Site rengi

Tasarım

“Amerika Katil, Katil!”

09.01.2021
1.317
A+
A-

Hüseyin Ali

Gazetelerde yeni bir haber yayımlandı. Amerikan askerlerinin Irak’ta yaptıkları bir katliamla ilgili… Şöyle:

“ABD’de başkanlık koltuğunu Joe Biden’a teslim etmek için gün sayan Donald Trump, bu geçiş süreci içerisinde çok tartışmalı kararlara imza atmaya devam ediyor. Bunların sonuncusu ve en dikkat çekeni ise ABD’nin Irak işgali dönemiyle alakalı.

“2007’de Bağdat’ta sivil bir topluluğa ateş açıp aralarında 9 yaşında bir çocuğun da bulunduğu 14 kişiyi öldüren ve 20 kişinin de yaralanmasına sebep olan dört güvenlik görevlisi, Trump tarafından affedildi. Paralı asker ve güvenlik hizmeti sağlayan ‘Blackwater’ adına çalışan Paul Slough, Evan Liberty, Dustin Heard ve Nicholas Slatten adındaki dört görevli, 16 Eylül 2007’de diplomatların yer aldığı bir konvoya eşlik ettikleri sırada Nisur Meydanı’nda ateş açmış ve katliama sebep olmuştu.” (Sözcü, 24 Aralık 2020)

Gazetenin olağanüstü bir durummuş gibi verdiği bu haber, aslında normal, beklenen bir gelişmedir. Çünkü dünyadaki baş terörist devlet ABD’dir. Yaptığı katliamları örtbas eder. Nasılsa hesap soran da yoktur.

Ancak, haber subliminal olarak şu mesajları da içeriyor. Katliam da yapsalar ABD’de katliamcılar yargılanabiliyor. Ayrıca, Trump’ı karalayarak ABD Emperyalizmi dolaylı olarak temize çıkarılıyor. Bir de, şimdi tüm dünyada moda şu: Trump Delisi gidince ABD de, dünya da rahatlayacak. Dünya halklarını böyle bir yanılgıya sürüklüyorlar.

Nitekim, haberin devamı bu bakımdan daha da net… “BİDEN’IN ÇABASIYLA HAPSE GİRDİLER” altbaşlığı altında şöyle deniliyor:

“Ateşi başlatan Slatten müebbet hapis cezasına; Slough, Liberty ve Heard ise 30’ar yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. 2014 yılında verilen hapis cezaları bir federal yargıç tarafından düşürülürken, Irak’ta büyük bir tepki çeken kararın üzerine o dönem başkan yardımcısı olan Joe Biden, olayın peşinden gideceğine söz vermiş ve 2015’te bu konuda başarıya ulaşıp 4 ismin hapse girmesini sağlamıştı.

“ORANTISIZ GÜÇ: BLACKWATER

“Eski bir ABD askeri olan Erik D. Prince tarafından kurulan güvenlik şirketi Blackwater, Irak’ta ABD’li diplomatları korurken başvurdukları sert uygulamalarla dikkat çekmiş ve 2007’deki katliamla da kullanılan orantısız güç iyice ayyuka çıkmıştı. Blackwater, 2009’da Xe Services olarak yoluna devam etmiş, 2011’de ise satılarak Academi ismini almıştı. Blackwater’ın kurucusu Erik D. Prince, sıkı bir Donald Trump destekçisi olarak biliniyor. Prince aynı zamanda Trump hükümetinin eğitim bakanı Betsy DeVos’un da erkek kardeşi.

“Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi, bu süreçte de Joe Biden’a güveniyor ve Trump’ın büyük bir öfke doğuran kararının değişeceğini umuyor: “Göreve geldiğinde ilk konuşacağımız konu bu olacak.” (agy)

Bu yeni gelecek olan ABD Başkanı Biden’a bir güzelleme… Gene dolaylı olarak verilen, subliminal bir mesaj. (ABD’nin ve CIA’nın Türk Basınındaki etkisini bir kez daha hatırlayalım.)

Aslında ABD dış politikası ya da ABD katliamları bakımından ABD başkanlarının birbirlerinden bir farkları yoktur.

Örneğin Obama’yı alalım. Obama yönetimi tarafından, ABD’nin bizzat kendi yarattığı “El Kaide’ye karşı” denilerek, Ortadoğu Halklarının başına tonlarca bomba yağdırılır, katliamlar yapılırken, 2009’da Obama’ya “Nobel Barış Ödülü” verilmişti. Ne büyük çelişki! Çelişki, çünkü kendisinden önceki yönetim tarafından başlatılan “Ortadoğu’da 22 ayrı devlet oluşturulması”, başka deyişle her zamanki “böl ve yönet” politikasını sürdürecek; “Arap Baharı” diyerek, Ortadoğu’daki Müslüman Halkların başına tonlarca bomba yağdıracak, kitle katliamları yapacaktı Obama da.

Dolayısıyla Biden da farklı davranmayacaktır. “Dünya Trump’tan kurtuluyor, ohh rahatlayacağız, Yaşasın Biden”, deniliyor bir bakıma. Ama hiçbir şey değişmeyecektir. ABD Emperyalizmi katliamlarına devam edecektir.

Bir de şöyle bir oyun var: Güya, bu katliamları özel şirketlerdeki paralı askerler yapıyor. ABD Emperyalizmi temiz!

Evet, Blackwater bir özel şirket görünümünde ama aslında ABD Ordusu’nun bir parçası. Yönetimden bağımsız bir işe kalkışamaz. Kaldı ki, ABD’den binlerce kilometre uzaklıktaki bu topraklara ABD Yönetiminin izni olmadan gelebilirler mi? Dolayısıyla, bu sözde “paralı askerler” tarafından yapılan katliamlar da ABD Emperyalizminin katliamlarıdır.

Öte yandan, bu kirli katliam şebekeleri artık pislikleri ortaya çıkınca kabuk değiştirirler. Başka bir kimliğe bürünürler. Böylece hem kendileri, hem ABD yönetimi görünürde temiz(!) kalır. Örneğin Blackwater katliam örgütü, Irak’ta adı kirlendikten sonra 2009’da “Xe Services”, 2011’de “Academi” adını alır (Akademiyle ne ilgileri varsa?). “Academi”, yani Blackwater 2014’e kadar böyle varlığını sürdürür, daha sonra ise “Constellis Group” adıyla bugünlere kadar gelir. Ne diyelim, Kıvılcımlı Usta’nın deyişiyle; “Karda yürüyüp izini belli etmeme Cengizliği”!

Tarih bunu kanıtlıyor. ABD’nin katliamlarla dolu tarihini buraya sığdıramayız. Çok uzaklara gitmeye gerek yok. Sadece yakın geçmişe bakmak yeterli.

Hiroşima ve Nagazaki’yi biliyoruz. Zaten teslim olmak üzere olan Japonya’ya atom bombası atarak yüz binlerce sivil, masum insanı katletti ABD Emperyalizmi. Böylece hem Uzakdoğu’ya yerleşti, hem de dünya halklarına korku saldı.

Arkasından Kore Savaşı geldi. Burada da ABD Ordusu’nun ağır katliamları var. Bu katliamlar hiç gündeme getirilmez, gözden uzak tutularak unutulmasına çalışılır.

Kore Savaşı’nın haksızlığı bir yana, savaş sırasında ABD Ordusu’nun sivil insanları bilinçli olarak katlettiği bir katliam daha vardır: No Gun Ri Katliamı (25-29 Temmuz 1950).

Bu katliamda, savaştan kaçan yüzlerce Koreli, cepheden çok geride ve güneyde, Seul’ün 160 kilometre güneydoğusunda olmalarına rağmen ABD askerleri tarafından “potansiyel komünist” denilerek, hem havadan bombalarla, hem karadan otomatik silahlarla taranarak katledilir. Verilen bilgilere göre 250-300 Koreli, çoluk-çocuk, yaşlı-genç, erkek-kadın demeden öldürülmüştür. Ölenlerin büyük çoğunluğunu çocuklar ve kadınlar oluşturmaktadır.

Bu katliamı o zaman 4 yaşında olan ve katliam sırasında 2 yaşındaki kız kardeşini kaybeden Park Sun-Yong; “Çocuklar korkuyla bağırıyor, büyükler dua ediyorlardı ve tüm askerler sürekli ateş etmeyi sürdürdüler”, diyerek anlatıyor (ARD Television, The Massacre of No Gun Ri, 17 Ağustos 2015).

Bununla da kalmaz ABD Emperyalizmi. Savaş sırasında Güney Korelilerle birlikte; “komünist” ya da sol görüşlü olarak bilinen 200.000 kişiyi öldürürler (Bodo Birlikleri Katliamı, 1950 yazı). Böylesine büyük bir katliam… Ve bunlar dünya halklarından saklanıyor (Resim 1).

Resim 1. Güney Kore’de Bodo Birlikleri Katliamından bir görüntü, Temmuz 1950

 

Vietnam’a gelince… Burada da Amerikan Emperyalizmi; “Kuzey Vietnam gemilerimize saldırdı”, deyip, 1964’te Vietnam’a yüz binlerce asker yığarak, karadan ve havadan katliamlar yaptı. Milyonlarca Vietnamlı katledildi. Bu katliamların en ünlüsü My Lai Katliamı’ydı. Beş yüzün üzerinde sivil Vietnamlı öldürülür 16 Mart 1968’de yapılan bu katliamda.

Kore’dekine benzer bir gerekçeyle Güney Vietnam’daki mezra halkı, planlı programlı, Amerikan askerleri tarafından katledildi My Lai’de. Zaten katliamın adı “Pinkville” idi. Yani komünist sempatizanı olarak tanımlıyordu Amerikalılar bu mezralarda yaşayan Vietnamlıları.

Burada da Amerikan askerleri yüzlerce Vietnamlıyı çoluk çocuk demeden katlederler, köyleri ateşe verirler, hayvanları telef ederler, içme sularını zehirlerler. Böylesine acımasızdırlar…

Şu resim, bu katliamın saldığı korkuyu nasıl da tanımlıyor!

 

My Lai katliamından…

İçler acısı!

Bunu görüp de Amerikan Emperyalizmine kin duymamak mümkün mü?

İşte gerçek terör budur!

Amerikan Emperyalizmi sadece kitle katliamlarıyla da durmuyor. Bireysel terör saldırıları da yapıyor sürekli. Bilinen en son terör saldırısı İranlı komutan Süleymani’nin katledilmesi oldu. Ortada ABD ile İran arasında açık bir savaş olmamasına rağmen, SİHA’larla sivil ortamda bir insanın yok edilmesi terörden başka bir şey değildir.

Ama işte dünyamız böyle maalesef.

Yapanların da yanlarına kâr kalmış, diyebiliriz. Çünkü herhangi bir ciddi yargılama da yok. My Lai Katliamı için sadece bir teğmen önce müebbet hapse mahkum edilir, sonra bu ceza 3.5 yıl ev hapsine dönüştürülür.

Oldu da bitti maşallah! Böylece ABD Emperyalizmi kanlı ellerini temizler.

Şimdi de Irak’ta katliamı yapan askerler Trump tarafından salıverilince, Iraklılar şaşırıyor. Katliamda yaşamını yitiren bir tıp öğrencisinin arkadaşı şu sözleri sarf ediyor:

Amerikalılar, biz Iraklılara hiçbir zaman onlarla eşitmişiz gibi yaklaşmadı. Onlar için kanımız sudan daha ucuz; adalet ve hesap sorma talebimiz ise ufak bir karın ağrısından ibaret.”

Öyledir, ne bekliyordun?

Katliamdan yaralı olarak kurtulan ve ABD’deki mahkemede tanıklık eden Haydar Ahmed Rabia ise şu sözleri söylemiş:

Amerika’ya gittim ve katillerin serbestçe takım elbiseleriyle dolaştığını gördüm. ‘Ben yarın ülkeme döneceğim ancak bu katiller adaletle yüzleşecek mi?’ dedim. Şimdi görüyorum ki, hepsi bir tiyatroymuş.”

Denilen doğrudur. Mahkeme değil, bir tiyatrodur.

Ziya Paşa’nın bir özdeyişi vardır, şöyle der:

 

Kadı ola davacı ve muhzır dahi şahid,

Ol mahkemenin hükmüne derler mi adalet?

 

Yani, hâkim aynı zamanda davacı, mahkemenin kolluk kuvveti de şahit ise, bu mahkemeden adalet çıkar mı?

Böyledir emperyalizmin adaleti.

Özetle, Amerikan Emperyalizmi, dünyanın baş teröristidir.

“Terör” yoğun korku salmak demektir. Amerikan Emperyalizmi yaptığı terörist saldırılarla katliamlar yapmaktadır.

Ama insanlık elbet bu zor dönemleri atlatacak, dünya üzerinde eşit, kardeş halkların hükmünün sürmesini sağlayacaktır.

Yazımızın başlığını ünlü ozanımız Mahzuni Şerif’in bir türküsünden esinlenerek koymuştuk. Mahzuni’nin bu türküsünün sözleriyle bitirelim:

 

Bütün insanlık adına

Amerika katil katil

Kanun yapar kendi teper

Amerika katil katil

 

Defol git benim yurdumdan

Amerika katil katil

Yıllardır bizi bitirdin

Amerika katil katil

 

Devleti devlete çatar

İt gibi pusuda yatar

Kan döktürür silah satar

Amerika katil katil

 

Vietnam’ın suçu nedir?

Hür yaşamak ayıp mıdır?

Atom patlat ister kudur

Amerika katil katil

 

Türk milleti Türk milleti

Nerden gelmiş elin iti?

Bu gidişin sonu kötü

Amerika katil katil

 

Mahzuni Şerif uyuma

Gün geldi çattı akşama

Bizden selam Vietnam’a

Amerika katil katil

 

Âşık Mahzuni Şerif