AKP’giller’in en büyük sermayeleri yalandır! Pestisit yani zehirli gıdalar yiyoruz!
M.Gürdal Çıngı
Biz; AKP’giller yemek yer, su içer gibi yalan söyler, diyoruz. Bunu derken hakaret kastı gütmüyoruz, olmayan bir şeyi söylemiyoruz; sadece gerçeği dile getiriyoruz. Bunun örnekleri, başta Tayyip’ten başlayarak o kadar çok ki, yazmaya kalksak sayfalar yetmez…
Bunlar Alman Faşist İdeologu Göbels’ci. Aynı anlayıştalar ve onun anlayışını sürdürüyorlar. Öyle büyük yalan söyle ki, duyan bu kadarı da yalan olamaz, desin diyen anlayış bu!
Bunun son örneğini ise Tarım Bakanı Bekir Pakdemirli verdi. CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in soru önergesine verdiği yanıtta yalan söyledi. Hem de ne yalan…
29 Aralık tarihli habere göre olay şu:
CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin yanıtlaması isteği ile bir soru önergesi veriyor ve 2018 yılında tarımsal üretimde kullanılması yasaklanan Carbendazim etken maddeli ilacın akıbetini soruyor. Hâlâ kullanılıp kullanılmadığını soruyor ve 2018 yılından sonra gıda ürünlerinde Carbendazim saptanmış mıdır, diyor. Rusya’dan bu yüzden dönen tarım ürünleri var mıdır, varsa bu ürünler ne yapılmaktadır, diyor.
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin yanıtı ise şu oluyor Meclis kürsüsünden:
“Carbendazim aktif maddesinin kullanımının sonlandırıldığından itibaren piyasaya arzına ve satışına müsaade edilmemektedir. Bakanlığımızca yetkilendirilen özel gıda kontrol laboratuarları ve Bakanlığımıza bağlı Gıda Kontrol Laboratuar Müdürlüklerinde pestisit etken maddesi olan Carbendazim analizi yapılabilmektedir. 2011 yılından günümüze kadar Rusya Federasyonu’ndan zirai ilaç kalıntısı yönünden herhangi bir bildirim alınmamış ve zirai ilaç kalıntısı nedeniyle Rusya Federasyonu’ndan geri dönen ürün bulunmamaktadır. Çeşitli sebeplerle ülkemize iade edilen ürünler Bitki Sağlığı ve Gıda Güvenilirliği yönünden denetime tabi tutulmakta, ülkemiz mevzuatına uygun olan ürünlerin yurda girişine izin verilmektedir.” (https://odatv.com/tarim-urunlerinde-pestisit-skandali-29121957.html)
Yalan bakın, yalana! Yalan ki ne yalan… Kuyruklu yalan!
Gerçek ne?
“722 ADET KAYIT OLDUĞU GÖRÜLÜYOR”
“Tarım ve Orman Bakanlığı’nın Rusya Federasyonu ile yaşanan Carbendazim kalıntısı krizi nedeniyle valiliklere gönderdiği yazı ve RASSF (Avrupa Birliği Hızlı Alarm Sistemi)’nin kayıtları Carbendazimin Rusya ve Suudi Arabistan’a ihraç edilen ürünlerde sıklıkla tespit edildiğini söylüyor. Bakanın bu konudan haberdar olmaması mümkün mü? RASSF sistemine girerek 01 Ocak 2010 ile 09 Ağustos 2019 tarihleri arasındaki kayıtlar gözden geçirildiğinde Türkiye’den gönderilen gıda ürünlerinde pestisit kalıntıları nedeniyle siteye kaydedilen 722 adet kayıt olduğu görülecektir. Bu kayıtlar Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yasaklı pestisit listesi ile birlikte dikkatle gözden geçirildiğinde tarımda kullanılması yasak çok sayıda pestisitin Türkiye’den gönderilen gıda ürünlerinde tespit edildiği de görülecektir. Bir başka deyişle kullanılması yıllar önce yasaklanmış olmasına rağmen Türkiye tarımında pek çok pestisit hala kullanılıyor. İhracatta yaşanan sorunlar da zaten Bakanlığın alması gereken önlemleri almadığını ya da bu konuda işini iyi yapmadığını gösteriyor.” (https://odatv.com/tarim-urunlerinde-pestisit-skandali-29121957.html)
Gördüğümüz gibi soru net, cevap da net. Ama cevap yalan!
722 adet kayıt sahte mi?
3 Aralık 2019’da, yani daha bir ay önce Rusya, Türkiye’den ithal ettiği ve 16 parti halinde gelen 370 ton mandalinayı içinden canlı haşere çıktığı için geri göndermedi mi?
Bu gerçek, Rusya Bitki Karantina Merkezi Novorossiysk’in raporuyla da doğrulanmadı mı?
Avrupa Birliği Hızlı Alarm Sistemi’nin “Rapid Alert System for Food and Feed (RASSF)” raporuna göre, Türkiye 2018’de 318 adetle en fazla sorunlu ürün gönderen ülke konumunda değil mi?
Bu, 318 parti üründen 113’ünün geri gönderilme gerekçesi pestisitler, yani tarım zehirleri değil mi?
Avrupa Komisyonu, Türkiye’den ithal edilen limon, yeşilbiber, nar ve asma yaprağındaki pestisit kalıntıları nedeniyle, bu ürünlerin daha sık analiz edilmesine karar vermedi mi?
Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği, yasaklı pestisitlerin Türkiye’de kullanımına devam edildiğini somut örnekleriyle açıklamadı mı?
“Türkiye’den Avrupa ülkelerine gönderilen yeşil biberde, kullanılması yasak olan omethoate, formetanate ve thiophanate-methyl, tarımda kullanımı tamamen yasak olan diafenthiuron; narda kullanılması yasak olan prochloraz ve omethoate kalıntıları ile limonda kullanılması yasak biphenyl isimli pestisitlerin kalıntılarına da rastlandığı görülüyor. Bunlara ek olarak asma yapraklarında hem kanser yapıcı hem de hormonal sistem bozucu özellikteki ditiyokarbamatlı pestisitlerin (maneb, mancozeb, metiram, propineb, thiram ve ziram dahil bir grup pestisit etken maddesine verilen genel isim) kalıntılarına rastlandığı belirtiliyor.” (http://bianet.org/bianet/print/217846-zehirsiz-sofralar-agi-turkiye-de-pestisit-denetimleri-yeterli-degil)
“Ayrıca tespit edilen prochloraz, thiophanate-methyl de Uluslararası Pestisit Eylem Ağı tarafından yayınlanan, hormonal sistem bozucu pestisitler listesinde yer alıyor.
Öte yandan maneb ve mancozeb, ABD Çevre Koruma Ajansı (EPA) tarafından 2018 yılında yayınlanan kanser yapıcı maddeler listesinde “Grup B-Muhtemel İnsan Karsinojeni” olarak, thiophanate-methyl ise “Grup C-İnsanda Olası Karsinojen” olarak sınıflandırılıyor” mu?
Sadece 2019 yılında şu haberleri okumadık mı?
“Rusya, 51 ton güveli domatesi iade etti,”
“Kayısı sezonu da iade ile açıldı,”
“Rusya Türk çileklerini yine reddetti: ‘Tarım haşeresi var,”
“Rusya, Türkiye’den giden 25 ton mandalinayı geri çevirdi,
“20 ton çilek ve kayısı Rusya’ya sokulmadı.
Türkiye’de pestisit kullanımı son on yılda % 57 oranında artış göstermedi mi?
“Avrupa’ya önemli miktarda sebze-meyve ihraç eden Türkiye 2008 yılında gönderdiği gıda ve yemlerin standartlara uygun bulunmayan parti sayısı yönünden 125 ülke arasında 2. sırada yerini alm”adı mı?
Ve; “2004 yılında Avrupa’ya gönderilen bitkisel ürün partilerinden 141 tanesi standartlara uygun bulunma”dığı gerekçesiyle iade edilmedi mi?
İade gerekçesi olarak da; “pestisit kalıntısı, toksin kalıntısı, küf, böcek vs. gösterilm”edi mi?
“Aynı gerekçelerle 2008 yılında Avrupa kapısından dönen bitkisel ürün parti sayısı 308’d”eğil mi? (https://www.yesilist.com/imdat-pestisit/)
Amerikanınsesi internet haber sitesine göre, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Mine Pakkaner, “Türkiye’de izinli ve ruhsatlı olan pestisitlerin hepsinin yüzde yüz güvenli olduğunu söyleyemeyiz. Dünyada kullanımdan kaldırılanların bir kısmı Türkiye’de bugün hâlâ ruhsatlı ve izinli satılıyor. Bakanlık sorumluluk almalı ve bayii meslektaşlarımız da etik davranmalı. Bir ilaç yasaklandığı zaman bayilerin de elindekiler imha edilmeli. Bayilerin ellerinde kalan yasaklanmış ilaçları pek çok çiftçinin kolayca alabildiğini biliyoruz” demedi mi? (https://www.amerikaninsesi.com/a/t%C3%BCrkiye-de-artan-tar%C4%B1m-i%CC%87lac%C4%B1-kullan%C4%B1m%C4%B1na-kar%C5%9F%C4%B1-yasak-talebi/5214208.html)
Yapılan araştırmalara göre Türkiye’de endüstriyel tarımda 1 armuda 18.3 kez, 1 elmaya 11.3 kez, 1 şeftaliyeyse 10 kez pestisit uygulanıyor yani zehir atılıyor mu?
Bizim bizzat Hatay’ın Erzin İlçesindeki zeytin üreticilerinden dinlediğimiz gibi, 2018 yılında zeytinde daha önce 2-3 kez ilaç kullanılırken, o yıl 7-8 kez kullanmak zorunda kalınıyor. Ve çiftçilerimiz, gelecek yıl ne kadar artar bu sayı bilemiyoruz, demişlerdi.
Sağlık Bakanlığının 2011-2016 arasında yaptığı araştırmanın sonuçlarına göre, Kocaeli’den alınan toplam 283 örneğin yüzde 38’inde, Antalya’dan alınan 572 örneğin yüzde 60’ında ve Ergene bölgesinden alınan 463 örneğin yüzde 14’ünde pestisit kalıntısı tespit edilmedi mi?
Gıdalarda en çok pestisit kalıntısı çıkan il Antalya olmadı mı?
Ve yaş meyve-sebze üretiminin yaygın olduğu Antalya’da kullanılan pestisit miktarı, yaklaşık olarak hektar başına 26 kilogram ile Avrupa’nın en fazla kullanan ülkesi olan Hollanda’nın iki katı değil mi?
Pestisit kalıntı analizi yapılan 1318 gıda örneğinin yaklaşık yüzde 60’ında pestisit kalıntısı çıkmadı mı?
Ve yaş meyve-sebzenin yüzde 40’ında en az bir pestisit olmak üzere 73 çeşit pestisit kalıntısı belirlenmedi mi?
Ve “AB RAPORUNDA TÜRKİYE İLK SIRADA” değil mi?
“Avrupa Birliği’nin 2018 yılına ilişkin RASSF raporuna göre, Türkiye gıda ihracatı konusunda ‘alarm’ lideri. Rapora göre, fındıkta tespit edilen zehirli ve kanserojen madde aflatoksinde 77 ayrı tespitte bulunuldu. Bu alanda alarm veren ülkelerin ilk sırasında ABD var. Raporda yine Türkiye’den getirilen meyve ve sebzelerde de kimya biliminde kirletici olarak geçen okratoksin A maddesinin de 40 kez saptandığına vurgu yapılmış. Türkiye ayrıca toksik bir madde olan mikotoksin bakımında da ilk sıralarda yer alıyor. Aflatoksin nedeniyle Türkiye’den gelen 40 ürünün 35’inin, antep fıstığında 24 üründen 22’sinin, incirde de 34 üründen 27’sinin sınırdan geri çevrildiğine dikkat çekildi. Raporda ayrıca pestisit yani böcek ilacı içeren madde bakımından da Türkiye’nin Bulgaristan ile birlikte ilk sırada. Raporda 2015 ila 2018 arasında ise en yüksek zararlı ürün tespitlerinin de Türkiye’de olduğuna dikkat çekildi. Buna göre 2015’te 281, 2016’da 275, 2017 ve 2018’de ise 318’er ayrı tespitle Türkiye ilk sırada yer aldı.
“RUSYA, BİN 495 KEZ ZARARLI TESPİT ETTİ
“Rosselhoznadzor yetkilisi, “Hastalıklı ürünlerin Rusya’ya girişi yasaklandı. 16 parti sağlıksız ürünün tümü ihracatçılara geri gönderildi” açıklamasında bulundu. Rosselhoznadzor daha önce Türkiye’den ithal edilen bitkisel ürünlerin sağlık durumunun kötüleşmesinden duyduğu endişeyi dile getirmişti. Geçen yıl Türkiye’den gelen meyve ve sebzelerde toplam 1495 kez Rusya’nın karantina listesinde olan zararlılar tespit edilmişti. Tarım zararlısı içeren 30 bin tonun üzerinde ürün Rusya’ya alınmamıştı. Rusya’ya girişi yasaklanan ürünlerin hacmi, önceki yıllara önemli ölçüde artmış oldu.” (https://odatv.com/rusyadan-zararli-diye-donen-mandalinalarin-akibeti-iste-bu-03111900.html)
Peki, bu Rusya’dan, AB ülkelerinden ya da diğer ülkelerden pestisit yani zehir nedeniyle iade edilen ürünler ne oluyor? İmha mı ediliyor? Ne yapılıyor?
Yoo! Biz yiyoruz.
İç piyasaya sürülüyor ve biraz da ucuz verildiği için piyasaya, biz yiyoruz afiyetle…
Üstelik de, oralara gönderilen ürünler, ihraç edilecekleri ve ciddi kontrollerden geçecekleri bilindiği için çok daha dikkatli ve çok daha az bir şekilde kullanılıyor pestisitler. Ama buna rağmen çıkıyor, okuduğumuz gibi.
Ya İç Pazar için üretilenler?
Onu ne siz sorun ne biz söyleyelim…
Bu nasıl bir vicdansızlıktır?
Bu nasıl bir halk düşmanlığıdır?
Bunlar böyle!
İşte gerçekler!
Bakan Pakdemirli bilmiyor mu bu gerçekleri?
Bilmez olur mu?
Bilir! Hem de bal gibi ya da zehir gibi bilir ama gerçekleri söylemez. Söyleyemez.
Yalan, en büyük sermayelerinden birisidir bu Antika Tefeci-Bezirgân Sermaye Sınıfının siyasi plandaki temsilcilerinin. Kitleleri Allah’la aldatırlar. Ve bunlar asla ıslah olmazlar… Çünkü bunların dini imanı yalandır!