ABD Emperyalist Haydudu, Dünyanın Dört Bir Yanındaki Nadir Toprak Elementleri (NTE)’lere Çökmeye Devam Ediyor Sıra Türkiye’ye Geldi…
M. Gürdal Çıngı
Nadir Toprak Elementleri (NTE) Nedir?
Kendisi de bizzat bir Parababası-Finans-Kapitalist olan ABD Başkanı Trump, ABD Emperyalistleri-Finans-Kapitalistleri adına dünyanın dört bir yanındaki yeraltı servetlerine görünürde gönüllüce, gerçekte iste zorla el koyuyor. Yağmalıyor, alıyor götürüyor ülkesine…
Bunun son örneklerini, “Nadir Toprak Elementleri (NTE)” konusunda görüyoruz.
Bildiğimiz gibi NTE’ler, özellikle son on yıllardaki teknolojik gelişmelerle bağlantılı olarak öne çıkan bir konu.
“Nadir toprak elementleri, toplamda 17 metalden oluşan özel bir grup. Bunların 15’i, atom numaraları 57 ile 71 arasında olan ve “lantanitler” olarak bilinen elementler. Geriye kalan ikisi ise itriyum ve skandiyum. Bu üçlü birlikte “nadir toprak elementleri” adıyla anılıyor. İsimlerinde “nadir” geçse de, bu elementler aslında dünyada çok da az bulunan maddeler değil. Fakat doğada genellikle başka elementlerle karışık halde bulundukları için, saf ve işlenmiş hallerine ulaşmak oldukça zor. Bu yüzden “nadir” olarak adlandırılıyorlar. Kullanım alanları ise oldukça geniş. Nükleer reaktör çubuklarından mıknatıslara, kanser tedavisinden gelişmiş elektronik cihazlara kadar pek çok alanda bu elementlerden yararlanılıyor.
“Nadir toprak elementlerinden üretilen mıknatıslar, özellikle elektrikli motorlar ve rüzgâr türbinlerinde kritik bir rol üstleniyor. La (Lantan), Ce (Seryum), Pr (Praseodim) ve Nd (Neodim) gibi elementleri içeren nikel metal hidrit bataryalar ise elektrikli araçların enerji sistemlerinde yaygın olarak kullanılıyor. Bu metallerin önemi yalnızca enerji sektöründe değil; savunma sanayisinde de kendini gösteriyor. Örneğin, Prometyum güdümlü füze sistemlerinde yer alıyor. Ayrıca bu elementin taşınabilir X-ışını cihazlarında, uzay sondalarında ve uydularda ek ısı veya enerji kaynağı olarak kullanılması da mümkün.
“İleri teknoloji projelerinde nadir toprak elementlerinin potansiyeli giderek daha fazla öne çıkıyor. Sualtı sistemlerinden uzay araçlarına kadar birçok alanda kullanılabilecek nükleer bataryalar üzerinde çalışmalar sürüyor. Geçtiğimiz yıl Çin, bu alanda dikkat çekici bir çıkış yaptı ve şarj edilmeden 50 yıl boyunca enerji sağlayabilen minyatür bir nükleer batarya geliştirdiğini duyurdu. Bu tür yenilikler, nadir toprak elementlerinin geleceğin enerji çözümlerinde ne kadar kritik bir rol oynayabileceğini gözler önüne seriyor.” (https://www.dogrulukpayi.com/bulten/gelecegin-madeni-nadir-toprak-elementleri)
Yani bir zamanlar altın, sonra “siyah altın” petrol ve sonra doğalgaz (şimdilerde kaya gazı) neyse bugün de NTE’ler o oldu. Çok kıymetli bir hale geldi kullanım alanlarının çoğalmasıyla birlikte. NTE’lere sahip ülkelerin neredeyse ekonomice gelecekleri garanti altına alınmış oldu. “NTE’ye sahip ülkeler ve NTE’ye sahip olmayan ülkeler” diye bir kategori çıktı ortaya…
Ve bu özellikleriyle de Batılı Emperyalist tekellerin ve onların Emperyalist Devletlerinin göz diktiği, göz koyduğu bir alan haline geldi NTE’ler. Ve günümüzde, Petrol Savaşlarının yerini yavaş yavaş NTE Savaşları alıyor. Yani bir anlamda, “Yeni” bir Paylaşım Savaşı alanı doğdu. Korkunç bir rekabet ortamı doğdu. NTE’lere sahip ülkeler ve NTE’leri işleyen ülkeler ekonomice gelişip güçlenmeye başladılar. Ve diğer ülkeler onlara muhtaç hale gelmeye başladı.
Çünkü Petrol rezervleri artık aşağı yukarı biliniyor ve yoğun bir şekilde çıkartılıyor. Ve kullanım alanları, NTE’lere göre çok sınırlı.
NTE rezervleri ise henüz tümüyle bilinmiyor. Ve henüz tümüyle işlenemiyor. İşleyebilen az sayıda ülke var. Ve kullanım alanları özellikle gelişen teknolojilerle uyumlu ve dolayısıyla çok geniş, çok kapsamlı.
Şu anda bilinen, bulunan en büyük NTE rezervleri Çin’de.
Çin aynı zamanda, diğer ülkelerden aldığı NTE’leri işleme yani hammaddeyi mamul madde haline getirme konusunda da lider ülke.
Çin, dünya NTE cevher üretiminin %61’ini ve rafinaj kapasitesinin %92’sini kontrol ediyor. Örneğin ABD, ihtiyaç duyduğu NTE’nin %70’ini Çin’den ithal ediyor.
Örneğin; 2024’te tek başına 300 bin ton NdFeB mıknatıs üreten Çin, ABD’nin 2025 hedefini 300 kat geride bırakıyor.
Çin’in bilinen NTE rezervi 800 milyon tonla Bayan Obo sahasına ait. Türkiye ise Eskişehir’in Beylikova ilçesinde tespit edilen nadir toprak elementi maden sahasındaki 694 milyon tonluk rezerviyle, dünyada ikinci sırada yer alıyor. Ve bu çok yeni bir gelişme. Yeni keşfin sonucu ortaya çıkan bir durum. Yoksa daha önce Brezilya, Hindistan, Avustralya ve Rusya diye sıralanıyordu NTE rezervleri.
Önce Grönland, Sonra Ukrayna, En Son Avustralya
Sıra Sende Türkiye…
Trump daha ilk Başkanlığı döneminden başlayarak bu konuya özel önem verdi. Ve bu konuyu gündeminin en önlerine taşıdı.
Ve İkinci Başkanlık döneminde önce Grönland’a saldırdı. Grönland’ın bilinen ve tahmin edilen NTE rezervleri de çok büyük. Dolayısıyla Trump, Grönland’ı ve Grönland’ın NTE’lerini ele geçirmek için her yolu deneyeceğini söyledi.
25 Aralık 2024 tarihinde; “Ulusal güvenlik ve dünya genelinde özgürlük için ABD, Grönland’ın mülkiyeti ve kontrolünün mutlak bir zorunluluk olduğunu düşünüyor” dedi. (https://tr.euronews.com/2024/12/25/trumpin-satin-alma-istegi-ardindan-danimarkadan-gronlandin-savunmasini-guclendirme-karari)
Trump, 8 Ocak 2025’te yaptığı açıklamada da konu hakkında bir kez daha şunları söyledi:
“Danimarka’nın Grönland üzerinde yasal bir hakkı var mı bilmiyorum ama eğer varsa vazgeçmeli çünkü ulusal güvenliğimiz için buna ihtiyacımız var.” (https://tr.euronews.com/my-europe/2025/01/08/trumpin-gronland-ve-nato-yorumlari-ardindan-avrupa-savunma-hisseleri-yukselise-gecti)
Ve yine Trump, bir gazetecinin; “Grönland ve Panama Kanalı konusunda, askeri veya ekonomik güç kullanımını dışlayıp dışlamayacağı” sorusuna:
“(…) ‘Hayır, ikisi konusunda da güvence veremem. Ancak şunu söyleyebilirim, ekonomik güvenliğimiz için ikisine de ihtiyacımız var.’ dedi.” (https://www.bbc.com/turkce/articles/cwy4y6n82wyo)
Yani Danimarka’nın Grönland’ı satmasını istedi. Eğer satmazsan zorla alırım, dedi.
Arkasından Ukrayna’nın NTE’lerine göz dikti. Ve onları aldı. Zorla aldı. Askeri güç kullanmadı ama Ukrayna’ya; ben sana Rusya’yla savaşman için 300 milyar dolar para akıttım. Bunun karşılığında 500 milyar dolar istiyorum, dedi. Eğer Rusya’yla savaşa devam etmek istiyorsan ve bunun için de benim mali-askeri-siyasi desteğimi sürdürmemi istiyorsan, NTE’lerinin üretim ve tüketim hakkını bana vermek zorundasın, dedi. Ve zavallı, piyon Zelenksy de önüne uzatılan anlaşmayı imzalamak zorunda kaldı…
Lityum, titanyum, uranyum, kömür, demir, çelik ve denizaltından çıkarılabilecek kaya gazına sahip Ukrayna’nın rezervlerinin değerinin 14,8 trilyon doları bulduğu tahmin ediliyor.
Yani 14,8 trilyon dolarlık bir nadir toprak elementi varlığı, diğer madenler ve kaya gazından söz ediyoruz.
Oysa ‘Dünyanın en büyüklerinden biri’ olan Novopoltavsky sahasının geliştirilmesi için fizibilite raporlarına göre sadece 300 milyon dolarlık bir yatırım gerekiyor. Ve yatırımın hayata geçirilip üretime başlanması için de 8-10 yıl yeterli bir süre olarak hesaplanıyor.
Yani ABD, yatırımı karşılığında sadece “bir koyup üç alma”yacak. Kısa vadede 500 Milyar dolar, uzun vadede Trilyonlarca (14,8 trilyon) dolar alacak! Ve önemli miktarda NTE sahibi olacak!
Ve en son gelişme aşağıdaki haberde:
“Donald Trump Çin’e karşı imzayı attı: Kritik madenlerde yeni hamle!
“21.10.2025
ABD, Çin’in kritik maden tedarikindeki hâkimiyetine karşı Avustralya ile stratejik bir yatırım ve işbirliği anlaşması imzaladı. Anlaşma, maden tedarik zincirinde çeşitliliği artırmayı ve Batılı şirketlerin çıkarlarını güvence altına almayı hedefliyor. Yatırımlar, ileri teknoloji ürünlerinde kullanılan kritik mineralleri kapsıyor.
“(…)
“ABD’nin ihracat finansman kurumu, Avustralyalı yedi madencilik şirketine 2,2 milyar doların üzerinde kredi vermek üzere anlaşma imzaladı. Ayrıca, projelere Avustralya da yatırım yapacak. Beyaz Saray, toplamda 53 milyar dolar değerindeki kritik maden rezervine yatırım yapılacağını duyurdu; ancak hangi maden ocaklarına ve maden türlerine yatırım yapılacağı belirtilmedi.
“GALYUM RAFİNERİSİ KURULACAK
“Anlaşma kapsamında ABD Savunma Bakanlığı, Avustralya’nın batısında galyum rafinerisi kuracak. Çin, geçen yıl Aralık ayında ABD’ye galyum satışını durdurmuştu.” (https://www.cumhuriyet.com.tr/ekonomi/donald-trump-cin-e-karsi-imzayi-atti-kritik-madenlerde-yeni-hamle-2445500)
Yani ABD Emperyalistleri, tabanı yanmış it gibi dünyanın dört bir yanında NTE kaynakları arıyor ve onları ele geçirmek için yoğun bir çaba sarf ediyor…
Gördüğümüz gibi, ABD adına anlaşmayı da kim yapıyor?
ABD Savunma Bakanlığı!
Anlaşmanın ardından ABD Başkanı Trump ağzı kulaklarında şu açıklamayı yapıyor:
“Yaklaşık bir yıl içinde, o kadar çok kritik mineral ve nadir toprak elementimiz olacak ki, onlarla ne yapacağınızı bilemeyeceksiniz.”
Yani NTE Savaşları son hızıyla devam ediyor…
Ha bu arada, Trump’ın NTE’lerin temini konusunda bu kadar umutlu ve güvenli konuşmasının altında ne yatıyor acaba?
Eskişehir Beylikova NTE sahası yatıyor olmasın…
Şimdi gelelim bu konuya.
Trump-ABD Emperyalistleri Türkiye’nin NTE’lerini Aldılar…
Yukarıda, yazımızın başında da belirttiğimiz gibi NTE’ler konusu şu anda dünyanın en önemli gündem maddelerinden birisi. Özellikle ABD ve Çin arasında süren ekonomik savaşta, Çin’in sahip olduğu NTE’ler sayesinde pazarı domine etmesi, hem üretim açısından hem de satış açısından belirleyici olması, ABD’nin elini kolunu bağlıyor, Çin’e bağımlı hale gelmesine yol açıyor. Oysa bu NTE’lere çok büyük ihtiyacı var ABD’nin. Teknolojik gelişmeler ve bu sayede üretilen ürünler için NTE’ler altın değerinde. Olmazsa olmaz durumda. ABD, telefondan bilgisayara vb.lerine kadar teknolojik ürünlerinin Çin’de üretilmesi, Çin’deki ucuz işgücünden kaynaklanmıyor yani. Zorunluluktan da kaynaklanıyor. Eli mahkûm olduğu için Çin’de ürettirmek zorunda kalıyor ABD.
Türkiye de, NTE alanında yapılan araştırmaları izlemek ve teşvik etmek amacıyla “Nadir Toprak Elementleri Araştırma Enstitüsü (NATEN)”i kurmuştur. 28 Mart 2020 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 57 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesine göre NATEN, yeni kurulan “Türkiye Enerji, Nükleer ve Maden Araştırma Kurumu (TENMAK)” bünyesinde faaliyetlerini sürdürecektir. Yani adımlar atmaktadır NTE’ler konusunda.
2023’te Enerji Bakanlığı’na bağlı Eti Maden tarafından Beylikova’da açılan pilot tesis yılda bin 200 tonluk üretim kapasitesine sahip. Bakanlığın hedefi ise endüstriyel tesiste yıllık 570 bin ton cevher işlemek.
NTE’lerin çıkartılması konusunda önce Çin ve Rusya ile görüşmeler yapmıştı. Anlaşmaya çalışıyordu.
Geçtiğimiz yıl Temmuz ayında, “Şanghay İşbirliği Örgütü Devlet Başkanları Zirvesi” Kazakistan’ın başkenti Astana’da yapılmış ve zirveye katılan Tayyip, NTE madenciliği üzerine Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ile bir görüşme yapmıştı. Tayyip’in heyetinde yer alan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, görüşmeye ilişkin sosyal medyadan yaptığı paylaşımda; “Çin ile nükleer, yenilenebilir enerji ve kritik mineraller başta olmak üzere enerji ve madencilik alanlarında gerçekleştirebileceğimiz iş birlikleri için görüşmelerimiz sürüyor”, diye belirtmişti.
Bu görüşmeler sonucunda da Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, geçen yıl Ekim ayında Çin’e gitmiş ve görüşmeler sonucu; “Doğal Kaynaklar ve Madencilik Alanlarında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptı” imzalanmıştı. Bakan Bayraktar, “Madenciliğin her alanında iş birliğimizi ilerletmeyi, özellikle kritik mineraller konusunda Türkiye’de birlikte çalışmayı hedefliyoruz” demişti, bir kez daha.
Ancak, gelişmeler tümüyle farklı bir yöne kaydı, daha doğrusu kaydırıldı Batılı Emperyalist Devletler tarafından. Türkiye’nin Çin ve Rusya’yla işbirliğinin önü kapatıldı.
“MSP forumu!
“Türkiye’nin kritik ham madde olarak nitelenen NTE üretimi konusunda ABD, Avrupa Birliği ve diğer ülkelerle iş birliği yapmak üzere ‘Minerals Security Partnership’ (MSP) forumuna katıldığı öğrenilmişti. MSP, nadir toprak mineralleri ve diğer kritik minerallerin küresel güvenli tedarik zincirini çeşitlendirmeyi amaçlayan 14 ülkeden ve Avrupa Birliği’nden oluşan bir grup. Türkiye, küresel ‘nadir toprak elementleri’ rekabetinde Çin’e karşı Batı blokuna katılmış oldu. ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Middle East Eye’de (MEE) yaptığı açıklamada ‘Dışişleri Bakanlığı Türkiye hükümetinin MSP forumuna katıldığını teyit edebilir. Önümüzdeki haftalarda resmi bir duyuru yapılacak’ diye belirterek gelişmeyi teyit ediyordu.
“MSP Çin’e karşı kuruldu
“2024’te başlatılan MSP forumu Kazakistan, Namibya, Ukrayna ve Özbekistan gibi ortakları ve maden üreticisi ülkeleri bir araya getirerek Çin’in bu alandaki hâkimiyetine karşı koymayı hedefleyen bir birlik. Çin halihazırda nadir toprak elementleri ticaretinin yüzde 70’inden fazlasını kontrol ediyor. Dünya üzerinde en fazla nadir toprak elementi üretimini de Çin gerçekleştiriyor. Türkiye’nin MSP’ye katılımının bu alandaki teknolojik ve teknik detayları elde etmek ve bu alanda kullanılacak fonlar bulmak konusunda önem arz ettiği vurgulandı.” (https://yeniyasamgazetesi9.com/cin-olmadi-eskisehiri-abdye-verelim/)
Gördüğümüz gibi, Çin’le yapılan bu anlaşma güme gitti. Daha doğrusu olmamışa çevrildi Trump tarafından ve Türkiye bu kez ABD ile anlaşma imzaladı.
ABD’nin Türkiye Büyükelçisi ve Ortadoğu Sömürge Valisi Tom Barrack, atanmadan önce ABD Senatosunda mart ayında yaptığı konuşmada birçok konuya ilişkin açıklamalarda bulunmuş ve; “Türkiye ayrıca kullanılmayan kritik maden rezervlerine sahiptir ve stratejik bir ortak haline gelebilir.”, demişti.
İşte ABD bunun, NTE’lerimizin peşindeydi. Kaldı ki; “Trump’ın ağzındaki bakla” olarak” niteleniyordu bu konu.
Tayyip, şu anda bulunduğu çıkmazdan kurtulması için gereken “meşruiyet” karşılığında, duraksamaksızın Çin ve Rusya’yı devre dışı bırakarak ABD’nin emrini yerine getirdi.
Ve sonuç, Türkiye’nin NTE’leri konusundaki işbirlikçisi, daha doğrusu Türkiye’nin NTE’lerinin gerçek sahibi ABD Emperyalistleridir artık!
Ve bu yüzden Trump; “Yaklaşık bir yıl içinde, o kadar çok kritik mineral ve nadir toprak elementimiz olacak ki, onlarla ne yapacağınızı bilemeyeceksiniz.”, diyebiliyordu…
Bu konuyla ilgili olarak CHP Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz gerçekten ciddi bir mücadele vererek konunun ülke gündemine taşınmasını sağladı. Resmi belgelerle ABD’nin isteklerini, daha doğrusu emirlerini açık etti. Kamuoyunu bu sürece dahil etti.
Örneğin şu belgeyi paylaştı X hesabından:
“ABD Kongresi’nin resmi araştırma birimi CRS’in Eylül 2025 Raporu’nda geçen nadir toprak elementleriyle ilgili kısmı paylaşıyorum.
“Trump-Erdoğan görüşmesinden sadece 10 gün önce Trump’ın üst yönetimine de sunulan raporda iki strateji tartışmaya açılıyor.
“Özetle
“1. Türkiye’deki hukuksuzluklar, medeni haklardaki ve bölgesel konulardaki anlaşmazlıklar nedeniyle işbirliğini duraklatmalı mı? Yoksa hukuksuzluklara ses çıkarmayıp,
“2. Ekonomik avantajlar elde edip, savunma ve nadir toprak elementleri konularında istediğini mi almalı?” (https://x.com/yavuzyilmazd/status/1979284754395480442?t=36RMrI0qPjLVta6dNJTb9A&s=08)
ABD Kongresindeki tartışmanın nasıl sonuçlandığı ortada.
Tayyip’e “meşruiyet” karşılığında NTE’lere sahip olmak…
“Türkiye’deki hukuksuzluklar”mış, “medeni haklardaki ve bölgesel konulardaki anlaşmazlıklar”mış hepsi hikâye…
Varsa yoksa NTE’lere sahip olmak, Boeingler, LNG’ler satmak…
Yine bir belge daha paylaştı D. Yavuzyılmaz:
“9 Ekim 2025
“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çantasına koyup Trump’ın pazarlık masasına götürdüğü Nadir Toprak Elementleri konusunun, ABD yönetimi tarafından hangi mutfakta, nasıl pişirildiğini tespit ettik.
“Tarih: 5 Mart 2025
“Yer: Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi -Avrupa Alt Komitesi
“Toplantı Konusu: Boşluğu Kapatmak, Doğu ve Batı arasında Türkiye
“Toplantı tutanağında özet olarak
* Trump yönetiminin Türkiye’deki 694 milyon ton nadir toprak elementi yatağına göz diktiği, Türkiye’yi masaya oturtacağı anlaşılıyor.
* Zira eğer masaya oturtamazsa, o boşluğu başkasının dolduracağı belirtiliyor (Çin’i kastediyor).
* Bu masaya oturtma işini rakiplerden ziyade kendilerinin yapmasının daha iyi olacağı vurgulanıyor.
* Zira Çin’in dünyadaki işlenmiş kritik minerallerin %92’sini kontrol ettiği belirtiliyor.
“Bu toplantıdan sadece 7 ay sonra 25 Eylül 2025’te, aynen toplantıda belirtildiği gibi, Erdoğan, Trump’ın masasına oturtuluyor!
“Ve Trump Erdoğan’dan ne istediyse o pazarlık masasından alarak kalkıyor!
“Kaynak: 5 Mart 2025 tarihli Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi-Avrupa Alt Komitesi Toplantı Tutanağı (İngilizce, Türkçe)” (https://x.com/yavuzyilmazd/status/1976048791502364686?t=JDebI9gb6nODdTNMQ5IPTA&s=03)
Bu vatan satıcılığı mıdır?
Evet, öyledir!
Bunun başka bir açıklaması yoktur.
Bu devran böyle sürer mi?
Asla!
Türkiye’nin İkinci Kurtuluş Savaşçıları, HKP’liler er ya da geç Vatan satıcılarını iktidardan alaşağı edecek ve Demokratik Halk İktidarını kuracaktır.
O zaman NTE’lerimizi de doğal gazımızı da kendimiz çıkartacağız, uçaklarımızı, nükleer santralleri de kendimiz üreteceğiz…
Gelecek o günler…
24 Ekim 2025
