Gelecek güzel günlere olan inancımız ve umudumuz, 2020’de mücadele gücümüzün ateşi olsun!
Prof. Dr. Özler Çakır
2019 yılını geride bırakıp 2020’ye girerken gönlümüz, geride bıraktığımız günlere ilişkin güzelliklerle, olumlu gelişmelerle dolu değerlendirmeler yapmak isterdi. Ama yapamıyoruz. 17 yıllık AKP’giller iktidarında her gelen yıl bir öncekinden daha fazla yoksulluk, daha fazla acı, daha fazla zulüm getirdi işçi, köylü, emekçi insanlarımız için. Hele de umutlarımız, yarınlarımız, geleceğimiz olan çocuklarımız ve gençlerimiz için gittikçe kara, kapkara oldu günler.
Bu insanlık dışı düzenin acımasız, vicdansız muktedirlerinin kendi yağma, sömürü ve vurgun düzenleri devam edebilsin diye halkımızı sürükledikleri Ortaçağ karanlığında en çok zarar görenler, onmaz yaralar alanlar, hayatları ellerinden alınanlar bu küçücük yavrularımız oldular, olmaya da devam ediyorlar…
Muaviye-Yezid, CIA-Pentagon İslamı’nın sapık düşünceli müritlerinin ellerine ve yuvalandıkları cemaat ve tarikat evlerine mahkum edilen yoksul halk çocuklarımız fiziksel ve ruhsal şiddete maruz kalıyor. Yetmiyor, tecavüze uğruyor. Yetmiyor, yakılıyor-katlediliyor.
Bu ağzı salyalı, insanlıktan çıkmış din bezirgânlarının, çocuklarımızın yaşamlarını söndürdüğü olaylara her gün, her gün bir yenisi ekleniyor.
İşte bunlardan yalnızca bir kaçı: Karaman-Ensar Vakfı, Adana/Aladağ-Süleymancılar Yurdu, İstanbul/Ümraniye-Fıkıh Der…
2019 Aralık ayının son günlerinde Denizli’de meydana gelen yeni bir olayla bir kez daha yandı yüreğimiz, isyan etti insanlığımız!
Denizli’nin Çivril ilçesinde, Süleymancılar tarikatına ait olan erkek öğrenci yurdunda kalan 12 yaşındaki yavrumuz, yurt eğitmeni tarafından defalarca cinsel istismara maruz bırakılıyor ve durumu başkalarına anlatmaması için de şiddet uygulanıyor. Çocuğumuz durumu yurt müdürüne anlatıyor, ancak o müdür olacak ahlâksız da olayı kimseye söylememesi için ona baskı yapıyor. Yaşadığı olayın etkisinden kurtulamayan çocuk, okulda durumu bir arkadaşına anlatarak intihar etmek istediğini söylüyor. Ertesi gün sınıfta, başından geçenleri anlatan bir intihar notu yazıyor sınıfın penceresinden atıyor. Olay, çocuğun hazırladığı intihar notunun diğer öğrenciler tarafından bulunmasıyla öğrenilmiş oluyor.
Neden geliyor çocuklarımızın başına bunlar?
Çünkü 17 yıldır ABD, AB Emperyalistleri tarafından iktidarda tutulan AKP’giller bir sınıfı temsil ediyorlar: Tarihin en eski, en asalak ve ideolojisi din bezirgânlığı olan sermaye sınıfını. Yaptıkları ne varsa hep sınıf karakterleri gereği. Bu sınıf, varlığını böyle sürdürüyor.
İşte o yüzden Cumhuriyet’in eğitim alanındaki kazanımlarını, okul öncesinden üniversitelere kadar laik ve bilimsel eğitimi, Öğretim Birliği Yasasının izini tozunu bırakmadılar. Eğitim sistemimizi bir yandan Ortaçağcılaştırırken, okullarımızı türlü çeşitli cemaat ve tarikatın cirit attığı kurumlar haline getirdiler. İmam Hatiplerde okuyan öğrenci sayısı 1 milyon 300 bine ulaşırken (https://www.internethaber.com/milli-egitim-bakani-ziya-selcuktan-imam-hatip-okullari-aciklamasi-2048304h.htm), diğer tüm okulları da İmam Hatiplerden farksız hale getirdiler. Başta Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere birçok bakanlıkta dini vakıf ve cemaatlerle yapılan işbirlikleriyle gerici yapılanmaların önü devlet desteğiyle açıldı.
Valilikler, Milli Eğitim ve Müftülükler arasında imzalanan protokollerle, din eğitimi anaokullarına kadar inmiş durumda. Yine Aralık 2019’da sosyal medyada yer alan bir kaç örnek: “Dinimi seviyorum, öğreniyorum” gibi projeler adı altında, müftülüklerce görevlendirilen kişiler eliyle çocuklarımızın zihinsel ve ruhsal, fiziksel gelişimleri onmaz biçimde tahribata uğratılıyor. Tuvalet duasını unuttuğu için 4 yaşındaki yavrularımız çok sıkıştığı halde tuvalete gidemiyor, gelişimleri için en temel gereksinimleri olan gece uykularından kâbuslarla uyanıyorlar, günah olur diye halasının elini tutamıyor erkek çocuklarımız, (https://www.abcgazetesi.com/anaokulunda-din-egitimi-kabusa-dondu-veliler-isyanda-cocuklar-tuvalete-giremiyor-63952?fbclid=IwAR2RJO5KImocVcEgZYL6J2TZDclHB5JenaDrRqOHlwP_4Kqu7eNa1mMynTs).
Okullara İsmailağa tarikatına ait kursların tanıtımı için MEB imzalı talimatlar gönderiliyor. Tarikatın Kur’an kursunun tanıtım broşürlerinin ilkokul, ortaokul ve imam hatip ortaokulu ile imam hatip liselerine duyurulması isteniyor (https://gazetemanifesto.com/2019/okullara-meb-imzali-talimat-ismailaganin-kurslarini-tanitin-267547/).
Milli Eğitim Bakanlığı, müftülüklerin talebi üzerine Diyanetin beş dergisinin reklamının ve abonelik işlemlerinin okullarda yapılması talimatını veriyor. Bu dergiler arasında Diyanet Çocuk Dergisi ile Diyanet Arapça İlim Dergisi de yer alıyor. Müftülüklerin taleplerini geri çevirmeyen il ve ilçe milli eğitim müdürlükleri, “Dergi Abonelik İşlemleri” başlıklı yazı ile okullara “yazı doğrultusunda hareket etmesi” talimatı veriyor. MEB’e bağlı bütün okullarda Diyanet dergilerinin reklamı ve abonelik için çalışma başlatılıyor (https://haber.sol.org.tr/turkiye/milli-egitim-ile-diyanet-anlasti-diyanet-cocuk-dergisi-arapca-ilim-dergisi-277194; https://www.birgun.net/haber/meb-diyanet-in-reklamini-yapacak-281834).
İşte din iman bin mintan katakullileri ile başını bağladıkları bu rezil düzenin en savunmasız kurbanları da yine ne yazık ki çocuklarımız oluyor.
Çocuğa yönelik cinsel şiddet her geçen yıl artıyor. Türkiye’deki cinsel suçların yüzde 46’sı çocuklara karşı işleniyor. Türkiye, cinsel istismar amacıyla insan ticareti ve çocuk evlilikleri nedeniyle, “Küresel Kölelik Endeksi”nde modern köle sayısında da Avrupa’da birinci konumunda yer alıyor ( https://odatv.com/cocuk-istismari-rakamlariyla-yuzlesmeye-hazir-misiniz-08071827.html; https://reliefweb.int/report/world/20-eu-countries-see-rise-modern-slavery-risks-study).
Adli Tıp Kurumu kayıtlarına göre 2013 yılında cinsel şiddet kurbanı olan çocuk sayısı 52 iken, 2018 yılına gelindiğinde bu sayı yüzde bin 21 artışla 583 oluyor. 2018 yılında cinsel şiddet mağduru olan kişilerin yüzde 36’sı, yani 583’ü çocuklar oluyor. Bir başka anlatımla, 2018 yılında haftada 11 çocuk cinsel şiddet kurbanı oluyor. Bir önceki yıla göre cinsel şiddet kurbanı olan çocuk sayısındaki artış ise yüzde 40 olarak kayıtlara geçiyor. https://www.sozcu.com.tr/2019/gundem/cinsel-siddetin-kara-bilancosu-6-yilda-cocuk-istismari-yuzde-bin-21-artti-5360246/)
Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Suç ve Rehabilitasyon Derneği Şiddetle Mücadele Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Oğuz Polat’ın 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü nedeniyle hazırladığı raporda, cinsel istismar dolayısıyla mağdur çocuk sayısının 2019’da 689’u bulduğu, çocukların 129’unun ise 12 yaş altında olduğu, ensest ilişkilerin ise binde birinin ortaya çıktığı, adliyelerdeki 4 tecavüz davasından birinin çocuklarla ilgili olduğu ve ülkemizde neredeyse her gün 50 çocuğun cinsel istismara uğradığı; tecavüzcülerin tahminen yüzde 5’inin ortaya çıkarılabildiği; tecavüz suçlarının yüzde 95’ininse gizli kaldığı belirtiliyor. 2006’dan bugüne geçen 13 yılda çocukta cinsel istismar suçlarında 10 kattan daha fazla artış olmasına dikkat çekiliyor.
2018 yılında yapılan 553 bin 202 evlilikten 1029’u erkek çocuk, 20 bin 779’u ise 16-17 yaş arasındaki kız çocuklarının evliliği oluyor. Bu rakamlar 16 yaşından önceki çocuk evlilik verileri ile resmi olmayan çocuk evliliklerini içermemekte. (http://www.milliyet.com.tr/gundem/cocuk-gununde-utanc-karnesi-6083969).
Ne yazık ki 2019 yılı bitiminde Ortaçağcı gericiliğin dünyalarını kararttığı çocuklarımıza ilişkin sadece resmi kayıtlara yansıyan rakamlar böyle. Gerçek sayılar tabiî bunların çok üstünde.
Sayılar, Sayılar;
Yakıyor yüreğimizi
Çünkü onlar
Yalnızca bir, üç, beş değil ki kolayca söylenebilen,
Artlarına gizlenen ne çocuk acılar var!
Haykırıyor Sayılar;
Örgütlenin,
Bu zulüm düzenini yok etmek için,
Kurtuluşumuz olan Demokratik Halk İktidarını kurmak için,
Mücadele edin,
Yeter artık diyorlar!
Gelecek güzel günlere olan inancımız ve umudumuz, 2020’de mücadele gücümüzün ateşi olsun!
31.12.2019