İztuzu Direnişi’nde zafer
Tayyipgiller iktidarının özelleştirme adı altında uyguladığı doğanın yağma ve talanına yönelik politikalarına karşı halkımız hızla örgütleniyor, direnişin tohumlarını alıyor. İztuzu Plajı direnişle Tayyipgillere peşkeş çekilmekten kurtarıldı.
Muğla’nın Ortaca ilçesinde bulunan, Caretta Carettaların yumurtlama alanı olan, dünyaca ünlü, mavi bayraklı İZTUZU PLAJI’nın işletme hakkını 11 Haziran 2014 tarihinde devralan İngiliz ortaklı AKP’nin Ortaca Belediye Başkanı adayı Ramzan Oruç’un da bulunduğu Dalyan Çevre Geliştirme Turizm İnşaat Emlak ve Otelcilik Anonim Şirketi (DALÇEV)’in 28 Aralık 2014 tarihinde havlu bile sermenin yasak olduğu bölgeye araçlarla girmesi üzerine halk bu devralma işlemine tepkisiz kalmadı. Burada yaklaşık on gün süren nöbet eylemlerine başladı.
Kurtuluş Partililer olarak #diren caretta caretta, “İnsan Doğadan Uzaklaştıkça Kalbi Katılaşır”, “İztuzu Halkın Plajıdır Satılamaz” pankartlarımız ile İztuzu Nöbet eylemlerine bizler de katıldık. Direniş yerinde nöbet tutan eylemcilerle tanıştık, sohbet ettik. Zorlu doğa koşullarına karşı çevre nöbetini sürdüren halkımızın kararlılığını gördük. Direnişçilerle hemen kaynaştık.
Yılbaşı gecesini bile plajın girişinde nöbet tutarak geçiren duyarlı halkın kurduğu bir oluşum olan “İztuzu Kumsalını Kurtarma Platformu”nun Sözcüsü Murat Demirci, “Burası halkın, işletmesi de belediyenindir. Bariyerleri kırıp hukuk dışı uygulamayla İztuzu’nu ele geçirmeye çalışan zihniyete karşı mücadele ediyoruz. Dalyan Halkı bu gece olduğu gibi mücadeleyi kazanana kadar burada nöbette duracak” dedi.
İztuzu’nun DALÇEV firmasına verilmesiyle ilgili Muğla Çevre Eğitim Vakfı İktisadi İşletmesi (MUÇEV) tarafından açılan davada, Ortaca 1. Asliye Hukuk Mahkemesince plajın DALÇEV’e devrini tedbiren durdurdu. Bu karar üzerine MUÇEV, firmaya yazı yazarak herhangi bir faaliyette bulunmamasını istedi. Plajın devriyle ilgili Muçev ile Dalçev arasında protokol imzalanmıştı.
Mahkemenin kararını alan Muçev, şirket müdürü İbrahim Akoğlu imzasıyla Dalçev’e gönderdiği yazıda şu ifadelere yer verdi:
“Ortaca 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin şirketimiz ile yapılan 16.06.2014 tarihli Dalyanağzı günü birlik alan işletme protokolünün hükümlerinin uygulanmasının tedbiren durdurulmasına ait 25.12.2014 tarihli 2014/569 esas sayılı karar örneği ekte sunulmuştur. Ortaca 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin aldığı kararlar doğrultusunda hassasiyet göstermeniz, herhangi bir faaliyet bulunmamanız ve hukuksal sürecin sonunda Çevre ve Şehircilik Bakanlığının talimatlarının doğrultusunda hareket edileceği hususunu bilgilerinize rica ederim.”
Ortaca 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin verdiği tedbir kararından sonra, bu protokolün yürütmesini durdurdu.
Radikal’in 22.01.2015 tarihli haberine göre:
“MUÇEV’in İztuzu’nun doğrudan doğruya kiralama kullanma izni, işletme hakkı verebilecek kurum, kuruluş ve kişiler arasında yer almadığı için ihalesiz olarak doğrudan doğruya işletme protokolü imzalayamayacağı’ belirtildi. Gerekçeli kararda, ‘Hukuka aykırılığı ortaya konulan işlemlerin uygulanmaya devam edilmesi halinde söz konusu alanın anılan şirkete teslim edilmesi, protokolde verilen izin doğrultusunda anılan şirket tarafından başka şirketlere kiralama yapabileceği de dikkate alındığında, haksız kazançların oluşacağı, bu durumun kamunun zararına da yol açacağı göz önüne alındığında yürütmenin durdurulması kararı için gerekli ikinci şart olan, telafisi güç veya imkansız zararların oluşma şartının da olayda gerçekleştiği açıktır. Buna göre 2577 sayılı Kanunun 27’inci maddesi uyarınca teminat alınmaksızın ‘Yürütmesinin durdurulmasına karar verilmiştir’ denildi.”
Aslında halkın savunduğu, plajın ve Dalyanağzı günübirlik alanının işletme hakkının Belediye’ye ait olması görüşü, İdare Mahkemesinin “MUÇEV’in kiralama yetkisinin olmadığı yönündedir” kararı ile örtüşmektedir. Muğla Valiliğinin kurduğu bir iktisadi işletme değil kiralama ve kullanma yetkisinin Belediyede olması yönündedir.
Son bir gelişme olarak, 30 Ocak günü, Hürriyet Gazetesi yazarı Fatih Çekirge “Ve Büyük Müjde… İztuzu Kurtuldu!” yazısında şu bilgilere yer vermiştir:
“Şimdi büyük bir mutlulukla yazıyorum ki… İztuzu konusu açılınca Bakan Güllüce Muğla Üniversitesi Rektörü Harmandar’a döndü ve aynen şöyle dedi: ‘‘Arkadaşlar, bilimadamlarının konuştuğu yerde biz susacağız.
“İşte burada da denizciler ve bilimadamları ile birlikteyiz. Şimdi ben buradan açıkça söylüyorum. Biz devlet olarak İztuzu’nda bir kuruşluk ticaret aramıyoruz. İşte huzurunuzda şu andan itibaren İztuzu’nu Muğla Üniversitesi’ne teslim ediyorum. Tek şartımız var: Yeter ki burada ticari işletme olmasın. İsteyen özgürce denize girsin. Bu fikrime ne dersiniz?”
Biz şunu biliyoruz ki Çevre ve Şehircilik Bakanı’nı bu kararı vermeye yönelten halkın kararlı ve onurlu mücadelesidir. Bu konuda katkı sunan tüm direnişçilerin, destekçilerin bu kararın alınmasında payı yadsınamaz.
Tüm direnişçilerin ve doğaseverlerin bu toplantıda alınan kararın yaşama geçirilmesi konusunda uyanık olması ve plajın denetiminin şirkete peşkeş çekilmemesi için takipçisi olmaları gerektiği kanısındayız.
Bu direniş, Antalya’da Sedir ağaçlarını kesilmesine karşı yürütülen ve ülkenin birçok bölgesinde Tayyipgiller tarafından başlatılan doğa katliamlarına karşı halkımızın tepki vermesi, özellikle Gezi İsyanı’ndan sonra halkımızda çevre bilincinin yerleşmeye başladığını göstermektedir. İztuzu’nda elde edilen ve takipçisi olacağımız başarı, Gezi Eylemlerinin halk tarafından benimsendiğinin ve uygulamaya geçirildiğinin göstergesidir. 30.01.2015
Zafer Direnen İztuzu Direnişçilerinindir!
Ege Bölgesinden Kurtuluş Partililer