Halkın Kurtuluş Partisi Genel Başkanı Nurullah Ankut (Efe), Hakkında “Kaçak Saraylı Caligula Din Devletine Giderken…” kitabında cumhurbaşkanına ve Hulusi Akar’a hakaret nedeniyle TCK 299/1 ve 301/2 maddelerini ihlal iddiasıyla başlatılan soruşturmada Recep Tayyip ile avanesini de, Hulusi Akar’ı ve Tosun Paşaları da mahkûm etti
Halkımızın (özellikle de gençlerin) “HKP’li Dayı” diye adlandırdığı, Genel Başkan’ımız, örnek sosyalist ve yılmaz devrim savaşçısı Nurullah Ankut (Efe) hakkında cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla peş peşe açılan soruşturmalar zincirine bir yenisi daha eklendi. Bu sefer soruşturmanın bir garnitürü de vardı: Hulusu Akar nezdinde Tosun Paşalara “Tosun Paşa” dediği için “Devletin askerî veya emniyet teşkilatını alenen aşağılamak” olarak tanımlanan TCK 301/2 maddesini ihlal.
İlkin, Nisan ayında “ŞU KARA GÜNLER” kitabıyla ilgili ifadeye çağrıldı. İki avukat yoldaşımızla birlikte gittiği emniyette alınan ifadesinde Genel Başkan’ımız malum olduğu üzere AKP’giller’i yargıladı.
Kovuşturma izni alınmış olan “KANUNSUZLAR 3” ve “KANUNSUZLAR 2” kitabıyla ilgili olarak da Çağlayan Adliyesi Savcılığında RTE’yi ve Tayyipgiller’i, yaptıkları kanunsuzlukları tek tek sıralayarak, örnekleyerek mahkum etmişti 1 saat 45 dakika süresince…
“HKP’li Dayı” bugün de, üniversite diploması olmadığı için ortada hukuka rağmen cumhurbaşkanlığı makamını işgal eden yani hukuken cumhurbaşkanı olmayan ve de AKP Genel Başkanı olması nedeniyle tarafsız da olmayan RTE’nin, TCK 299. maddesiyle korunması mümkün değildir diyerek söze başladı. Yani RTE’yi, cumhurbaşkanlığı makamını hukuka aykırı şekilde işgal etmekten mahkûm etmiş oldu, daha söze başlarken.
Yasaya göre Cumhurbaşkanı olabilmek için üniversite mezunu olmak gerekmektedir, bilindiği gibi. Oysa RTE’nin üniversite diploması olmadığı gibi diploma diye gösterdiği iki belgenin de sahteliği belgelenmiştir. Hâlâ da ortaya gerçek bir diploma koyamamıştır. Partimizin bu konuyla ilgili yaptığı şikayetlerin ise AKP’nin hukuk bürolarına dönüşen yargı duvarına çarpmakla kaldığını belirtti Genel Başkan’ımız.
Diploma yolsuzluğu ve kamu malını aşırma, savaş suçu işleme, Laik Cumhuriyet’i yıkma, 18 adamızı (vatan topraklarını) Yunanistan’a teslim etme gibi diğer kanunsuzlukları ile ilgili şikayetlerimizi de soruşturacak bir tek yürekli, yurtsever savcı çıkmadığını vurguladı devamında…
Caligula’nın kanun tanımazlığı, acımasızlığı, zalimliği ile tarihte nam salmış bir Roma İmparatoru olduğunu, RTE’nin de aynı şekilde kanun, Anayasa tanımadığını, aynı şekilde zalim olduğunu, bu nedenle de kitabına bu adı verdiğini söyleyen, cesareti bir vatan bilen yılmaz devrimci Genel Başkan’ımız devamında aşağıda özetleyeceğimiz tek tek örneklerle iddiasını kanıtlamış oldu.
“Cumhurbaşkanı, T.C. Anayasası’na göre tarafsız olmalıydı. Hatta tarafsız olacağına ilişkin yemin etmişti. Oysa malum olduğu üzere 16/04/2017 tarihli Referanduma kadar fiilen AKP’nin başkanı görevini yürüttü. AKP’li başbakanı istifa ettirip yerine başbakan olacak AKP’liyi gene o belirledi; kabineye kimin girip kimin çıkacağını velhasılı partili başbakanın yapacağı bütün işleri bizzat o yürütüyordu. Yeni Anayasa dedi, yeni Anayasa için Referandum dedi, Referandumda tüm illeri dolaştı ve AKP adına konuşmalar yaptı, diğer siyasi partilerle polemiklere girdi, siyasilere ve halka hakaretler yağdırdı, “HAYIR”cıları terörist, FETÖ’cü, hain, hatta ve hatta cehennemlik ilan etti. Aslında “HAYIR” oyları fazla olmasına rağmen, hukuka aykırı binbir hileyle, AKP’nin hukuk bürosu gibi çalışan YSK’nin göz göre göre yasayı çiğneyen kararlarıyla “EVET” oylarını kazandırdı. Böylece hukuka aykırı olarak yürüttüğü AKP başkanlığına güya hukuki bir kılıf geçirerek tarafsız olmadığını resmen de tescillemiş oldu.” diyerek, ayrıca;
“Kaçak Saray’la ilgili, daha inşaat aşamasındayken, yapılamayacağına ilişkin kesinleşmiş İdari Yargı kararına rağmen; “Bu sarayı yapacağım, girip içinde de oturacağım.”, diyerek bir kez daha kanun tanımadığını” vurguladı ve bunun için RTE’ye “Kaçak Saraylı” dediğini söyledi.
Genel Başkan’ımız, iki saate yakın bir süre içinde, RTE’nin ve AKP’giller’in işlediği suçları bir bir sayarak baştan aşağı suça bulaşmış, onlarca kez müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmaları gereken kriminal suçlulardan oluşan bir suç örgütü olduklarını belirtti. Eğitimi, orduyu, yargıyı tamamen egemenlikleri altına aldıklarını, Mustafa Kemal’e, Kurtuluş Savaşı’na, Laik Cumhuriyet’e düşmanlıklarının genlerine kodlanmış olduğunu dile getirdi. Tayyipgiller’in, ABD ve AB’nin ülkemizi en az üçe bölme planı olan Yeni Sevr’e hizmet ettiklerini, BOP’un uygulanması uğruna Irak’ta, Libya’da Suriye’de dökülen milyonlarca Müslümanın kanının dökülmesinde, Ortadoğu’da işlenen suçlarda bu emperyalist çakallarla ortak olmalarına isyan ettiği için kitabının kapağında akan kan figürünü işlediğini belirterek suçlamalarına devam etti, Genel Başkan’ımız. Bunların saymakla bitmeyen bu yolsuzluklarını, bu suçlarını eleştirmenin bir suç değil bir vatanseverlik görevi olduğunu vurguladı.
“Usta’mız Hikmet Kıvılcımlı’nın dediği gibi Vatan Aşkını Söylemekten Korkar Hale Gelmektense Ölmek Yeğdir” sözlerini aktararak; yurtsever olmadan sosyalist olunamayacağı belirtti.
* * *
TCK 301. maddeyle ilgili garnitür soruşturmayla ilgili olarak da Ege’deki 18 adamızın AKP’giller tarafından Yunanistan’a verilmesine seyirci kalan; bu adaları teftişe giden Yunan Savunma Bakanını taşıyan uçağı, Türk Hava sahasına girdiği için uyaran Sahil Güvenlik Subayına “siktir bre” diye hakaret eden Yunan Bakanına gereken cevabı veremeyen; güya Kardak Kayalıkları’nı teftişe giden Hulusi Akar’ın Yunan destroyeri tarafından önü kesilince hemen topuklamasını mahkum etmiştir “HKP’li Dayı”.
Ayrıca bir CIA operasyonu olan Ergenekon, Balyoz vb. gibi davalarla orduyu aşağılayan, Mustafa Kemalci subayları tasfiye eden, yerine FETÖ’cü subayları getiren; gene bir CIA planı olan 15 Temmuz operasyonuyla Orduya son vuruşu yaparak Ordunun halk nezdinde itibarını zedeleyen, özgüvenini yitirmesine sebep olan emperyalistleri ve onlarla işbirliği içinde olan Tosun Paşaları ve RTE gibi siyasileri mahkûm etmiştir “HKP’li Dayı.
Parti avukatları olarak bizler de 10 sayfadan oluşan, yukarıda özet olarak sunulan düşünceleri açarak hukuki çerçeveye büründüren dilekçelerimizi ve dilekçe ekinde hakaret suçuyla ilgili Beraat kararlarını içeren AİHM, AYM, Yargıtay ve muhtelif Ceza Mahkemeleri kararlarını sunduk, zamanaşımı itirazında bulunduk. 17.08.2017
Kurtuluş Partili Avukatlar