Cemal Kaşıkçı cinayetini; “kör bir kayıkçı gördü”, ABD Emperyalistleri ve Tayyipgiller görmedi…
M.Gürdal Çıngı
Evet, görmediler. Daha doğrusu görmek istemediler. Daha da doğrusu ABD Emperyalistleri bilerek ve isteyerek öldürttüler, Tayyipgiller ise cinayete göz yumarak suça ortak oldular.
Suudi muhalif gazeteci Cemal Kaşıkçı, uzun vadeli ve organize bir planla Ekim 2018’de öldürüldü. Hem de acımasızca, vahşice, insanlık dışı bir şekilde öldürüldü İstanbul’daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğunda.
- Kaşıkçı, yaşadığı ve çalıştığı ABD’de evlenmek için Suudi Büyükelçiliğine başvuruyor. Onlar, işlemlerini İstanbul’da yap, diyorlar. Ve C. Kaşıkçı evlilik işlemlerini gerçekleştirmek için randevu alarak İstanbul’a geliyor nişanlısıyla. Ve randevu aldığı tarih ve saatte Konsolosluğa giriyor. Giriş o giriş… Bir daha çıkamadı. Canlı çıkamadığı gibi, cesedi de çıkamadı. Çünkü büyük olasılıkla ceset yakıldı Suudi Arabistan’dan gelen özel görevliler tarafından Başkonsolosluk binasındaki fırında.
Büyük olasılıkla, diyoruz çünkü resmi olarak aydınlatılamadı cinayet. Ne Türkiye’de, ne de sözde mahkemenin yapıldığı Suudi Arabistan’da. Yani C. Kaşıkçı, bir var imiş bir yoğ imiş oldu…
ABD’nin meşhur gazetelerinden Washington Post yazarı olan, uluslararası planda tanınan ve bilinen bir gazeteci olduğu için önce Kaşıkçı’ya ne olduğu, akıbeti araştırıldı. Günler sonra öldürüldüğü ortaya çıktı. Cinayet büyük tepki topladı. Gazeteciler ve kamuoyu olayın aydınlatılması için eylemler yaptılar, hükümetlere baskı uyguladılar.
Ancak ABD, manyak Başkanı aracılığıyla net bir tutum sergiledi: Suudi Yönetimiyle sıcak ilişkilerimiz var. Bize büyük miktarda (100 milyar dolar civarında) bir sipariş verecek. Askeri malzeme alacak. Dolayısıyla ilişkilerimizi bozmayız, dedi. Açıkça…
AKP’giller de önce buna benzer bir tutum içinde oldular. Onlar da ekonomik beklenti içine girdiler. Bunu da söylediler. Ancak ne zaman Suudi Yönetimi böyle bir şey olmayacak, dedi o zaman davranışa geçtiler.
Sonradan, ses kayıtları, kamera görüntüleri vb. teknolojik aletlerle açıkça ortaya çıktığı gibi, her şey aleni yapılmıştı. Suudi Arabistan’dan özel uçakla gelen ve bir otele yerleşen 15 katilin, cinayeti gerçekleştirdikten sonra ellerini kollarını sallayarak ülkemizi terk etmesinden yani aradan günler geçtikten ve cinayetin izi tozu silindikten sonra davranışa geçtiler.
Önce, diplomatik konuları belirleyen Viyana Sözleşmesi’ne göre herhangi bir şey yapamayız, elimiz kolumuz bağlı, dediler. Dediğimiz gibi, Suudiler zırnık koklatmayınca da Başkonsolosluk binasında Savcılık kararıyla arama yaptırdılar. Tabiî boş ellerle çıktılar. Sonradan da Kaşıkçıyı katletmek için gelen 15 katil için yakalama kararı çıkarttılar. Ama iş işten geçmiş, katiller ülkelerine dönmüşlerdi, Başkonsolos Muhammed el Uteybi dahil…
En azından kamuoyuyla bir kısmı paylaşılan ses kayıtlarına göre, olay ayan beyan ortada. Katiller, bu iş için Suudi Arabistan Velihat Prensi Muhammed bin Selman tarafından seçilmişler ve gönderilmişler. Gelenlerin birçoğu da Suudi Arabistan’da yetkili konumda olan, en önde gelen şahsiyetler. Ve Başkonsolosun önünde alçakça, vahşice, bir avcının bir kuşu vuramayacağı soğukkanlılıkla cinayeti gerçekleştirmişler. Cesedi parçalara ayırmışlar.
Bundan sonrası ise, en azından şimdilik, bilinmiyor.
Ceset ne yapılmış? Başkonsolosluk binasındaki fırında yakılmış mı, yoksa parçalar başka yerlere gömülmüş mü?..
Dediğimiz gibi, C. Kaşıkçı tanınan, bilinen birisi olduğu için olay kapatılamadı. Ses getirdi. Ve Birleşmiş Milletler devreye girdi. “Birleşmiş Milletler (BM) Yargısız ve Keyfi İnfazlar Özel Raportörü Agnes Callamard”, gerekli araştırmaları yaptıktan, delilleri topladıktan sonra bir rapor hazırladı ve başta Suudi Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ı suçlayarak, olayın, cinayetin, katliamın onun emriyle ve onun anbean takibiyle gerçekleştirildiğini saptadı. Ve Türkiye’nin bu konuda, AKP’giller’in söylediklerinin tam aksine, Viyana Sözleşmesi’nin gereklerini yerine getirmeyerek ve katilleri tutuklamayarak, suç ortağı olduğunu tespit etti. Ve bunu da açıkça yazdı raporunda.
Ve yine ABD yönetimini, başta Trump olmak üzere, suçladı.
Gelen tepkiler üzerine Suudi Yönetimi adları bire bir bilinen katilleri tutukladı ve güya yargılamaya başladı. Tabiî Velihat Prens Muhammed bin Selman hariç. Ona hiç dokunulmadı. Hiçbir suçlama yöneltilmedi. Kaşıkçı cinayetini yöneten isim olarak bilinen Suud el-Kahtani’ye de herhangi bir suçlama yöneltilmedi. Başkonsolos Muhammed el Uteybi de yargılamaya dahil edilmedi.
Ve nihayet geçtiğimiz günlerde, mahkemenin sonuçlandığını ve 5 kişiye idam cezası verildiğini, 3 kişiye de toplamda 24 yıl hapis cezası verildiğini açıkladı.
Başsavcılık, Kaşıkçı cinayetinde görev alan eski İstihbarat Başkan Yardımcısı Ahmed Asiri’nin serbest bırakıldığını da açıkladı.
Kararın açıklanmasıyla birlikte, tabiî ki tepkiler de ortaya çıktı.
Kaşıkçı’nın da yazarları arasında olduğu Washington Post Gazetesi’nin Yayın Kurulu, “(…) Suudi Arabistan, Gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetinde, adaletle utanmasızca alay eden bir karar aldı.” ifadelerine yer verilen” bir makale kaleme aldı.
“Söz konusu kararın uluslararası toplum tarafından kabul edilmesinin, ahlaki olarak yanlış olduğu kadar tehlikeli olduğuna da işaret edilen makalede, “Bu durum, pervasız Suudi yöneticiye (Muhammed bin Selman), cinayet maceraperestliğinin hoş görüldüğü mesajını da gönderecektir.” uyarısında bulunuldu.
“Suudi savcının Kaşıkçı cinayetinin önceden planlanmadığına yönelik açıklamasının da eleştirildiği makalede, BM Yargısız İnfazlar Özel Raportörü Agnes Callamard’ın raporunda bunun tam tersi bir sonuca ulaşıldığı anımsatıldı.
“TRUMP’IN DURUŞU ELEŞTİRİLDİ
“Donald Trump yönetiminin bu cinayet konusundaki duruşuna da dikkat çekilen makalede, “Başkan Trump’ın desteği olmasaydı, Muhammed bin Selman’ın bu kadar soğukkanlı bir şekilde adaletin sağlanmasını engellemesi çok olası değildi.” görüşüne yer verildi.” (http://www.hurriyet.com.tr/dunya/washington-post-yayin-kurulu-suudi-arabistanin-kasikci-karari-adaletle-alay-etmektir-41404494)
Yukarıda sözünü ettiğimiz raporu hazırlayan “Birleşmiş Milletler (BM) Yargısız ve Keyfi İnfazlar Özel Raportörü Callamard’ın yaptığı açıklamalarla ilgili haberi görelim:
***
“Emri verenler özgürce dolaştığı gibi, soruşturma ve yargılama sürecine bile dahil edilmediler, adaletle örtüşmeyen gülünç bir karar” dedi.
“Callamard, Kaşıkçı davasında sanıklar hakkındaki kararın açıklamasının ardından Twitter hesabından yaptığı açıklamada, soruşturma, kovuşturma ve yargı sürecindeki ‘gülünçlüğün’ devam ettiği değerlendirmesinde bulundu.
“Uluslararası hukuk kuralları gereği kamuya açık olması gereken duruşmaların kapalı kapılar ardında yapıldığına dikkati çeken Callamard, 18 Suudi yetkilinin ise Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda 10 gün boyunca olay yerindeki delilleri ortadan kaldırarak Minnesota Protokolü’ne göre ‘‘adaleti engellediklerini’’ ifade etti.
“Uluslararası insani hukuka göre, Kaşıkçı’nın ölümünün yargısız infaz olduğunu ve bundan Suudi Arabistan devletinin sorumlu tutulması gerekirken hiçbir şekilde sorumluluk atfedilmediğini belirten Callamard, Kaşıkçı cinayetinde Veliaht Prens Muhammed bin Selman gibi cinayete izin veren ve göz yumanlar ile emir komuta zinciri hakkında soruşturma yürütülmediğini kaydetti.
“HAKİMİN KİMİ DİNLEDİĞİ ORTADA”
Mahkemenin Kaşıkçı cinayetinin kasıtlı değil, kaza olduğuna hükmettiğini ancak katillerin ceseti parçalara ayırdığı ve bunun planlama gerektirdiği göz önünde bulundurulduğunda bu karara varmanın gülünç olduğunu ifade eden Callamard, şu değerlendirmede bulundu:
“Veliaht Prens, bunun kaza olduğunu savunmuştu, hâkimin de kimi dinlediği ortada. Tetikçiler idama mahkum edildi, emri verenler ise özgürce dolaştığı gibi, soruşturma ve yargılama sürecine bile dahil edilmediler, adaletle örtüşmeyen gülünç bir karar. Bir gazetecinin öldürülmesinin cezasız kalması politik baskı, yolsuzluk, görevin kötüye kullanılması, propaganda ve hatta uluslararası suçları ortaya koyuyor ve bunların hepsi Cemal Kaşıkçı cinayetinde mevcut.” (https://odatv.com/5-idam-karari-23121921.html)
***
Burada üzücü olan bir konu da Kaşıkçı’nın ailesinin tutumudur. Anlaşılır bir şeydir ama üzücüdür. Karar sonucu söyledikleri şu:
“KAŞIKÇI’NIN OĞLU SALAH KAŞIKÇI: BUGÜN BİZE ADALET VERİLDİ
“Öte yandan, Cemal Kaşıkçı’nın oğlu Salah Kaşıkçı Suudi Arabistan Başsavcılığı’nın kararının ardından Twitter’dan açıklama yaptı.
“Suudi yargı sisteminin aldığı kararı ‘adil’ olarak değerlendiren Salah Kaşıkçı, “Bugün bize, yani merhum Cemal Kaşıkçı’nın evlatlarına adalet verildi. Suudi yargısına her düzeyde güven duyduğumuzu, bunun bizim için adil olduğunu ve adaletin sağlandığını teyit ediyoruz” ifadelerini kullandı.” (https://odatv.com/5-idam-karari-23121921.html)
Korku ve para ne yazık ki susturuyor insanları. Öldürülen, hem de vahşice öldürülen babaları bile olsa…
Ya “Reis” ne yaptı?
“Reis”ten tık çıkmadı. Ne bir televizyonda konuşmasını duyduk ne de basında bir açıklamasını…
Ya AKP’giller?
AKP Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy ve Kaçak Saray’ın İletişim Başkanı Fahrettin Altun’dan, olayı kınadıklarını belirten kısa birer açıklama…
Onlar ne yapacaklar ki zaten? Yapacaklarını baştan yaptılar. Delillerin ortadan kaldırılmasını ve katillerin çekip gitmesini seyrederek, onlara bu olanağı sağlayarak, cinayete göz yumdular. Suç ortağı oldular BM Raportörü’nün de söylediği gibi…
Onlarınki ar değil kâr dünyası!
ABD, 110 milyar dolarlık siparişini aldı Suudi Arabistan’dan.
Ya bizimkiler, AKP’giller ne aldılar, derseniz?
Derslerini! deriz, başka bir şey demeyiz!
Olayın başından itibaren bu kadar şeyi bilen, tespit eden CIA ve MİT, olayı, cinayeti önlemediler. Önlemek için bir çaba içine girmediler. Ki başka hangi kayıtta ne var, şimdilik bilmiyoruz.
CIA’nın, Suudi Yönetiminin bu alçakça planından haberinin olmaması mümkün mü?
Bizce değil.
Planı bizzat CIA yapmış olabilir mi?
Gayet mümkün.
Niye?
Böylece bütün muhaliflere bir gözdağı verilmiş oluyor. Dünyanın neresinde, hangi ülkesinde olursanız olun, hangi Sözleşme, Mutabakat olursa olsun biz istediğimize, istediğimizi yaparız mesajı verilmiş oluyor.
Türkiye’ye de mesaj gönderiliyor böylece. Eğer bizim istediklerimizi yapmazsan, emirlerimizi yerine getirmezsen, seni dünya kamuoyu önünde böyle durumlara düşürürüz, güvenilirliğini ortadan kaldırırız ve istediğimizi yaparız, diyorlar…
Bugün birçok şeyi bilmiyoruz. Ama er geç öğreneceğiz gerçeği. Hiçbir şey gizli kalmayacak. Bunu adımız gibi biliyoruz!
Katiller ve suç ortakları bir gün gerçek mahkemelerde yargılanacaklar ve hak ettikleri cezalara çarptırılacaklar.