Sahte Diplomayla edindiğin dünya nimetlerine değer miydi be Hamza Yerlikaya?
M. Gürdal Çıngı
Hamza!
Sen, en büyük kötülüğü kendine yaptın: Sporcu ahlâkını sattın!
Ne yaptın buna yol açan?
Sahte Lise diploması kullanarak, yüksekokullar bitirdin.
Bunun sonucu olarak da kimi yüksek mevkilere-makamlara (Federasyon Başkanlığına, Bakan yardımcılığına, Vakıfbank Yönetim Kurulu Üyeliğine) getirildin.
Buralardan, hak etmediğin halde üç-dört maaş birden aldın…
Hamza!
Bak sana 2 sayfalık mahkeme kararından okuyoruz. Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 1999/00162 Esas ve 2001/00032 nolu ve 22/02/2001 tarihli kararından:
“Ankara C. Başsavcılığının 31.5.1999 gün ve 818 sayılı iddianamesi ile sanık Hamza Yerlikaya’nın Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okuluna İmrahor Endüstri Meslek Lisesinden almış olduğu sahte diploma ile kayıt yaptırdığı ileri sürülerek sanığın TCK’nun 342/1 maddesi gereğince cezalandırılması için dava açılmıştır.”
Biliyorsun değil mi Hamza!
Dava açılmış hakkında ve sen savunmanda ne demişsin, hatırlatalım mı sana:
“Güreş Sporunda Dünya ve Olimpiyat Şampiyonu olan sanık aşamalardaki savunmalarında (yani bir kez değil birçok kez aynı savunmayı yapmışsın. – Gürdal Çıngı) tanımadığı bir şahsın kendisine gelerek neden yüksek tahsil yapmadığını sorduğunu, ortaokul mezunu olduğunu, lise mezunu olmadığından yapamadığını söylediğini, diğer şahsın bunu hallederiz diye söylediğini, daha sonra bu şahsın İmrahor Meslek Lisesinden alınmış diplomayı kendisine getirerek verdiğini, bu diploma ile Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokuluna kaydını yaptırdığını savunmuştur.”
Bak, itiraf etmişsin!
Getirilen diplomanın sahte olduğunu bilerek yüksekokula kayıt yaptırmışsın!
Ne zaman işlemişsin bu suçu?
“(…) sanığın üzerine atılı suçun tarihi 1995-1996 olduğu” dendiğine göre mahkeme kararında, 1995-1996 yılında.
Mahkeme sonuç olarak ne karar vermiş senin hakkında?
“Sanığın kullandığı diploma sahte olup, bu sahteliği yapanlarla dayanışma içine girdiğine, bu suça katıldığına dair herhangi bir delil yoktur. Mevcut delil durumuna göre ancak sanığın sahte olan diplomayı bilerek kullandığı söylenebilir.”
Yani sahtekârlık yaptığın mahkemece kesinleşmiş.
Peki ne ceza vermiş sana mahkeme?
Kaldı ki artık bunun, ceza verip vermemesinin bir önemi var mı? Kaldı mı bir önemi Hamza?
Yok ve kalmadı Hamza!
“Sanığın eyleminin ancak TCK’nun 355. maddesi yollaması ile aynı yasanın 356. maddesine uygun olup (…) sanık hakkındaki kamu hukuku davasının kesin hükme bağlanmasının ERTELENMESİNE,
“Sanığın 5 yıl içerisinde aynı cins veya daha ağır şahsi hürriyeti bağlayıcı cezayı gerektiren bir suç işlediği takdirde koğuşturmanın sürdürülmesi için” diyerek seni cezalandırıyor ve cezanı erteliyor.
Olay bu Hamza!
Suçun sabit: Sahte diploma almışsın ve onu bilerek kullanarak yüksekokullar bitirmişsin!
Hamza!
Hangi diploma seni kazandığın, bileğinin hakkına kazandığın şampiyonluklar sonucu eriştiğin mevkiden daha yüce bir mevkie getirebilirdi?
“Uluslararası Güreş Federasyonları Birliği (FILA)”, “Modern güreşin tarihinde dünya minderlerinde ilk kez 17 yaşında bir güreşçinin şampiyon olduğunu”, açıklayarak sana; “Asrın Güreşçisi” unvanını vermedi mi?
Verdi.
Daha ne istiyordun?
Bir sporcu için bundan daha büyük unvan ne olabilirdi?
Dünyanın bütün malına-mülküne, şanına-şöhretine kavuşsan ne olurdu?
Hiçbir şey!
Değer miydi?..
Hamza!
Sende kişilik bozukluğu varmış.
Küçük yaşta kazandığın başarılar da senin başını döndürmüş ve artık ar değil kâr dünyasında yaşamaya başlamışsın.
Şimdi suçun ortaya çıkınca, daha doğrusu Halkın Kurtuluş Partisi mahkeme kararını yayımlayarak seni suçunla kabak gibi ortaya koyunca, yavuz hırsızlık yapıyor, efelenmeye çalışıyorsun, hodri meydan çekiyorsun!
Sen kim artık, hodri meydan çekmek kim?..
Geçti o günler cancağızım, geçti o günler senin için…
Sen kendi kendini tuş ettin bir daha yerden kalkamayacak şekilde.
Ne yaparsan yap, ne söylersen söyle kendini aklayamazsın.
Kaldı ki, insanın başkalarını kandırması mümkündür. Bir zaman için insanları kandırabilirsin de.
Ama ya kendini nasıl kandıracaksın?
Ya kendi vicdanına nasıl hesap vereceksin?
Kandıramazsın! Veremezsin!
Sen, aslında en büyük kötülüğü kendine yaptın. Yaptıklarını yıktın.
Sırtın minderde yere gelmezken, sen kendi sırtını yere getirdin.
Değer miydi?..
Hamza!
İnsanın en büyük yargıcı kendisidir.
Mahkeme senin için hangi kararı vermiş olursa olsun, senin kendi vicdanında, kendin hakkında verdiğin karar önemlidir.
Vicdanın senin hakkında hüküm vermiştir.
Çünkü vicdan, haksız bir şey yaptığında kanar. Hem de sürekli ve gittikçe artan bir biçimde kanar…
Bunu sen de her gün görüyorsundur, yaşıyorsundur.
Hangi mahkeme kararı, senin itirafını olmamışa çevirebilir?
Değer miydi?..
Hamza!
Sen, kazandığın şampiyonluklarla halkımızın gönlündeki yerini almıştın.
Hangi makam, hangi mevki, hangi maaş-maaşlar bunun yerini alabilirdi?..
Ama sen, bir kez ahlâkını ve onurunu satınca bir diplomaya, yukarıda da dediğimiz gibi, bir de Çeteyle, AKP’giller Çetesiyle tencere kapak gibi buluşunca da, artık vatan ve halk düşmanlığında sınır tanımadın ve bir suç makinasına dönüştün. Dur durak bilmedin…
Makama-mevkie, şana-şöhrete kapıldın iyice. Paraya pula tamah ettin, dünya nimetlerine kaptırdın gittin kendini.
Değer miydi?..
Hamza!
Sen ve mensubu olduğun Tayyipgiller, Allah’la aldatansınız!
Sizin aslında bir tek Tanrınız var: Para Tanrısı!
İşte siz, o Tanrının emirlerine uyarsınız. Onun isteklerini yerine getirirsiniz.
O yüzden de gözünüz doymaz bir türlü.
Senin de doymadı zaten gördüğümüz gibi…
Önce sahte diplomaya hayır, diyemedin!
Sonra o sahte diplomayla girdiğin üniversite diplomalarına, Yüksek Lisans diplomalarına…
Güreş Federasyonu Başkanlığı ile de yetinmedin. Milletvekili de oldun, Bakan Yardımcısı da. Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı da…
Dur, diyemedin artık nefsine. Çünkü bir kez ahlâkını sıfırladın, sattın onurunu…
En son Vakıfbank Yönetim Kurulu Üyesi oldun.
Değer miydi?..
Hamza!
Bugün değilse yarın ama mutlaka yargılanacaksın yaptığın sahtekârlıklardan ötürü.
Ve, emri bugünkü yasalardan ve vicdanlarından alan yargıçlardan oluşan mahkemelerden ceza alacaksın.
Çünkü suçun sabit! Kendi itirafın var.
Ve alacağın ceza sonucu, işlediğin bütün suçların maddi sonuçlarına katlanacaksın. Mallarına ve mülklerine el konulacak.
Başkan, Yönetici olarak attığın bütün imzalar yok sayılacak.
Yok hükmünde olacaksın artık.
Değer miydi?..
Hamza!
Ya sahte diploma-diplomalar sonucu yitirdiğin onurun ne olacak? Ya kaybettiğin ahlâkın? Onlar ne olacak?
Onları nasıl kazanacaksın geri?..
Geri gelecek mi onlar?
Asla geri gelmeyecek-gelemeyecek!
Ya çocuklarına bırakacağın miras ne olacak?
Para pul mu? Mal mülk mü?
Hayır! Hiçbiri olmayacak!
Ahlâksız, onursuz bir geçmiş bırakacaksın onlara…
Değer miydi?.. 20 Aralık 2020