Kanlı zalim ABD Emperyalizmi başta kendi halkına zulmediyor…
M. Gürdal Çıngı
ABD Emperyalistleri, sadece dünyayı kana ve ateşe boğmakla kalmıyorlar. Başta kendi İşçi Sınıfını ve özellikle Siyahiler (Zenciler), Hispanikler, Göçmenler vb. gibi kesimleri de en aşağılık biçimde sömürüyorlar.
ABD, şu anda dünyanın Ekonomik ve Askeri açıdan en güçlü ülkesidir.
Bu nedenle dünyanın yeraltı ve yerüstü servetlerini en çok ABD Emperyalistleri yağmalamaktadır. Ve kendi ekonomisi için kullanmaktadır. Ve artık bu sömürüsünü sadece dünyada değil, uzayda da sürdürmek ve uzayı da ekonomik ve askeri açıdan ele geçirmek için çok büyük yatırımlar yapmakta, yeni yeni teknolojiler geliştirmektedir.
Yine buna bağlı olarak en güçlü, en büyük, en gelişmiş teknolojileri kullanan Casusluk örgütleri de ABD’nindir.
Ve bu yüzden de dünyanın neresinde ne olup bittiğini anında haber alabilmekte, buna göre de önlemler geliştirebilmektedir. Yani bazı şeyleri önceden görebilmektedir. Bu da siyasi, ekonomik ve askeri politikalarına yön verebilmesini sağlamaktadır.
ABD, “özgürlükler ülkesi”, “fırsatlar ülkesi” olarak anılır. Bu yüzden de dünyanın birçok ülkesinden genç, sağladığı olanaklara erişebilmek, “hayallerini” gerçekleştirebilmek için “Beyin Göçü” olarak ABD’ye gelmekte, bilgi ve becerilerini ABD Emperyalistlerinin hizmetine sunmaktadır.
Yani baktığımızda, ABD birçok açıdan çekim merkezi olmaktadır.
Ancak ABD, çelişkiler yumağı bir ülkedir kaçınılmazca. Çünkü bu kadar büyük ekonomik ve askeri güce erişebilmek için çok fazla artıdeğer sömürüsü yapmak gerekir. İşçi Sınıfını ve diğer emekçi kesimleri iliklerine kadar sömürmek gerekir. Bunu yapmaktadır ABD Emperyalistleri sonuna kadar. Ama bununla da yetinmemekte, ulaştıkları ekonomik güç nedeniyle de dünyanın her tarafında sömürü, soygun, yağma ve talan yapmaktadırlar.
Amerika kıtasından Okyanusya’ya, Afrika’dan Ortadoğu’ya, Avrupa’ya, Balkanlar’dan Kafkaslar’a neredeyse dünyanın her yerinden, her coğrafyasından, buraların yeraltı ve yerüstü servetlerinden yağmaladığı zenginliklerin bir kısmını kendi ülkesinin insanlarına “sus payı” olarak vermekte ve belli bir kesimi böylece çıkar arabasına bağlayabilmekte, sömürü ve vurgun düzenini sürdürebilmek için kullanabilmektedir.
ABD, “özgürlükler ülkesi” olarak anılırken, diğer yandan özgürlüklerin en çok kısıtlandığı ülkelerden de birisidir. Belki de birincisidir. Özellikle ekonomik gücüne oranlarsak, bu tümüyle böyledir. Yani İşçi Sınıfı ve Emekçiler tarafından üretilen Milli Servet eşit değil, aksine en eşitsiz biçimde dağılmaktadır ABD’de.
Dünyanın en zengin insanları ABD’dedir. Bir zamanlar bunlara “Dolar Milyarderleri” denilirdi ve ayrı bir kategoriydi zenginlik karşılaştırması açısından. Bunlara erişebilmek neredeyse olanaksızdı. Kaldı ki şimdi de olanaksızdır. Ve bunlara, bu zenginlere artık “Dolar Milyarderi” denmiyor, “Centi Milyarder” deniyor bir üst kategori olarak. Ve bunların servetleri öyle 1-2, 5-10 milyar dolar değil. Bunların kişisel servetleri 100-150-250 milyar dolar civarında. Örneğin ilk 10 şöyle:
1- Elon Musk (251 milyar dolar / Tesla), 2- Jeff Bezos (161 milyar dolar / Amazon), 3- Larry Ellison (158 milyar dolar / Oracle), 4- Warren Buffet (121 milyar dolar / Berkshire Hataway), 5- Larry Page (114 milyar dolar / Google), 6- Bill Gates (111 milyar dolar/ Microsoft), 7- Sergey Brin (110 milyar dolar / Google), 8- Mark Zuckerberg (106 milyar dolar / Meta), 9- Steve Ballmer (96,3 milyar dolar / Bloomberg Lp), 10- Michael Dell (71,5 milyar dolar / Dell Tech) (https://www.cumhuriyet.com.tr/ekonomi/2023-forbes-400-listedeki-2-turk-kim-iste-en-zenginler-listesi-2126841).
Bu kişisel servetleri “Centi” milyarderlerin. Bir de şirketlerinin değerleri var ki onu telaffuz etmek bile zor…
O liste de şöyle:
1- Apple- 3 trilyon 50 milyar dolar, 2- Microsoft- 2 trilyon 532 milyar dolar, 3- Saudi Aramco- 2 trilyon 80 milyar dolar, 4- Alphabet- 1 trilyon 527 milyar dolar, 5- Amazon- 1 trilyon 337 milyar dolar, 6- NVIDIA- 1 trilyon 44 milyar dolar, 7- Berkshire Hathaway- 829 milyar dolar, 8- Meta Platforms- 745 milyar dolar, 9- Tesla- 735 milyar dolar. (https://www.diken.com.tr/dunyadaki-en-degerli-10-sirket/)
Ki bu rakamlar gördüğümüz gibi, sadece 1 (bir) tek şirketlerinin değerleri. Bu centi milyarderlerin birçok başka şirketleri de var. Ve onların değerleri de 50-100-150 milyar dolarlarda…
Peki ABD’de bir işçinin Asgari Ücreti ne kadardır?
ABD’de Asgari Ücret saat üzerinden hesaplanmaktadır. Haftada ortalama 40 saat üzerinden hesaplanmaktadır ve eyaletten eyalete değişmektedir. Ancak en düşük saat ücreti 7.25 dolardır. En yüksek ise 15.50 dolardır. Yani aylık 1160 dolar ila 2480 dolar arasında değişmektedir.
Ortalama Ücret ne kadardır?
O da ortalama 7000 dolardır.
Aradaki farkı, uçurumu, eşitsizliği ve adaletsizliği görüyor musunuz?..
Bu ekonomik eşitsizlikler, kaçınılmazca sosyal eşitsizlikleri de beraberinde getirir.
ABD’de de böyle olmaktadır. İngilizce “Homeless” denilen “Evsizler”in en çok olduğu ülke ABD’dir.
ABD’deki ekonomik ve sosyal eşitsizlikler kimsenin inkâr edemeyeceği bir biçimde ve en uç noktalarıyla Kovid Pandemisi döneminde, ortaya çıktı.
Tıbbi gelişimin en yüksek düzeyde olduğu ülkelerden olan ABD’de sağlık sistemine erişmek; yoksullar, işsizler, siyahiler ve diğer azınlık grupları için neredeyse imkânsızdır. Devletin Sağlık sigortası yoktur çünkü. ABD’de “Paran kadar” sağlık hizmeti alırsın. Ne kadar sağlık sigortan varsa o kadar alırsın. Ya yoksa?
Ölürsün!
Lamı cimi yok; Ölürsün!
Bir iki yıl önce yaşadığımız ve tüm dünyayı etkileyen Kovid-19 Pandemisi sırasında bunu netçe gördük.
Nüfusa ve zenginliğe göre baktığımızda dünyada en çok insan ABD’de öldü. Dünyadaki Kovid-19 ölümlerinin 6’da 1’i ABD’de gerçekleşti… Ve ölüm rakamı 1 milyonu aştı. Ve bu ölenlerin çok büyük bir bölümü de, neredeyse tamamı diyebileceğimiz bir bölümü de yoksullar ve siyahiler, Hispanikler vb.leri oldu.
Şimdi size, konumuzu aydınlatan bir makaleyi aktarmak istiyoruz. Makaledeki grafikleri görmek isterseniz aşağıdaki aktarmanın sonundaki linki tıklamanız gerekecek.
***
ABD’deki ırksal eşitsizliğin boyutunu ortaya koyan 9 grafik
Sosyal ve ekonomik veriler eğitim, hapse atılma, servet ve sağlık bakımından beyaz ve siyahi ABD’lilere ait iki farklı Amerika’yı gözler önüne seriyor
Anthony Cuthbertson @ADCuthbertson
Cuma 5 Haziran 2020
Siyahi Amerikalılar beyaz Amerikalılara kıyasla daha düşük gelire ve daha yüksek hapse atılma oranlarına sahip, hayatta kalma beklentileri de daha düşük (The Independent)
ABD’de köleliğin sona ermesinden bu yana 155 yıl, ayrımcılık yasalarının yürürlükten kaldırılmasından bu yana da yarım asır geçmiş olsa da beyaz ve siyahi Amerikalılar arasındaki eşitsizlik yaşamın her alanında varlığını sürdürmeye devam ediyor.
(…)
Sosyal ve ekonomik veriler, ABD’deki sistemik ırkçılığın, mal varlıklarındaki dengesizlikten koronavirüs pandemisindeki ölüm oranlarına kadar her alanda kendini gösterdiğini ortaya koyuyor.
(…)
Öldürülen kişilere bakıldığında siyahi Amerikalıların öldürülme olasılığının beyaz Amerikalılara kıyasla 2,5 kat daha fazla olduğu görüldü.
(…)
ABD Adalet Bakanlığı Adli İstatistikler Bürosu (BJS) ve ABD Nüfus Sayımı Bürosu’ndan elde edilen veriler, ırksal aidiyet açısından ABD cezaevlerindeki nüfustaki büyük orantısızlığı da gözler önüne seriyor.
2008-2018 arasında siyahi kişilerin hapis cezası alma oranı, beyaz kişilere kıyasla 6 kat daha fazlaydı.
Hapse girme oranlarının fazla olması, sabıka kaydı sebebiyle iş bulurken yaşanan zorluk nedeniyle yüksek işsizlik oranlarına da katkıda bulunan bir faktör oluyor.
Bu, son 50 yıldır siyahiler arasındaki işsizlik oranının, beyazların işsizlik oranının yaklaşık iki katında kalmasına neden olan birkaç sosyo-ekonomik faktörden biri.
Yakın zamanda yapılan bir ölçüm, koronavirüs ölüm oranlarıyla ilgili olarak ABD’deki belirgin ırksal eşitsizlikleri gözler önüne seriyor.
100 bin siyahi Amerikalı başına ortalama 55 ölümle, siyahilerin ölüm oranı beyaz Amerikalılarınkinden yaklaşık 2,5 kat daha fazla.
(…)
Ulusal ölçekte ABD’deki siyahilerin, beyazlardan daha iyi durumda olduğuna dair tek önemli bir ölçüm bulunmuyor.
Eğitim, servet ve sağlığa dair tüm ölçümler, beyaz Amerikalıların siyahi Amerikalılara göre önemli avantajlara sahip olduğunu gösteriyor.” (https://www.indyturk.com/node/191286/d%C3%BCnya/abddeki-%C4%B1rksal-e%C5%9Fitsizli%C4%9Fin-boyutunu-ortaya-koyan-9-grafik)
Grafikler incelendiğinde, eşitsizliğin ve adaletsizliğin boyutları çok daha artıyor. Çünkü yukarıdaki aktarmalar, Siyahilere ait veriler. Bu rakamlara Hispanikleri vb. azınlıkları da ekleyince durum çok daha vahim bir hal almaktadır.
Ve ABD’deki eşitsizliklere güncel bir örnek olmak üzere aşağıdaki haberi aktarıyoruz.
***
Irkçılık yüzünden Amerikalı siyahiler Alzheimer’a daha sık yakalanıyor
28.05.2023
ABD’de yapısal ırkçılığın siyahilerin Alzheimer’a yakalanma olasılığını arttıran faktörlerden biri olduğu sanılıyor.
Amerika Birleşik Devletleri’nde siyahilerin Alzheimer hastalığına yakalanma olasılığının beyazlara göre yüksek olduğu belirtildi.
ABD Hastalık Kontrol ve Koruma Merkezi verilerine göre 65 yaş üzerindeki siyahi Amerikalıların yüzde 14’ü Alzheimer hastası olurken, bu oran beyazlarda yüzde 10’da kaldı.
Siyahilere doğru teşhis konma olasılıklarının da daha düşük olduğu ve ailelerinin genellikle önyargılarla dolu tıbbi sistemden tedavi almak için daha fazla mücadele etmek durumunda kaldığı da belirtiliyor.
2060 yılında siyahi Amerikalılarda görülen Alzheimer vakalarının bugünün dört katı artması bekleniyor.
Bazı risk faktörleri ırka göre değişse de, ırklar arasındaki bu farklılığı yalnızca genetik faktörlerle açıklamak doğru değil.
Siyahiler için risk faktörleri daha yüksek
Problemlerin çoğu hayatın erken safhalarında başlıyor. Kalp hastalıkları ve diyabet gibi risk faktörlerini oluşturan sağlık sorunları siyahi nüfusta daha sıklıkla görülüyor. Bunun sebebi, siyahilerin kirletici sanayilere daha yakın yerlerde yaşaması, sağlıklı besin seçeneklerinin eksikliği gibi unsurlardan kaynaklanıyor.
Ayrıca depresyon, yüksek tansiyon, obezite ve kronik stresin yanı sıra yoksulluk da Alzheimer’a yakalanma ihtimalini yükseltiyor.
Genel olarak bakıldığında siyahiler yaşamları boyunca beyazlara kıyasla aynı kalitede sağlık hizmeti almıyor. Bu nedenle tedaviye, özellikle de yüksek kaliteli tedaviye yeterince erişilememesi, bahsedilen sağlık sorunlarına yol açan risk faktörlerini arttırıyor.
Sonuçta da Alzheimer ve demansa bağlı belirtilerini hafifletecek tedaviye erişim zorlaşıyor.
Siyahileri bir de yaşamları boyunca karşılaştıkları gizli ırkçılığın etkisini de yaşıyor.
Irkçılığın etkisi
ABD Alzheimer Birliği yetkililerinden Dr Carl Hill’e göre ırkçılık stresin artmasına neden olan bir travma ve zamanla idrakta düşüşe neden olan enflamasyon gibi sağlık sorunlarına dönüşüyor.
“Sağlığa, ilaca, barınmaya erişimde yetersizlik yaratan yapısal ırkçılık nedeniyle, ırkçılık ve ayrımcılığa maruz kalanlara risklerini azaltacak bir yol sağlanmıyor.” diyen Hill bu sebeple siyahilerin “çifte yumruk” yediklerini ifade ediyor.” (https://tr.euronews.com/2023/05/28/irkcilik-yuzunden-amerikali-siyahiler-alzheimera-daha-sik-yakalaniyor)
***
Yazımızı daha fazla uzatmak istemiyoruz.
Kanlı Zalim ABD başhaydut devleti, ekonomik, sosyal, kültürel vb. her türlü eşitsizliğin en yoğun yaşandığı ülkelerden birisidir. Ve bu Kanlı Zalim devlet, yıkılacak elbet!
Önce dünyanın dört bir tarafındaki sömürüsüne son verilecek dünya halkları tarafından, sonra da kendi halkı son verecek bu zalime. Bu insan soyunun başdüşmanı emperyaliste…
12 Nisan 1894’te New York’ta doğup, 14 Mayıs 1964’te California’da ölen ABD’li komünist şair, yazar, eylem insanı Michael Gold’un bir şiiriyle bitirelim yazımızı. (Bu şiiri, “Yazarların ve Sanatçıların Gözüyle Lenin” adlı, Yordam Kitap tarafından 2017 yılında yayımlanan kitaptan aktarıyoruz.)
Şiir, 1929 yılında Dünya Proletaryasının ve Halklarının Ölümsüz Önderi, Devrimler Kartalı Lenin için yazılmıştır.
120 Milyon
Bana ülkemi, Amerika’yı sevmemi söylediler,
Ama ner’de Amerika?
Okyanuslar arasında gezerken görmedim ulus falan.
Gördüm 120 milyonu,
Nefret eden birbirinden,
Birbiriyle dövüşen,
Para uğruna kapışan.
Amerika tek değil,
Birçok.
Beyaz adam Zenciyi diri diri yakarken,
Fabrikanın patronu çocuk işçi kırbaçlar,
Asker vurur madenciyi,
Asker dokumacıyı vurur.
Düşmanlar ülkesidir bu.
Süzülür gördüm güneşi Rocky Dağlarında.
Salınır gördüm buğday tarlalarını ovalarında.
Milyonlarca Amerika çiçeği gördüm.
Amerika kuşlarının şakımalarını dinledim.
Güçlü ve güzel bir toprak o.
Ben, bir işçi, vuruldum ona.
Ama nasıl sevebilirim işçi öldürenleri?
Amerika, tapamam senin Para Tanrına,
Bu canavarın kalbi bir Ford araba,
Beyni ucuz bir Holywood filmi,
Kentleri azgın metalik kâbuslar,
Ayini kürk mantolar, ipek çoraplar,
Tapanları geberir fazla tıkınmaktan.
Kurbanlarıysa açlıktan ölür.
Kim öldürdü Sacco ile Vanzetti’yi?
Sen değil, ey Mississippi Irmağı.
Kim gasp etti dünyanın altınını?
Sen değil, ey Allegheny Dağları.
Kim öldürdü Almanları kâr için?
Sen değil, ey Amerikan tarlaları, ormanları,
Güçlü ve güzel bir toprak o,
Ama dünya yeni zaliminden nefret ediyor.
Avrupa’yla Asya yeni bir savaşa hazırlanıyor,
Gelecek o yıkım, yenilgi, hüzün
Sana ey şişko Amerika.
Lenin yürüyecek senin 120 milyonun arasında,
Eninde sonunda Lenin,
Er ya da geç Lenin,
Lenin! Lenin!
Lenin!
Görüyorum getireceğin kanlı doğumu.
Ateşi ve külleri görüyorum,
Ve küllerinden doğacak kendi ülkemi.
Barışık görüyorum 120 milyonu.
Gündüzleri bir Çekiç-Güneş,
Geceleri bir Orak-Ay görüyorum,
Parlayan yeni bir Amerika’da,
İşçilerle Köylülerin Amerika’sında.
Ve biz yazımızı da Büyük Ekim Devrimi’nin 106’ncı yıldönümü olan bugün, 7 Kasım 2023’te yazarak, Ekim Devrimi’ni bir kez daha kutluyoruz.
Ve kendi ülkemizde de Ekonomik ve Sosyal eşitsizliklere son verecek olan Demokratik Halk İktidarını gerçekleştirip, Sosyalist düzene geçeceğimize olan inancımızı da bir kez daha belirtiyoruz.
Gelecek o günler. Mutlaka gelecek…
07 Kasım 2023