Kötü olan, acımasız olan, zalim olan Koronavirüs değil Sınıflı Toplum olan Kapitalist-Emperyalist Düzendir İnsanı hayvan yerine koyan Parababaları Düzenidir!
M. Gürdal Çıngı
Adettendir; biten bir yıl için iyi-kötü, olumlu-olumsuz bir şeyler söylenir, yeni yıldan iyi dilekler dilenir, umutlar, beklentiler dile getirilir.
Bu bapta, 2020 yılı için de; “canlarımızı yitirdiğimiz, acılar çektiğimiz, çaresizlikler içinde kıvrandığımız”, dolayısıyla; “unutmak istediğimiz bir yıldı ve gitti nihayet”, diyenler; siyasetçisinden ekonomistine, gazetecisinden televizyoncusuna, kadınından erkeğine çoğunluktaydı… Ve yeni yıl için de beklentiler yüksekteydi.
Biz bu söylemlere ya da değerlendirmelere katılmıyoruz, baştan söyleyelim.
İnsanlığı; hastalıklar, acılar, çaresizlikler, bunalımlar içinde bırakan, yokluk ve yoksulluk içinde bırakan, İşsizlik ve Pahalılık cehennemine iten ne 2020 yılı ne de Koronavirüs değil; insanın insanı ezdiği, sömürdüğü, zulmettiği, yük hayvanı yerine koyduğu Sınıflı Toplum-Parababaları Düzenidir. Başka bir şey değil!
Eğer biz bu düzeni değiştiremezsek, ne yazık ki, yeni yeni felaketlerle karşılaşmamız kaçınılmazdır.
İnsanın ve doğanın evrimi içinde, bütün bunlar olacaktır. Virüslerin yol açtığı salgınlar olacaktır, başka nedenlerden kaynaklanan salgınlar olacaktır. Dünyanın milyarlarca yıl süren ve sürecek evrimi içinde canlıların yaşadığı felaketler ve cansız maddelerin uğradığı tahribatlar olacaktır…
Koronavirüs salgını bize, içinde yaşadığımız düzenin ne kadar acımasız ve zalim olduğunu bir kez daha ve belki de insanlığın gelişim serüveni içinde en çarpıcı, en net bir biçimde ortaya koydu.
Bizim gibi, kapitalizmce geri kalmış, emperyalist devletlerce geri bıraktırılmış ülkeler de Koronavirüs salgınından tabiî olumsuz anlamda çok etkilendiler.
Ancak biliyoruz, rakamlarla sabit, Koronavirüs salgınından en çok etkilenen ve etkilenmeye devam eden ülkelerden birisi, bir zamanlar “Üzerinde Güneş Batmayan İmparatorluk”; olan İngiltere,
Bir diğeri, “Özgürlükler Ülkesi” ve günümüzün “Dünya Jandarması”, “Kanlı Zalim” ABD,
Diğerleri, “İnsan hakları ve hukukun beşiği” sayılan Avrupa Birliği ülkeleri başta olmak üzere Emperyalist Devletler oldu.
Bu ülkeler, Koronvirüs salgınında halkları en çok zarar gören ülkeler oldular…
Ama dünyada bu salgından en az etkilenen ülkeler de var: başta Sosyalizmin yüz akı Küba olmak üzere, Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti ve kimi eski sosyalist ülkeler.
Koronavirüs salgını, çok net ve çok açık bir biçimde, şu gerçeği ortaya çıkardı: İnsanlığın geleceği, insanların eşitsizlikler, adaletsizlikler içinde yaşadığı Sınıflı Toplumlarda değil, tam tersine insanların eşitlik, özgürlük ve kardeşlik içinde yaşadığı Sınıfsız Toplumdadır. Bugün için de o yolda yürüyen Sosyalist Ülkelerdedir.
Eğer Küba Sağlık Tugayları İtalya başta olmak üzere, hiçbir çıkar gözetmeden, dünyanın birçok ülkesinde bu salgında canla başla çalışmışsa ve başarılar elde etmişse, gösterdikleri çabalar sonucu İnsanlıkça ayakta alkışlanmışlarsa; bu zafer, bu onur, Marksist-Leninist İdeolojinin ve o ideolojinin ortaya koyduğu politikalarındır.
İnsanı, sömürülecek, donuna kadar soyulacak, sadece üretimi sürdüren nesneler olarak gören ve İşçi Sınıflarının artıdeğer sömürüsüne ve oradan elde edilen kâra dayanan Sınıflı Toplumların en son aşaması olan Emperyalist Kapitalizmin, İnsanlığa vereceği en küçük bir şey kalmamıştır. O sadece dünya üzerinde egemen bir avuç Finans-Kapital zümresinin daha çok kâr elde etmesine hizmet eden bir düzendir.
Ve sadece vurgun ve çapula dayanır. Zora ve şiddete dayanır bu düzen!
Bu düzende; İnsan yoktur. Doğa yoktur! Hayvan yoktur!
Bütün bu nesneler sadece ona hizmet etmelidir. Ve bunu sağlamak için de dünyanın altı üstüne getirilmeli, ülkelerin yeraltı ve yerüstü servetleri yağmalanmalı, talan edilmeli, bir avuç vurguncu ve soyguncunun aşağılık isteklerine hizmet etmelidir.
Onlara hizmet ediyorsa dünya vardır. Onlara hizmet etmiyorsa dünya yoktur ve olmamalıdır içindeki canlı ve cansızlarıyla birlikte…
Böyle düşünüyorlar, böyle davranıyorlar bu bir avuç Uluslararası Parababaları zümresi.
İnsanlar bu salgın günlerinde, sağlıklarını koruyamamışlar, sağlık hizmetlerinden yararlanamamışlar ve milyonlarcası yaşamını yitirmiş, on milyonlarcası işsiz, evsiz kalmış, açlıktan ölmüş umurlarında bile değil gördüğümüz gibi…
Onlar günlerini gün etmek, devran sürmeye devam etmek istiyorlar.
Bir iki tekelci ilaç şirketi, geliştirdiği aşı sonucu on milyarlarca dolar kâr elde edecek. Yani onlar bu salgın günlerinde bile kâr peşindeler, özünde insan sağlığı peşinde değiller.
İnsanlık Koronavirüs salgınıyla uğraşırken, can derdine düşmüşken çokuluslu silah tekelleri, eski-yeni emperyalist devletler silah satışlarını yüz milyarlarca dolar arttırdılar.
Sadece salgın yılı olan 2020 yılında ABD’li 651 milyarderin serveti, 1 trilyon dolardan fazla artarak 4 trilyon dolara ulaştı. Diğer emperyalist ülkelerde de durum benzer şekilde…
Bir virüs salgını sonucu, başta sağlık sistemi olmak üzere emperyalist sistemin nasıl çöktüğünü somutça gördük. Bir virüs, sanayiden bankacılığa, ulaşımdan turizme bütün alanlarını kumdan kaleler gibi yıktı emperyalistlerin.
Ama işte Küba örneğinde gördüğümüz gibi, Koronavirüs salgını da içinde olmak üzere, bütün salgınlarla baş edebilmenin biricik yolu, önceliği İnsana vermekte gören, insanlar arasındaki sosyal eşitsizlikleri ortadan kaldırmakta gören Sosyalizmdedir!
İnsanlık, 2020’de karşılaştığı sorunların nedenini ve içinde yaşadığı sınıflı toplumun çaresizliğini netçe gördü. Emperyalist devletlerin, insanları nasıl çaresizlikler, acılar içinde kıvrandırdığını gördü. İnsanları kendi kaderleriyle baş başa bıraktığını gördü netçe. Yazdı bunu belleğinin bir kenarına, günü geldiğinde kullanmak üzere. Biz ise çelik bir mıh gibi kazıdık belleğimize: İnsanlığın kurtuluşu sınıfsız toplumdadır!
O yüzden 2020 halklara kurtuluş yolunu gösteren bir yıl da oldu… Biz böyle bakıyoruz 2020’ye. Önemli olan 2020 yılında yaşadıklarımızdan ders çıkarmak ve gereğini yerine getirmek için davranmaktır. Mücadeleye atılmaktır hiç düşünmeksizin…
Evet, acılar çektik, üzüntüler çektik, biz de en yakın yoldaşımızı, yakınlarımızı kaybettik ama kurtuluşu da bir kez daha gördük. Çözümü de bir kez daha gördük. Daha doğrusu ideolojimizin bir kez daha olaylarca doğrulandığını gördük. Nazım’ın şair diliyle ve uyarlayarak söylersek:
Yeniden vuruldu mihenge inandığımız şeyler
Hepsi katıksız çıktı çok şükür.
Bizzat kendisi bir bilim olan Marksist-Leninist İdeoloji, bilimin yol göstericiliğinde, insanlığa hizmet edecek, insanlığı, başına gelebilecek felaketlerden koruyabilecektir. Yoktur bunun başka bir yolu!
Ve bu ezen ve ezilen, sömüren ve sömürülen sınıflar arasındaki savaşta kazanan; “İnsanlık Davasını”, sürdürenler olacaktır.
Başta İşçi Sınıfları olmak üzere Emekçi Halklardadır umut!
Ne diyordu Faruk Sur Yoldaş şiirinde:
Sevincim varsa budur.
Umudum var ki budur.
Arkadaş!
Sevinç budur, Umut budur!
Umut; Sosyalizmdedir!
Umut; Uluslararası Proletarya Hareketindedir!