Site rengi

Tasarım

Hükm’ü Avam İstinafsızdır

01.06.2015
721
A+
A-

Çok fazla belli etmedin ama eminiz ki o Gorilin, o Amerikan uşağı satılmışın, o halk düşmanının ölümü seni korkudan tir tir titretti. Düşündün belki de kendi kendine:

Bu adam da zamanında benim gibi Amerikan uşağı bir diktatör bozuntusuydu. Tıpkı bugün benim yaptığım gibi o da insanı insan yapan tüm değerlerden para, makam, ün, şan şöhret uğruna bir çırpıda vazgeçmişti…

Düşündükçe daha çok dehşete kapıldın belki de. Aklına gelen her örnek, Gorille senin ne kadar birbirinize benzediğinizi hatırlatıyordu sana:

O da benim gibi masum insanların kanını döktü, dedin. Binlerce devrimci vatan evladını katletti, en insanlık dışı yöntemlerle masum insanlara işkence yaptı. ABD Emperyalistlerinden aldığı emirle ülkeyi yarı kapalı cezaevine çevirdi. Yüzbinlerce masum insanın hayatını mahvetti yaptığı aşağılık işlerle, dedin.

Evet, eminiz ki bunların hepsini düşündün, düşündükçe soğuk terler döktün.

Soğuk terler döktün çünkü aklına katlettiğin, aşağıladığın, tekmelettiğin, miting otobüsüne getirtip boynuna yapıştığın, zindanlara tıktırdığın masum insanlar geldi.

Tüm bunları düşünürken belki televizyon ekranlarından halk düşmanı Gorilin yaptığı aşağılık işleri anlatan görüntüler akıyordu. Kim bilir belki bir ara 17 yaşında olmasına karşın yaşı büyütülerek asılan Erdal Eren ilişti gözüne. Bir kez daha dehşete kapıldın. Eminiz ki o an aklına “destan yazan” polislerin tarafından 14 yaşında katledilen Berkin Elvan geldi. Hani o acılı annesini miting alanlarında meczuplaşmış kitlelere yuhalattığın Berkin Elvan. Belki de kendinle Goril arasında bir kez daha kıyaslama yaptın. “O halk düşmanı bile en azından katlettiği vatan evlatlarının annelerine dil uzatmamıştı”, dedin kendi kendine. Tabiî Berkin’le sınırlı kalmadı aklına gelenler. Yaşandığı günlerde korkudan Afrika’ya topukladığın Gezi Direnişi’nde katlettirdiğin gencecik fidanları anımsadın. İçindeki korku daha da arttı.

Korku belası insan zihnine bir kere girdi mi, onu bilinçten kovmak kolay değildir. Hele senin gibi politik hayatı sayısız insanlık suçu işlemekten ibaret olanlar için korkuyu unutmak mümkün değildir. Korkun arttıkça arttı, televizyonları izlerken, gazeteleri okurken. Belki bir anda aklına Roboski’de ABD Emperyalistleriyle el ele vererek katlettiğin masum Kürt köylüleri geldi. Malum, en azılı katiller bile işledikleri cinayetleri kolay kolay unutamazlar. O yan yana dizilmiş 34 köylünün cenazesi geldi gözlerinin önüne.

Gorilin geriye bir leş bırakarak gittiği günler, Soma’daki işçi katliamının yaşandığı günlere denk gelmişti. Sen de Soma’yı düşündün ister istemez.  Soma katliamına giden süreçte rant uğruna, rüşvet uğruna işçilerin hayatıyla nasıl oynadığın geldi aklına. Kim bilir belki de o sakallı bakanının insan aklıyla alay edercesine “İçerde 18 işçi var, 299-300-302 işçi kardeşimizi kaybetmiş olarak burayı kapatırız”  sözleri geldi. Zannetmiyoruz ama belki de bir nebze de olsa rahatsızlık duydun bu utanç verici sözlerden.

Gözün bir anda yine televizyona takıldı belki. Gorilin, etrafındaki “maiyeti” ile birlikte kasılarak nasıl poz verdiğini gördün, 12 Eylül sonrasının o kasvetli Türkiye ortamında. Yine düşünceye daldın:

O zamanlar bu Amerikan Emperyalizminin “our boy”u da benim gibi çevresinde binlerce yalaka toplamıştı, dedin kendi kendine. Etrafında, teslimiyeti ve onursuzluğu vazgeçilmez karakter özelliği haline getirmiş olan tonla satılmış “gazeteci” vardı, dedin. Hani bugün on binlerce dolarlık maaşlar karşılığında arayıp rahatlıkla fırçalayabildiğin, emirler yağdırdığın sözde gazeteciler var ya; tıpkı onlar gibi 12 Eylül Faşizminin destekçiliğine soyunan zavallı güruh da Gorili yere göğe sığdıramıyordu o günlerde. Gorille benzerliklerinin farkına vardıkça ruhunu saran korku da artıyordu.

Adet olduğu üzere Gorilin arkasından yayınlanan televizyon programlarında Gorilin hayatı ve yaptıkları anlatılıyordu. 12 Eylül Faşizminin ardından yapılan Anayasa Referandumu da sende çağrışımlar yaptı belki. O dönemler dipçik zoruyla, korku atmosferinde sandığa sürüklenen insanlarımız yüzde 91,37’lik oy oranıyla “onay”lamıştı o faşist anayasayı. Aklına Türkiye’de son yıllarda yapılan “seçim”ler geldi. 13 yıl boyunca din maskesi takarak istismar ettiğin gariban halkımızdan aldığın “yüksek” oy oranlarını düşündün. Demek ki dedin kendi kendine, Parababalarının seçim oyununda kandırılmış kitlelerden “yüksek” oranda oylar almak; ölenin arkasından “ölüsüne bir tas suyu dökenin de avradını” denmesine engel olmuyormuş…

Goril meydanlarda vatan-millet, Atatürk’ten dem vurarak demagoji yapardı, sen ise elinde Kuran olmadan miting meydanlarına çıkmaz oldun bugünlerde. Hiç düşündün mü bilemeyiz ama bak bir ortak noktanız daha çıktı: Halkın değer verdiği kavramların sömürüsünü yapmak, onları istismar etmek. Bu konuda Gorile ne kadar benzediğine sen bile şaşırdın.

Ruhiyatınız aynı olmasına rağmen “darbe karşıtlığı” görünümü altında sözde 12 Eylül’ü yargılamak için Gorili göstermelik mahkemelere çıkardığın geldi aklına. Bir an bu göz boyamayla “yetmez ama evet”çi ahmakları nasıl da kandırdığını hatırladın. Korkudan tir tir titreyen yüreğin biraz ferahlar gibi oldu. “Acaba kitleleri kandırabilmiş miyimdir?”, diye düşündün kendi kendine. Ama nafile. Bu bile korkunu engellemeye yetmedi. Çok iyi biliyorsun ki insanlar sürgit hayvan yerine konulamaz. İlelebet kandırılamaz. “İleri demokrasi” yalanı söyleyip adım adım faşizmi uygulamaya başladığını halk görmüştü. Kendine vatan topraklarında yaşam alanı bırakmadığını çok iyi biliyordun.

Evet, Gorili milyonlarca insan nasıl lanetle anıyorsa, beni de lanetle anacak, dedin kendi kendine. Şunu da düşündün muhakkak: “Acaba ben de Goril gibi çelik bilezikle tanışmadan mı gideceğim? O kadar şanslı olabilecek miyim?”

Cevabı biz verelim:

Hayır, o kadar şanslı olamayacaksın. Katliamlarının hesabını tek tek vereceksin. Halkımızın alınterinden çaldığın değerleri kuruşu kuruşuna tahsil etmeden seni Gorilin gittiği yere göndermeyeceğiz. Ve eninde sonunda bileğine taktığın çelik bilezik sana tüm ihanetlerinin pişmanlığını yaşatacak. Ama iş işten geçmiş olacak. Hani şu an emrine amade kıldığın “bağımsız” mahkemeler var ya; Halk İktidarında işte oralarda yargılanacaksın.

Gerçek halk mahkemeleri sana ne tür cezalar verir, bilemeyiz. Ama bir şeyden adımız gibi eminiz:

Tıpkı Goril gibi halkın vicdanında asla beraat edemeyeceksin. Çünkü eskilerin deyişiyle Hükm’ü Avam İstinafsızdır: Halkın adaleti temyiz edilemez…