1 Mayıs’lar Yargılanamaz!
Kurtuluş Yolu-İstanbul
Yıllardır “Taksim 1 Mayıs Alanıdır!” dedik ve bu uğurda canımız, kanımız pahasına mücadele ettik, ediyoruz ve edeceğiz. Tabiî Parababaları bunun anlamını çok iyi bildikleri için azgınca saldırdılar her seferinde. Yine de İşçi Sınıfımızı yıldıramadılar.
İşte bu saldırılardan biri de 2014 1 Mayısı nedeni ile ilgili DİSK Genel Başkanı Kani Beko, DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, KESK Eş Genel Başkanı Lami Özgen, TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı ve dönemin TTB Merkez Konseyi Başkanı Ahmet Özdemir Aktan hakkında İstanbul 28. Asliye Ceza Mahkemesinde 2911 Sayılı Yasaya muhalefet iddiası ile açılan dava idi.
Bu dava, 1 Mayıs’ın Kızıl kalması mücadelesi veren tüm kurumlara açılmıştı aslında. Yargılanan kurumların çağrısı ile Demokratik Halk Örgütleri hukukçularının da katılımı ile duruşmalar 1 Mayıs alanına dönüştürüldü. Kurtuluş Partili Hukukçular adına duruşmaya katılan Av. Pınar Akbina savunmasında:
“Sayın Hâkim, duruşma yeterince uzadı ama 18 yıldır 1 Mayıs’lara katılan ve özellikle 1 Mayıs Alanı Taksim için mücadele eden, bu uğurda gözaltına alınan bir avukat olarak konuşmak istedim. Tiyatrocu Sarper Özsan’ın 1974’te yazdığı ünlü 1 Mayıs Marşımız “Günlerin bugün getirdiği baskı, zulüm ve kandır” diye başlar. Günlerin o gün getirdiği de baskı, zulüm ve kanmış, bugün getirdiği de baskı zulüm ve kan… Özellikle de Emekçi Haklarımız ve İşçi Sınıfımız için…
Bugünlerde Kapitalizmin doğduğu yıllara döndü ülkemiz. Her çıkartılan yasa İşçi Sınıfımızın haklarını geriye götürüyor. 8 saatlik işgününün hayal olduğu, esnek çalışma koşullarının getirildiği, mezarda emekliliğin olduğu, taşeronlaştırmanın, sendikasızlaştırmanın had safhada olduğu günler bugünler.
Şu anki Devlet Başkanı Recep Tayyip Erdoğan bir zamanlar isteyen iki sendikaya üye olabilir, demişti. Ama bırakalım iki sendikayı, bir sendikaya üye olmak bile suç ülkemizde. Daha bir iki hafta önce, avukatlığını yaptığım Nakliyat-İş Sendikası’na üye olan Tepe Home İşçileri (ki içlerinde 21 yıl kıdeme sahip işçiler var) işten çıkartıldılar ve şu an direnişteler. Ancak bizler sendikal örgütlenmeye engel olan işverenler hakkında suç duyurusunda bulunduğumuzda hiçbiri cezalandırılmıyor. Parababaları değil, şu anki dava gibi işçiler, emekçiler cezalandırılıyor ne yazık ki.
Sayın Hâkim, daha önce hiç gaz yediniz mi bilmiyorum ama sorularınızdan daha yemediğinizi çıkartıyorum. Üzerinizdeki iş yükünü düşününce sizlerin de örgütlenmenizin zayıf olduğunu düşünüyorum. Bence sizlerin de sendikalaşması gerekir. O zaman yanınızda olacağımızdan emin olabilirsiniz. Ama siz de hak aramaya kalksanız size de aynı şey uygulanır emin olun!
Bugün yargımız, AKP’nin hukuk bürolarına dönüştürülmüş durumda (söz meclisten dışarı). Ne yazık ki suçlular değil mağdurlar yargılanıyor burada olduğu gibi. Öldürenlere ödül gibi cezalar veriliyor. Tıpkı Ali İsmail Korkmaz davasında olduğu gibi, eziyet ederek adam öldürenler, ödüllendiriliyor.
Ben 97’den beri 1 Mayıs’lara katılırım. İnanın polisin müdahale etmediği 1 Mayıs’lar o kadar güzel kutlandı ki… Hiçbir sorun çıkmadan, bayram olarak. Eğer olay çıkıyorsa bu tamamen kolluk güçlerinden kaynaklıdır. Yoksa buradaki insanlardan değil.
Zaten 1 Mayıs bizim bayramımızdır. İşçinin, Emekçinin bayramıdır. Neden kendi bayramımızı mahvedelim?
Tüm bu nedenlerle tekrar ediyorum: Yargılanması gerekenler buradaki insanlar değil. Öldüren, işkence eden, yaralayan, emek gasp eden Parababaları iktidarları ve onun emrindeki kolluk kuvvetleridir!
Yine 1 Mayıs Marşı’mızda söylendiği gibi “Ancak bu böyle gitmez, sömürü devam etmez! Yepyeni bir güneş doğar, bizde ve ülkelerde!”
1 Mayıs Alanı Taksim’dir!
Tüm bunlar ışığında Müvekkillerin BERAATini istiyorum!” şeklinde konuştu.
Tüm sanıkların ve avukatların 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanması ile ilgili yaptıkları kararlı savunmalar sonucunda 24 Mart 2015 tarihinde mahkeme tarafından tüm sanıklar hakkında Beraat kararı verildi.
1 Mayıs Kızıldır Kızıl Kalacak!
Taksim Vatandır, 1 Mayıs Alanı’dır!