiştir.
Görüldüğü gibi, Anayasa Mahkemesince bir ihtar kararı verilse bile Mahkemenin 2009 yılında verdiği 104/2’nci maddenin ikinci cümlesini iptal kararından sonra ihtar kararına uymamanın herhangi bir yaptırımı bulunmamaktadır.
Diğer yandan TCK’nin 53’üncü maddesinin 1/b hükmü de Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün ve E:2014/140, K:2015/85 sayılı kararı ile iptal edilmiştir.
HKP Genel Merkezine gönderilen yazıda “siyasi partiler yasasının 11. maddesi gereğince işlem yapıldığı”, bildirilmiştir.
2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının 11’nci maddesinde bir takım yüz kızartıcı suçlar sayıldıktan sonra; “Taksirli suçlar hariç beş yıl ağır hapis veya beş yıl ve daha fazla hapis cezasına mahkûm olanlar”ın siyasi partilere üye olamayacakları öngörülmüştür.
HKP Genel Başkanı ve MYK Üyesinin ne bir yüz kızartıcı suçları vardır ne de haklarında verilmiş olan mahkûmiyet hükümleri 5 yıl ve üzeridir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı keyfi işlemler tesis etmektedir. Dolayısıyla bu işlemler yok hükmündedir ve uyulmayacaktır. Yöneticilerimiz görevlerinin başındadır.
Bilinsin ki;
* MİT TIR’ları ile Suriye’de savaştırılan Ortaçağcı irticacılara taşınan malzemelere seyirci kalamayız gereğini yaparız; yaptık,
* Diploma nerede? diye sorduk, hep soracağız,
* Ege Denizi’nde Yunanistan tarafından işgal edilen 20 Ada’mızın peşini bırakmayacağız,
* Demokratik-Laik-Tam Bağımsız Türkiye mücadelemizden vazgeçmeyiz,
* Kadınlarımıza yönelik şiddet ve öldürmelerinize karşı çıkmayı duraksamaksızın sürdüreceğiz,
* İşçi Sınıfının ekonomik demokratik hak mücadelesine önderlik etmeyi asli görev belleyeceğiz,
* Hakları gasp edilen işçilerin önüne düşüp Parababalarından söke söke bu hakların alınmasını sağlamaya devam edeceğiz,
* Hayvan, Doğa, Çevre, Tarih katliamlarına, vurgun ve talanlarına karşı mücadelemizi daha yükselteceğiz,
* AB-D Emperyalizminin dikte ettirdiği ve BOP’un Türkiye’ye uygulanışı demek olan açılım-saçılım süreçlerine karşı çıkmaya; bu sürecin figüranlarını teşhir etmeye ara vermeyeceğiz,
* AB-D Emperyalizmi ve Ortaçağcı irticanın karşısında sarsılmaz bir kale olarak dikilmeye ve onları ülkemizden defedinceye kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.
Sonuç olarak; AKP’giller’in istediği, muhalefet yapacaksan da (mış) gibi yapacaksın. Başta reisleri olmak üzere her türden AKP’li; karşısındakilere bütün hakaretleri yapacak ama kendilerine kimse bir şey söylemeyecek. Dayattıkları ihanet politikalarına herkes dahil olacak. Ama bu dayatmalar bize sökmez..
Baksanıza Yeni CHP’yi düşürdükleri duruma?
Her gün yeni bir operasyona maruz kalıyorlar, onlarca belediye başkanı ve üst düzey yöneticileri keyfi olarak tutuklanıyor; “Erdoğan’la değil Anayasa menemen bile yapılmaz”, diyorlar ama Meclisteki ihanet komisyonuna balıklama atlıyorlar.
Bilinmelidir ki, herkes Yeni CHP’nin çapsız yöneticileri değil. Meydan boş da değil.
Emirleri altına aldıkları yargıya yok hükmünde kararlar verdirterek muhalifleri zindanlara doldursalar da partilerin iç işlerine karışarak yöneticilerine ve üyelerine müdahale etseler de artık sona geldiler.
Bunların, HKP’nin şanlı mücadelesini engellemeye yönelik “kararları” yok ve çöp hükmündedir.
Nurullah Efe HKP’nin Genel Başkanı ve Demokratik Halk İktidarı mücadelesinin siyasi önderidir. Erdal Kopal da HKP Merkez Yönetim Kurulu’nun genç ve mücadeleci bir üyesidir, bir İşçi Sınıfı Önderidir…
Bitirirken son sözü Kıvılcımlı Usta’ya verelim:
“(…) Çivi çiviyle sökülür. O, ciğeri beş para etmez, memleketin gümrüklerini “Batılı” dedikleri Parababalarına, ‘Ortak Pazar’ dalaveresine kurban ederek milleti resmen satan birkaç bin soyguncu ortada. Bu güruh mademki Politikanın su başlarını keserek, İktidarı tekelinde tutarak türlü canavarlıklarını yapabiliyor. Sonra, Meclise soktuğu Adamlarıyla kayıkçı dövüşleri çıkararak dikkati o hokkabazlıklara çekebiliyor. Sonra, ezik, bitik, aç, işsiz yığınlarımıza koleralı zemzem satarak, her çapulun ve haydutluğun ‘Din İman, Bin Mintan’ adına yapıldığını da rahatça yutturmanın yollarını parayla, zorla, sürü sürü sözüm yabana ‘gizli’ tarikatlarla arayıp bulabiliyor. Bunun önüne Siyasi İktidarı ele alma savaşından başka hiçbir şey geçemez…” (İşçi Sınıfının Tarihçil Görevi)
30 Temmuz 2025