Site rengi

Tasarım

Esad daha ne yapsın?

01.06.2015
876
A+
A-

 

Milliyet köşe yazarı Sami Kohen’in 23 Mayıs tarihli makalesinin başlığı, “Esad da İŞİD’i durduramıyor”du.

Sami Kohen makalesinde, Suriye’deki son gelişmeleri değerlendiriyor ve IŞİD’in, Palmira Antik kentini ele geçirdiğini ve El Tanef sınır karakolunu da alarak Suriye’nin Irak’la bağlantısını kestiğini belirtiyor ve bu gelişmelerin Suriye yönetimi ve Esad için “Sonun başlangıcı mı?” olduğunu soruyor ama bu soruya kendisi de net bir yanıt veremiyor.

Bildiğimiz gibi AB-D Emperyalistleri, yerli işbirlikçileri ve tüm dünyadan toplayıp getirdikleri Ortaçağcı gerici örgütler eliyle 2011 yılında Suriye’de bir karşıdevrimci hareket başlattılar. Suriye’nin meşru iktidarını devirmek ve iktidarı ele geçirmek istediler. Bu karşıdevrimci girişime başta Tayyipgiller olmak üzere Ortadoğu’daki bütün gerici devletler (Ürdün, Suudi Arabistan, Katar vb.) ve İsrail destek verdiler.

Öyle ki örneğin Türkiye sınırları tüm dünyadan gelen Ortaçağcı gerici örgütlerin militanlarının geçiş noktası oldu. Aynı şekilde savaş araç gereçleri de Türkiye’den geçiriliyordu. Hatta bizzat Türkiye Devleti, MİT aracılığıyla TIR’larla Suriye’deki Ortaçağcı gerici örgütlere, ÖSO’ya, El Nusra’ya vb. silahlar gönderdi. Bu silahlar gönderilirken Adana’da yakalandı ama hükümet, savcıları, polisleri, askerleri gözaltına aldırdı ve silahları gönderdi. Bu Uluslararası Hukukun açıkça çiğnenmesi ve vatana ihanet suçuydu. Yapılan bu işle ülkemiz bir başka devletle hasım konumuna getiriliyor, o ülkenin içişlerine karışıyordu. Ama Tayyipgiller hükümeti, Suriye rejimini ve Esad yönetimini devirmek için gözünü öylesine karartmıştı ki, bunlardan hiç tınmadı bile. Ve 2011 yılından bu yana hem TC, hem de AB-D Emperyalistleri Ortaçağcı gerici örgütlere her türlü silahı, lojistik malzemeyi göndermeye devam ediyorlar. Hatta yine Uluslararası Hukuku hiçe sayarak, ülkemiz topraklarında bu Ortaçağcı gerici örgütlerin militanlarını “Eğit-Donat” adı altında askeri açıdan eğitiyorlar ve her türlü silahla donatıyorlar Esad’a karşı.

“Ortaçağcı örgütler” dediklerimizin sayıları bir ara 1000’i buluyordu. Bunların en bilinenleri, adları duyulanları ÖSO denilen “Özgür Suriye Ordusu”, El Kaide’nin Suriye kolu El Nusra, İslami Cephe, Hursan, El Fecru’l İslamiyye Hareketi, Et Taliatu’l İslamiyye Cemaati, El İmanu’l Mukatile Tugayları, Suriye Özgürlük Cephesi, Tevhid Grubu, Suqour el İzz, Hareket-i Şam el İslam, l Asala A Watanmiya, Peygamberin Zürriyeti Bölükleri, İslam Tugayı vb. vb…

Son günlerde adı sıkça duyulan Fetih Ordusu bileşenlerinin bir kısmı ise şunlar: Şam Cephesi (Cebhetu’ş Şamiyye), Feylaku’ş Şam (Şam Kolordusu), Ahraru’ş-Şam İslami Hareketi (Şam Özgürleri), Ceyşu’l İslam (İslam Ordusu) ve Tecemmu Festekim Kema Umirte’nin (Emrolunduğun Gibi Dosdoğru Ol Topluluğu).

Bu sözde ordunun kurulmasını, finansmanını, silahlarını, lojistiğini sağlayanlar kim derseniz, cevabı: Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar’dır.

Ve tabiî bir de El Nusra’dan kopan ve şu anda, Suriye’nin yarısını ele geçiren, Irak’ta Bağdat’a dayanan, en güçlü, en acımasız, en vahşi, en insanlık dışı katliamları gerçekleştiren örgüt olan IŞİD var.

Bu tümü de Ortaçağcı olan grupların içinde dediğimiz gibi her ulustan; Türkiye’den,  ABD’den, İngiltere’den, Almanya’dan, Fransa’dan, Kanada’dan, Libya’dan, Cezayir’den, Suudi Arabistan’dan, Katar’dan, Yemen’den, Çeçenlerden kısacası her boydan ve soydan sapık, esrarkeş, katiller sürüsü var. Yani Esad yönetimi dört bir yandan saldırıya uğruyor.

Esad’ı ve Suriye Halkını kim savunuyor dersek kendileri dışında, en başta Hizbullah’ı saymamız gerekiyor. Lübnan’daki Şii Hizbullah, her türlü desteği sunuyor Esad yönetimine. Suriye Ordusu’yla birlikte bu gerici örgütlere karşı en aktif bir biçimde savaşıyor. Çünkü bu Ortaçağcı gerici örgütler eğer Esad yönetimini devirir, Suriye’ye hâkim olurlarsa, Alevi inancını taşıyan tüm insanlar katledilecektir. Ki bu Ortaçağcı sapıklar Sünni İslamın-Yezid İslamının savunucularıdır ve bu kanlı amaçlarını da gizlemek gereğini bile duymuyorlar. Bütün Alevileri katledeceğiz, diyorlar açıktan.

Suriye yönetimini bir de Rusya ve Çin destekliyor. Rusya açıktan, Çin gizli olarak bu desteği sunuyor. Suriye’ye yönelik yaptırımlara Rusya karşı çıkıyor Birleşmiş Milletler’de ve diğer uluslararası örgütlerde. Eğer Rusya bu tutumu almasa AB-D Emperyalistleri çok daha saldırgan, çok daha açıktan bir savaş açacaklar Suriye yönetimine.

Ve tabiî burada en başta Suriye’nin yiğit lideri, kahraman savaşçı Esad’ı saymamız gerekiyor AB-D Emperyalistlerine karşı ülkesini savunması açısından. Esad, karşıdevrimci saldırıların başladığı andan itibaren kendisine sunulan, yurtdışına çıkması önerisini hiç tereddütsüz elinin tersiyle itti ve benim yerim yurdumdur. AB-D Empearyalistlerine teslim olmam. Öleceksem savaşarak ülkemde ölürüm, dedi. Ve şu ana kadar da bu sözünün arkasında yiğitçe, kararlıca durdu.

Ve yine yiğit Suriye Halkını saymamız gerekiyor. Ülkelerini terk eden, vatanlarını savunmayan ve sayıları sadece bizim ülkemizde 2 milyonu bulan, Lübnan, Ürdün ve diğer ülkeleri de sayacak olsak 4-5 milyona yakın kaçkını saymazsak, Suriye Halkı da yiğitçe, kararlıca, inançlıca AB-D Emperyalistlerine, Tayyipgiller’e, Suudilere vb.lerine karşı ülkesinin her karış toprağını savunuyor. Ülkesinin her değerine sahip çıkıyor. Ölüyor ama teslim olmuyor. Diz çökmüyor Ortaçağcı gerici sapık çeteciler, katiller sürüsü karşısında.

Öyle ki, en son IŞİD’in ele geçirdiği Antik Palmira kentindeki tarihi eserleri güvenli bölgelere taşıyana kadar direndiler ve savaştılar. Ne zaman ki taşınabilecek tarihi eserleri taşıyarak güvenceye aldılar ancak o zaman çekildiler Palmira’dan.

Ve bunun üzerine Suriye Antikalar Kurumunun Başkanı Mamun Abdülkerim yaptığı açıklamada dedi ki: “Bu tüm dünyanın savaşı. Bu medeniyetin düşüşüdür. İnsanlık, medeni toplum; barbarlığa karşı savaşını kaybetti. (…) Palmira’yı asla unutmayacağız.”

Suriye Halkının ve yiğit lideri Esad’ın vatanına, bağımsızlığına ve insanlığın ortak malı olan Tarihine sahip çıkışlarını, kahramanlıklarını gördükçe gözlerimiz doluyor. Yüreğimiz kabarıyor savaşçılıkları, yiğitlikleri, insanlığa sahip çıkışları karşısında. Ve Çanakkale’de ve Birinci Kuvayimilliye’de 7 Düvele karşı savaşan Türk Kürt atalarımız aklımıza geliyor.

Biz de İngiliz, Fransız, İtalyan, Yunan, Rus, Ermeni işgalcilere karşı savaşmıştık ve kazanmıştık zaferi. Ve o Batılı büyük emperyalistlerin ordularında da tüm sömürgelerinden topladıkları kandırılmış insanlar vardı.

Ve bugüne bakınca, Tayyipgiller’in Irak’taki, Libya’daki, Suriye’deki alçakça satılmışlıklarını, ihanetlerini gördükçe üzüntüden kahroluyoruz, öfkeleniyoruz atalarımıza ettikleri ihanetlerden dolayı.

Biz inanıyoruz ki Suriye Halkı ve Esad Yönetimi de bu alçakça saldırıları boşa çıkartacak, ülkesinin bağımsızlığını koruyacak ve kazanacaktır!