Site rengi

Tasarım

Diplomasızlar!

07.03.2025
231
A+
A-

Av. Tacettin Çolak

Türkiye’de gündem o kadar hızlı akıyor ki; bu yazının kaleme alındığı günlerde İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diploması hakkındaki tartışmalar gündemdeydi.

Yazıyı yayımlanmak üzere Kurtuluş Yolu’na gönderdiğimiz gün de AB-D Emperyalizminin BOP’u çerçevesinde, Türkiye’de Yeni Sevr’i yaşama geçirmek için Öcalan’a yaptırılan “PKK’ye silah bırakma ve kendini feshetme” çağrısı öne geçti.

Bilindiği üzere AKP’giller, siyasi ömürlerini uzatmak için “şeytanla bile işbirliği” yapmaktan çekinmezler.

Gerçi bunlar, halkımızın deyimiyle “şeytandan kırk gün önce doğmuş”lar. Bizzat Tayyip’in kendisi; “eğer benim emir komuta merkezim bana papaz elbisesi giyeceksin diyorsa papaz elbisesini giyer bu şekilde gider görevimi yaparım” dememiş miydi?

İşte bu anlayışları gereği düne kadar, “bebek katili”, “terörist başı” vb. diyerek şeytanlaştırdıkları Öcalan’dan medet ummaktalar.

Hal böyle olunca, bir anda gündem değişmiş oldu.

Yazılarımızda her ne kadar gündemi yakalamaya çalışsak da aylık yayımlanan bir gazetede bu durumlarla karşılaşmak kaçınılmaz oluyor.

***

Gelelim diploma meselesine…

İmamoğlu hakkında önceden; “kamu görevlisine hakaret”, “ihaleye fesat karıştırma”, “görevi kötüye kullanma” suçlamalarıyla başlatılan soruşturmaların bir kısmından davalar açılmıştı. Özellikle 2019 yılındaki bir konuşmasında YSK üyelerine yönelik sözlerinden dolayı da 2 yıl 7 ay 15 hapis cezası verildi. Kararın kesinleşmesi halinde kendisinin siyasi yasaklı hale gelmesi kaçınılmaz.

Bütün bu soruşturma ve cezalara rağmen, Tayyip’in; “turpun irileri daha geride” sözünden sonra İmamoğlu’nun diplomasının sahteliği gündeme getirildi.

Bu da gösteriyor ki; yargı yürütmenin etkisi altında. Ya da yürütmenin talimatlarıyla hareket eden bir yargı ile karşı karşıyayız.

Yoksa mevzuata göre gizli yürütülmesi gereken bir soruşturmadan ve sonuçlarından yürütmenin başının nereden haberi oluyor da rakiplerine tehditler savurabiliyor?

İmamoğlu’nun Kıbrıs’taki bir üniversiteden İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’ne usulsüz şekilde yatay geçiş yapıp yapmadığı bir yana; bu tartışmalar bir kez daha göstermiştir ki burjuva siyaseti ve siyasetçileri kirlidir.

Hemen hepsinin bir defosu vardır. Hepsi de zamanında “gemisini yürüten kaptan”dır(!)

Varsayalım ki İmamoğlu; YÖK’ün denklik vermediği bir üniversiteden İstanbul Üniversitesine geçmiş olsun ve bu usulsüzlük nedeniyle diplomasının iptali gündeme gelsin. Belediye başkanlığı için üniversite diploması gerekmiyor. Ya da okuryazar olmak belediye başkanlığı için yeterlidir.

Ancak Anayasa’nın 101’inci maddesinde ve 6271 sayalı Cumhurbaşkanı Seçimi Kanununun 6’ncı maddesinde öngörülen kurala göre Cumhurbaşkanı olabilmek için üniversite mezunu olma zorunluluğu bulunmaktadır.

Peki 28 Ağustos 2014 tarihinden bu yana Cumhurbaşkanlığı koltuğunu işgal eden şahsın diploması var mıdır?

Yok!

Bu konuyla ilgili HKP adına tam 35 tane hukuki girişimde bulunduk.

Tayyip’in “mezun oldum” dediği Marmara Üniversitesi başta olmak üzere Yüksek Seçim Kurulu (YSK), Milli Savunma Bakanlığı (MSB), TBMM, Noterler Birliği’ne başvurular yapılmıştır. Öyle ki, Fatih İmam Hatip’ten sonra fark derslerini vererek mezun oldum dediği Eyüp Lisesi’ne bizzat gidilmiş, diploması sorulmuştur.

Noterler Birliği Disiplin Kurulu’nun 23.05.2019 tarih 2018/263 E. 2019/158 K. sayılı kararıyla, diploma aslını görmeden suret onayı yapan İstanbul 15’inci Noteri’ne verilen cezadan sonra “Resmi Evrakta Sahtecilik” suçundan çeşitli suç duyurularında bulunulmuştur.

Maalesef bu girişimlerimizden şimdiye kadar sonuç alınamamıştır.

İmamoğlu’nun başkan seçilmesinden sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesine üç ayrı başvuru yapılmıştır. Bu başvurularda Tayyip’in 1994 yılında belediye başkanı seçildikten sonra kuruma verdiği evraklar içindeki diploma örneğinin açıklanması istenmiştir.

İlk iki başvurumuzla ilgili olarak; 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanununun 21’inci maddesinde öngörülen; “özel hayatın gizliliği”ne girdiği gerekçesiyle istenilen bilginin verilemeyeceği bildirilmiştir. 16.09.2024 tarihli üçüncü başvurumuza ise halen yanıt verilmemiştir.

Bilgi Edinme Hakkı Yasasının 21’inci maddesinde; Kişinin izin verdiği hâller saklı kalmak üzere, özel hayatın gizliliği kapsamında, açıklanması hâlinde kişinin sağlık bilgileri ile özel ve aile hayatına, şeref ve haysiyetine, meslekî ve ekonomik değerlerine haksız müdahale oluşturacak bilgi veya belgeler, bilgi edinme hakkı kapsamı dışındadır.” denilmektedir.

Görüldüğü gibi, İmamoğlu’nun sığındığı bu maddede, diplomayı açıklamanın “kişinin sağlık bilgileri ile özel ve aile hayatına, şeref ve haysiyetine, meslekî ve ekonomik değerlerine haksız müdahale oluşturacak” nitelikte olacağına dair bir düzenleme bulunmamaktadır.

Dolayısıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesinin diplomayla ilgili bilgileri gizli tutmasının hiçbir yasal dayanağı yoktur.

İmamoğlu; kendisinin diplomasının peşine düşüldüğü ve sürekli yargı sopasıyla siyasal ömrü bitirilmek istendiği halde Tayyip’in diplomasızlığı konusunda sessiz kalmakta ve hatta yapılmış resmi başvuruları usulsüz yanıtlarla geçiştirmektedir.

Ellerindeki belgeyi açıklamayarak, on bir yıldır milletin ahmak yerine konulmasına kendileri de ortak olmaktadırlar.

Oysa bize verdikleri yanıtta atıf yaptıkları 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanununun 21’inci maddesinin 2’nci fıkrasında; “Kamu yararının gerektirdiği hâllerde, kişisel bilgi veya belgeler, kurum ve kuruluşlar tarafından, ilgili kişiye en az yedi gün önceden haber verilerek yazılı rızası alınmak koşuluyla açıklanabilir.” hükmü de bulunmaktadır.

Ülkenin Cumhurbaşkanlığı makamında oturan kişinin diplomasıyla ilgili yıllardır süren tartışmaların KAMU YARARINI İLGİLENDİRDİĞİ çok açıktır. Bu nedenle anılan madde uyarınca en azından “ilgili kişiye” (Tayyip Erdoğan’a) haber verilerek “yazılı rızası” istenmelidir. Vermezse diplomasızlığını kabul etmiş olacaktır.

Zira kamuya mal olmuş kişilerin diplomaları hiçbir şekilde “gizli” olamaz.

Ama bunlar yapılan başvuruya doğrudan bilgi vermedikleri gibi, İmamoğlu hakkındaki iddialar karşısında, avukatları aracılığıyla aldıkları savunma tutumunda; “Diploma konusu bazıları için gizemli olsa da İmamoğlu için değil” diyerek “gizemli” konuşmayı tercih ediyorlar.

Dolayısıyla “bazıları için gizemli” sözüyle Tayyip’in Belediyeye 1994’te verdiği evraklar içindeki diplomasının sahteliğini bildikleri ortaya çıkıyor.

Yine Özgür Özel’in; “ülkeyi yöneten kişinin kendi diploması tartışmalıyken, böyle bir tartışmayı başlatmak Erdoğan’ı vurur. Erdoğan’ın diplomasının olmadığı, Erdoğan’ın okul arkadaşlarının olmadığı, ona ders veren tek öğretim görevlisini Muğla’ya büyükşehir belediye başkan adayı yaptığı, bir önceki dönem milletvekili olduğu… Onun dışında kimsenin ‘Ben buna ders verdim’ diyen yok, derste gören yok, dershanede gören yok, amfide gören yok, okul arkadaşları ile bir tane fotoğraf yok. Haydi varsa, amfiden, okul arkadaşlarıyla, sınıf arkadaşlarıyla bir fotoğraf çektirsin görelim. Bu Ramazan’da üniversite arkadaşlarına bir iftar versin de görelim” şeklindeki iddialı sözlerinden de görüleceği üzere, bunlar her düzeyde Tayyip’in diplomasızlığının farkındalar.

Resmi evrakta sahtecilik yaparak on yıllardır milleti ahmak yerine koyanlar (DİPLOMASIZLAR) İmamoğlu’nu resmi evrakta sahtecilikten, (DİPLOMASIZLIKTAN) saf dışı bırakmak için atağa geçtiler.

 

Ama bunlar hâlâ olanı olduğu gibi göstermiyorlar.

Dürüstçe gerçeği açıklamaktan korkuyorlar.

Çünkü; “üretilmiş muhalefet”ler…

Görev icabı davranıyorlar…